Hani taşınıyordunuz ve hani AirportHaber “3 Mart’ta taşınma olmayacak” diye haber yaptığında resmi açıklama yapamayıp el altından “AirportHaber yalan yazıyor” diyecek yüz buluyordunuz. Ne oldu şimdi kim yalancı çıktı? Sizde haklısınız bu toplum her şeyi unutacak duruma düştü.
Gören duyan var mı? Taşınma falan oluyor mu? Yollarda tır, kamyon gören var mı? Yok, yok, yok. Olmamasının gerekçesini de söyledik ve ben bu gerekçeye siyasi açıdan değerlendirdiğimde hak vermiyor da değilim.
Evet, İstanbul Havalimanı ile ilgili bir dolu iddia havada uçuşuyor. Henüz ele, avuca sığacak ciddi bir söylem ile karşılaşamadık. Ama benim sizin de mantığınıza uygun bir senaryom var. Bu senaryonun olma ihtimali çok yüksek.
Şöyle bir bakalım İstanbul Havalimanı’na. Bilindiği gibi İstanbul Havalimanı ihalesini 5’li konsorsiyum Cengiz İnşaat, Kalyon, Kolin, Mapa ve Limak almıştı. Devasa inşaatın yapımı için milyarlarca Euro’luk krediye ihtiyaç vardı ve kredileri de yerli bankalarımız verdi.
Ama garantör kim oldu? DHMİ…
Yani tüm kredileri “ortaklar ödemezse ben öderim”” demek istedi.
Ve nitekim ortaklardan biri bu yüke dayanamadı ve hissesini Kalyon’a devrederek sessiz sedasız uzaklaşıverdi İstanbul Havalimanı’ndan. Üstelik havalimanının açılmasına(!) rağmen, tıkır tıkır para sayacağı zamanda.
Ve şimdilerde diğer ortaklardan MAPA ve Cengiz’in bu işten kurtulmak için çare aradıklarını biliyoruz. Hele ki Mehmet Cengiz’in ayrılmak istediğini net olarak biliyorum. Lakin Cengiz, öyle kolay kolay ayrılacak bir pozisyonda değil. Havalimanı yapma yeterliliği olan tek firma kendisi olması nedeniyle Cengiz’in işi zor. Zor ama bu ülkede maalesef her şey kolay artık. İki kelam bir selam iş biter.
Benim senaryoma gelince.
Havalimanı açıldı, açılacak derken altı ay geçti. Para suyunu çekti, kredi ödemeleri kapıya dayandı. Şimdi benim düşündüğüm ve birilerinin de üzerinde çalıştığı şu; MAPA, Cengiz ve Limak hisseleri THY tarafından alınacak. Ya da alındı olacak.
THY’nin varlık fonuna bağlı olduğu düşünülürse kredilerin muhatabı doğrudan hazine olmuş olacak. Yani özel sektörün borcu birden devlet borcu haline gelmiş olacak. Keza zaten devletin garantörlüğünde olan kredi borçları bu vesile ile resmen üstlenilmiş olacak.
Geçen hafta da yazdığımız gibi DHMİ ikiye ayrılacak. Seyrüsefer ve işletme olarak. İşletmenin kira gelirleri de Varlık Fonu’na devredileceği için İstanbul Havalimanı kredi ödemelerinde sıkıntı yaşanmayacak.
Tabi başka planların da yardımcı formül olarak devreye sokulması sürpriz olmasın. Mesela DHMİ ikiye ayrılıp seyrüsefer ayrı bir genel müdürlük olacağı için oraya da görev biçilecek. İstanbul Havalimanı kirası astronomik olduğu için kira miktarı düşürülecek.
Nasıl mı?
Hava tarafı Seyrüsefer genel müdürlüğüne devredilebilir. Böylelikle İstanbul Havalimanı işletmecilerinin kirası çok daha aşağılara çekilerek rahat nefes alması sağlanacak.
Olası şeylerden bahsettik. Olup, olmayacağını ileride göreceğiz.
Şuraya dikkatinizi çekmek isterim.
İstanbul Havalimanı’nda bir kaos hakim. Ya yönetimde hata var ya da yönetmesi için atanan kişi veya kişilerde hata var.
Şöyle başa dönüp bakıyorum da, inşaat bitimine iki ay kala değişen yöneticilerin farkı da ortaya çıktı. Mesela Yusuf Akçayoğlu zamanında hiç olumsuz yansıma olmadı. Lakin Akçayoğlu gittikten hemen sonra olumsuz haberlerin önü kesilemedi.
Aklıma ilk gelen işçi ayaklanmaları. Su, sel baskınları. Hepsi negatif haber oldu.
Acaba neden?
Yorumlar Tüm Yorumlar (59)