Merhaba, Ülkemizde havacılık sektörünün gündemi yıllardır çok yoğun, bu yoğunluk özellikle son haftalarda daha da arttı. Tabii ki gündem dediğimizde ülkemizde ilk akla gelenler ; Ulaştırma Bakanlığı , SHGM,THY ve DHMİ oluyor. DHMİ ile başlayalım; DHMİ, 3.havalimanı hazırlık ve ihalesi , AHL park alanları genişletilmesi, AHL batı apron yeni hangar alanları çalışmaları derken son olarak birkaç hafta içinde 3 havalimanı birden açılmasının da ana oyuncusu oldu. Kastamonu, Şırnak ve Bingöl havalimanlarının hizmet vermeye başlaması için çok yoğun çalışma yapan DHMİ geçen hafta üzücü bir kaza atlattı. DHMİ Ankara merkez binası yangını için geçmiş olsun diyorum, can kaybı olmaması teselli kaynağı oldu.
**
Son günlerde hareketli yerlerden biri de SHGM idi.
Balon uçuşları ile ilgili yapılan düzenlemeler ve SHGM Kapadokya temsilciliğinin açılması kararı uzun zamandır beklenen adımlardı şahsen niye yapıldı yerine ben niye daha önce yapılmadı derim.Tüm havalimanlarının pist sayısı , park yeri gibi kısıtları yanı sıra hava trafiğinin müsaade edebileceği bir kapasite var. Balon uçuşları içinde kısıtlı bir alan söz konusu olduğundan uçuşlarda tahditler olabilir. Bu uçuşlara bazı ön şartlar getirilmesine baloncuların soğuk bakması kendi açılarından anlaşılabilir olmakla beraber uçuş emniyeti açısından gerekli idi.
Pilotlarımızın uzun zamandır tartıştığı ve bir dizi değişikliğe uğrayan ICAO level 4 ingilizce sınavı ile mevzuat ile ilgili son gelişme, SHGM tarafından bu sınav için “hizmet satın alınması yoluyla sınavların yapılması “ şeklinde oldu. Bir yandan yabancı test merkezi (icao onaylı) – yerli bir kuruluş (Muhtemelen THY) işbirliği ile sınavların yapılması sağlanırken diğer yandan yerli bir sınav sistemi için akademik çalışmaların başlaması ve SHGM’nin bu konuya olan ilgisi ve desteği sevindirici.
Pilotların ingilizce seviye sınavı tartışmaları yanısıra uçak bakım teknisyenlerinin ingilizce seviye sınavları da TOEIC sınavlarının geçerliliğine SHGM tarafından getirilen kısıtlama ile yeniden sorunlu bir hale gelecek gibi gözüyor. 2 yıllık sürenin yeterli bir geçiş süreci olduğunu düşünüyorum. Bu sürenin sınav tarihi değil genelge yayın tarihi itibari ile başlaması sektör için daha yapıcı olabilirdi. Böylece bu sınavdan başarılı olan teknisyenler katılacakları 2. bir sınav ile 2 yıllık geçiş süresi kazanabilirdi. Mevcut durumda ise yakın tarihli sınava giren bir teknisyen 2 yıla yakın bir süreye sahipken 2 yıl önce sınava katılan teknisyen ise bir anda yetkisiz hale gelecek. Bu durum teknisyenler kadar özellikle az teknisyenle operasyon yapan küçük kuruluşları da zorlayacaktır.
Otoritenin diğer yeni bir uygulaması ise Uçak bakım teknisyen lisans işlemleri için SHGM Antalya temsilciliğinin yetkilendirilmesi. Bu yetki kapsamında ilk defa lisans verilmesi hariç diğer işlemler temsilcilik eliyle yapılabilecek. SHGM’nin başta İstanbul ve Antalya olmak üzere hizmeti mümkün olduğu kadarıyla yerinde gerçekleştirmeye çalışmasını yerinde bir uygulama olarak görüyorum. Bu çalışmanın kapsam olarak daha da geliştirilmesini umuyorum.
Tüm sektörün nihai beklentisi ise SHGM’nin İstanbul’a taşınması. Denizcilik işletmelerini yıllarca İstanbul merkezden yöneten kamu aynı uygulamayı benzer gerekçeler ile havacılık içinde yapabilir.Denizcilik gibi havacılığın da merkezi İstanbul.
