Yaşamınızda kaç kez ev taşıdınız. Ben tam 6 kez o işi yaptım. İlki aynı sokak içindeydi. Diğer ise aynı apartman içinde ve arka daireden ön daireye geçmiştik. Sonra 100 m ileride bir eve taşındık. O da aynı sokaktaydı. Bir sonraki 100 m ilerideki bir eve taşınmıştık. En son olarak 5 km ileride bulunan başka bir semte taşıdım evi. Oradan da halen oturduğum eve geldim. Evet, ben şanslıydım, zira taşınmalarım hep birbirine yakın evlere olmuştu. Yine de o taşınmayı takip eden günlerde neyin nerede olduğunu şaşırmak var ya. Felaketti. Taşınmak zor iş.
Gelelim Küçükten büyüğe. Çelebi Holding’ de çalışıyordum. Atatürk Hava Limanındaki Genel Yönetim Binamızı ve İstasyon binamızı DHMI’ de devretmek durumundaydık. Bunun dışında Basın Ekspres yolundaki Evkur binasında da destek bölümleri çalışıyordu. Aradılar taradılar ve Ümraniye’ de Anel İş merkezindeki 3,5 kata tüm bölümlerin sığabileceği, hesaplandı. Katların ihtiyaca uygun hale getirilmesi için çalışmalar yapılırken, patron Can Çelebioğlu şirketin taşınmasını organize edecek bir grup kurdu ve başına da en güvendiği adamını koydu. Planlamalar, görevlendirmeler, işlerin zaman çizelgesine uygun yürüyüp yürümediğinin kontrolü ve haftanın iki günü iştiraki zorunlu olan toplantılar. Allah biliyor ya baştaki zat dışında hepimiz bu ne yahu diyorduk içimizden. Baştaki yalnız Can beyden aldığı emri uygulayan biriydi. Ama akıllı, zeki bir adamdı. Tabii ki ona da kızıyorduk. İki ay sonra ilerlemelerin sistemli gelişimini görünce kendilerine fazlası ile hak verdik. Taşınma önemliydi ve de yapılan çalışmalar normaldi. Ve de üç binada toplanan bu grup bilgi işlem alt yapısı dahil tek binaya gününde ve arızasız taşındı. Ben Çelebide iki dönem çalıştım. İlk dönemki Türk Hava Yollarından ayrılmamı takip eden süreçtir, çok şey öğrenmiştim.
Evet, şimdi gelelim, taşınmanın en büyüğüne. Atatürk Hava Limanı, İstanbul Havalimanına taşınacak. Aradaki mesafe 54 km. Ve de Türk Hava Yollarının Atatürk Hava Limanındaki bölümlerinin cesametini düşününce dışarıda bulunmama rağmen korkmamak elde değil. Tabii ki konumuzu düşünürken THY Tekniği de dâhil ediyoruz. Ayrı şirket diye onu kenarda bırakmak doğru olmayacak Türk Hava Yollarının bu yan kuruluşu taşınmanın zorluğunu % 70’ den fazla etkileyecektir.
Değerli basınımız taşınma konusuna değişik yaklaşım gösterdi. Bir bakıyorsunuz THY Genel Müdürü bizi diğer havalimanına 500 TIR taşıyacak diyor. Daha sonraki bir konuşmada bu rakamı 600 diye ifade ediliyor. Bu arada THY Yönetim Kurulu Başkanının bizi İstanbul Havalimanın 5000 TIR taşıyacak deyiveriyordu. Haberlerin tarih sıralamalarına bakmadım ama ben bu rakamların demeçleri takip eden basın kuruluşlarının habercileri tarafından yanlış yazıldığına inanıyorum. Zira THY yetkilileri aynı konuda bu kadar farklı bilgi vermezler. Kaldı ki konu bir anlamda Cumhurbaşkanımızın da takibinde.
Basınımız İstanbul Havalimanının dünyanın en büyükleri sıralamasındaki yerini de bir türlü bulamadı gibi. Birinciden yedinciye, yedinciden dokuzuncuya kadar değişen sıralamalara girdi havalimanımız. Bir çok gazete bu konuyu kaleme alırken bu sıralamaları neye, hangi kritere göre yapıyoruz diye kendilerine sormaya gerek bile görmediler. Tabii Sivil Havacılığa yakın olan çalışanlar istihdam eden yazılı ve sanal medyanın birkaç kuruluşu dışında.
Her ne ise. Ben Türk Hava Yolları yönetiminin taşınma işlemin sürat ve emniyetle yapılabilmesi için tüm imkânlarını kullandığını düşünüyorum. Öncelikle bu konuda yabancı bir danışman şirketle çalışmaları çok doğru ve yerinde bir karar. Tam ve eksiksiz bir koordinasyon gerekliliği var. Yönetim Kurulu Başkanının ifadelerinden bunun sağlandığını anlıyoruz. Başkan entegreli operasyon testlerinin de iyi gittiğini belirtmişlerdi ki bunun işleyişteki önemi malum. Çalışanların sistemi tanımaları için yeni havalimanına götürülmesi ve de orada adaptasyonu kolaylaştıracak eğitimler uygulanması tabii ki çok yerinde bir karar.
