Başlıktaki “Bay Bolat” jargonunu Çetin Özbey üstadımızın yazılarından bilirsiniz. Yazımda Çetin Beyin bu jargonunu kullandım ve kendisinden izin talep etmedim. Çünkü telif hakkı istemeyeceğini biliyorum.
Airporthaber sitemizi ve bu konudaki diğer yayınları düzenli takip edenlerin farkında olduğu üzere, son birkaç haftadır, THY AO YKB Ahmet Bolat’ın (Bay Bolat) yerine başka adayların düşünüldüğü ve yaklaşan Genel Kurulda bu değişikliğin gerçekleştirileceği yazılıp yorumlanmaya başladı.
Tablolara yansıyan şirket performansı açısından bakıldığında, bu muhtemel değişikliğin acil ve makul bir gerekçesi yok gibi görünüyor. Çünkü, THY ‘nin performansı (yolcu ve kargo taşıma istatistiği) dip yaptığı pandemiden beri yükselmeye devam ediyor ve muhtemelen 2023 yılı mali tablolarına da bu pozitif trend yansıyacak.
Ama, burası Türkiye. Yöneticiler sadece profesyonel nitelikleri ve performansları ile hak ettikleri ve layık oldukları için değil, mevcut siyasi iklimdeki pozisyon alışlarına ve karar vericinin siyasetine uygun olup olmadıklarına göre tercih edilip, göreve getiriliyorlar. Nihayetinde, atandıkları görevlerindeki ömürlerini de sadece yöneticilik performansları değil, karar vericinin tercihleri belirliyor. Bu tercihin, değişen koşullara göre nasıl somutlaştığı ise ayrı konu.
Bay Bolat da bulunduğu göreve bir tercih neticesi geldiği için, bu gerçeğin bilincinde olmalı. Kendisini o koltuğa oturtan iradenin istediği anda görevden alacağının bilincinde olarak, yapılan menfi yayınlardan rahatsız olmuş olacak ki; THY Genel Kurul tarihi yaklaşırken, kendi imajını makyajlama çalışmalarını yoğunlaştırmaya başladı, gibi geliyor bana.
Aşağıda alıntılayacağım paylaşımında da gördüğümüz üzere, çok iyi ve çok başarılı göstermeye çalıştığı şey piyasadaki THY algısından ziyade, Bay Bolat’ın kendi imajı. Bunun da en kestirme ve kolay yolu, yandaş medyayı ve özellikle sosyal medyayı tepe tepe kullanmak.
Şahsi Linkedln hesabını çok aktif kullandığını bildiğimiz ve takip ettiğimiz Bay Bolat, geçtiğimiz hafta, bir paylaşım yaptı. Bu paylaşımında, önce THY Help Desk vasıtasıyla, kendilerine ulaştırılan yolcu sorunlarını ne denli titizlikle takip ettiklerini açıklama gereği duymuş. Ben şahsen aynı fikirde değilim ve bu konuyu ileride daha detaylı yazmayı düşünüyorum. Okuyucularım da bu konudaki bilgi ve tecrübelerini benimle paylaşırlarsa memnun olurum.
İkinci, yani bu yazının konusu olan açıklama ise çalışanlarla ilgili. Bu yazının başlığında da yer alan “Baş tacı” betimlemesiyle kutsadığı (bazı) çalışanların sorunlarına yoğun ve özel bir çalışmayla eğildiklerini söylemiş. Paylaşımındaki bu bölümü, aşağıya aynen alıntılıyorum.
“Uzun yıllar önce şirketten ayrılmış olan bazı arkadaşlarımız o zamanki dosyalarına bir de bizim bakmamızı bile isteyebiliyorlar. Şirketimizde 14 yıldan beri avukatlık yapan bir arkadaşımızı gelir gelmez hukuk danışmanım olarak bu tür İK sorunlarını değerlendirsin diye görevlendirdim. Tebük ile günde ortalama 3 konuya baktığımızı düşürürsek, 16 Ocak’ta çekilen bu resimlere kadar neredeyse bin beş yüzden fazla konuyu değerlendirmişiz.”
On yıl önce, THY de çalışırken kendi isteği ile ayrılan değil, kovulmuş olan bir personel olarak, ben de göreve getirilişinin ilk aylarında Bay Bolat ile iletişime geçmiştim. Ama kendisinden işe iade dosyamı incelemesini/inceletmesini istemedim. Çünkü, böyle bir şeyin hukuken anlamı yok.
