Merhaba,
Hatırlayacağınız üzere 23 haziran 2016 tarihinde İngiltere’de yapılan referandum sonucu kıl payı diyebileceğimiz bir fark ile İngilizler, Avrupa Birliği macerasını bitirme kararı aldılar. Britanya ve “Exit” kelimelerinin karışımı ile bu süreci de “Brexit” olarak adlandırdılar. AB ve İngiltere 4 yıldır bu süreci tamamlamak için uğraşıyor fakat bir türlü anlaşamadılar. Süreç içinde bir başbakan (Theresa May ) ve çok sayıda bakanın istifası konunun ne kadar zor olduğunu gösteriyor. Sadece ekonomik bir birlikten ayrılmaktan çok daha derin sorunlara gebe olan Brexit sürecini bu denli sıkıntılı yapan ana unsur ; Birleşik Krallık olarak adlandırılan yapının, Brexit sonrası Kuzey İrlanda ile İrlanda arasında fiili sınır/ gümrük olmaz ise Kuzey İrlanda ile başlayıp İskoçya ile devam edebilecek bir parçalanma sürecine yol açması riski. Yoksa AB’nin klasik kara Avrupası hukuku yaklaşımıyla her konuda olduğu gibi işin ayrılık süreci kuralları da çok net. Hukuk literatüründe “Kazuistik “ yöntem olarak adlandırılan ve her detayın göz önünde bulundurulması, her konuda bir hüküm olması ve açık hiç bir kapı olmaması anlamlarına gelen bu yöntem AB üyelerinin üyelik kabulü ve üyelikten ayrılması için de geçerli yöntem olarak uygulanmış. Yani AB her şeyi kurala bağlamış fakat gelin görün ki şimdi reel politik nedeniyle bu kadar kuralı bir kenara bırakıp “üyeliğin anlaşmasız bitirilmesi” noktasına geldiler.
İşin siyasi tarafı konumuz olmadığı için bu kısmı giriş olarak zemin yapıp havacılık sektörü açısından Brexit sürecinin etkilerine bakarsak, merak edilen konu, EASA - (Europen Aviation Safety Agency) İngiliz Sivil Havacılığının Brexit sonrası sonra nasıl hareket edeceği ve bunun sonuçları.
Öncelikle belirtmek gerekir ki havacılık sektörü tüm dünya ülkeleri için olduğu gibi AB için de çok önemli. AB’nin havacılık cirosu farklı rakamlar konuşulsa da 1 trilyon euro civarında, 400’den fazla havayolu , milyonlarca istihdam ve dolaylı diğer etkileri ile çok büyük bir pazar. Bu pazarın ana aktörlerinden olan İngilizlerin AB üyeliğinin bitmesinin üstelik anlaşmasız bitmesinin etkileri neler olur ?
Brexit’in genel ekonomik etkisi nedeniyle havacılık ana maliyetlerinden olan yakıt giderlerindeki değişimden tutun İngiltere merkezli havayollarının artık AB içinde iç hat kabul edilen uçuşları ile AB çıkışlı dış hat uçuşları yapamayacak olmasına, AB’nin artık çoğu hizmeti İngiltere yerine başka kaynaklardan sağlayacak olmasına kadar imalat ve hizmet sektörlerini etkileyecek pek çok doğrudan ve yan etkisi olacaktır. Bu kapsamda ülkemiz için de ne gibi fırsatlar ve ne gibi riskler olacağı ile ilgili gerekli değerlendirmelerin muhatapları tarafından yapıldığını umuyorum.
31 ekim 2019 sonrası hemen uçuşlar aksar, havalimanları kilitlenir , İngiltere üzerinden alınan pilot lisanslarında , uçak teknisyeni lisanslarında sorun olur, ya da İngiliz sivil havacılığı üzerinden alınan easa yetkilerinde sorun olur gibi bir korkulara gerek yok. Kabul edilen geçici anlaşmalar ile şimdilik böyle bir risk yok en azından kısa vadeli olarak yok. Bununla birlikte Brexit sonrası geçiş döneminde bu ve bunun gibi mutlaka çözülmesi gereken potansiyel sorunlar olduğunu belirtmek lazım.
