Ben bu yazıyı kaleme almayı planlarken her YK Başkanının ve Genel Müdürün uygulamalarını ayrı ayrı irdelemeyi düşünmüştüm. Ancak tablo buna imkân vermiyor. Dolayısı ile konuları dönemsel olarak işlemek daha doğru olacağını düşündüm. Bay Bolat dönemini de bu yazının sonuna ilave edince baktım ki yazı planladığımdan da uzun olacak. Bu nedenle Sn. Ahmet Bolat ve Sn. Bilal Ekşi dönemi ile ilgili esasen hazır olan yazımı sizlerle 03 Ekim’de yayımlanacak yazımda ayrı olarak paylaşacağım.
Aşağıdaki görselde yer alan beş yöneticimizden dördünün müşterek bir tarafları var. (O dönemlerde etliye ve sütlüye karışmadığı için bir yöneticinin bu konudaki tutum ve düşüncelerini bilmiyorum.) O da mevzuata uymamak hukukun, mahkemelerin, yargıtayın vermiş olduğu kararları dikkate almamak, uygulamamak. Gerçekten de Anayasamızın 138 / son maddesinde: “yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır. Bu organlar ve idare mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” hükmü düzenlenmiştir. TCK kanununun 257 maddesinde de konu ile ilgili suçun nevi ve müeyyidesi belirtilmiştir.
Bay KOTİL, Sn. Hamdi Topçu uzun dönem birlikte çalıştılar. Dolayısı ile her iki tepe yöneticimizin icraatlarını ayırım yapmadan birlikte yapılan uygulamalar olarak mütalaa etmek hatalı olmayacaktır. Bu arada Sn. Kotil İlker Aycı beyle de görevde bulundular. İlker Beyin yaradılışını ve arkasındaki desteği, Bay Kotil ile benzer çizgideki durumu ve davranışları göz önüne alındığı takdirde bu ikilinin daha uzun bir süreyi birlikte görev yaparak geçirmelerinin mümkün olmayacağı kabulü zorunlu olan bir gerçekti. Kişisel kanaatim durumun farkında olan bu ikilinin karşılıklı mutabakat ile Kotil Beyin THY’ den ayrılmasına karar verdikleri yönündedir. Tabii ki bu mutabakat Sn. Cumhurbaşkanımıza arz edilip makamın oluru ve görüşü alındıktan sonra kamuoyuna deklare edilmiştir. Kendilerinin Cumhurbaşkanımızca TUSAŞ’ a Genel Müdür olarak atanmasına sevinmiştim. THY’ deki çalışmalarından hiç mutlu olmadığım Temel Beyin TUSAŞ’ da başarılı olması ve Milli Muharip uçağımızın söyledikleri takvime yetiştirilmesi her Türk gibi beni de mutlu edecektir.
Siyasi İktidarın değiştiği tarihlerde (2003) Temel Kotil Beyin adı THY Genel Müdürü olarak geçmişti. Son elli yıldır Türk Hava Yollarında adı Genel Müdürlüğe geçip sonradan o makama dışarıdan atanan biri çıkmadı bugüne kadar. Evet Genel Müdür olmadı ama Genel Müdür Teknik Yardımcısı olarak Türk Hava Yollarına atandı. Bu Kotil beyin siyaseten gücünün bir göstergesi diye yorumlanmıştı. Daha sonraları da bu gücü yaşadık ve gördük. “Temel beye dokunan yanar” başlıklı bir yazı bile yazmıştım.
Tabii ki Yönetim Kurulu Başkanlarının da Genel Müdürlerinde görev tarifleri mevcut. Kotil beyden konuşurken görevini eksiksiz yapacak destek ve imkana sahip olduğunu dikkate alıp yaşananların ortak sorumluluğunu Hamdi beyle birlikte Genel Müdür unvanından ötürü onun da omuzlarında olduğunu ifade etmek hatalı bir yaklaşım olmayacaktır.
HAMDİ TOPÇU VE TEMEL KOTİL.
