İki taraf da birbirine diş biledi. Sendika “16 bin kişiyi temsil ediyorum. Dediğimi yaptırırım” kozu ile işverenin karşısına dikilince, işveren “16 bin kişinin işvereni benim” savunması ile karşılık verme hakkını kendinde buldu ve işler bu duruma kadar geldi.
15 Mayıs gece saatler 03.00’ü gösterdiğinde THY açısından hava ulaşımının duracağını düşünenler büyük bir yanılgıya düştüğünü gördü. Buna ben de dahilim. Açıkçası kabin memurlarından öyle işaretler alıyorduk. Katılım yüksek olacak ve ulaşım kilitlenecek diye arkadaşlarımız tam gün mesai modu ile çalışmaya başladı. Gece saatler 00.00’ı gösterdiğinde havalimanına bende gittim. Havalimanına yaklaşırken “grevin ayak sesleri sert gelmeye başladı” diye düşünmeye başlamıştım.
Zira trafik E-5 dediğimiz karayoluna kadar ulaşmıştı. Zar zor havalimanına ulaşırken trafik sıkışıklığında grevci başına düşen bir otobüs polis olduğunu gördüm ve açıkçası şaşırdım. Hiç gerek yoktu.
Grev yasal hak ise aba altından sopa göstermenin de doğru olmadığını düşünmekle birlikte grev öncesi duyumların da yabana atılmayacağını söylemek isterim. Neydi o duyumlar? Geçen yıl işten çıkartılanlar başta olmak kaydı ile yeni grevcilerin çalışanların önünü keseceği, greve zorlanacakları ve bu sebeple de zaten olmayan iş barışının iyice tehlikeye düşeceği ihbarları küçümsenmeyecek nitelikte idi. Bu yoğun güvenlik tedbirleri bu açıdan alınmış olabilir. Bu dip notu da düştükten sonra grevin istenilen boyutta olmamasının sebeplerini sıralamak isterim.
Biliyorsunuz 305 kişinin işten kovulması çalışanların önünde canlı bir örnek. Geri dönüşlerinin akıbeti belli değil. Defalarca da söyledim bu arkadaşların işe alınması mümkün gibi görünmüyor. Az çok tanıyorsam THY yönetimini, bu geri dönüş sağlanmayacak. Gönül isterdi ki orta yol bulunsun.
Aslında THY çalışanları mevcut refahı sendika sayesinde edindiklerinin farkında. İşte bu sayede de sosyal yaşam seviyeleri üst düzeyde. Korkulan sosyal yaşam düzeylerinin bozulacak olması. Yani greve katılmaları halinde işlerinden olacaklarını düşünüyorlar. İşte bu kaygı personele greve katılmamaları yönünde içgüdüsel baskı yaptı. Sonuç ortada. Greve katılım çok düşük. Hatta ben grev alanına gelenlerin çoğunun dışarıdan destekçi ya da greve katılanların yakınları, akrabaları, sevgilileri, arkadaşları olduklarına inanıyorum.
Farkında iseniz AirportHaber gelişmeleri dakika dakika veriyor. Bakmayın siz sendikanın zaman zaman Airporthaber aleyhine sözler söylediklerine. Onlar da farkındalar grevin tüm iletişimi Airporthaber üzerinden yürüyor.
Bizim ne işverene ne de sendikaya yakınlığımız olamaz. Nasıl onlar işlerini yapmaya çalışıyor ise bizler de öyleyiz.
Şimdi gelinen noktada grev fiyasko olmuştur. Sendika, işverenin taktiği karşısında aciz kalmıştır. Çalışanların tedirgin olmasına neden olmuştur. Gerçeklerle konuşmak gerekirse hiçbir çalışandan duymadım ki grev devam etsin. Aksine “Bir an önce bu gerginlik bitsin” diyen binlerce çalışan var.
Grevin geçmiş grevlere benzemediği de aşikârdır. Hiçbir grev görmedim ki saat 10.00’da başlasın 17.00’de son bulsun. Ben buna sosyetik grev diyorum. Basın açıklamaları veya iki slogan atma ile grev olmuyor. Plansız programsız da grev olmuyor. Sendika yöneticilerinin nereye nasıl çadır kurulur onu bile bilmedikleri ortaya çıkıyor. Kısacası sendika yönetimi ilk kez bu kadar acemiler ordusunun oyununu sergiledi.
Şimdi Hamdi Topçu, her zamankinden daha rahat. Almış olduğu tedbirler, öngörüsü harfiyen tuttu. Sendika dibe vurdu. Çıkış yolu da zor görünüyor. Atilay Ayçin inadından ya vazgeçecek ya da sendika başkanlığından kendi hataları sebebiyle gidecek.
305 kişi konusunda da yapılacak bir şey olmadığını anladığında çok geç olacak.
Bir çift lafım da şu sendika sevdalılarına. Yani bazı kuşaklar var ya onlara. Hani işçinin yanında yoksunuz? Siz işçinin yanında değil misiniz? Bahadır Altan sizden bahsediyorum. Yoksa kaostan mı besleneceksiniz?
Bu arada Türk Hava Yolları yöneticilerini kutlamak gerek. Tam saha pres yaptılar çalışanlara. Sendika yöneticileri yataklarında keyf yaparken onlar her kademede nöbette idi. Sanki grevi THY yöneticileri yapıyormuş gibi görevlerinin başında idiler.
Sosyetik grevi, taşralı işveren kendine has yönetim tarzı ile etkisiz kıldı. Yarın ne olacak bilinmez ama görünen köy de kılavuz istemiyor.
Hadi masa başına. İmzalayın da bitiversin bu gerginlik.
Yorumlar Tüm Yorumlar (20)