Haberi ilk duyduğumuzda hayırdır inşallah demiştik! Mevcut imtiyazlı pozisyonlarını sürdürmekten başka siyasetleri kalmayanlar, toplumsal algı oluşturmaya yönelik yeni bir toplumsal manipülasyon peşinde olabilirler mi? diye de sormuştuk kendi kendimize, ister istemez.
Zira, sayısını bile unuttuğumuz ve en kötüsü de artık kanıksamaya başladığımız U dönüşlerinden biriyle karşı karşıya kalmıştık yine. Ama bunun bir önemi yoktu. Çünkü çok yakında yerel seçimler vardı ve vakti zamanında, davaları için papaz kisvesine bürünmekten bile çekinmeyeceklerini açıkça beyan etmiş olanlar için, başarıya giden her yol mübahtı zaten.
Septik algıları ve dogmatik inançları, ahlaklarını yozlaştırmış, vicdanlarını bastırmış bireylerin çoğunluğu sağladığı oylarla iktidarlarını sürdürdükleri bu toplumda, yıllardır yaptıkları ve hep sonuç aldıkları toplumsal manipülasyonlardan birini daha planlamış olmaları kuvvetle muhtemeldi. Hem de karşı mahalledenmiş gibi görünen bir performans oyuncusuyla.
Başlıktaki 55 milyon dolarlık uzay seyahatinden bahsediyorum. Daha önce birçok benzerini gördüğümüz geri çark edişlerden biri olan bu son örneğin ilk evresinde, yani 4 yıl önce, milyonlarca insanın temel gıda maddelerine bile ulaşamadığı dünyamızda, sermaye sahiplerinin milyonlarca dolar harcayarak turistik uzay seyahatleri yapıyor olmaları kıyasıya eleştirilmişti.
Böylece bir yandan içerideki gıda yetersizliğinden muzdarip vatandaşlara, adalet, merhamet ve dayanışma mesajı verilirken; diğer yandan, muhtemelen herkese teklif götüren bu taşeron organizatörlere de pazarlıksız olmaz mesajı mı verilmişti acaba? Bunu bilemiyoruz.
Nitekim, bu sözlerin üzerinden çok geçmeden, hemen bir yıl sonra, uzaya bir vatandaşımızı göndermeyi, elbette bir turistik gezi olarak değil, gelecek nesillere yol gösterecek bir bilim misyonu olarak tasarlamakta olduklarını söylediler.
Bu iki söylem arasında tutarsızlık olduğunu iddia edenler var ama ben tam olarak aynı görüşte değilim. Çünkü, “biz bunu turistik gezi olarak tasarlamıyoruz” demişlerdi. Daha ne desinler?
Ancak, bu söylem, üç yıl önce şifahen açıklanan bugün de fiilen gerçekleştirilen bu seyahatle, başlangıçta işaret ettiğimiz “algıyı” partizanlarının zihninde oluşturmak istedikleri gerçeğini de yadsımıyor.
Diğer yandan, bu son açıklamadaki bir dezenformasyonu ise bu bağlamda kesinlikle düzeltmek gerekiyor. Adına ister “turistik uzay seyahati” isterse “büyük bilimsel misyon” denilsin, bu uzay yolculuğunu, ülke olarak biz tasarlamadık.
Biz ülke olarak bu yolculukta, 55 milyon USD ödeyip, sadece bir koltuk satın aldık. Hepsi bu. Hem de dört yıl önceki konuşmalarında, yüz milyonlarca dolar karşılığı birkaç dakikalık uzay seyahati düzenlemekle itham ettiklerinden aldık bu 55 milyon dolarlık bileti.
“Biz o konuşmalarda turistik olan seyahatleri kastetmiştik, bu bilimsel olanı” denilerek, yeni bir düzeltme yapılması da mümkün tabi. Ama tekrar vurgulamak istiyorum ki; bu 55 milyon dolarlık şovu izleyenler bilsinler, idrak etsinler. Bu uzay yolculuğunu biz tasarlamadık, biz planlamadık, biz gerçekleştirmedik.
Çünkü, ülke olarak henüz böyle bir kapasitemiz yok. Bilimsel sonuçlarından da payımıza, gezici pilotun deneyim ve gözlemlerinden başka bir şey düşmeyecek. Ama astronot hayırlısıyla dünyaya döndüğünde, yandaş medyadan 7/24 her konuşmayı, her görüntüyü zafer havasında izleriz artık.
On dört günlük bu uzay seyahatinde, fırlatmanın başladığı andan itibaren bilimsel çalışmaların da başlamış olduğunu söylüyorlar. Ayrıca, uzay istasyonunda mikro yer çekimi ortamında 14 gün geçirecek astronotların, uzay uçuşunun insan sağlığı ve hastalıkları üzerindeki etkilerinden, yeni nesil alaşımlara kadar çok sayıda deneye katılma imkanına kavuşmalarının, seyahat paketine dahil olduğunu okuduk, yandaş medyada.
Ancak ve doğal olarak bu aşamada, seyahatin magazinsel şov yönü daha fazla ilgi çekiyor ve gün be gün bu konuda yapılan yayınları takip ediyoruz. Haber doğruysa eğer, Gezeravcı uluslararası uzay İstasyonu'ndaki görevi boyunca, Türkiye ile en az 7 kez iletişime geçecekmiş.
