Evet; öncelikle geçtiğimiz hafta köşemde yer alan Harvard Üniversitesinin Ömür Boyu ( 80 Yıl ) Süren Araştırması başlıklı yazımın bu güne kadar bu köşede yayınlanan yazılarım arasında en az okunan yazı olacağını ifade etmiştim. Tek kelime yanılmışım. Sonuncu olmadı bu yazım sondan ikinci oldu. En az okunma rekorum 383 / Hafta. ( Yazıda sehven 334 olarak geçmişim.) Bu yazının okunma sayısı ise 11 Mart saat 13.45. itibarı ile. 759. ilerleme var. İlerleme ben de değil. Okurlarda. .Belki de yaşamın salt işten ibaret olmadığını görebilenler çoğalıyor. Kim bilir?
BİR RÜYA; N’OLACAK BU İSTANBULHAVALİMANIN HALİ.
Rüyamda gördüm. Havalimanının eksiklikleri giderilmişti hali ile. Ve de Havalimanımızın tam kapasite ile çalışmasına çok az bir zaman kalmıştı. Satılan ve satılacak olan hisseler yerlerini bulmuşlardı sanki. Gördüm ki Havalimanı çalışırken takip eden bir sene veya biraz daha fazlası hesap kitapla geçiyordu. Alınmış olan Krediler inşaat döneminde harcanmıştı. Bitmediyse de, ha bitti ha bitecek gibiydi. Şimdi veya bir süre sonra alınan kredileri geri ödeme zamanıydı. Bir dostumuz Sn. Ege Cansen’in bir sözünü naklediyordu o ara. Müteahhit düşük ücretle işi alıp ondan kar sağlamayı bilen insanlara denirmiş bizim ülkemizde. Bu iş eşit hisselere sahip beş müteahhidin ( yüklenicinin ) ortaklığı ile başlamıştı. Biri hissesini devretmiş ve şu anda bildiğimiz kadarı ile dört ortak kalmışlardı baş başa. Ancak ortaklığın dengesi bozulmuştu. Bu dengesi yeniden tesis etmek için % 20 hisseyi alan müteahhidin bu hisseyi yeni birine devretmesi gerekiyordu. O ara benim aklımda biri geldi ama? 100 hisseyi dörde bölmekte bir çözümdü ama bu % 20 hisse ne kadar tutuyor onu bilemiyorum. Hali ile & 20 hisseyi dörde bölünce ortaya çıkacak rakamı da..
Her neyse. Sekiz kısım tekmili birden rüya görmeğe devam ediyordum. Bir süre sonra bir sabah uyandığımızda IGA’nın konkordato ilan ettiğini okuyorduk gazetelerde. Bu durumda Havalimanımız artık devletin demekti. Biz vatandaşlar için değişen bir şey yok gibi. DHMI’ nin İstanbul Havalimanını işletmesi gibi bir konu ise gündeme hiç gelmiyordu. 21 YY’ da demode olan bu sistemin bu sistemin uygulanmayacağı tabiiydi.. Kaldı ki önümüzde bir örnek vardı. Atatürk Hava Limanı ile Antalya Havalimanının nasıl işletildiğini hepimiz görmüştük. Demek ki yapabiliyormuşuz. Yabancı ortakla veya yabancı ortak olmaksızın. Peki; ne olacak? Devlet Baba İstanbul Havalimanının işletmesini bu işi daha önce de yapmış olan bir kuruluşa vermek için ihale düzenleyecek gibiydi. Hava öyleydi. Bu ihaleye kimler mi iştirak edebilecek? Tabii şartnamede devlet babanın bu konuya nasıl yaklaşacağını bilemiyordum. Ancak ilk bakışta bu ihaleye YDA, TAV, IC- Fraport’un iştirak edebileceklerini görmüş ve bu şirketlerin isimleri ekrandaki bir alt yazı gibi geçmişti gözümün önünden. Limak’ın IGA’nın ortağı olması nedeni GMR birlikteliğine rağmen ihaleye iştiraki, Çelebinin ise AYT Havalimanının bir terminalini işletmiş olmasının bu devasa havalimanını işletmesi için yeterli deneyim sayılıp sayılmayacağı hususları tartışma konusuydu. Yabancı bir ortak ile Can ve Canan kardeşlerin kaybettiklerini düşündüğüm heyecanları yeniden geri döner mi? Konuşup duruyordu insanlar.