Hamdi Topçu beyin YK Başkanı ve Kotil beyin Genel Müdür olduğu dönemler THY’ de istihdamla en çok oynanan ve de sizden bizden ayırımının ve taraf tutmanın, kayırılmanın tepe yaptığı dönemler oldu diye düşünmekteyim ki o dönemdeki yazılarımıza gelen yorumlarda aynı şeyleri söylüyordu. Elinde çekiçle dolaşan insan, etrafındaki her şeyi çivi olarak görmeğe başlar derler. Vurur da vurur. Evet bu ikili tüm çalışanları bir çivi olarak gördüler. Bu ikilinin görev yaptığı dönemde THY çalışanlarının kıdem senesi ortalamasının 6’ ya düşmesi de bunun bir göstergesiydi? Daha sonra THY internette yer alan istihdam bilgilerinden kıdem yaşı maddesini kaldırmıştı. Bu düşüş esnasında kimler kırılmış, kimler kendilerini kötü hissetmiştir dersiniz? Tabii ki bunda aynı dönemlerde IK Başkanlığı görevlerinde bulunan yöneticilerin de takdire şayan katkısı mevcuttur. Aklıma geldikçe gülerim, Temel Bey bir gazeteye beyanat vermiş ve de “biz hiç taraf tutmadık” demişti. Onun üzerine bir yazı kaleme almıştım. Başlığı ““Hiç Taraf Tutmadık” Sen Çok Yaşa Temel Bey. Güldürdün bizi” diyordu. O dönemdeki istihdama, terfi ve tayine, iş akdi fesihlerine vb. işlemlere bakıldığı takdirde, O yönetimin taraf tutup tutmadığı, ayırım yapıp yapmadığını tam olarak görebilmek mümkün. Bunları yaşayanlar THY’ den uzakta olsalar da halen hayattalar. Bay Kotil Genel Müdür olduğu dönemde yardımcılarını nasıl seçtiğini bir gazeteciye anlatırken, “O tarihlerde THY bir kamu kuruluşuydu. Ve de Temel Bey Ankara’daki büyüklerinin çok değerli yönlendirme ve destekleri ile birinci halkayı yani kendisine rapor edecek olan yöneticileri onların tavsiye ve yönlendirmelerinin ışığı altında İstediği gibi (?) seçtiğini söylemişti. Ne diyebilirim ki? Temel Bey tarafgirlikle ilgili her şeyin kendilerinden önceki dönemde yapıldığını söylüyordu bir anlamda. Ben mi yanlış anladım dersiniz? Temel bey taraf tutmadığını söylüyordu ya. Her ne ise, bu konuyu uzatmanın faydası yok.
2013 yılında Hamdi Topçu ve Temel Bey Sendikanın grev yapabileceği düşüncesi ile işverene yakın bir sendika yönetiminin başa getirilmesinin fayda sağlayacağını düşünmüşlerdi. Uzun uzun anlatmayacağım. Seçimlerde Hava -İş yönetimi değişti. Personelin büyük bir çoğunluğu yeni yönetime oy vermişti. Zira bu konuda başı çeken Topçu Bey personeli açık açık tehdit etmişti. Temel Kotil ise bu oluşumu desteklemişti. Hayır oyu çıkarsa işten olma tehlikesi vardı. Tabii ki kimse bunu göze alamadı. Böylelikle Topçu ve Kotil ikilisi yeni sendikanın kendilerine, işverene paralel çalışacağını ilan etmiş oldu. Sendikanın işverenle birlikte anılması Sendikal konuda yapılabilecek en büyük hatalardan biriydi. Hatırlar mısınız bilmem 2012 yılında THY çalışanlarının iş yavaşlatma eylemi ile protesto ettiği, grev yasağı getiren düzenlemenin Meclis'ten geçmesi üzerine buna iştirak eden 305 personelin iş akdi feshedilmişti. Türk Hava Yolları bahis konusu personelin işe tekrar dönüşlerini uzun süre kabul etmemişti. Hava-İş sendikasının yeni yönetimi 2014 Şubat ayında yaptığı bir duyuru ile söz konusu personelin 01 Mart tarihi itibarı ile işe geri döneceklerini duyurdu. Tabii ki buna çok sevindik. Ancak bu uygulama söylentilerin bir teyidi olarak yorumlandı.
