1978 yıllarıydı yanlış anımsamıyorsam. Selahattin Babüroğlu THY Genel Müdürüydü. Rahmetli Rıza Çerçel ise Yönetim Kurulu Başkanı. Siyasi açıdan birbirine zıt görüşte olan bu iki kişi birlikte Türk Havayollarını yönetiyorlardı. Siyasi görüşleri işlerini etkiliyor muydu? Doğrusunu isterseniz etkilediğini hatırlamıyorum. Yine de istihdam konusunda alt seviyelere inmeyen bir mücadeleleri vardı. Evet, iki değişik siyasi görüşe sahip iki yönetici yan yanaydı. Belki de işi etkilemediği sürece bu mücadeleyi normal karşılamak gerekirdi. Kim bilir? Şunu işten atıp bizden olanı alalım diye düşünmeyen insanlardı. Böyle bir şey yaşanmadı. Ama boş veya boşalan bir kadroya istihdam ihtiyacı baş gösterince de kendileri ile aynı görüşte olanların tercih edilmesi için çaba sarf ederlerdi. Alt tabakanın ekmeği ile oynamazlardı. Aslında mücadele ederken birbirini frenleyen ve birbirinin her yaptığını kontrol eden iki tecrübe oturuyordu yan yana. Çalışanların Selahattin beye bakışları bir başkaydı. Ona saygı ve sevgi duyardık. O daha fazla çalışanlardan yanaydı.
Bu güne bakarsak, senelerce yönetimdeki herkes aynı siyasi görüşü paylaşan kimseler. Onlara bu koltukları verenlerde halen aynı veya daha yüksek konumdalar. İlk başta belediyeden gelenlerle, diğer yerlerden gelenler birbiri ile anlaşamadılar. Onlar Halk ekmekten geldiler diyerek birbirleri ile eğlendiler mi yoksa küçümsediler mi amlayamadık. Daha sonra ne oldu bilmem tepedekiler birbirini yemeğe başladılar. O gitti bu geldi, bu gitti öbürü geldi. Kuvvetli olan kaldı, zayıf olan gitti. 15 Temmuz sonrası yöneticilerin birbirini yemesi ve huzursuzluk duracak diye düşünürken, durmadı. Aslında THY buna alışmıştı. Şirkette geçen uzun senelerde THY’nin tepeleri nedense hep birbirine düştüler. Abdurrahman Gündoğdu ve Candan Karlıtekin , Candan Karlıtekin ile Hamdi Topçu, İlker Aycı ile Temel Kotil ile bir türlü geçinemediler. Kavga gürültü hep sürdü. İstihdam, tayin terfi ile ilgili işlemlerde hep onun veya bunun adamı olmak en önemli değerlendirme kıstası oldu. İnsanlar zaten siyasi görüş açısından bölünmüş, bölünmekle de kalmayıp düşman olmuşlardı birbirine.
Şimdi ise THY’ de durum eskisinden çok çok daha da kötü. THY’ nin içinde. İnsanlar eğitim gördükleri okullara göre bile ayrılmış durumda. Bir Olmuştur ve C.Dilberoğlu. ismi dolaşıp duruyor ortada. Şirkete girdiğinde halim, selim kendi halinde biriymiş Bay Olmuştur. İlk etapta denetçi olması öngörülmüş ise de vasıfları açısından uygun bulunmamış. Daha sonraları Bay Olmuştur THY’ de işlerin nasıl döndüğünü iyiden iyiye görmüş ve sırtını dayayacak birini bulmuş ve o şahsı harekete geçirmiş.( Eğer o dayanak THY’na girdiği zaman da mevcut olsaydı Müfettişlik talebi geri çevrilemezdi. Bu benim varsayımım) Olmuştur’un sırtını dayadığı YK Başkanınca da etkili ve yetkili bir kuvvet dengesi olarak görüldüğünden Bay Olmuştur 2014 yılında Genel Müdür Yardımcılığına yükseltilmiş. Çalışanların konuştuğuna göre bu kuvvetli dayanağın tavsiyesi ile kadrolaşma dâhil istihdamla ilgili birçok konuda bu ikili yetkili kılınmış. Ve de mevcut yetkileri de genişletilmiş. Şimdi falan okul mezunlarının Türk Hava Yollarındaki yoğunluğu bu beyefendinin çalışmaları sonucunda oluştu deniyor. Büyük başarı tabii ki. Ha bu arada sizler bilirsiniz ama tekrarlayayım. Bay Olmuştur Pazarlama ve Satıştan sorumlu Genel Müdür Yardımcısı. İnsan Kaynaklarından değil.