Her ne ise, rüya bu ya rahmetli annem aniden ortaya çıkarak konuyu burada noktaladı. Onun bir çimdiği ve “ ihalenin sonucunu da açıklayıp boyunu daha fazla aşma” sözü ile uyandım. Yanılmıyorsam sevgili annem ortadan kaybolup mekânına yükselmeden “ Yine de bu yöntem herkes için iyi olacak” türü bir şeyler de söylemişti. Hayal meyal hatırlıyorum. Belki yukarılardan olanı biteni daha iyi görmesi ve tarafsızca yorumlaması mümkün olabiliyordu. Kim Bilir?
Yaşamında annemi çok fazla dinleyen biri değildim. Çoğunlukla her şey olup bittikten sonra onun söyledikleri doğru çıkınca “annem haklıymış” der ve özür dilerdim. Şimdi de onu dinlemeyeceğim. Rüyamın sonucunu boyumu aşıp uyanıkken kurgulayacağım.. Malum İstanbul Havalimanının ihalesi sonucunda insanlara fazla spekülasyon yapma imkanı verilmişti. Neler söylendi, neler yazıldı. İhale sonrası sözleşme hükmü olan bazı uygulamaların yüklenicinin talebine göre değiştirilmesi bir tarafa, işi alan şirketlerden birinın patronu öbür dünyada sessiz sedasız kendi halinde oturan annemi bile rahatsız etmişti.
Şimdi ise İstanbul Havalimanı İşletme İhalesinin bir takım hataların tekrar yaşanmasına imkân verilmeden yapılacağına işin, yalnız havalimanı işletilmesi konusunda uzmanlığı tüm Türkiye tarafından kabul edilen firmaların iştirak edebileceği bir sistemle ihale edileceğine inanıyorum. Ve de inanıyorum ki, etkili ve yetkililer bunun tersi uygulamaları hangi siyasi görüşten olursa olsun insanların ikinci kez hazmedemeyeceğinin farkındadırlar. Bu kadar izahat yeterli mi? İhaleye katılması rahatsızlık yaratmayacak İşletmeci firma ismi zikretmem gerekir mi? Tabii ki hayır.
Ne rüyaydı ama. Doğrusunu isterseniz, her türlü sorunu rüyada çözümlemek kolaymış. Hz. Mevlana ne demiş? Rüyalar Olmasa Hayaller Kurulmaz Gerçek Olmazdı. İnşallah benzeri bir rüyayı Sn. Cumhurbaşkanımız da görür. Tabii sonucu ülkemiz ve IHL için hayırlı olacak ise.
UÇAK VE PİLOT: BİRİ EKSİK OLURSA DİĞERİ YERDE HAREKETSİZ KALIR?