Zira benim davam T.C. İş mahkemesinde görülmüş bitmiş bir davaydı ve işe iademe karar verilmiş olmasına rağmen, THY birkaç maaş kötü niyet tazminatı ödeyerek dosyamı kapatmıştı. Tekrar bakılmasını isteseydim, Tebük Hanım nesine bakacaktı bunun? Mahkeme doğru karar vermiş ama dönemin THY yöneticileri yanlış mı yapmış diyecekti? Dediğini varsayalım. Sonuç ne olacaktı?
Sadece ben değil, geçtiğimiz 21 yılda binlerce THY personeli bana atılan verimsizlik iftirası vb. mesnetsiz iddialarla işten çıkarıldılar ve tamamı açtıkları işe iade davalarını kazandılar. Bana yapıldığı gibi hesaplarına yatırılan 3-5 maaş mukabili kötü niyet tazminatı ile dosyaları kapatıldı.
O halde, Bay Bolat’ın, günde 3 dosya hesabıyla, 1500’den fazlasını incelettiğini ve değerlendirdiğini söylediği dosyalar, bu dosyalar olamaz. Ben mahkemeden işe iade kararı aldığı halde işine geri dönememiş hiçbir eski personelin, benim dosyama bir daha bakar mısınız? Dediğini de zannetmiyorum.
Bu durumda, açıklamadaki farazi hesaplanan dosya sayısının çok abartılı olması bir yana, durup dururken böyle bir dosya incelemesine gerek görülmüş olmasının esbab-ı mucibesi ne olabilirdi diye düşününce, Bay Bolat döneminde THY ye geri dönen birkaç isim geldi aklıma. Dosyalarını inceliyoruz, İK sorunu yaşanmış mı? Yaşanmamış mı? Diye bakıyoruz dediği dosyalar, büyük bir ihtimalle bu dosyalar olmalı sonucuna vardım.
Bunların içinde bir dönem toplu olarak şirketten gönderilenlerin (211 ler gibi) yanı sıra münferiden THY Teftiş Kurulu veya Etik Kurul raporlarıyla Disiplin Kurulu’na gönderilip; THY’den uzaklaştırılmış olanlar da bulunabilirdi. Muhtemelen Tebük Hanım’a bu dosyaları inceleme görevi verilmişti. Ama şundan eminim. Bu dosyaların hiçbiri ötekileştirilen 2002 öncesi işe girişli personele ait değildir.
Geçmişe dönük olarak bu dosyalardan bazılarının incelendiği ve bu kişilerin tekrar THY ye geri döndüğü, aslında herkesin malumu olan bir konu. Zaman zaman medyaya yansıyan haberlerden bu kişileri biliyoruz.
Diğer yandan, geriye dönük olarak yapılan incelemeler neticesinde, haklarında yeniden değerleme yapılan kişiler ile Bay Bolat’ın kamuoyunda bilinen ortak aidiyetlerine baktığımızda, yapılan işlemin mağduriyeti belirlemek ve gidermekten çok, belli bir gruba mensup kişileri THY de tekrar işe almak ve bu şekilde kadrolaşmak olduğunu da görebiliyoruz. Yani bu durum bizim için yeni bir şey değil.
Bence yapılan açıklamadaki asıl sürpriz, böyle bir çalışmanın ve neticesindeki İK uygulamasının, bizzat Bay Bolat tarafından kamuoyuna, bu seviyede alenen ilan edilmiş olması. Bu açıdan değerlendirince, söz konusu açıklamanın, hangi maksatla yapılmış olabileceğini sorgulama gereği duydum, ister istemez.
Muhtemelen bu açıklama, bir guruba mahsus kişilerin Bay Bolat döneminde münferiden işe geri alınmış olmalarıyla yetinilmeyeceğini; bu konuda daha organize bir çalışma yapıldığını ve bu çalışmaya istinaden, önümüzdeki günlerde muhtemel toplu işe (geri) alımların yapılacağını düşündürdü bana.
Yani Bay Bolat bu açıklamasıyla bir tür işaret fişeği yakmış olabilir diye düşünüyorum. Kimlerin işe geri alındığını / alınacağını dikkatle izleyeceğiz. Bakalım vicdanlı Bay Bolat beni haklı çıkaracak mı?
Bay Bolat’ın “Baştacı Personeli” Kimlerden Oluşmuyor?
