Değerli okurlarım,
Bayramdan önceki yazımda, THY’deki keyfi yönetim anlayışını 3 somut konuda irdelemiş ve o yazıda, TİS görüşmelerinde çatır çatır virgül sonrası rakam pazarlığı yapan THY yönetiminin, ulufe dağıtmaya gelince, bonkörlüğünün tuttuğunu belirtmiştim.
Mevcut keyfi yönetimin, bir yandan hava yolu emekçilerinin bayram ve pazar mesailerini gasp ederken, diğer yandan tek taraflı ve kurallara aykırı olarak kâr payı, ekstra ikramiye, bayram harçlığı vb. adlar altında, bazı personele para dağıttıklarını açıklamış ve özetle; sahada çalışan personelin yasal hakkını vermek yerine, keyfi olarak ulufe vermeyi tercih ettiklerini ve bunu yaparken de hakkaniyetli davranmadıklarını anlatmıştım.
Hatta yazıyı yazarken, müdür ve üstü yöneticilere yüzde 64 değil, yüzde 93 zam yapılmış olduğu haberini Airporthaber’den okuduğumuzu ve bu haberin tekzip edilmediğini de belirtmiştim.
Bu hafta aldığım duyumlardan sonra bu konudaki detaylı bilgi ve değerlendirmelerimi siz değerli okurlarımla paylaşmaya karar verdim.
Önce müdür ve üstü personele yapılan maaş zamlarından başlayalım.
Tarafımıza gelen haberler, personele yüzde 64 TİS zammı verenlerin, kendi maaşları söz konusu olduğunda sınır tanımadıklarını açıkça ortaya koydu.
Bana ulaşan rakamları tek tek yazacağım. Ama öncesinde bu fahiş artış oranlarına hangi zihniyet ve zorlama gerekçelerle ulaştıklarını açıklayayım. Öteden beri THY Genel Müdürü’nün uluslararası bir şirketin tepe yöneticisi olarak, bırakın emsallerini, emrindeki bazı pilotlardan bile daha az maaş almakta olduğunu söyler dururlardı. Aldığımız duyuma göre bu müthiş mağduriyeti! gidermişler.
THY Genel Müdürü’nün maaşını brüt 1 milyon 400 bin TL olarak belirlemişler. THY de çalışanlar yılda 16 maaş aldıkları için siz bu rakamın brüt değil, net maaş olduğunu düşünebilirsiniz. Yani THY Genel Müdürü ayda 1 milyon 400 TL maaş alıyor dersek, yanlış olmaz.
Bu satırları okuyan bazıları, ülkenin içinde bulduğu ahval ve şeraiti düşünmeden, THY’nin statüsünü de dikkate almadan, “Koskoca THY Genel Müdürüne bu maaş fazla değil” diye düşünebilirler.
Ben öyle düşünmüyorum. Emeklinin 10.000 TL maaşla aç kalmamaya, asgari ücretle haftada 6 gün, günde 10 saat çalışan emekçinin, 17.002 TL maaşla, ser-sefil bir şekilde çoluk çocuğuna bakmaya çalıştığı ülkemde. Hakeza, milletvekilinin bile 140 bin TL maaş alabildiği ülkemde.
Milletvekilinin tam 10 katı maaş alan bir Genel Müdürden bahsediyoruz. Sonraki bölümlerde açıklayacağım üzere, diğer yan gelirlerle birlikte toplam aylık geliri, bunun neredeyse 2 katı aslında.
Bu emsalleri okuyup bize hak veren, ama tamamen iyi niyetle, “milyarlarca dolar kazanan bir şirketin başı olarak bir tane adam, bir Genel Müdür, bu maaşı alsın.” diyenler de olabilir tabi. Ancak, durum zannettiğiniz gibi değil. Yani sadece bir Genel Müdür maaşından ibaret değil bu talan.
Çünkü, bu tavan maaşını belirleyenler, sadece Genel Müdüre prestijli bir maaş vermekle kalmamışlar. Belirledikleri tavan rakamına endeksledikleri kendi maaşlarına da TİS oranını kat kat aşan fahiş artışlar yapmışlar. Şimdi bize ulaşan rakamları tek tek yazıyorum.
