Geçtiğimiz hafta Airporthaber’ de Türk Hava Yolları Teknikle ilgili 2 haber yer aldı. Birisi Türk Hava Yolları Teknik'in 3 geniş ve 6 dar gövde uçağa aynı anda hizmet verebilme kapasitesine sahip olan İstanbul Havalimanı Üs Bakım Hangarları hizmete girdiği ile ilgiliydi. Evet, Türkiye’mizin en büyük Uçak Bakım hangarı hizmete girecek. Cumhuriyetimizin zafer anıtı olarak lanse edilen ve 2028 yılında tüm fazların tamamlanmasını takiben yolcu kapasitesi açısından dünyanın en büyük Havalimanı olacağı ifade edilen, ülkemizin en büyük havalimanına, Türkiye’ nin en büyük uçak bakım hangarının yakışacağı açık. Tabii ki gurur duyacağımız, övüneceğimiz bir çalışma.
Evet, yapılan hangar çok büyük. Hali ile ülkemizde daha büyüğü yok. İyi de hangarın büyüklüğü ile ne kadar övünebiliriz ki? Geçmiş senelerde Habom projesi vardı. Sn. Hamdi Topçu beyin ve Sn. Kotil’in döneminde. Hani Ortadoğu’nun en büyük bakım üssü olacağı söyleniyordu. Açılış töreni halen aklımda. Yapılan harcamalar da. Yanlış hatırlamıyorsam Cumhurbaşkanımız da gelmiş ve konuşma yapmıştı törende. Olmadı, oturmadı. 2015 de HABOM Türk Hava Yolları Teknikle birleştirildi.
Bu gün ise yapılan hangarın büyüklüğü ile de övünse övünse inşaatı yapan firma övünebilir. Türk Hava Yolları ise bir işletmecidir. İnşaatın büyüklüğü ile değil, o büyüklüğü verimli bir işletmecilikle birleştirebildiği takdirde övünmelidir hangar ile. Başka bir deyişle orada hangarın büyüklüğüne yakışır miktarda uçağa bakım ve onarım hizmeti verilebilirse işte o zaman topyekûn övünebiliriz.
Aynı anda 45 uçağa bakım ve onarım hizmeti sunulacağını söylüyor THY Teknik. Peki; bu bakımı ve onarımı kimler yapacak? Teknisyen ve Mühendisler. Uçak bakım konusu hayati. Bu işi, gerekli tüm lisanslara sahip Mühendis ve Teknisyenler yapacak? Evet; bu işi Teknisyenler sizce nasıl bir maaşla yapacakları. Asgari ücretten bir az yüksek bir maaşla mı? Yoksa ondan da bir gıdım fazla bir maaşla mı? Neden? THY zorda. THY Teknik Yönetimi herhalde farkındadır. Yüksek bilgi birikimi olan mühendis ve Teknisyenler yavaştan tebahhur ettiler / ediyorlar. Kalanlarda sağa sola bakıyor. Evet, Türkiye’nin en büyük hangarlarında dünyanın en ucuza çalıştırılan yetkili teknisyenler uçak bakım kartlarını onaylıyor. Uçakları sefere veriyor. Projenin tüm fazları tamamlandığında; 500.000 m² alana sahip ve son teknoloji ile donatılmış tesislerde aynı anda 19 geniş ve 26 dar gövde uçağa üs bakım hizmeti verebilecek büyüklükteki bir teknik hangarda hizmet vermenin, çalışmanın şerefi yeter diye düşünülüyorsa bu değişik bir yaklaşım. Bu durumda THY’ nin tek güvencesi, piyasadaki bakım hizmeti veren şirketlerin bu kadar personele ihtiyacının olmayacağı. Oysaki her şirket iyilere ve en iyilere her zaman ihtiyaç duyar. THY Teknik personelini bu tür davranış ve düşüncelerle işyerinde tutabilmenin, yapılan işin önemi ile bağdaşmadığını da dikkate alması gerekir. Uçak Bakım 850CK0002 sayılı Uçak Bakım ve Çevre dokümanındaki şu söz dikkatimi çekmiş ve kullanmıştım. “ Uçak bakımında teknisyenin önemi unutulmamalıdır; Göz, kulak, beyin, duygusal stres, bedensel yorgunluk, dikkat, uyku, beslenme, solunum, öğrenme ve unutma gibi insanı insan yapan özellikleri de mutlak dikkate alınmalıdır.” yazıyor bu kitapçıkta. “ İnsanı insan yapan özellikler” ve de yönetimin bu tutumu. Yan yana koyabilmek sizce mümkün mü? Şu an için imzalanıp imzalanmadığı belli olmayan protokol, taraflardan kimlerin imzaladığı ortaya çıkınca bir şeyler daha net çıkacak ortaya.
