Türk Hava Yolları emekli edecekleri çalışanlarını bugüne kadar olan üstün hizmetlerine teşekkür babında (?) ve de söz konusu çalışanların ayak direnmeden emekliye ayrılması için bağlı olduğu birime dışarıdan danışmanlık hizmeti vereceğini duyurdu. Emekli olacak çalışana 12 ay boyunca en son görev yaptığı başkanlığa bağlı olarak danışmanlık hizmeti verecek. Personele son brüt ücretinin yüzde 50'sine denk gelecek şekilde ödeme yapılacağı, Müdürler için ise grup müdür ücreti bazında, şefler için de en son unvanının son güncel ikramiye esas ücretine şeflik ücreti de ilave edilerek belirleneceği duyuruldu. Bu uygulamayı sistemleştirerek Yönetim Kuruluna sunanları ve de bu teklifi onaylayan Yönetim Kurulu Başkan ve üyelerini kutluyoruz. Kendi gelişimlerini tamamlamış olan bu çalışanlardan şirketin büyük ölçüde istifade edeceği mutlak (?)
Tabii ki her insan önce kendi danışmanı olmalıdır ama ilgi sahası normal insanların erişemeyeceği kadar, sorumluluğu bir o kadar fazla olan makamlar dâhil üst seviyedeki tüm devlet yöneticilerinin ve de özellikle TBMM üyelerinin kaliteli bir danışmanlık hizmeti alması kanaatimce şart. Aksi takdirde uygulamada görüldüğü gibi gaf üzerine gaf yapmamak mümkün değil. Biri çıkar Samsun’da konuşma yaparken o dönemde Samsun Sporun birinci ligde top koşturduğunu bilmeden " Futbol takımınızı birinci lige çıkartayım mı?" diye sorar. Bir diğeri ise konu Türkiye'nin Anakentlerinden birinde tertiplenen mitingde kendisini dinleyen halka " Burayı büyükşehir yapayım mı?" diye seslenir. İnanmak zor ama bunları alt alta yazmaya kalksan kitap olur. İnternette hepsi mevcut. Bu konuşmaları hazırlayan veya patronunun yapacağı konuşmaları önce gözden geçirmeyen bu usta Danışmanların tümüne saygılar sunuyorum.
Bu zevat konuşmalarındaki her gaf için kadrodan bir danışman eksiltseler mevcudu sıfırlamış olacakları garanti.
Kendimi methetmeyi sevmem ama ben, Çetin Özbey bugüne kadar iş yaşamında görülmüş ve görülecek olan en iyi danışmanım. En iyisi ve dolayısı ile de tabii ki en başarılısı. İki firmada uzun bir dönemi kapsayan iki süreç boyunca kurumların en üst noktasına bu unvanı taşıyarak danışmanlık hizmeti verdim. Belki inanmayacaksınız ama sıfır hata ile çalıştım. Her insan hata yapar ama bu görevimde hiçbir yanlışlığım olmadı. Hizmet verdiğim üst yöneticiyi hiç zor durumda bırakmadım ve de önerilerimle onları dik yokuşlarda tıknefes etmedim. Sıfır hata ile tamamladım bu görevleri. Tabii ki şimdi bunu okuyanlar bu işi nasıl becerdiğimi merak ediyorlardır. Evet; bu beceriyi gösterdim zira danışmanlığını yaptığım kimseler bana görevim süresince hiçbir şey danışmadılar. Dolayısı ile hata yapmama da izin vermediler. Kendilerini mi düşündüler, yoksa benimi bilemiyorum?
Yurt dışında bu görevin nasıl yapıldığını bilemiyorum ama Türk usulü danışmanlıktan bekleneni sağa sola iyi bakarak çok çok iyi anladım. Çoğunlukla danışmanlık hizmeti almak için küçümsenmeyecek para ödüyorlar patronlar. Ödemeye ödüyorlar ama her şeyi, her konuyu iyi bildikleri için istihdam ettikleri insanın hiçbir önerisine genelde kulak asmıyorlar. Onları dinlemiyorlar.
Yalnız ve yalnız kendi bildiklerini ve inandıklarını söyleyen danışmanları benimsiyorlar. Hele hele Danışman patronunun görüşünü sezmiş ise veya biliyorsa, o doğrultuda öneriler şekillendirme kabiliyetine de sahipse ondan iyisi yok. Sayın Patronum, danış bu danışmana. Her şeyi danış. Sonuçta "ne kadar doğru düşünüyormuşum deyip" kendinizi daha fazla beğenir olacaksınız. Bu da insan sarrafı Danışmanınızın becerisi olur.