Umarız ve temenni ederiz ki, Havacılık Yönetim uzmanı Christoph Brützel’in düşünceleri doğru çıkmasın. Bu uzman zat taşınmanın Mart ayında gerçekleşmesini planlamanın iddalı bir yaklaşım olduğunu ifade etmişlerdi. Profesör unvanlı bu uzmanın, ülkemiz açısından çok doğru bir noktaya parmak basarken “ politika ile sivil havacılığın birbirinden ayrı tutulması gerektiğinin altını çizdiği bir haberde yer almıştı. Kamuoyumuzun bir bölümünün düşüncesi de farklı değil.
Geçen gün Yeşilköy de insanlar şu anda yapımı süren Sirkeci tren seferlerinin ne zaman başlayacağını konuşuyorlardı. Bir vatandaş, İstasyonların ince işlerini yapıyorlar diyerek “seçimden önce mutlak açarlar, hiç şüpheniz olmasın. Kaza olacağını bilseler bile açacaklardır buyurdu”. İstanbul Havalimanı için de bir takım insanlar aynı yaklaşımla düşünüyor. Onlar gibi düşünme eğilimli olmadığımı ifade etmeliyim.
Daha önce kömür yataklarının olduğu alana yapılan dolgu zeminin daha güçlü testlerden geçirilmesi gerektiğini ifade eden Brützel bu kadar tartışma yaratan dolgu zemin için mühendisler tarafından hazırlanan zemin etüdün basınla paylaşılması gerektiğinin altını çizmişti. Basınla paylaşım konusunda bir şey söylemek istemem, hatta gereksiz tartışmalara neden olacağını düşünürüm ama bu ikazı aldıktan sonra dolgu zeminin daha güçlü testlerden geçirilmiş olduğuna da inanmak isterim.
Evet, hepimize resimleri gönderildi. Bir çoğumuz bü paylaşımı yapmayı vazife edindi. Havalimanının bazı bölgelerini büyük yağmurdan sonra su bastı. Bunu kimse de inkâr etmedi ve de edecek halleri de yoktu zaten. Su basan bölgelerin, terminallerle, otoparkla ve de pistlerle ilgili olmadığı resimlerden de anlaşılıyor. Benim dikkatimi çeken ise sanki muhtemel aksaklıklardan memnuniyet duyacak birileri var. Sanal medyada bayağı yer tuttu bu su baskını.
Her ne kadar iktidar partisi mensupları havalimanının herhangi bir şeyini tenkit edince bunu iktidara ve hatta hatta İktidar partisinin Genel Başkanına yönelik bir tenkit olduğunu düşünerek yorumlarını bu noktadan hareketle acıtmak amacı ile yapıyorlarsa da bu yaklaşım çok yanlış olduğunu söylemek gerek.. Havalimanında bir aksaklık çıkınca oh demekte bir o kadar hatalı ve de üstelik de çirkin. Yapımına karşı ol veya olma, işin üstlenicilerini benimse veya benimseme iş bitti artık. O yaptı, bu yaptırdı. Senin paranla, bizim paramızla, ne dersek diyelim. İş bitti. Havalimanı çalışacak. Düzeltiyorum Havalimanımız çalışacak. Yapacağımız, yazacağımız, paylaşacağımız hiçbir şey bize hakaret eden konsorsiyum üyesini saf dışı bırakmayacaktır. Garanti edilen yolcu miktarına ulaşılamaması halinde millet olarak bu insanlara ödeyeceğimiz farkı bu tür paylaşımlarla aza indirgememiz mümkün değil. Cumhurbaşkanımızın kullanımından sonra popülaritesi artan ve de ve de çeşitli vesilelerle daha sık kullanılır olan “ Atı Alan Üsküdar’ı Geçti” sözü bu iş için de geçerli. Artık bu aptal düşünceleri dile getirmenin bir faydasının olmayacağı gibi, muhtemel aksaklıkların ucu hepimize dokunacak. Türkiye’mize dokunacak.. Bu saçmalıklardan vazgeçmeliyiz. Bu durumu dikkate almadan söz konusu saçmalıkları yapan kim olursa olsun ağzı bağlı duran kötü söz ( ? ) torbasının iplerini sökesi geliyor insanın. .
Türk Hava Yollarına kolaylıklar ve kazasız belasız bir taşınma süreci ve başarılar diliyorum.
KOLAY VE ZOR
Bu metni çok uzun zaman önce bir kitapta okumuştum. Yazarının ismi yoktu altında. Ama kitabın ilk sayfalarında telif hakları hatırlatılıyordu. Tabii ki yapmadım, paylaşmadım. Geçenlerde interneti karıştırırken bir blog’da aynı şiire rastladım. Yine yazarın adı belirtilmiyordu. Ama hiç olmaz ise nezaket gösterip “ alıntı “ yazmışlardı. Bunu alıp kitabına koyuyorsun, sonrada sana ait olmayan bir şey için “ Kısmen veya tamamen hiçbir yolla kopya edilemez, çoğaltılamaz ve dağıtılamaz yazıyor ve sahibi olmadığın bu güzel metni kullanmayı kendi iznine bağlıyorsun. Buyurun şimdi izin almadan paylaşıyorum. Ahlaki değerleri tartışmadan, yazar ve yayınevi ismi vermeden.
Yorumlar Tüm Yorumlar (16)