Evet, Temel Beyin Genel Müdür Teknik Yardımcılığı dönemi 2004 yılında başlamış ve Genel Müdür olana kadar devam etmişti. Kendisi zaten teknik tarafın kuvvetli olan biriydi. O aralar Hamdi Bey THY Teknik ve Habom ile Puzzle oynamaya karar vermişti. Puzzle lafın gelişi tabii ki. Her neyse HABOM diye bir şirket kuruldu. Bunu yaparken her ne kadar amaçlanan Hava İş’i bitirmek ise de milli havayolunun bu yoldan daha ucuz istihdam sağlamayı da hedeflediği ayan beyan belliydi. Ve de böylelikle THY sendikayı ortamdan silmek için yeni organizasyon şekillendiren tek şirket olmuştu. Ve de bu iki yönetici de bu oluşuma adım atan kimselerdi. Habom kuruldu. Açılışı Cumhurbaşkanımız yaptı. Tabii ki kendisine anlatılanları yaptığı konuşmada ifade etti. Büyük ümitler beslendi. Milyonlarca dolar kar edileceği söylendi. Ve daha neler, neler. Sonra ne oldu? THY ile Habom’ u yeniden birleştirdiler. Zarar vs. Evet bu iş başlarken THY Teknik çalışanları bu işin yürümeyeceğini biliyorlardı. Ve de bağıra çağıra söylenmişti. Bu konuda çalışanların ümidi Bay Kotil’di. Öyle ya senelerce Genel Müdür Teknik Yardımcılığı yapmıştı. Tekniğin doğrusunu ve yanlışını en iyi bilenlerden biriydi. Buna rağmen çalışanlar Temel Beyden bekledikleri feraseti göremediler. Umduklarını bulamadılar ve sükûti hayale uğradılar. Öyle konuşuluyordu. Çalışanlar Cumhurbaşkanımızın bu ikiliye bunu soracağını düşündüler bir süre. Yaptığı konuşma ile kendini de bağlamıştı sonuçta. 36 milyon dolarlık zarar da cabası. Bu meblağı ne yalanladılar ne doğruladılar. Evet THY’ de işe alınmak üzere sınav ve mülakata girip kazanan 400’ e yakın teknisyen kendilerine sorulmadan daha düşük maaşla Habom’ a gönderildi. Sonra onlarda geri döndü. Ortalık iyice karışmıştı. Bunu tam olarak görebilmek için o dönemdeki yazılara bakmak gerekir. Bu örnek çalışanların kendilerini kötü hissetmeleri için tek başına yeterlidir zannederim.
Söz konusu ikili ortada pilot, vasıflı teknisyen yokken hayli büyük miktarda uçak alma kararı verdiler. Sonra da aramaya başladılar. Yabancı pilot istihdamı tamamı ile Temel beyin fikriydi. Hamdi bey kabullendi. Yabancı pilotlara tanınan avantajlı çalışma şartları ve sosyal haklar bizim pilotları hayli germişti. İngiliz pilot istihdam ediyoruz diyorlardı. Sonra anlaşıldı ki İngiliz pilot Britanya İngiliz adalarındanmış. İşe kaptan olarak aldıkları bir pilotun ise hakikatte kaptanlık sertifikasına sahip olmadığı Almanya’dan ulaşan bir ihbar üzerine anlaşılmıştı. Hatırlar mısınız bilmem. Çok enteresandır, bir ara yabancı kokpit personeline aldıkları maaş konusunda konuşmaları yasaklanmıştı. Bu bile konuyu yorumlamak için yeterli değil mi? Evet, THY’ nin mevcut pilotları ve THY dışında olup iş bekleyen Türk pilotların tümünün burulduğu ve kendilerini fazlası ile kötü hissettikleri gün gibi açıktı.
Söz konusu iki yönetici ile ilgili olarak düzinelerce örnek sıralanması mümkün. Buna gerek var mı? Bilemiyorum. Hepsi bu sayfalarda bölümler halinde yer alıyor. Çalışanların ise bu ikiliyi unuttuklarını hiç zannetmiyorum.
İLKER AYCI – TEMEL KOTİL VE BİLAL EKŞİ.
YK Başkanı İlker Aycı döneminde, Sn. Ekşi’ nin Genel Müdürün görev tarifinde belirtilen işleri yaptığını söyleyen biri varsa beri gelsin. Herkesin bildiği üzre bu YK Başkanının tek adam olma isteğinden kaynaklanan bir durumdu ve bu süreçte Sn. Ekşi unvanını muhafaza etmekle birlikte büyük ölçüde pazifize edilmişti. Dolayısı ile İlker Aycı dönemindeki tüm icraatlardan İlker Aycı beyin tek başına sorumlu olduğunu söylemek pek yanlış olmayacaktır.
