Arkadaşlar, değerli okurlar, havacılık sektörünün çalışanları. Ben desteksiz atmam, atmadım, atmayacağım. Bildiğimiz şeyleri de söylemekten gocunmayacağız. Her ne kadar şeref yoksunları doğruları yazan kişileri değişik yaftalarla afişlemeye kalksalar da emin olun ki onlar kendilerini aynada görüyorlar.
Neden böyle yazıya sert girdiğimi merak ediyorsunuz! Ben defalarca söyledim ki hayat boyu yolumda zigzag yapmadım. Ya siyahımdır ya da beyaz. Gri tonları görmeniz mümkün değildir. Geçen hafta yazmış olduğum yazının kapı gibi değil, dağ gibi, gök gibi, arş-ı ala gibi arkasındayım.
Geçen haftadan beri yaşanan gelişmeleri sizlerle paylaşayım. Kaynağım o kadar güçlü ki, yazımda geçen bilgilere o kadar güveniyorum ve hiç mi hiç tedirginliğim yok. Kafamda soru işareti dahi yok.
Yazım, yayınlandığı gün üçüncü havalimanı adına Kurumsal İletişim Direktörü Borga Dinçler tarafından bir açıklama gönderildi. Açıklama o kadar tedirginlik içeriyor ki ve aynı zamanda yazmış olduğumuz yazıyı da satır aralarından aşağılayan bir üslup içeriyor.
Her ne kadar bu kişiyi tanımasak bile yazmış olduğu bilgilendirme yazısını köşe yazımda kullanacağımı lakin bazı sorulara cevap verilmesi gerektiğini belirterek; e-mail ile şu bilgileri istedim;
"Merhaba Borga Bey; ben kaynağıma güveniyorum. Göndermiş olduğunuz bilgi notunu gelecek hafta ki yazımda paylaşmış olacağım. Lakin şu bilgiyi paylaşabilir misiniz benimle. İnşaat başladığı günden bu güne kadar kaç tane iş makinası, kamyon ve diğer araçların sayısı ile birlikte ne kadar yakıt kullanılmıştır? Ve örnek olarak kesilen faturalardan geçmiş aylara ait fatura Örneği paylaşabilir misiniz.
Saygılarımla
Ali KIDIK"
Bu masumca sorulardan başka ne soru olabilir ki? Peki; cevap geldi mi? Hayır. Yani ‘bizim gönderdiğimizle idare et’. Bir başka deyişle "Kuru kuru salavat gel yanıma yat".
İnandır beni kardeşim. Kuru yazılarla inanacak değiliz. Biz öyle günümüz çakma gazetecilerinden değiliz. Yazdığımızın da yaptığımızın da arkasında dururuz.
Tıpkı patronun Mehmet Cengiz'in tehditlerine karşı nasıl irade koruduysak şimdi de aynı iradeyi taşıyorum.
Değerli dostlar...
Bu Mehmet Cengiz denen işadamı kisvesindeki kabadayı ile Ordu-Giresun Havalimanı açılışında karşılaştık. Daha doğrusu, çok değer verdiğim, işadamlığı ile gerçek adamlığı örtüşen seviyeli, bir o kadar da saygılı, oturmasını kalkmasını bilen işadamı İbrahim Çeçen ile karşılaştık. Keşke yazmasaydın diye serzenişte bulunurken; Mehmet Cengiz atlayıverdi sohbetin içerisine. "Sen mi yazdın o yaziyi" diye başladı, ki sanki karşısında maaş verdiği bir eleman veya satın aldığı bir gazeteci var sandı. "Ben yazdım" deyince ateşi yükseldi, sigortaları attı ki yanındakiler sus pus onu dinlerken "Sesinizi yükseltmeden konuşun" dedim. Tehdit olarak algıladığım "Ben daha piyasaya çıkmadım. Siz göreceksiniz" gibi ifadeler kullandı. E kabadayı adama da o yakışır. Yarın işletmeci olduğunda da "İnecesun, kalkacasun" deyiverir uçaklara.
Velhasıl ben üçüncü havalimanı ile ilgili açıklamalara itibar etmiyorum.
Gelelim Giresunumuza, Ordumuza...
Hiçbir zaman yapılanı inkar etmedik, yanlışı da eleştirmeden çekinmedik. Olması gereken de bu. "Hayaldi Gerçek Oldu" tam da Ordu Giresun Havalimanı'na yakışan bir söylem oldu. Gerçekten hayaldi. Benim de hayalimdi.
Ama benim hayalimden önce, benden önce hayal kuranların hakkını vermek lazım. Mesela o açılışta Mustafa Malay olmalıydı, "Buraya havalimanı yapacağız ve Giresunlu, Ordulu her bir kardeşimden yanlarında birer turist getirmeleri gerekir" kampanyasını yapan eski Giresun Milletvekili Rasim Zaimoğlu’nu orada görmek belki de bir iki kelam etmesi için kürsüye davet edilmesini isterdim.
Çok emeği bulunan Kars Milletvekili eski DLH Genel Müdürü Ahmet Arslan'ın orada olup iki dakika konuşma yapmasını isterdim.
Yine her ne kadar törende olsa bile bu tür yatırımların önderi Binali Yıldırım'ın da orada konuşmasını arzu ederdim. Ve hatta şimdi ilk defa açıklıyorum. Ben, Binali Bey'e Ordu Giresun Havalimanı adının "Yıldırım Havalimanı" olarak konulmasını önermiştim ve kendisi nazikçe "yanlış anlaşılır" diye bu öneriyi geri çevirmişti. Oysa karadenizin coğrafi yapısı ve hırçın denizi ile özdeşleşen "Yıldırım" sözcüğü çok ta güzel yakışırdı.
Sözün özü. Yapıldı, güzel oldu. Çok mutlu oldum. Şimdi alternatifli uçacağım. Dilediğimde Trabzon'a, dilediğimde Giresun'a. Ve bir iddiada bulunayım. Bu havalimanı Trabzon'un üzerine çıkacak. Niye mi? Yaşayınca göreceğiz...
Eksikler var mı? Yığınla, dağlar kadar. Ama şimdi, önce mutluluğu yaşamak gerek. Allah yapanlardan da önderlik edenlerden de razı olsun.
Kalın selametle...
Yorumlar Tüm Yorumlar (26)