İNSAN: YERYÜZÜNDE İÇİNDE GİRDİĞİ BİR KABIN ŞEKLİNİ ALABİLEN DÜŞÜNEBİLME KABİLİYETİNE SAHİP TEK (?) VARLIK.
Biz insanlar aşağıda anlattığım kabiliyetimizi her fırsatta ortaya koyuyoruz. Bu yazının kime ne faydası olur derseniz? Hiç. İçimden geçenleri paylaşmış olmaktan öte.
Sıvı, maddenin iki ana halinden biri. Belli bir şekilleri yok. İçine konuldukları kabın şeklini alır, akışkandır. Ve bir şekilden başka bir şekle hemen girebilirler. Sıvı molekülleri, sıvı hacmi içinde serbest hareket ederler, fakat parçacıkların ortak çekim kabiliyeti, hacmin izin verdiği ölçüdedir. Sıvının hacmi, onun sıcaklık ve basıncına bağlıdır. Sıvılar iletkendir. Fakat iletkenlikleri içlerine konulan maddelere göre değişir.
Katı maddeleri oluşturan moleküller ise düzenli ve aralarında bir boşluk olmayacak şekilde yerleşmiştir. Akışkan değillerdir. Bazıları esnektir, sıkıştırılabilir. Ayrıca küçük taneli katılarda bulundukları kabın şeklini alır. Ama bulundukları kabı bir sıvı yardımı olmasa asla dolduramazlar.
Sıvı olmadıkları halde sıvı gibi akan maddelerde vardır.
İlim ve bilim bir şeyi atlıyor. Düşünebilen varlık diye isimlendirebileceğimiz insanın maddenin katı ve sıvı halinin özelliklerini taşıdığını. Taşımak bir tarafa o özellikleri karakter denilen mefhumun en sapık hali ile bünyelerinde barındırdıklarını.
Yeryüzünde içinde girdiği kabın şeklini en süratle alan "düşünebilen varlık İnsandır". Bir şekilden başka bir şekle en süratle dönüşebilen, düşünme güdüsüne sahip canlı varlık yine " insandır'' Esasen iletken olup iletkenlikleri içine konulan maddelere göre ve de özellikle maddeyi koyan şahsa göre değişen ve de özellikle içine o maddeyi koyan etkin şahsa uygun hareket etmeyi, ve iletkenliğini ayarlamayı meziyet addeden "düşünebilen varlık insandır" Belirli bir şekilleri olup, sıkıştırılabilir ve esnek olmalarına karşı akışkan olmayan ve de küçük tanelerinin arasına sıvı ilave edilmeden, bulundukları kabın şeklini alsa bile asla o kabı dolduramayan katı maddenin özelliklerine sahip olan düşünebilen varlık yine "insandır" Bazı ince katı maddelerde, konuldukları kabın şeklini alırlar. Tuz, şeker vb. Bir kaptan diğer bir kaba aynen sıvı maddeler gibi aktarılabilirler. Bu maddelerin belirtilen sıvı özelliğine sahip gibi görünmelerinin nedeni çok çok küçük taneciklerden oluşmalarıdır. Buna rağmen tabiatta kendini en fazla küçültebilen düşünen varlık insandır.
Ancak ister katı ve sıvı madde halinde, her ne halde olursa olsun içine konuldukları kabın şeklini alma kabiliyetindedirler. Küçük kaba sığmak için gerektiği kadar küçülürler. İnce ve uzun bir kaba sığmak için yerle bir, gerekirse çizgi olurlar. Sonuç olarak cansız bir maddenin iki halinin de özelliklerini, üzerinde toplayan ve de her kalıba girebilen "düşünebilen tek varlık " insandır.
Bu saydığımız özelliklerle " düşünebilen " kelimesi ne kadar uyumsuz değil mi?
Buradaki özelliklerin hepsi doğru. Bir tek yanlış var. O da düşünebilen deyiminin kullanımı.
İnsan olan bu durumlara düşmez. Düşünemeyenler hariç tabii ki.
Yorumlar Tüm Yorumlar (28)