Bay Ekşi’ ye bu süreç için bir tek şey sorulabilir. O da bu nahoş tabloya rağmen o unvanı neden kendi arzusu ile bırakmadığıdır. Tabii ki bunu sormak bizi aşar., Ekşi beyin böyle bir suali de kim yöneltirse yöneltsin cevaplaması da gerekmez.
Hamdi Topçu beyin YK Başkanı ve Kotil beyin Genel Müdür olduğu dönemler THY’ de istihdamla en çok oynanan ve de sizden bizden ayırımının ve taraf tutmanın tepe yaptığı dönemler olduğunu söyledikse de Aycı Bey bu konuda onlardan aşağı kalmadığını açık ve net bir şekilde gösterdi.
THY Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı Aycı'ya "CEO Yaşam Boyu Başarı Ödülü" verildiğini hatırlar mısınız? Her ne ise, sizi uzun uzun şu oldu bu oldu deyip başınızı ağrıtmayacağım. İlker bey neyi yaptı neyi yapmadığını işe başladığı zaman personele seslenişinde yer alan hususların (maddelerin) yanına koyduğum kırmızı ile belirginleştirilmiş notlarla anlatacağım. THY’ nin dışında olmam nedeni ile bu konuları 46 kişiye e posta ile duyurup konu ile ilgili görüşlerini sormuş ve sizlere bunu bir yazımda kısmen duyurmuştum. Ve de onlardan aldığım cevapları birleştirerek aşağıdaki paragrafı oluşturdum. Aslında İlker Aycı döneminde THY ile ilgili yazılarıma gelen yorumlardan çıkarımımı da aşağıdaki paragrafa ilave etme hakkım varsa da bunu yapmadım.
Topçu beyin görevden ayrılmasını takiben THY YK Başkanlığı görevine atanan İlker Aycı Bey “Eski yönetimin devamıyız “sözü ile THY’ ye ilk adımını atmış ve personele hitaben yaptığı ilk seslenişte THY çalışanlarının hasret olduğu şeyleri söylemişti., Bu söyledikleri her ne kadar Eski Yönetimin devamıyız sözü ile bağdaşmıyorsa da o dönem de bunu düşünmedik veya düşünemedik. İlker Bey, bizden sizden ayırımı yok, şunun, bunun yakını hiç yok, liyakat, şeffaf ve çalışanlarla yakın temasta bir tepe yönetim vadetmişti. Çok güzel bir duyuruydu. Ancak Aycı Beyin attığı her adımda söylediklerinin tersini yapması çalışanlarının kendini kötü hissetmelerine neden oldu. Evet, Bay Aycı işe “Böyle başladı, başladığı gibi devam ettiremedi ve de görevi öyle bitiremedi”
“Bir ve Beraberiz. Bu şirketi şunun veya bunun adamı diye ikiye bölemeyiz. (Şirketteki bölünmüşlük hiç gaz kesmedi, Artarak devam etti) Bu şirket bir ve bütün olmak zorunda. Tüm yönetim kurulu, icra kurulundaki arkadaşlarımız, bütün çalışanlarımız. Egolarımızı nefsimizi, şahsi düşünce ve kanaatlerimizi bir kenara bırakacağız (Yönetim Kurulunu bilemiyoruz ama Bay Aycı egolarını bir kenara koymadı) Objektif olalım, adaletli, gerçek olalım ve ayağı yere basalım (Özellikle istihdam konularında hiçbir zaman adaletli olmadı, objektif hareket etmedi. Kendi gerçeklerine uygun hareket etti) Büyük rüyalarımız olabilir.
