Bu yazı 25.12.2019 günü bitirildi. Ve de yine bu gün DHMI ile TAV’ın aşağıda anlatılan konuda anlaşmaya vardığını ve de Atatürk Havalimanını işleten kuruluşun hakkı olan kar kaybı bedelinin ödenmesine ilişkin sözleşmeyi imzaladıklarını öğrendik. Şimdi bu yazının yayımlanmaması gerekir diye düşünenler olabilir / olacaktır. Benim pencereden böyle görünmüyor. . Peki; madem bu ödeme yapılacaktı, Sayıştay neden böyle bir karar verdi. Sayın Bakan ise ödemenin TAV’ a yabancı ortağının bulunması nedeniyle ödeme yapılacağını beyan etti. Ve de bir parlamenterimizde tüm bunlar yetmezmiş gibi bir soru önergesi vererek TAV’ a ödenmesi gereken meblağa karşılık olarak Sayıştayın görüşüne rağmen DHMI’ nin bütçesine konulan meblağı sorguladı. vb. vb.
Evet; mademki bu ödeme yapılacaktı bunlara ne gerek vardı? İnsanlarımızın devlete, devlet kurumlarına olan güvenlerini bu şekilde test etmenin ve yıpratmanın ne faydası olabilirdi? İnanıyorum ki değişik konularda örnekleri görülebilecek bu tür davranışlar bizi bizden uzaklaştırıyor. Keşke aklı selim avdet etse de Atatürk Hava Limanının ne şekilde kullanılabileceğini tartışma imkânı olsa.
Gelelim 25.12.2019’ da noktaladığım yazıya. Bir tek sonuna 2,5 satır ekledim. Onu da eğik karakterle belirginleştirdim. “ İstanbul Havalimanının ağır maddi yükünün omuzlarımızda olduğunu artık kabullendik. Alıştık herhalde ki artık gazete sütunlarında bile fazla okumuyoruz bu konuyu. Aslında omuzlarımızı çökertecek olan bu maddi yükü ne kadar olduğunu / olacağını da bilemiyoruz. Evet; konu söyleye söyleye, yazıla yazıla yumuşatıldı. İnşaat öncesi ve süresince İstanbul Havalimanının dünyanın en büyüğü olduğu yazılıp çiziliyordu. Şimdilerde el mecbur hakiki yerine oturdu. Öyle veya böyle bazen benzeri başka bir konuya geçiş için ara nağme oluyor ( Örneğin köprüler vb) gazete sütunlarında. o kadar. Evet, hiç olmaz ise İstanbul havalimanını ülkemizin halkı kullanıyor. Kullanım bedeli pahalı da olsa uçan, uçmayan herkes bu ödemeye zorunlu olarak iştirak ediyor / edecek.
Bu konuyu kaldırıp bir tarafa koyalım. Ya bir de kullanılmayan, yıkılmaya adayı olduğu söylenen bir yapı ile ilgili olarak bize ödeme yaptırsalar ne dersiniz? Hiç önemli değil gibi sözler sarf edecek insanların aramızda bulunduğunu biliyoruz. Ama ben madem yıkılacak neden para ödüyorum ki diye düşünürüm. Hele hele na tamam bir tesis olan İstanbul Havalimanının zarar etmemesini teminen işletmeye açılmasını teminen senelerdir tıkır tıkır çalışmakta olan Atatürk Hava Limanının DHMI ile mevcut ve yürürlükte olan sözleşmesinin sonlanma tarihi dikkate alınmaksızın faaliyetine son verilmesinden kaynaklanan bu ödemenin yapılmasının ne denli yersiz ve gereksiz olduğu ortadayken. Bu uygulama devlete ne kazandırmıştır? Bilen varsa öğrenmeğe amadeyim.
Evet, ödenen / ödenecek meblağ her ne ise Devlete durduğu yerde bütünü ile zarar. Devletin zararı, Atatürk Havalimanına kar kaybı olarak ifade edilen bu ödemenin yapılıp / yapılmamasına neden olan hatalı bir uygulamanın, biz bir şekilde hallederiz’ in doğal sonucu. Sonuçta bu ödeme bizim vergilerimizle yapılacağı için bizim zararımız desek de yanlış olmaz. Bu tür konularda birileri elini mecazi anlamda cebimize sokup, paramızın ne kadarını ne için harcayacağımıza karar verebiliyor. Hükümet etmek işte böyle bir şey.