TEKNİKTE YAŞANAN HIRSIZLIK OLAYI.
İkinci haber ise gurur duyacağımız bir haber değil. Türk Hava Yolları Teknik’ de 2 Milyon Dolarlık bir hırsızlık olayı ile ilgili. APH’ da okudum. Evet, kötü insanlar her yerde var. Bu nedenle olayı yadırgamamak gerek. Bildiğim kadarı ile taşeron istihdam eden büyük şirketler, personelin bağlı olduğu kuruluşlardan görevlendirecekleri çalışanlar ile ilgili sabıka kaydı, adli sicil kaydı vb. belgeler talep etmektedirler. Dolayısı ile taşeron çalışanların içerisinde suça yatkın, sabıkalı insanların bulunması zordan öte mümkün değil.
Peki, bu insanları baştan çıkartan nedir? Kanaatimce işyerinde mevcut denetim noksanlığı, sarf malzemelerinin ve de sarfiyatının yeterince titizlikle takip edilmemesi ve stok kayıtlarındaki düzensizlik, vb. nedenlerin etkisinin olabileceği açık. Her ne kadar çalınan malzemelerin içeriği tam belli olmadan toplam değerleri ile ilgili belirlemenin nasıl yapıldığı anlaşılmamakla birlikte yaklaşık 15 taşeron çalışanın bir araya gelerek uzun süredir devam ettiği ifade edilen böyle bir zinciri oluşturabilmesinde THY Tekniğin bir ihmalinin etken olduğunun kabulü zorunlu olan bir gerçek. Dilerim ki kimse “ sarf malzemelerinin kaydı yoktur ” veya kaydı tutulmaz demesin. Veya demeden önde biraz stok yönetimi notlarını okusunlar.
THY zararının karşılanacağından şüphe yok. Eminim ki taşeron firma ile akdedilen sözleşmede THY zarara uğratılması halinde bedelinin firma tarafından karşılanacağı maddesi / veya aynı kapıya çıkan başka bir madde mutlak bulunmaktadır. Bu konudaki en büyük tesellimiz söz konusu çirkinliği yapanın / yapanların içinde şirketimiz mensubu bir çalışanın olmamasıdır. Ve de THY mensubu bir teknisyen kardeşimizin olayı fark etmesidir. Bu vaka daha önce fark edilemez miydi? Tabii ki edilirdi. Yönetim ve diğer çalışanların konuyu ortaya çıkartan teknisyen kardeşimiz gibi titiz ve dikkatli olsaydı. Evet, zararın neresinden dönülse kardır.
Teknik Yöneticilerine haddimi aşıp Nejat Bozkurt’un “ İşletmelerin Kara Deliği Hile- Çalışan Hileleri “ kitabını okumalarını öneririm. Geçmişte çalıştığım bir kuruluşta bu kitaptan 40-50 tane aldığımı ve kilit noktalardaki çalışanlara dağıttığımızı hatırlıyorum. Faydası oldu mu diye sorarsanız, evet oldu. Hem de çok. Her musibette bir hayır vardır derler ya. Bu çirkin olaydan çıkartılacak ders sonucunda alınacak olan tedbirlerle ileride vuku bulması muhtemel benzeri ve belki de daha büyük olayların önüne geçilebileceğini düşünüyorum. Yukarıda da belirttiğim üzere kötü insanlar maalesef her toplulukta var.
Evet, son söz; Hilenin işletmeye olan maliyeti başta mali kayıp olmak üzere olumsuz işletme performansı, işletme güvenirliliğinin ve itibarının zedelenmesi vb. olarak sıralanıyor. Esasen hilenin önlenmesi ve ortaya çıkartılması işletmeler açısından bir gereklilik haline gelmiştir. Nitekim işletmelerde hilenin ortaya çıkartılması ve önlenmesi işletmede verimliliğin artmasına, işletme faaliyetlerinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesine ve işletme güvenirliliğinin artmasına yardımcı olacağı kabulü zorunlu olan bir gerçek.
Yorumlar Tüm Yorumlar (20)