Artış öncesi maaşları bilmediğimiz için, belirlenen bu fahiş rakamların, yüzde kaçlık bir artışa tekabül ettiğini ve sonuç itibarıyla, hangi gruba yüzde kaç zam yapılmış olduğunu tespit edemedik. Ancak, İki hafta önceki haberde belirtilen yüzde 93’lük zam oranının müdür maaşlarına yapılan zam oranı olduğu söylendi bize. Diğerlerinin artış oranı elbette bu oranın çok çok üstünde olsa gerek.
Siz yukarıdaki astronomik aylık ücretleri okuyunca, çok şaşırdınız değil mi? Durun hele. Devam ediyoruz. Başlıktaki “astronomik” kelimesini boşuna kullanmadık. Dahası var.
Kâr payı, ekstra ikramiye, bayram harçlığı adı altında dağıtılan paralar var:
İki hafta önceki yazımda, “Bay Bolat, yine kârı görmeden personele kâr payı dağıtma sözü verdi.” demiştim. Çünkü, yüzde 10 oranında kâr payının, personele dağıtılacağını açıklamıştı.
Bu yılın (2024) kârının yüzde 10’u hangi paraya tekabül edecek, bilmiyoruz. Ama 2023 yılı kârı yaklaşık 163 milyar TL olarak açıklandı. Umarız aynı kârlılık oranını korurlar. Varsayalım ki; korudular. Bu durumda 16 milyar TL’yi aşan bir rakam, personele kâr payı olarak dağıtılacak demektir. Hesaplama mevcut maaşlara endekslenerek yapılacağına göre, bu ekibe dağıtılacak kâr payını varın siz tahmin edin.
İkincisi, bu yıl itibarıyla maaş dışında dağıtılan ekstra ikramiyeler var. Her personele birer maaş olarak duymuştuk. Aldığımız duyuma göre müdürlere 1 değil, 3’er maaş ikramiye dağıtılmış. Daha üst düzey personele verilen ikramiye konusunda bir bilgimiz yok. Bunların da 3 adettn aşağı olmayacağı kesin.
Üçüncüsü, bayramdan önce bayram harçlığı adı altında 25 er bin TL dağıtılacağı açıklanmıştı. Müdür ve üstü personele de aynı rakam verilmiştir diye saf saf düşünmek istiyoruz.
Bitti mi? Hayır!
Başkan ve üstü bazı personele ödenen huzur hakkı ücretlerini de ilave edelim:
THY’nin son faaliyet raporuna göre 9 adet iştiraki 9 adet de bağlı ortaklığı var. Bunların hepsinde değil ama, bazılarında yönetim kurulları var. Bu şirketlerin yönetim kurullarına atanan THY personelini, KAP ta yer alan “Şirket Genel Bilgi Formu” nda görmek mümkün. Bu forma göre 1.400.000 TL maaşı olan Genel Müdür, ilaveten 2 şirketten de huzur hakkı alıyor.
Diğer yandan, THY de başkan olduğu halde, bu alt şirketlerde yönetim kurulunda gösterilip, huzur hakkı alanlar bile var. Bunları o formda göremiyoruz. Öğrenebilmek için özel araştırma yapmak gerekiyor.
Ben bunlardan birinin aldığı huzur haklarını, haberleri ve şirket sicil kayıtlarını tarayarak öğrendim. Şirketin mevcut hukuk müşaviri. Halihazırdaki dolgun başkan maaşına (700.000 TL) ilave olarak, iki yan şirketten de huzur hakkı alıyormuş. Diğerlerini zahmet buyurup açıklarlarsa, biz de öğreniriz.
Bu huzur hakkı ücreti vakti zamanında sembolik bir ücretti. Zaman içinde, değişik değişik hesaplama teknikleri geliştirdiler. THY’deki huzur haklarının kamu yönetim kurulu üyeliği huzur hakkının 5 katı olması, personelin aldığı kadar ikramiyenin de bu ücretlere yansıtılması, gelir vergisinin şirket tarafından ödenmesi vb. cin fikirli artış formülleri buldular ve uyguladılar.