Avrupa birliği üyesi olmadığı halde EASA imtiyazlarından faydalanan ülkeler olduğu , EASA merkezin Köln’de bulunduğu ve itici gücün Almanya olduğu İngiltere’nin birlikten ayrılmasının EASA açısından çok önemli olmadığı söylenebilir.
Bu görüşte haklılık payı olmakla beraber gözden uzak tutulmaması gereken bazı konular var. İngiltere havacılık sektöründe mevzuat ve eğitim başta olmak üzere çok güçlü bir alt yapıya sahip , Birleşik Krallık olarak İrlanda –İskoçya gibi doğrudan , Avusturalya-Yeni Zelanda gibi dolaylı etkisi altında olan ülkeler var. Her yıl ortalama 200 milyon dış hat yolcusu olan ve AB’nin en büyük dünyanın 3. En büyük havacılık ağına sahip bir ülke, Ölçü sistemi olarak metrik sistemi kullanmadıkları da malum. İngiltere, çok eski geçmişleri , tüm dünyanın konuştuğu İngilizcenin ana dilleri olması , havacılığın – özellikle seyrüsefer – pek çok ortak noktası olan denizcilikte ki güçleri , ekonomileri , siyasi konumları , Sivil - askeri havacılıkta uçak üreten bir ülke olmaları , akademik eğitim, İngilizce eğitimi ve havacılık eğitiminde ki konumları ile İngiltere ve İngilizlerin havacılık alanında ki güçleri tartışılmaz bir gerçek. Türk Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü ( SHGM) nezdinde de EASA kuralları neredeyse bire bir aynen geçerli olduğu için şimdi İngiltere ayrışması hem SHGM, DHMİ gibi kamu kuruluşları hem de Türk Hava Yolları ( THY) gibi ticari havayolları ile diğer paydaşları etkileyecektir.
Amerika’nın havacılık alanında FAA kurallarını esas alması gibi yarın İngiltere’de kendi havacılık otoritesini daha da güçlendirdiğinde ( Bu haliyle bile çok etkin oldukları tartışmasız ) FAA,EASA yanında, UK CAA olarak uluslararası otorite olup yeni bir sistem uygulayabilir. Özellikle körfez bölgesinde bulunan Emirates , Oatar Airways, Gulf Air, Etihad Airlines gibi havayollarının tepe yönetimi çoğunlukla İngilizlerden oluşuyor. Bu havayollarından da EASA yerine artık İngiltere Sivil havacılığını esas alacak kararlar gelmesi sürpriz olmaz.
AB ve Üye Devletler arasındaki yetki kullanımını çerçeveleyen ve üye ülkeleri kısıtlayan mevzuatına hukuki bir perspektiften bakarsak; Üye Devletlerin tek başlarına uluslararası hava hizmet anlaşmalarını müzakere edemeyeceklerini görüyoruz. Bundan dolayı söz konusu müzakereler, 847/2004 sayılı tüzük çerçevesinde Komisyon ile Üye Devletler arasında, yakın koordinasyon içinde gerçekleştirilmektedir. Şimdiye kadar bu kısıtlamaya tabii olan İngiltere’nin artık havacılık konularında EASA’dan çok FAA ile yakınlaşması hatta yeni bir ittifak oluşturması da mümkün. Önümüzdeki yıllarda Avrupa Birliği ve EASA’nın (Almanya-Fransa olarak da okunabilir) görece zayıfladığı ve yeni bir otoritenin sektörde konumlandığını görebiliriz.
Peki hiç mi belli olan bir şey yok derseniz en azından kesin olan ve milyonlarca yolcuyu ilgilendiren yolcu hakları mevzuatında sorun olmayacağını biliyoruz. Avrupa’dan İngiltere’ye ve İngiltere’den Avrupa’ya seyahat eden yolcular, İngiltere’nin yolcuları koruyan AB düzenlemesini (EC261) kabul etmesi nedeniyle, hak ve tazminat hakkına sahip olacaklar.
Saygılarımla
Erdal Gülmez
Yorumlar