SHGM’nin yabancı pilot çalıştırma kotası ile ilgili kontrolü işsiz pilotlarımız için bir umut ışığı oldu. Otoritenin kendi üstüne düşeni yapması sevindirici , aynı şekilde; işsiz pilotlar, talpa , pilvak , uçuş okulları , havayolları işbirliği ile ülkemizde pek gündeme getirilmeyen “airline preparing course” ile işsiz pilotların eksiklerini tespit ve giderme sayesinde işsiz pilotların büyük bölümü istihdam edilebilir. İstihdam demişken SHGM’nin işe alacağı 20 uzman yardımcısı ile kadrosunu güçlendirecek olması güzel bir gelişme fakat bence yeterli değil yetiştirilmek üzere daha çok sayıda personel alınmalı. Sivil Havacılık Otoritemiz muadillerine göre çok az sayıda personel ile hizmet vermeye çalışıyor.
**
THY tarafında da yazılacak konulardan grev konusuna baktığımızda ; Grev ile ilgili THY aleyhine olan mahkeme kararları , sendikanın 24 saatlik yeni eylem uygulaması , teknik tarafta metal iş kolu gelişmesi , sendika yönetimine aday olan grupların çalışmaları derken bir yandan da grev devam ediyor yani yüzlerce çalışan ( isteyen emekçi diye de okuyabilir ) grevde ve ücret almıyor. Sn Ayçin ve Sn Topçu ise maaşlarını alıyor “ tok açın halinden anlamaz” atasözüne muhalif olarak umarım başkanlar grevde olup geliri olmayanların halinden anlıyordur. Grev sürecinin bu şekilde devam etmesinin kime ne zararı var diye baktığınızda , olan yine çimlere oluyor.
**
PGS rötarları son haftaların gündem olan konularından, bu konunun yer hizmetleri firma değişikliği kökenli olması ile ilgili yazılar yazıldı ben konunun başka bir tarafına bakmak istiyorum. Gördüğüm kadarıyla rötar konusunda çok tecrübesi olmayan PGS personeli ( özellikle kabin ) yolcu ile olan iletişiminde sorun yaşıyor.Yolcu rötarı anlayışla karşılayabilir fakat bu süreç yönetilirken yapılan iletişim hatalarını aynı anlayışla karşılamıyor.
PGS’nin tek tip uçak ile yıllardır sürdürdüğü başarılı operasyonunu yeni gelecek 4 adet Airbus uçağıyla da sürdürmesini diliyorum. Teknik açısından çok sorun olacağını düşünmüyorum umarım kokpit ve kabin de aynı şekilde başarılı olur.
**
IFTC’nin CEET 02 numaralı uygulamalı kabin eğitim yetkisi alması ve bunun Antalya’da yapılacak olması sevindirici. Hem Antalya base şirketlerin personelini eğitim için İstanbul’a getirmesi gerekmeyecek hem de yabancı firmalar için özellikle turizm sezonun zayıfladığı ve konaklama ücretlerinin çok makul olduğu kış sezonunda bu firmalara eğitim satışı ile ülkemize ekonomik katkısı olacaktır.
**
Ülkemiz dışında da çok önemli olaylar yaşandı. Bunlardan en önemlisi Asiana Air’in San Fransisko inişi sırasında yaşanan 777 kazası. Tek başına bu kaza bile havacılıkta emniyetin, kurallara uymanın, eğitimlerin , crm’in ve yüzlerce emniyet sisteminin önemini anlatmak adına yeterli olabilir. Bir uçağın tüm uçuş ömrü boyunca ya da bir uçuş personelinin tüm meslek hayatı boyunca muhtemelen hiç karşılaşmayacağı acil durumlar için her uçuşta olacakmış gibi hazırlıklı olmamız gerektiğinin söylenmesi boşuna değil. Bir kabin amirinin gerçek bir acil tahliye yaşaması çok nadir bir durumdur fakat Asina 777 kazasında olduğu gibi hayatta bir defa olur orada da yüzyıllık tüm havacılık teknik alt yapısı ve insan işbirliği ile sonuç pozitife çevirebilir. İnsan faktörü açısından çok önemli bir handikap olan ve kısaca yapılan işe zamanla alışma / işin sıradanlaşması / önemsememe / ülfet / gibi adlandırabileceğimiz ve “ şunca senedir uçuyorum, binlerce defa uçtum bir şey olmadı yine bir şey olmaz “ yaklaşımı yerine her uçuşta tüm bunları sıfırlayıp tecrübe olarak son uçuşumuz özen olarak ilk uçuşumuz gibi uçmalıyız.
Boeing 787’ler maalesef kötü günleri atlatamadı, Heatrow’da yaşanan yangın batarya kaynaklı değilse kötü , batarya kaynaklı ise daha da kötü. Hem 777 kazası hem 787 yangını ile ilgili somut raporlar henüz yok fakat her koşulda Boeing için negatif olduğuna şüphe yok. Sektörün bu yaşananları da tecrübe hanesine yazıp uzun dönemde emniyeti artırıcı dersler çıkaracağına ve uçakların en emniyetli vasıtalar olarak kalacağına inancım tam.
Saygılarımla.
Erdal GÜLMEZ
Yorumlar