Aralık ayının başında Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı; İstanbul Havalimanı’nın hizmete açılmasıyla, sözleşme süresi bitmeden faaliyetine son verilen Atatürk Havalimanına dolayısıyla TAV ’a “yabancı ortağı bulunduğu” gerekçesiyle kâr kaybının ödeneceğini bildirdi. Nasıl bir açıklamadır? Anlayabilmek zor. TAV iyi ki yabancı ortak almış. Bu açıklamadan anlaşıldığı kadarı ile yabancı ortağı olmasa, sözleşme ve sözleşmede belirtilen sürede önemli olmayacaktı. Biz bu tesisi istediğimiz zaman kapatırız ve size de 5 kuruş ödemeyiz denecekti. Sayın Bakanının dili mi sürçtü acaba ( ? )
Doğru, yanlış bilmem ama TAV’ a ödenecek meblağın 4 milyar Tl olduğu yazılıp çiziliyor. Bir muhalefet milletvekilimiz ise bütçe görüşmeleri esnasında. 2019 ve 2020 için Devlet Hava Meydanları İşletmesi bütçesinin Diğer Olağan Dışı Gider ve Zararlar başlığı altındaki faslına toplam 3 milyar 905 milyon 276 bin TL konulmuş olduğunu ve bu meblağın TAV’a ödenecek kâr kayıpları ödemesi için konulup konulmadığı sorusunu yöneltiyor Ulaştırma Bakanına. Aynı parlamenterimiz, İstanbul Havalimanı açılmadan önce İstanbul'da 29 Ekim'de hizmete açılması planlanan 3. havalimanının devreye girmesiyle birlikte bu Havalimanından kalkıp Bulgaristan hava sahasını kullanmak zorunda kalacak uçaklar için Türkiye, ciddi bir ödeme yüküyle karşılaşacaktır diyerek Ulaştırma Bakanınca cevaplandırılması istemi ile TBMM’ e bir soru önergesi vermişti. Herhalde Sn. Parlamenterimiz Sivil Havacılık konusuna meraklı biri olmalı. Galiba konular ile ilgili doğru bilgilendirilmiyor kendileri.
Konu ile ilgili olarak Sayıştay uzmanlarınca hazırlanan raporda bu hususta Devlet Hava Meydanları İşletmesine ( DHMI ) uyarıda bulunularak, “Kuruluşunuz ile TAV İstanbul Terminal İşletmeciliği A.Ş. arasında imzalanmış olan Kira Sözleşmesinde kar kaybı ile ilgili bir hüküm bulunmamaktadır.” İfadesi yer alıyor. Yine Sayıştay raporlarına yansıyan ifadelerden ortaya çıktığı üzere, “DHMİ, Sayıştay’ın uyarılarını dikkate almayarak, 12.12.2016 tarihli “Makam oluru” ile “TAV İstanbul Terminal İşletmeciliği A.Ş.’nin 2018-2021 dönemine isabet eden olası kar kayıplarının tespitine yönelik bağımsız denetim şirketlerinden danışmanlık hizmeti alım ihalesine çıkılmasına karar vermiştir.” denilmektedir.
Kanaatime göre Sayıştay’ımız da, soru önergesi veren siyasi kuruluş temsilcimiz de konuyu yanlış noktadan ele alıp hatalı yere götürmüşlerdir.
Bu güne kadar kuruluşlarla akdedilen Yap İşlet Devret sözleşmelerinin hiç birinde “ erken kapatılma, faaliyeti durdurma vb. ihtimali ile doğacak kar kaybının karşılanması ile ilgili bir madde bulunmuyor. Ve de geçmiş incelendiği takdirde ülkemizde konuya ilişkin olarak yapılan sözleşmede belirtilen işin / hizmetin sonlanma tarihinden erken kapatılan veya faaliyetine son verilen bir tesis, bir kuruluşun varlığı söz konusu değil. Dünyada ise böyle bir uygulama bu güne kadar yapılmış mıdır bilemiyorum. İhtiyaten mücbir sebeplerin dışında diyeceğim ki bu sebeplerin de neler olduğu çok açık. Dolayısı ile DHMI’ nin bu konuda bir hata ve taksiratı bulunmamaktadır. Takdiri ve uygulaması doğrudur.
Sn. CHP Genel Başkan Yardımcısının neden ödeme yapılması düşünülüyor yerine, Sayıştay kararına atıf yaparak bu ödemeyi yapmazsanız bundan sonra benzeri yatırımlar için yerli veya özellikle yabancı yatırımcı bulmayı nasıl düşünebiliyorsunuz ( ? ) Diye sorması gerekmez mi?. Mantık budur? Evet; mantık budur ama bizdeki siyaset anlayışı da budur desem hata mı etmiş olurum. Muhalefet yapılacak ya.
Evet; eminim ki DHMI bundan sonra bu tür bir konu için ihale açarsa Sayıştayın ikazını mutlak dikkate alacaktır.“ Söz konusu tesisisin sözleşmede belirtilen süreden önce kapatılması / faaliyetinin sonlandırılması durumunda meydana gelen kar kaybı yükleniciye ödenecektir / ödenmeyecektir? Kar kaybının hesaplanma yöntemi falan maddede belirtilmiştir.” Yabancı bir kuruluşun sözleşmesine bu maddeyi koymaya kalksanız bunun nedenini anlatma konusunda başarı sağlayamayacağı mutlak”
Evet; ödenecek olan meblağın hepsi hepsi 2,6 Milyar TL’cik. (389 Milyon EURO ) . DHMI bu gün ( 26.12.2019) KAP’ a bu konuda bilgi sundu. Evet; memur maaşları, asgari ücret ve yeni yılda yapılacak maaş zamları dışında hiç küçük paralar ile konuşmuyoruz.
Burası Türkiye, çok şeyimiz değişik. Siyasilerimiz ise bambaşka.
Yorumlar Tüm Yorumlar (50)