Bildiğim kadarıyla, şimdiye kadar (bu yazıyı yazdığım ana kadar) 7 haktan 3 ünü kullandık. Alper Gezeravcı, kendisine destek veren herkese teşekkür ettiği ilk bağlantısındaki mesajında: "Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına, tüm şehitlerimize, devletimize ve milletimize şükranlarımızı sunuyorum. Istikbal göklerdedir." Demişti.
Bu kapsamda ilk interaktif bağlantı ise 22 Ocak'ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yapıldı. Gezeravcı, "Türkiye yüzyılına adım atarken, bu anlamlı görevde ülkemi temsil etmenin ve bayrağımızı Uluslararası Uzay İstasyonu'na taşımanın gururunu yaşıyorum" Dedi.
Bazıları şimdi yapacağım değerlendirmeyi yadırgayabilir ama ben Güzeravcı’nın yukarıya alıntıladığım cümlesindeki “Türkiye yüzyılı” ifadesine takıldım. Çünkü bence bu ifade, henüz maksadına matuf hiçbir gerçekliği olmayan, kof bir siyasi slogandan başka bir şey değil. Ben 55 milyon dolarlık astronotumuzun bir siyasetçi edasıyla bu sloganı kullanmasını şahsen yadırgadım.
İktidarın yaptığı her işten bir siyasi menfaat elde etme çapulculuğunu artık yadırgamıyoruz ama baştan beri açıklamaya çalıştığım nedenden dolayı bu algı çalışmasındaki amaca da dikkatinizi çekmek istiyorum. Çünkü bu içi boş parti sloganını Atatürkçü imajı ile toplum önüne çıkarılan birine, tüm dünyanın gözü önünde söyletmelerinin, baştan beri planlanan bir amacı var diye düşünüyorum.
Nitekim, yazının başından beri dikkat çektiğim bu algı çalışması, ilk (gülünç) sonucunu verdi bile. (X)'da bir kullanıcı, uzaya giden ilk Türk Astronot olan Alper Gezeravcı'nın namaz kıldığını zannetti ve bu kullanıcının, “kudursunlar” etiketli namaz kılan Astronot Gezeravcı fotoğraflı (beyin yakan) paylaşımı, güldüren yorumlara neden oldu.
Diğer yandan, daha önce böyle bir programa katılmış olan bir Malezyalı pilot, bu performansı göstermişti aslında. Bu durumda bizimkinden de aynısını bekleyenleri çok da yadırgamamak lazım diye düşünüyorum. Misyonunda varsa, seferi namazı kılabilir. Daha önce hiç kılmamış olsa bile.
Bu bağlamda, Güzeravcı’nın mesleki geçmişine de bir göz atmamız gerekiyor, doğal olarak. Tur operatörü şirket Axiom Space’in internet sitesinde:
Gezeravcı’nın İstanbul Hava Harp Okulu'nda Elektronik Mühendisliği alanında lisans eğitimini tamamladığı; ayrıca, Wright-Patterson Hava Kuvvetleri Üssü'ndeki Hava Kuvvetleri Teknoloji Enstitüsü'nde yüksek lisans yaptığı; Türk Hava Kuvvetleri'nde savaş pilotu olarak görev yapan Gezeravcı’nın, aralarında F-16'nın da bulunduğu birçok uçakta 15 yıllık uçuş tecrübesine sahip olduğu ve ayrıca Türk Hava Yolları'nda 7 yıl kaptan pilotluk yapmış olduğu bilgilerine yer verilmiş olduğunu okuduk.
Bu bilgiden hareketle, hangi ara ve ne sebeple TSK’dan THY ye gidip döndüğünü araştırdığımızda ise: Gezeravcı’nın 12 Kasım 2012 yılında FETÖ kumpas soruşturmasıyla TSK’dan ihraç edildikten sonra 2013-2020 döneminde THY de pilotluk yaptığını; 2018 yılında kaptan olduğunu ve Temmuz 2020’de de izinli olarak, TSK’ya geri dönmüş olduğunu; hatta erkek kardeşinin halen THY de VIP pilotu olarak çalıştığını öğrendik.
Eski bir THY çalışanı olarak, kumpas kuranların o tarihte THY’yi de yönetiyor oldukları gerçeğini dikkate alınca, TSK’dan attıkları sayın pilotumuzu, hemen akabinde THY ye almış olmalarını ilginç bulduğumu itiraf etmeliyim.
Dönemi iyi hatırlıyorum. Çünkü kumpasçıların emir aldığı cemaatin THY’deki müritleri, beni tam olarak o tarihte, Temmuz 2013 de, THY’den kovmuşlardı. Başka detaylar da var ama şimdilik bunlara bir soru (?) bir de ünlem işareti (!) koyup; bu konuyu kapatıyorum.
Evet, neredeen nereye? İnsan oğlu uçan kuş misali. Bir bakmışsın kumpastasın, bir bakmışsın uzayda. Biz yine de 55 milyon dolarlık ilk astronotumuz vatana millete hayırlı uğurlu olsun diyelim.
Özellikle kendilerine bahşedilen “2024 Emekliler Yılı” nı büyük refah içinde idrak eden ben dahil bütün emeklilerimize. Televizyon başında, bize getireceği uzay gıdalarını bekliyoruz, netekim.
Aradan çok zaman geçmedi. Geçen seçimden önce de ekran başında TOG a binmiştik. Bu seçim öncesinde ise astronotumuzla birlikte, yine ekran başında uzay yolculuğuna çıktık.
Bazen biz emekliler, bu kadar mutlu olmayı hak edecek ne yaptık? Diye kendi kendime sormadan edemiyorum. Biliyor musunuz?
Yorumlar Tüm Yorumlar (30)