Önce şunu belirteyim geçen hafta THY Kabin Hizmetleri Başkanı Emine Lim için yazdıklarımın arkasındayım. Çokça yorum aldık ve bu yorumların bazıları yayınlanmayacak şekilde olduğu için onaylanmadı. Bazı yorumlarda eleştiriliyorduk. Yalan haber yaptığımızı itiraf etmişim ve haberi düzeltmişim. Yalan haber falan yaptığımız yok belgeler tapu gibi hatta kapı gibi elimizde. Burada sıkıntı yok. Belgelerdeki sözcülerin bazıları sinkaf (küfür) içeriyordu o yüzden o küfürleri kaldırdık. Yayınladığımız o belgelerdekini teyit edici görüntüler bu hafta geçti elimize. Bir alış-veriş merkezinde bizim arkadaşlarımızdan birisi tesadüfen kişileri yan yana resimlemeyi başarmış. O belge de elimizde kapı gibi. Gerektiği yerde kullanacağız.
Şimdi gelelim diğer konuya.
Yazımın başlığında kullandığım "nemalanıyoruz" kelimesinin anlamı şu. THY o kadar geniş camia ki, her üniteden bir dergi, her birimden bir tv programı, her başkanlıktan çarşaf çarşaf yazılar, her yönetici için de sürmanşetlik haberler çıkartabiliriz. İşte o yüzden benim söylediğim haber nemacılığıdır.
THY'nin bölünerek çokça şirket haline getirildiğinden rahatsız olanlara söylemek isterim ki THY'nin rekabet ettiği dünya şirketlerinden sadece Lufthansa'ya bakın yeter.
Şimdi THY'nin "kargosu var, tekniği var, yakıt şirketi var, Habom'u var, kabin hizmetleri var, akademisi var" diyerek sanki kötü bir iş yapıyormuş imajı doğurmanın anlamı yok.
Karşılığında ben de Lufthansa'ya baktım.
Lufthansa'nın da kargosu var. Tekniği de var. Hatta Almanya sınırlarını aşıp Türkiye sınırlarına kadar dayanmış Bulgaristan'da bile uçak bakım hangarı var.
Lufthansa Turizm, Lufthansa Handling, Lufthansa Catering, Lufthansa Aviation Center, Lufthansa Cabin gibi. Daha saymama gerek yok sanırım. Lufthansa sadece kendi ülkesinde değil Türkiye'de de hem THY ile hem de Sancak Catering ile ortak başladığı projenin tamamını satın aldı. O yüzden THY'nin farklı şirketlere bölünmesinin sakıncası yok.
Türkiye'de, başarının karşılığı eleştiridir. Eleştirmenin karşılığı da daha iyiyi yapma gayretidir. Bu denklem bana göre zaman zaman hazmedilemese de özünde yöneticileri zinde tutar.
Şu bir gerçek ki THY'nin geçmişten gelen hakkı var denilerek korunmasına kollanmasına da razı gelmemeliyiz.
Türkiye için önemli bir konu daha var. Bu konu bir pazar konusu.
Kazakistan ile Türkiye arasındaki sorun Türk Sivil Havacılığı'nın umurunda değil gibi. Akışına bir de Kazakistan'ın insafına bırakılmış durumda. Neymiş efendim, SKY Havayolları yolcuları mağdur etmiş. Dünyada o kadar havayolu şirketi battı, halen batmaya devam ediyor. İlk batan şirket Türk şirketi imiş gibi Kazakistan'ın yaptığına "Tamam efendim" demenin alemi yok. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü de pekala yaptırım yapabilir. Çözüm mü? Sadece iki ülkenin milli şirketleri uçsun. Türkiye bu gidişle İran pazarı ki karlı bir pazar olmak üzere Kazakistan pazarını da kaybedecek. Dolayısıyla milli bir havacılık politikamız olması gerekir. Geçmişte buna benzer Onur Air olayını hatırlıyorum. Türkiye Onur Air'i yasaklayan ülkelere rest çekme durumuna gelmişti. Bu tür davranışlar karşı tarafı da kendine getirecektir. Türkiye bir oyuncak değildir ve bu durumu Türk Sivil Havacılığını idare edenlerin idrak etmesi gerekir. Kazakistan yasağının altında başka nedenler olduğunu düşünüyorum ama şimdilik bu düşüncemi saklı tutuyorum. Umarım düşündüğüm gibi değildir ve o pazarda akıllı bir havacımızın oyunu yoktur.
Haftaya görüşmek üzere.
Not: "Lübnan'da kaçırılan pilotların akıbeti ne oldu" diye sormama gerek yok herhalde. Suriye, Mısır derken pilotlarımızı unuttuğumuz anlamı çıkmasın...
Yorumlar