Acaba ben yanlış mı hatırlıyorum. Sanki THY 2018 yılı yaz tarifesi başında uçuşları gerçekleştirme konusunda bayağı bir sıkıntı yaşamıştı. Hatta o dönemde yaz tarifesi uygulamasına tam olarak dönemedikleri konuşulmuştu. Eğer THY aylık faaliyet raporları ( Trafik sonuçları ) bulunsa bunu kontrol edip doğruluğundan emin olmak mümkün olabilirdi. Ne yazık ki yok. Tabii ki konumuz 2018’ de ne olmuştan ziyade 2019’ da neler olacak? Belirli filolarda pilot sıkıntısı devam ediyor. Geçen yazımda B 737 filosundan ayrılan pilotlardan bahsetmiştim. Katar Havayollarının yaptığı mülakata iştirak edenlerden de. Hatta 737 filosunda uçan kokpit personelinin izinlerinin iptal edildiğini de. Bunun da kokusu Nisan ayı başına kadar çıkar. Tüm bunlar yetmezmiş gibi birde döviz kurunda yaşanan dalgalanma nedeni ile Pilot maaşlarının TL ile ödemeye geçilmesi sonucunda şirketlerinden ayrılan yabancı pilotlar var. En çok yabancı pilot istihdam eden Havayolumuz hangisi?. THY’dır herhalde. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü verileri Türkiye’de çalışan yabancı pilot sayısının 544 kişiye düştüğünü bu azalma oranının % 25.7’ olduğunu ifade ediyor. . Neticeten bunların kaçı THY’den ayrıldı tabii net olarak bilemiyorum. Ama mantık ve doğru orantı en çok istihdam nerdeyse oradan ayrılanların daha fazla olabileceğine işaret ediyor.
2019 yılında THY filosuna 43 uçağın katılımı planlanmış durumda. Senenin 2 nci ayından başlayan bir teslimat listesinde diğer uçak tipleri bir tarafa B 737 filosuna olacak katılımları görünce “insan “ nasıl olacak bu iş” diye soruyor kendi kendine. 2019 senesinin Şubat ayında 3 tane olmak üzere toplamda 11 adet 737-8-MAX tipi uçağını THY Şubat, Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında teslim alacak. Buna ilaveten 737-9 MAX tipinden ise 2 adedi Şubat, ayında olmak üzere Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında toplam 5 adet uçak THY Filosuna katılacak. Özetle yalnız 737 ve 787 tip uçaklardan bu yıl için de 23 adet gelecek Türk Hava Yollarına. 737 filosunu uçurmak için kaç pilot gerektiğini siz hesaplayabilirsiniz. Bu konunun nasıl üstesinden gelineceğini herhalde THY’ nın tepeleri biliyordur. Sahi nasıl olacak bu İş.
Geçtiğimiz günlerde THY HAVA-İş’e üye olmayan personelin sendikal haklardan istifade edebilmeleri için ödedikleri dayanışma aidatı ile ilgili bir karar aldı. THY yaptığı açıklamada; Hava-İş’e üye olmadan dayanışma aidatı ödeyerek 25 nci dönem Toplu İŞ Sözleşmesinden yaranmalarıma haklarının ( ki bu personelin % 99’u pilot çalışanlardır ) 31 Aralık tarihi itibariyle sonlandığını ve bu personelin 26 ncı dönem TİS’ten faydalanmak için THY ve Hava İş tarafından yürütülen TIS görüşmelerinin hitamında yeniden müracaat etmelerinin gerektiği hususunu damdan düşer gibi ortaya attı.
Tabii ki bu konuda hukuk belirleyici olacak ve de uzman görüşü ibrenin pilotlardan yana.olduğu yönünde. Daha net bir deyişle pilotlar bu parayı THY’ den alacaktır. . THY bunu tasarruf amacıyla mı yoksa pilotların HavaSen’ den ayrılıp Hava İş’ e geçmelerini sağlamak için yaptı dersiniz? İkisinden biri. Dünya havayolları pilot sıkıntısını ortaya koyarken, bizdeki pilot açığı ortadayken THY’ nin bunu yapmaya kalkışmasının nedeni ne olursa olsun, insanın kendi ayağına kurşun sıkmasından farkı yok. Hele hele söz konusu pilotların bu parayı sonuçta THY’ den şu veya bu şekilde tahsil edeceği ortadayken durumu ifade etmek için kişinin kendi ayağına kurşun sıkması deyimi hafif kalıyor. Bu uygulama kimin aklına geldiyse ve de kim hukuki mutabakat verdiyse onu / onları kutluyorum? Uygulamaya koyanlara ise söyleyecek bir şeyim yok.