Derhal insan kaynakları ve bilgi işlem departmanları birlikte çalışarak bir hesap açacaklar. Çözülmediğini düşündüğünüz şu ana kadarki şahit olduğunuz bildiğiniz, sorunları, hatta cevabını ve çözümlerinizi de bize e-posta atın (Bu plan işlemedi. Zira çalışanlar Aycı beye güvenmek için birtakım uygulamalarını görmek istediler.) O hesabı size vereceğiz. (Aycı Bey işten ayrılana kadar hiç kimseye hesap vermedi, hesap vermek bir tarafa bir işi neden öyle veya böyle yaptığını bile açıklamadı) O e-posta adresine atın sorunlarınızı. Bakalım şirket çalışanları şirket sorunlarına ne kadar vakıf. Mesai arkadaşlarım küçük büyük sorunların çözümü için ne kadar gayretliler? Samimiyiz. Sizler de samimisiniz. Bize yazmaktan, adınızı bilmemizden çekinmeyin. (Evet personel Aycı beye sıkıntılarını açık adresleri ile yazmaya çekindi) Açık kapı politikası uygulayarak ayın belli günü ve saatinde buluşmalar ayarlayacağız. Randevu ile geleceksiniz sizi dinleyeceğim. Kısıtlı süre olduğu için önceden mailini atın sonra konuşalım. Biz sizi dinleyeceğiz. Çözülmesini istediğiniz sorunları, ben olsam şöyle yapardım dediğiniz konuları bekliyorum. (Görüşmeye kimin gidip, kimin gitmediğini bilemiyoruz. Bu yazdığım tamamı ile tahminimizdir. Belki de gidenler arkadaşlarına bunu anlatmayı kendileri açısından sakıncalı buldular. Biz bu görüşmelerin başladığını, yapıldığını duymadık)
Katılımcı, açık, net, şeffaf, adaletli bir yönetim ama çok çalışan bir yönetim olacağız. (Konuların bu hususların hiçbirine uygun olarak çözümlendiğini duymadık, hissetmedik ve görmedik. Ancak özellikle tayin ve terfi konularında bunların tersine hareket edildiğine çok şahit olduk. Sizde yazmıştınız hatırlıyor musunuz, İç ve Dış Mazine Müdürlükleri ihdas etmişlerdi. Komikti. Çalışanların sizden izden şeklindeki ayırımı bu dönemde çok dikkat çekti. Neredeyse bu rekoru elinde bulunduran YK Başkanı Topçu’yu da geçti İlker Bey) Çok çalışan az konuşan az dedikodu yapan, dedikoduyu silip atan… Orada burada konuşma, gel burada konuş. Orda burada derdini anlatacak kimse arama. Gel yönetim kurulu başkanına konuş. Gel müdürüne, başkanına, genel müdürüne, yardımcısına anlat. Ama çözümü içerde arayalım, çözüm dışarıda değil. Beraber konuşarak samimi şekilde çözelim Düşüncelerinizi sıkıntılarınızı anlamak ve paylaşmak istiyoruz. (Personel İlker beyle işe yönelik bir şey paylaşmadı, zira güvenmemişlerdi. Diğer yöneticilere ise zaten hiç güven duymuyorlardı) Yeni dönemde inşallah Allah yar ve yardımcımız olsun. Kazasız belasız birlikte başarıları rabbim nasip etsin. Yolunuz bahtınız semamız açık olsun. Yeni projelerde, yeni açılışlarda, sektörü bile hayrete düşüren önemli başarılarda sizle beraber olma temennisi ve duasıyla Allah'a emanet olun “(Zaten Bay Aycı’nın yaptığı uygulamaları görünce tüm işimizin Allaha kaldığını anlamıştık. Yukarılarda dedikodunun ne boyutta olduğu nu bilmiyoruz. Ancak FETÖ’cülerin (?) işten çıkartılmaları esnasında 211 kişinin ne yöntemle belirlendiğini dolayısı ile insanların ekmeği ile dedikodu yönlendirmeleri ile oynandığını gördük ve yaşadık. Mahkemelerde bu görüşümüzü onayladı. İlker Bey dürüst bir yönetim sergilediğini düşünmüyoruz.”
Bu notlardan sonra, THY’ de şu oldu, bu oldu, İlker Bey şunu yaptı, bunu yapmadı diye anlatmaya gerek var mı? Bilemiyorum. Gidişini ve gidişinden sonra yaşananları herkes biliyor. Hindistan mercilerinin yaptığı araştırma sonrası, önerilen işin kendisine verilmemesini şirket çalışanlarının büyük bir bölümü THY’ de çalışanlara yaptıklarının ilahi bir karşılığı olarak yorumladılar.
Çalışanların çoğunluğu bu yönetim döneminde kendilerini fazlası ile kötü hissetmişlerdi. Bu açık. Evet İlker Bey THY’ den ayrıldıktan sonraki periyotta yaşadıklarından ötürü mutlak kendisini kötü hissetmiştir. Neden ola ki?
Yorumlar Tüm Yorumlar (42)