Türk Hava Yolları’nın geleneksel hale gelen Antalya zirvesinden yine prim müjdesi çıktı. İlker Aycı süslü kelimelerle donatılmış konuşmasında garibana bir maaş, ballı maaş alan müdür ve başkanlara da ikişer, üçer maaş verileceğini açıkladı.
Motivasyon açısından garibanlar (başkan, müdür altı çalışanlar) bir maaş, ardından da müdürlere ve başkanlarla başkan yardımcılarına yarım maaş geyiği ile açıkladığı iki maaş ve genel müdür yardımcılarına da üçer maaş verilmesi olumlu bir hareket.
Lakin bildiğim kadarı ile verilen söz ile ilgili yönetim kurulundan resmi bir yazı çıkmadı. THY’de maaşların her ayın 8’nde verildiği düşünüldüğünde zaman var, elbet çıkar diye beklemekten başka bir şey diyemeyiz.
Tabi THY çalışanları bu açıdan şanslı. A.O’lu olmak ayrıcalık gibi görünüyor. A.O’nun diğer şirketleri sanırım üvey evlat gibi görülüyor.
Benim edindiğim net bilgi THY Teknik A.Ş’ye de verilecek prim. Ama henüz THY’nin yazısı çıkmadı ki onlarla ilgili harekete geçilsin.
THY A.O harici diğer şirketlere verilmesini neden istiyoruz biliyor musunuz?
Şöyle bir mukayese edelim.
Sakın ha THY A.O çalışanları yanlış anlamasın. Fazlası ile hak ediyorlar. Ama şöyle düşünün THY Teknik A.Ş, THY’den ayrılma ve yüzde yüz THY iştiraki. Bu arkadaşlar THY’nin öz evlatları. Ayrılmasalar idi şimdi onlar da aynı hayal ile planlar yapacaklardı. Net açıklama olmadığı için temkinli hareket etmek zorundalar.
Oysa THY genel müdürlükte çalışan arkadaşlar masa başında rahat bir ortamda çalışırken Teknik A.Ş çalışanları her daim dikkatli olmak zorundalar.
Kabinde uçan arkadaşlar ile Teknik A.Ş’de çalışan arkadaşın iş zorluğu aynı mıdır? Bir teknisyen elinde tornavida ile çalışırken diğer arkadaşlar hiçbir zaman yağ, pas gibi şeylerle uğraşmıyorlar.
Demem o ki teknik çalışanlar bu primi analarının ak sütü gibi hak ediyorlar.
Aydın Çıldır da tıpkı THY Teknik A.Ş gibi. Yüzde yüz THY iştiraki. Uzak diyarlarda olmanın bedelini primsizlik ile ödemek zorunda değiller.
En çok talep yer hizmetlerinden geliyor.
TGS’den bahsediyorum. Doğrudan THY iştiraki değil. Tıpkı Sunexpress gibi yüzde elli THY ortaklığı ile kurulu şirket. Benim en çok üzerinde durduğum konu.
TGS çalışanları bu yükün en ağırını üstlenen arkadaşlar. Kimi şut altında o kadar valiz ile uğraşır, kimi binlerce yolcu ile haşır-neşir olur. Kimi apronda uçağa yük yükler, kimi apronun ayazını, sıcağını iliklerine kadar hisseder.
Velhasıl TGS çalışanlarının ağır işçi statüsünde olduğunu düşünürüm. Ancak THY yönetiminin kaçış rampası çok. Bahaneleri de çok. Derler ki; “TGS bizim yüzde yüz iştirakimiz değil” E değilse niye kendinizin borusunun ötmesini istersiniz? Değilse neden tüm çalışanların sizin onayınızdan geçmesini istersiniz?
Vicdan var ya vicdan. Ah o vicdan. Herkes kendinde var olduğunu düşünür ama maalesef sadece çevreni sarmalamış kişilere geçerlidir o vicdan.
Ve gelelim taşeronlara…
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, “KİT, BİT tanımam herkes kadroya alınacak” demedi mi? Dedi. O halde ben Sayın Cumhurbaşkanının sözlerinin emir olarak telakki edilmesi gerektiğini vurgulayarak bu işin takipçisi olacağım.
Gerek DHMİ’de ve gerekse THY’deki tüm taşeronların sesi olmaya devam edeceğim.
Saygılarımla…
Yorumlar Tüm Yorumlar (258)