YAP İŞLET DEVRET MODELİ: YÜKLENİCİYE İLK KEZ HAZİNE GARANTİSİ VERİLMESİ
1883 yılında Sultan II Abdülhamit döneminde Osmanlı Hazinesi Fransız Wagons Lıts şirketine İzmir- Aydın- Ödemiş demiryolunun yapımı karşılığında 100 yıl süreli bir imtiyaz vermişti. Buna göre Wagons Lıt’s bu yolu Osmanlıdan herhangi bir bedel almadan yapacak ve karşılığında trenlere bir veya iki özel vagon ekleyeceklerdi.
Bu vagonlar trenin diğer vagonlarına göre çok daha lüks olacak ve bu vagonlarda seyahat etmek isteyenler daha fazla ödeme yapacaklardı. Bu yolla sağlanan tüm gelir tamamı ile Wagons Lıts’e ait olacaktı. Bu noktada çok önemli bir ayrıntı daha vardı ki oda belirtilen vagonların dolmaması halinde boş kalan yerlerin bedelini Osmanlı hazinesi Wagons Lıts’e ödenecek olmasıydı. Bu 100 yıllık imtiyaz sözleşmesi 1983 senesinde sona erdiği zaman Wagons Lıts’ e ödenen meblağ yol yapım bedelinin kat kat üzerine ulaşmıştı.
Asıl inanılması zor olan durum, Osmanlı’nın imzaladığı bu tür imtiyaz anlaşmalarıyla Osmanlı İmparatorluğu ve Cumhuriyet döneminde inanılmaz bedeller ödenmesine yol açan bu deneyimlerin olmasına rağmen Türkiye’nin Yap-İşlet-Devret projeleri gibi Hazine’yi büyük külfetler altına sokan konulara gönüllü olarak tekrar girmesidir”
Yazının son paragrafında ise yazar “Aynı hatayı tekrarlayarak farklı sonuç beklemekten kurtulmanın bir tek yolu var: O da akıl ve bilime dönmek ve geçmişe daha iyi bakmak. Geçmişi unutmamak ve her zaman göz önünde bulundurmak çok önemli zira Osmanlının geçmişinden de görüleceği üzere bu yöntemden beklentilerin Düyun-i Umumiye’ ye dönüşmesi ve bütün o borçları Türkiye Cumhuriyeti’nin ödemiş olması kayıtlarda yer alıyor.
İST. HAVA LİMANINA NİSANDA YAPILACAK TAŞINMA YİNE ERTELENİR Mİ?
Evet, taşınma 3 kez ertelendi. Siz, İstanbul Havalimanını bir tarafa koyun ve de hayati yaşam unsurları natamam, elektrik veya suyu olmayan bir eve taşınıp orada yaşamayı düşünün. Zor iş. İmkân olsa da, Cumhurbaşkanımız tebdili kıyafet yapıp yanında kimse olmadan Havalimanına gitse ve gezip dolaşıp, sağa sola baksa. Evet; o zaman taşınma mutlak ertelenir diye düşünüyorum. 29 Ekim 2019 günü şanla şerefle taşınılır havalimanına .. Yine de insanların Havalimanına ulaşımı konusundaki eksikliklerin tümü giderilemez ama? Havalimanının en büyük işletmecisi olan Türk Hava Yollarının yerleşimleri halen hazır değil. Yolun sağında bulunan THY tesisleri deği l Nisan ayında Ağustosta bile biteceğe benzemiyor.. Otoparkların durumları resimlerde net olarak görünüyor. Geçenlerde yağan karda İstanbul Havalimanından kalkacak olan 12 uçuşun 6 adedinin kar yüzünden iptal edildiği anlatılıyor. Yalansa anlatanlar utansın. Vb.. Hepsi bir tarafa Havalimanının Camii bile bitirilmiş değil. Bu dönemde Caminin halen bitirilmemiş olmasını ise aklımın alması ise hiç mümkün değil. Sizler benden iyi bilirsiniz ama Uluslararası Havalimanlarının hemen hemen hepsinde her dinden yolcunun kullanımına sunulmuş olan “ dua mahalleri” var.