Yukarıdaki ara başlığın son kelimesinin olumlu değil olumsuz kipli olanını kullandım. Çünkü, ben Bay Bolat’ın adamlarını bilmiyorum, tanımıyorum. Ama kimin Bay Bolat’ın adamı olmadığını biliyorum. Bu değerlendirmeyi ise geçen haftaki yazıma yorum gönderen bir okuyucumun sorusuna istinaden yapma ihtiyacı hissettim. Okuyucum, yorumlu-sorusunda:
“THY başkanının dünkü eski personelin taleplerini inceliyoruz demeci hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce bizler bundan ne anlamalıyız? Eski çalışanlar lehine Yargıtay'ın onadığı kararı yıllardır keyfe keder uygulamamazlık eden biri şimdi böyle bir demeci niye verir? “Diye sormuştu.
Böyle bir demeci neden vermiş olabileceği konusundaki görüş ve değerlendirmemi yukarıda yeterince açıkladığımı sanıyorum. Ancak, okuyucunun yorumunda, “Eski çalışanlar lehine Yargıtay'ın onadığı kararı yıllardır keyfe keder uygulamamazlık eden” ifadesiyle vurguladığı husus, bence meselenin daha önemli olan diğer yönünü oluşturduğu için, bu konuda bir değerlendirme yapmak istiyorum.
Çünkü, Yargıtay tarafından onanmış mahkeme kararını, yıllardır görmezden gelip uygulamayan, her genel kurulda gündeme getirildiğinde; mesnetsiz ve tutarsız sözde hukuki mülahazalarla inkâr eden bir zihniyet var karşımızda. Bu yönüyle Bay Bolat’ın, öncekilerden hiçbir farkı yok. Bunu geçen genel kurulda bize gayet güzel gösterdi.
Yıllardır ötekileştirilerek işten atılan; emekli oldukları halde emekli kimlik kartları verilmeyen ve pass bilet hakları gasp edilen emektar THY personeline yapılan haksızlıklardan bahsediyorum, elbette.
Bu konuyu birebir görüşmelerde defalarca dile getirdik. Airporthaber sitesinde defalarca yazdık. Ulaşabildiğimiz her etkili, yetkili kişiye, kuruma şikâyet ettik. THY Genel Kurullarında anlattık ve tutanaklara yazdırdık ama ve maalesef bugüne kadar hiçbir olumlu somut gelişme sağlayamadık.
Çünkü, karşımızdaki ötekileştirmeci zihniyet, içinde yaşadığımız siyasi iklimde, maksatlı olarak, Yargıtay Kararını uygulamama pervasızlığını bile göze alacak kadar kendisini güçlü hissediyor ve birgün bu haksız ve yasaya aykırı dayatmadan dolayı mahkeme önünde, kanun önünde hesap vermek zorunda kalabilirim endişesi bile taşımıyor.
Etik yoksunu bu kadronun hiçbir surette vicdan muhasebesi yapmadığını da artık çok iyi biliyoruz. Eski personele karşı takındıkları bu ötekileştirmeci tutumun, hukuka, ahlaka, hatta mantığa gelir bir tarafı yok. Bu nedenle, Bay Bolat’ın, “baş tacı” betimlemesiyle, yıllardır ötekileştirdikleri ve mağdur ettikleri binlerce 2002 öncesi işe girişli personeli kastetmediğini gayet iyi biliyoruz.
Kimi kastediyor? diye sorarsanız, bunun cevabını da ilk bölümde vermiş olduğumu düşünüyorum.
Airporhaber’deki yazılarımı takip edenler, ilk yazımın bu konuya münhasır olduğunu iyi hatırlayacaklardır. Ben yine de bu vesileyle hem yazının linkini aşağıya bırakıyorum ve hem de o yazının sonunda vurguladığım bir hususu tekrar dikkatinize sunmak istiyorum.
O yazıda, 2003 den beri THY ye atanan takiyeci-mobbingci kadroların, yıllardır inatla ve ısrarla sürdürdükleri bu kibirli ve ötekileştirmeci “ben yaptım oldu” tavırlarını, utanmadan, sıkılmadan, şirket İK politikası olarak savunuyor olmalarını, “iki yüzlülük” olarak değerlendirmiştim.
Bay Bolat’ın Linkedln paylaşımındaki sevgi pıtırcığı mesajları da bu çifte standartlı anlayışın değişik bir versiyonundan başka bir şey değil, aslında.
Yorumlar Tüm Yorumlar (23)