Sadece söz verdiğim için yazacağım. Zira DHMİ Acar bürokratı, Erdinç Kahraman, Hüseyin Keskin bütün bunlar yazılacak konular. Keza SHGM’nin ısrarlar hizmet aldığı Pusula adlı şirketten neden vazgeçemediğini yazmak isterdim. Hatta Kamu İhale Kurulu Kanunu Kararıyla yasaklanmış bir şirkete sahip çıkmasını yazmak isterdim.
Ama hiç modumda değilim. Niye olduğunu yazımın son cümlesinde öğreneceksiniz.
Mart ayı içinde “Şu Tazminat Meselesi” başlığı altında bir yazı kaleme almıştım. Ve yazının spotunda tazminattan hak isteyenlerin çoğaldığını anlatırken, talep edenler arasında “Meteoroloji bile” ifadesini kullanmışım. “Bile” sözü kırmış meteoroloji çalışanlarını.
Dinledim, bir kaçı ile sohbet ettik.
Sonra hak verdim ama onların da bana hak vermesini isterdim.
Zira DHMİ aldığı hizmetin parasını ödüyor. Daha fazla hizmet bedeli isterse onu da Eurocontrol’e fatura eder DHMİ.
Yani mesele kanunda, yönetmelikten kaynaklanıyor.
Havacılık Tazminatı’ndan pay istiyorsanız genel müdürünüz ilgili bakanlığa söyleyerek kanunda değişiklik istesin.
DHMİ’den alınan hizmet bedeli çalışanlara ödenecektir ibaresi koydurmak zor olmasa gerek.
Çevre Bakanlı Murat Kurum’un yakasına yapışsın istesin hakkını.
Mesele bu kadar basit…
Neden ayrıntılı yazamıyorum.
Çünkü annem entübe edildi. Bu koşullarda yazı yazmanın ne kadar zor olduğunu düşünmelisiniz.
Hele ki benim gibi annesine/babasına bu kadar düşkün iseniz…
Yorumlar