Kontrol etmek için bir arkadaşımdan rica ettim Singapur Changi Havalimanındaki İbadet mahallinin ( Prayer Room) resmini gönderdi. İstanbul Havalimanında bu lokasyon nerede ve de yapıldı mı? Bitti mi bilemiyorum. İçeri girebilmemiz mümkün olmadığı için göremedik belki de. İnşallah bitmiştir. İstanbul Havalimanının bu günkü tam kapasitesi ile taşınmaya başlamasından sonra Transit Merkezi olacağını düşünüyoruz ya. Yabancılar içinde yakışır bir “ dua mahallinin “ kolay ulaşılabilir bir yerde yapılmış olması gerekli herhalde.
Yönetim Kurulu Başkanı Sn Aycı bu yıl THY için en büyük meydan okumanın İstanbul Havalimanı’na taşınma operasyonu olacağını kaydederek “Çok çalıştık, başaracağız. Nisanda bu iş bitmiş olacak. Yolcularımızı mutlu edeceğiz” diye konuştu. THY’ nın ve Sn. Aycının bu “ meydan Okumayı “ kime karşı yapacakları tam net değil ama eğer Havalimanının açılışı ile diğer ülkelere yüksek perdeden konuşarak bir anlamda kafa tutmayı düşünüyorsa biraz bekleyip bu efeliği her şey yerine oturduktan sonra yapmaları daha yerinde olacaktır. Önemli olan anlatımlarınızdan konunuza yönelik sual çıkarıp, size cevaplanması zor sorularla geri dönmelerine meydan vermemektir. Bilmem anlatabildim mi? Bizim yolcuların ise İstanbul Havalimanından mutlu olması zamana bağlı. Bunu nasıl göremediklerini anlayamıyorum.
Her ne kadar bu paragraf konusu ile ilgili olmasa da Sn. Aycı’nın ifade ettikleri üzere THY’ nın “ Sıfır Atık Hamlesinin “ olanca hızı ile sürdürülmesi her türlü takdirin üzerinde bir yeri hak ediyor. Bunun için diğer konulardan bağımsız olarak kendilerini kutlamak gerek.
IHL ULUSLARARASI DENETİMLERDEN GEÇTİ Mİ?
Havalimanını görmeğe giden bir arkadaşım varış kalkış tabloları da dahil havalimanının belirli yerlerinin resimlerini getirdi.. Çok güldüm. Dış Hat kalkış tablosunda PC 9304 Paris yolcularının kapıya davet edildiği yazılıydı.. Arkadaşımız Pegasus’u arayıp bu uçağın iniş saatini sormuş. Aldığı cevap “ bizim İstanbul Havalimanı kalkışlı öyle bir seferimiz yok “ Tabii ki PC’nin IHL’ den uçuş yapmadığından veya söz konusu uçuşun bir hata sonucu tabloya işlenmiş olabileceğinden önce mevcut menfilikler Avrupa ve Amerikalı otoritelerin İstanbul Havalimanında gerekli denetimleri yapıp yapmadığı vb. konular akla getiriyor nedense. Evet; bu denetimlere ilaveten ACAC üyelerinin Havalimanına davet edilerek gözlemlemelerinin talep edilerek sonucun umuma ilan edilmesi bir denetim ötesinde Havalimanımıza büyük saygınlık sağlayacak bir PR faaliyeti olacaktır.
Tabii Havalimanı yönetimi sistemlerini bu gözleme halen hazır görmüyorlarsa ( ? ) o da Nisan ayından önce değerlendirilmesi gereken başka bir husus. Bunun açıklanmasında sizce de fayda yok mu? Tabii ki faydalı olur ancak, şayet Havalimanı yönetimi bu tür denetlemelere hazır olmadığını düşünüyorsa faydadan çok zarar vereceği de açık seçik ortada.
Yorumlar Tüm Yorumlar (19)