Söylenenler odur ki, zaman içerisinde fazlası ile kuvvetlenen Dilberoğlu ve Olmuştur YK Başkanına karşı cephe almış ve Genel Kurul toplantısında İ.Aycı’ dan kurtulmayı planlamışlar. Ve de YK Başkanlığı ve bir altındaki noktaya kendilerini yakıştırdıkları ifade ediliyor. Ancak İ. Aycı durumu fark edince gerekli tedbirleri alarak C.Dilberoğlu’nun Yönetim Kurulundan ayrılmasını sağlamış. Ve de şimdi ise Bay Olmuştur’ un yetkilerini budayarak ( fonksiyonlarını ikiye bölerek ) şirketteki etkinliğini azaltmayı planlıyormuş. Olmuştur tarafından sağa sola serpiştirilen orta ve alt seviyedeki yöneticiler için ne planlıyorlar onu bilemem. Eğer bu beyefendiye yetkilerini kısıtlayarak şirkette pasifize etme gibi bir yöntem uygulandığı ve kurumda çalışmaya devam ettirildiği takdirde bir anlamda Bay Olmuştur’ un kendilerinden daha kuvvetli olduğunu kabul etmiş olacaklar.. Bu da işin diğer tarafı. İki ucu temiz olmayan bir değnek.
Bay Olmuştur kendiliğinden mi geldi? Bay Olmuştur’ a bu yetkiler kimin tarafından verildi? Asıl işi Pazarlama olan bir yetkili istihdamla ilgili konulara nasıl ve neden karıştırılır? Falan okul mezunlarını şirkete dolduran tek başına Bay Olmuştur mu? Evet Bay Dilberoğlu ve Bay olmuştur ekip olmuşlar. İyi de onlara bu imkanı tanıyan, , onları bu yetkilerle donatan, yaptıkları her şeyi onaylayan tepe yönetici her kimse o da ekibin bir parçası sayılmaz mı? Ve de “ Sorunlar onları yaratanların mantığı ile çözümlenemez” sözünü hiç dikkate almayan birileri ( Belki de bilgili değil ) şimdi bu sorunun asli yaratıcısından çözüm bekliyor.
Hatırlıyorum da 2002 yılında THY’ tepesindekilere haklı veya haksız fazla yük olmuştum. Birkaç kez ikaz ettiler. Anlamak işime gelmedi. Tuttular kulağımdan attılar dışarı. Göze almıştım zaten. Sahi C.Dilberoğlu Bey Genel Kurulda halledildi de, Bay Olmuştur’ un tutulacak kulağını mı bulamadınız. Yoksa bunu yaparsanız biri de kulağınızdan tutup sizi mi atar? Kim bilir?
Size üstlerinizin nedense unuttukları bir şey söyleyerek yazıyı noktalayacağım. Yaptıklarına baktıkça nerede çalıştıklarını unuttuklarını düşünüyorum. Türk Hava Yolları temel değerleri arasında: dürüstlük ve adil davranmanın, bireye saygının, takım çalışmasının ve liderlik İle açık kapı” politikasının da bulunduğu bir şirket. Sivil Hava Taşımacılığı sektöründe Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Bayrak Taşıyıcısı kimliğiyle; uçuş emniyeti, güvenilirliği, ürün yelpazesi, hizmet kalitesi ve rekabetçi konumu ile tercih edilen, Avrupa’nın önde gelen ve küresel ölçekte faal bir havayolu. Ve de bu beyefendiler bu şirkette çalışıyorlar. Türk Hava Yolları, mensubu bulunduğunuz veya sempatizanı olduğunuz siyasi teşekkülün toplanma ve iç mücadelelerinin halli için faaliyette olan bir kamp, bir arena değil.
Hele sağınıza, solunuza bir bakın. 2003 – 2004 – 2005- 2006 yıllarından kalan bir yöneticiniz var mı? Ve de bu insanlar bu görevlere nasıl geldiler, neden ve nasıl ayrıldılar. Türk Hava Yolları bir insan öğütme makinesi değil. 2003 öncesi THY’ ye girmiş olanlar artık bitti ve tükendi sayılır. Evet, onları hep birlikte bitirdiniz. Şimdi ise birbirinizi yiyorsunuz. Bu tutumunuzla inandığınız siyasi görüş için de çok kötü bir imaj çizdiğinizin farkında değilsiniz. Bunu anlar anlamaz en tepedeki size müdahale edecektir. Eminim ki kulağınızı çekmekle kalmayıp maazallah tutup kopartacaktır. Yapmaz demeyin. Böyle devam ederseniz. Yapacak başka bir şeyi kalmaz.
Sayın Rıza Çerçel’e rahmetler diliyorum. Sn. Babüroğlu; saygı ile ellerinizden öpüyor ve sizi şükranla anarken sağlıklar diliyorum. Sizi ve Rıza Çerçel beyi 41 sene sonra anmak benim için çok güzel bir duygu. Bir şeyi hiç unutmadım ki, sizlerin çekişmesinde, çalışanlarınızın canı hiç yanmamıştı. Ben de bunlardan biriydim.
Yorumlar Tüm Yorumlar (75)