Merhaba,
Geçtiğimiz günlerde futbol sahalarında ilginç bir olay yaşandı. Bazı okuyucuların dikkatinden kaçmış olabilir diye kısaca yazayım; Kasımpaşa –Konyaspor maçında yaşanan bir sakatlık nedeniyle Konyaspor oyuncularının topu dışarı atarak oyuna ara vermek istemesi sırasında futbolcuya çarpan topun saha içinde kalması sonucu Kasımpaşa oyuncusu gol attı. Kasımpaşa teknik direktörü Şota , attıkları golün hakları olmadığı düşüncesiyle oyuncularına talimat vererek rakipleri Konyaspor’un hiç engellenmeden gol atmasını sağladı. Böylece haksız attıkları gol karşılığında 1 gol hediye ederek durumu eşitlemiş oldular. Maçı kaybetme pahasına ve attıkları gol kurallara uygun olarak hakem tarafından kabul edildiği halde Kasımpaşa nadir görülen bir tavır sergileyerek insanlık dersi vermiş oldu.
**
Bazen yapılan işler kurallara / kanuna uygun olduğu halde hukuka veya ahlaka uygun olmayabilir. Şota ve Kasımpaşa’yı rahatsız eden spor kurallarına uygun fakat spor ahlakına uymayan goldü. Hukuki ve Kanuni farkının net anlaşılması için abartılı bir örnek yazayım. Örneğin meclis kazanılmış hakları hiçe sayan ve emekliliği 100 yaşına çeken bir kanun çıkarsa bu kanun geçerli olur, fiili durum kanuni olur fakat hukuki olmaz çünkü hukuk kanundan daha geniş ve evrensel hak ve kuralları da içeren bir kavramdır. Hukuk bazı alanlarda tarafların iddia ve ispatları ile sınırlı kalır, mahkeme bir taraf lehine somut bir olgu görse bile ilgili tarafın talebi yoksa bu olguyu dikkate almadan karar verir. Örneğin ticari bir davada A tarafı lehine zamanaşımı varsa ve A tarafı bunu gündeme getirmiyorsa B tarafı lehine karar verebilir. Hukuk’ta “fair play “ olur mu ? yani bir Şota çıkıp mevzuat gereği bize verilenler bizim hakkımız değil der mi ?
**
DHMİ genel müdürü geçtiğimiz günlerde sürpriz bir şekilde değiştirildi, eski genel müdür Orhan Birdal’ın yerine DHMİ yöneticilerinden Serdar Hüseyin Yıldırım atandı, kendisini tebrik ediyor başarılar diliyorum.
Umarım yeni genel müdürümüzün “ ….Bu yeni dönemde yapacağımız tüm çalışmalarda; etik değerlere uygun, adaletli, güvenilir, diyaloğa açık, tarafsız ve şeffaf bir yönetim anlayışını benimsediğimizi bilmenizi isterim… “ demeci içinde yer alan etik yaklaşımını uygulayabilir. Tam bu konuya örnek somut bir durum var.
Konu, AHLGenel Havacılık veya Batı apronu olarak bilinen bölgede DHMİ tarafından kiralanan 1500 metrekarelik hangar yerleri ile ilgili. DHMİ 1998 yılı ekim ayında ihale yaparak 20 adet hangar yeri tahsisi yaptı. Bu hangar yerlerinden bazıları daha önceden hangar yeri olan firmalara ( yerleri DHMİ tarafından istimlak edilenler) müktesep hak kapsamında verildi. Diğerleri de kasım 1998 tarihinde yapılan kiralama sözleşmeleri ile 2.510.000 usd katılım payı ( her yıl 251.000 usd taksitle ) ve kira tarifesine uygun kira bedeli karşılığı 10 yıllığına kiralandı.
DHMİ genel müdürümüz Serdar Hüseyin Yıldırım için maddeler halinde özetleyelim. DHMİ İhale şartnamesine göre ;
-DHMİ kira sözleşmesinin imzalandığı günü takip eden 5 gün içinde hangar yerini ilgili firmaya teslim edecekti. Sözleşmeler 1998 kasım ayı ortalarında imzalandı, yani kasım 1998 sonuna kadar hangar yerinin teslim edilmesi gerekiyordu. Peki DHMİ hangar yerlerini ne zaman teslim etti ? 2000 YILI HAZİRAN AYINDA . 5 gün içinde teslim edilmesi gereken yerler tam 19 ay sonra teslim edildi hem de zemini inşaat yapımına uygun olmayacak şekilde.
-DHMİ hangar yerlerini 5 gün içinde teslim etmenin dışında hangarların kullanımı için fiilen şart olan apron ve taksi yollarını da hangar inşaatı bitene kadar bitirmeyi taahhüt etmişti. Yani kasım 1998 yer teslimi bunun üstüne 10 ay hangar yapım süresi olduğu için en geç 1999 yılı ekim ayında apron ve taksi yolları yapılmalıydı. Peki DHMİ apron ve taksi yollarını ne zaman yaptı ? 2002 YILI SONLARINDA evet yanlış okumadınız arazi teslim sonrası 10 ay içinde yapılması gereken apron ve taksi yolları tam 3 yıl sonra yapıldı. 1998 yılı kasımında hangar yerini teslim alıp 10 aylık inşaat süresi sonunda 1999 yılı sonlarında hangarlarını kullanmayı planlayan firmaların hangarlarını kullanımı ancak yıllar sonra mümkün olabildi.
