Türkiye seçim sathında iken serseri mayın gibi ortalıkta dolaşan kasetler havacılık sektörüne sıçradı. Bu konu aslında ne kadar mide bulandırıcı olsa bile bazılarının popularitesini artırma adına kullanılacak bir reyting aracıdır.
Bel altı çalışmayı seven, birilerine ‘oh seni nasıl yakaladım’ dercesine ekran kullanan ve kalemşörlük yapanların arayıpta bulamadığı bir fırsattır.
Tarkim Havacılık’ın sahibi İbrahim Faruk Bayındır’ın üzerinde düğümlenen bu olayın başka mecralara çekilmesi, hatta kendi çıkarları için hedefi değiştirenlerin hangi hesaplar içinde olduğunu açıkçası merak ediyorum.
Adli yargı süreci içerisinde bu olaylar netlik kazanacak ve ak ile kara ortaya çıkacak. İbrahim Faruk Bayındır’ın böyle bir çirkin eylemin içine girdiği anlaşılırsa şimdiden onu en şiddetli bir şekilde kınayacağımdan herkes emin olabilir.
Ancak benim dikkatimi çeken konu bu olaylar üzerine bazı kalemşörler yeni senaryoları yazıp oynamaya başladı. Faruk Bayındır’ın üzerinden başka hedefler gösterilip kamuoyu önünde çirkef kaset siyasetinden nemalanmak isteyenlerin olduğu anlaşılıyor.
Ortak kanı bu tür yazı yazan bazı arkadaşları birilerinin kullandığı yönünde. Özellikle İstanbul’da bir lobi oluştuğu bu lobinin Ulaştırma Eski Bakanı Binali Yıldırım’ı yıpratmak için çalıştığı belirtiliyor.
Bütün bu olayların ardından Ulaştırma Eski Bakanı İzmir Milletvekili Adayı Binali Yıldırım ile görüşüp düşüncelerini birinci ağızdan öğrenmek için hafta sonunu İzmir’de geçirdim.
Binali Yıldırım ile yaptığımız görüşmede Yıldırım’ın ifadesi aynen şöyle. ‘Bizim kimsenin bel altı ile uğraşacak vaktimiz yok. Ülkemiz için çalışıyoruz, Havacılık sektörüne yaptıklarımız ortada. Kimse buradan birşey çıkarmak için çaba harcamasın. Hüsrana uğrarlar’
Açıkçası havacılık sektörünün bu tür bir olayla konuşulması da şık değil.
Bilişim teknolojisi olanakları dünyadaki gelişmiş bir çok ülkede halkın ihtiyaçları doğrultusunda kullanırken ülkemizde şantaj malzemesi olarak kullanması da bize has bir durum olarak yorumlamak gerekir.
Evrensel kuralları belli olan ve teknik bir konu olan havacılığında bu tür konulara alet edilmiş olmasını havacılığımızın üzerine düşmüş bir gölge olarak değerlendiriyorum.
Dileriz bu konu havacılığımıza beklenenden daha az zarar verir ve bundan sonra bu ve benzeri olaylarla karşılaşmayız.
Yaratılan bu kaos ortamından da bir şekilde öyle yada böyle yararlanmak isteyenlerin de hevesinin kursağında kalmasını umut ediyorum. Zira bu tür çirkef olayların bir bumerang gibi ortaya atanlara daha çok zarar vereceğini düşünmesi gerekir.
Temiz bir havacılık dileğiyle…
Hoşcakalın…
Yorumlar