Diğer yandan, önceleri kamuoyuna ve hissedarlara açık açık deklere edilen bu rakam, son dönemlerde herkesten gizlenir oldu. Çünkü, anormal bir şekilde her yıl artırıldı. Tabii biz de bu konuyu her Genel Kurulda gündeme getirip soru sorduğumuz için, onlar bu durumdan rahatsız oldular ve huzur hakkı olarak aldıkları aylık ücretleri, hissedarlardan ve kamuoyundan gizlemeye başladılar.
Son Genel Kurul’da neredeyse bir milletvekili maaşını bulmuş olduğunu tahmin ettiğimiz bu rakamı eğer açıklarlarsa, fakir halkımız da net olarak öğrenmiş olur. Zira, yukarıda unvanlarını belirttiğimiz bazı personel, bu huzur haklarından 2 şer, 3 er adet alıyorlar. Diğer kamu kurum ve kuruluşlarından aldıkları huzur hakları da cabası.
Bu arada, yeri gelmişken açıklayalım. Yönetim Kurulu Başkanı Bay Bolat’ın, şirket personeli olmadığı için Genel Müdür’ünki gibi dolgun bir maaşı yok. Ama tespit edebildiğim kadarıyla kendisi, THY ye ilave olarak 5-6 yan şirkette daha Yönetim Kurulu Başkanlığı/Üyeliği postlarını işgal ediyor. Bazı şirketlerde başkanların çift huzur hakkı aldığını da dikkate aldığımızda, bu zahmetlerinin toplam ederini tahmin etmek zor olmasa gerek.
***
Kamuoyuna yıllardır maksatlı olarak lanse edilen “Özel Şirket” algısıyla, THY’nin bu mümtaz tepe yöneticilerinin, yukarıda detayları verilen dolgun maaş, ekstra ikramiye, kâr payı, bayram harçlığı ve huzur hakkı ücretlerini almaya hakları olduğunu düşünenler olabilir. Hatta bu kişilerin kendileri de şirket kârını öne sürerek, bu konuda hem vicdanlarını ve hem de maneviyatlarını rahatlatıyor olabilirler.
Ancak, söz konusu astronomik rakamların ülkemizdeki emekli ve asgari ücretli maaşlarına kıyasla çok çok uçuk olması bir yana, ben bu işte başka bir yanlışlık daha var diye düşünüyorum.
Çünkü; hissedarlar söz konusu olduğunda, VUK a göre çıkarılan bilançodaki geçmiş yıl zararlarını gerekçe gösterip kâr payı dağıtmayan bu zevat; kendileri söz konusu olduğunda, UFRS bilançosunda gösterilen kârı öne sürerek, astronomik maaşlarının yanı sıra, ekstra ikramiye, prim, kâr payı vb. almayı, içlerine sindirebiliyorlar. Belli ki; bu haksız müktesepte, vicdani ve etik hiçbir sıkıntı da duymuyorlar.
Sorulduğu halde, ısrarla toplam tutarını açıklamadıkları ama personel gideri olarak yıllardır bilançoda muhasebeleştirdikleri bu ulufe kalemlerinin, THY’nin geçmiş dönem zararından daha fazla olmadığı; daha doğru bir ifadeyle, birikmiş dönem zararı oluşmasına yol açmadığı ne malum? sorusunu, küçük hissedar ve vatandaş sıfatıyla, bir kez daha sorarak, yazımı burada bitiriyorum.
Umarım yetkili birileri bu keyfiyeti inceleyip/inceletip gereğini yapar.
SON BİR NOT: Tam yazıyı noktalamışken, önüme bir haber düştü. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Kamuda tasarruf dönemi başlıyor.” Demiş. THY’nin yarı hissesi devlete (kamuya) ait ya, o yüzden dikkatimi çekti bu haber. Umarım bahsettikleri tasarruf THY ye de uğrar.
Zira, kamu erkini temsil eden siyasi iktidar tarafından “atanmış yönetim kurulu” tarafından yönetilen bir şirketten bahsediyoruz. Böyle bir oluşumda, THY’nin mevcut üst düzey yöneticilerinin, hiçbir etik kaygı duymaksızın yukarıda detayları açıklanan imtiyazlı hak ve ücretleri, kendileri için belirleyerek, verilen emaneti istismar ettiklerini düşünüyorum ben. Haksız mıyım?
Yorumlar Tüm Yorumlar (192)