Merhaba,
DHMİ hakkında daha önce de yazdığım bazen tebrik bazen eleştiri içerikli yazılarım ve düşüncelerim oldu, her fani gibi bende yanlış yorumlayabilirim, yanlış düşünebilirim , yanlış yazabilirim ve böyle bir şey olursa hatalı olduğumu anlarsam çıkar özür dilerim. Bu yazılardan birinde hangar ihalesi ile ilgili hatalardan bahsetmiştim. Keşke benim yanlış anlamam olsaydı da özür dileseydim. Fakat tam aksine maalesef aynı hatalar tekrar ediliyor. DHMİ içinde kraldan çok kralcı gereksiz bir katı devlet anlayışına sahip vatandaştan alınıp devletin kasasına konulan her kuruşu hakkaniyete uygun olup olmadığına bakmadan kar sayan devletini koruduğunu düşünen bir grup olduğuna iyice kanaat getirdim. Bu yapının genel müdürü de eksik bilgilendirdiğini düşünüyorum. Bunların kamu yararına iş yapıyoruz nasıl olsa diye pervasız davrandığını değerlendiriyorum.
Nasıl bu kadar emin oldum?
Münferit yanlışlar olabilir, bunlar düzelir , telafi edilebilir. Fakat DHMİ’nin 15 yıl arayla yaptığı iki benzer ihalenin ikisinde de aynı haksızlığı aynen tekrar etmesi bende şüphe bırakmadı. İlk ihale 1998 yılında yapılan 20 adet hangarın batı apronda yapılması ile ilgili, diğeri ise 2013 yılında yine batı apronda yapılacak 3 adet hangar yeri ihalesi. İhaleye katılanlar , kazananlar, kaybedenler çok geniş bir yelpaze de olduğu için DHMİ’nin tutumunun siyasi şahıs , şirket özel bir kastı olmadığına eminim. DHMİ, Özel bir kasıt gözetmeksizin tekel konumunu kullanarak ve devletin gücü ile yine devlet menfaatine olduğunu zannederek vatandaşa haksızlık yapıyor.
**
Yukarda yazdıklarımızı ispatlayalım ; İki ihale aralarında 15 yıl var , iki ihaleye katılan taraflar ayrı kazananlar ayrı fakat haksız uygulama aynı dedik , şöyle ki ;
1. ihale : DHMİ 1998 yılı ekim ayında ihale yaparak 20 adet hangar yeri tahsisi yaptı. Bu hangar yerlerinden bazıları daha önceden hangar yeri olan firmalara (yerleri DHMİ tarafından istimlak edilenler) müktesep hak kapsamında verildi. Diğerleri de kasım 1998 tarihinde yapılan kiralama sözleşmeleri ile 10 yıllığına kiralandı. DHMİ İhale şartnamesine göre ;
- DHMİ kira sözleşmesinin imzalandığı günü takip eden 5 gün içinde hangar yerini ilgili firmaya teslim edecekti. Sözleşmeler 1998 kasım ayı ortalarında imzalandı, yani kasım 1998 sonuna kadar hangar yerinin teslim edilmesi gerekiyordu. Peki DHMİ hangar yerlerini ne zaman teslim etti ? 2000 YILI Haziran ayı içinde, 5 gün içinde teslim edilmesi gereken yerler tam 19 ay sonra teslim edildi hem de zemini inşaat yapımına uygun olmayacak şekilde.
- DHMİ hangar yerlerini 5 gün içinde teslim etmenin dışında hangarların kullanımı için fiilen şart olan apron ve taksi yollarını da hangar inşaatı bitene kadar bitirmeyi taahhüt etmişti. Yani kasım 1998 yer teslimi bunun üstüne 10 ay hangar yapım süresi olduğu için en geç 1999 yılı ekim ayında apron ve taksi yolları yapılmalıydı. Peki DHMİ apron ve taksi yollarını ne zaman yaptı ? 2002 YILI SONLARINDA evet yanlış okumadınız arazi teslim sonrası 10 ay içinde yapılması gereken apron ve taksi yolları tam 3 yıl sonra yapıldı. 1998 yılı kasımında hangar yerini teslim alıp 10 aylık inşaat süresi sonunda 1999 yılı sonlarında hangarlarını kullanmayı planlayan firmaların hangarlarını kullanımı ancak yıllar sonra mümkün olabildi.
- DHMİ, İhale şartnamesine güvenerek yatırım yapan şirketlerden bu gecikmeler için müsaade istedi mi ? cevap : HAYIR ,
Ceza ödedi mi ? cevap : HAYIR
2.ihale : Ağustos 2013 tarihinde yapıldı ve çok ilginç bir şekilde DHMİ, 15 yıl önceki ihale sürecinde olduğu gibi ihale şartları farklı sözleşme şartlarını farklı uyguladı (İhalaye göre harfiyat DHMİ’nin sorumluluğunda olmasına rağmen aksine sözleşmeleri imzalatarak harfiyatı firmalara yaptırması gibi ) ve 15 yıl sonra karbon kopya aynı haksızlığını tekrar ettirdi.
15 yıl arayla yapılan iki ihalede aynı haksızlıklar aynen tekrarlıyorsa ( siyasi iktidarlar farklı, genel müdürler farklı ) burada bir kurum içi sorun olduğu ortada.
**
Şimdi diyeceksiniz ki hukuk var mahkemeler var mağdur olan varsa niye hakkını aramıyor ?
Hepimizin malumu sektörümüz devlet kurumları ile karşı karşıya gelmek istemez , bu eşiği aşanlar da DHMİ’nin müthiş çözümü ile hukuki olarak da sonuç elde etmekte çok zorlanıyor. DHMİ’nin sistemi şöyle çalışıyor ; Yukarıda bahsi geçen 2 İhale şartnamesinde de DHMİ, kendi sorumluluklarını yazmış , ihaleye katılım için geçici teminat şartı var , ihaleyi kazandığınızda 10 gün içinde sözleşme yapmanız gerekiyor. İş te uyanıklık tam burada başlatılıyor. İhaleyi kazanan firmalara standart bir sözleşme sunuluyor bu sözleşme ihale şartnamesinden farklı olarak bazı yükümlülükleri firmaya yüklüyor. Firmalara o kadar hazırlığı iptal etmek veya imzalamak alternatifi kalıyor Bu şartlar altında firmalar mecburen atıyor imzayı. Sonra iş hukuka intikal ettiğinde DHMİ, sözleşmeyi delil olarak gösteriyor ve mahkeme de serbest (!) iradeniz ile imzaladığınız sözleşmeye bağlı kalmanız gerekir diyor. Sonuç ; Bir yanda ihale şartlarından farklı sözleşmeler ile her türlü eli ayağı bağlanan ve mağdur olan firmalar diğer yanda devletini koruduğunu düşünen Genel Müdürünü eksik bilgilendirip kraldan çok kralcılık yapan DHMİ bürokrasisi..
**
DHMİ genel müdürümüz Sayın S. Hüseyin Yıldırım’ın aşağıdaki demecine uygun olarak tam aksini yapan ilgililerden hesap soracağına inanmak istiyorum.
“ ….Bu yeni dönemde yapacağımız tüm çalışmalarda; etik değerlere uygun, adaletli, güvenilir, diyaloğa açık, tarafsız ve şeffaf bir yönetim anlayışını benimsediğimizi bilmenizi isterim…S.Hüseyin Yıldırım DHMİ Genel Müdürü “
Saygılarımla
Erdal Gülmez
Yorumlar Tüm Yorumlar (13)