-DHMİ, İhale şartnamesine güvenerek yatırım yapan şirketlerden bu gecikmeler için müsaade istedi mi ? cevap : HAYIR ,
Ceza ödedi mi ? cevap : HAYIR
Yukarda yazanları tarihleri ile birlikte hem DHMİ hem sektörde ilgili herkes biliyor mu ? cevap : EVET
**
Bu süreç içinde hangar inşaatı için çok yüksek harcamalar yapan ve kullanamadığı yer için yıllık 251.000 usd katılım payı ve ayrıca kira ödeyen firmalardan bazıları sözleşmeleri feshetti veya DHMİ tarafından feshedildi. Sonuç olarak ; DHMİ’nin ağır kusuru nedeniyle 1 gün bile kullanamadığı hangar için yüksek masraflar yapıp sözleşmeleri feshedilen firmalara DHMİ 1 dolar bile ödemediği gibi sanki bu firmalar hangarı kullanıyormuş gibi kalan katılım paylarını ödemeleri için firmalara dava açtı.
Bu firmalardan biri olan Cem Uzan’a ait firma içinde bulunduğu şartlar nedeniyle kendini savunmuyor / savunamıyor ve sonuçta savunma olmayınca dava süreci hızlı ilerliyor ve dava DHMİ’nin taleplerine uygun şekilde sonuçlanıyor, bu karar Yargıtay tarafından da onanıyor. Sanki DHMİ tarafından iddia edilen her şey fiili gerçeklikmiş gibi Yargıtay kararı olarak onanıyor. Oysa bırakın ihale şartnamesinindeki kasım 1998’i , yer teslim tarihi olan 1 haziran 2000’i bile esas alsak ve 10 ay hangar yapım süresini eklesek nisan 2001’de genel havacılık apron ve taksi yolları hazır olmalıydı. DHMI meydan vaziyet planlarına baktığınızda nisan 2002’de bile genel havacılık apron ve taksi yolları bölgesi “ under construction” olarak gözüküyor. Bütün bu somut delillere rağmen Benzer durumda olan firmaların hukuki süreci, Cem Uzan firması aleyhine olan Yargıtay kararı nedeniyle diğer firmalar aleyhine çok güçlü bir delil haline geliyor. Kanuni olan fakat meşru olmayan bir fiili durum oluşuyor.
**
Bu olayda akla şu soru gelebilir , niçin bütün firmalar bu sorunu yaşamıyor ? sorun niçin birkaç firma ile sınırlı kalıyor ? İhaleye katılan firmalardan sözleşmelerini devam ettirip sonuçta hangar sahibi olanların DHMİ ile fiili ilişkileri devam ettiği için bu firmalar farklı nedenlerle DHMİ ile hukuki ihtilafa girmek istemiyorlar. DHMİ üst yönetiminin 17 yıl evvel başlayan sürecin detaylarını ve güncel durumunu takip etmesi çok mümkün değil haliyle kimseyi suçlamıyorum bununla birlikte açık bir haksızlığı gündeme getirmiş ve dikkatlerine sunmuş olduk. İhale şartnamesine aykırı ve tek taraflı kararı ile firmaları mağdur eden DHMİ , ilgili firmaların hangar yapımı için yaptıkları yüklü masrafları için hiç bir ödeme yapmadığı gibi üstüne üstlük birde firmalardan DHMİ’nin kusuru nedeniyle hiç kullanamadıkları hangar için kira ve katılım payı taleplerinde bulunarak haksızlığını katlıyor.
DHMİ Genel Müdürünün, ilgili personellerine soracağı sorular çok basit ;
1-İhale şartnamemize göre yer teslimini ne zaman yapmamız gerekiyordu biz ne zaman yaptık ? ( cevap: Şartname : kasım 1998 –Gerçekleşen haziran 2000 )
2-Yer teslimini yaptığımızda arazi inşaat için uygun muydu?
( cevap : uygun değildi )
3-Apron ve taksi yollarının yapımındaki gecikmemiz ne kadar ?
( cevap :en az 3 yıl )
4-Yukardaki eksiklerimizi dava dosyalarında da belirttik mi ?
(cevap :eksiklerimizden hiç bahsetmedik )
Yeni DHMİ genel müdürü bu haksızlığa müdahil olup gereğini yaparak ŞOTA’ lık yapar mı ? Yoksa bürokrasinin klasik kuralı olan idare-i maslahatı mı tercih eder bekleyip göreceğiz.
Saygılarımla.
Erdal GÜLMEZ
Yorumlar