Değerli okurlarım öncelikle bu başlığı kullandığım için sizlerden özür diliyorum. Ama eminim ki, yazıyı okuduktan sonra bana hak vereceksiniz. Tabi, yazımın başlığına uyanları kastetmiyorum. Onlar densizliklerine devam edecekler.
Halk dilinde hosteslik, hosteslerin dilinde ise kabin memurluğu belki de en anlaşılmayan saygın bir hizmet dalı olduğunu vurgulamak isterim. Toplumda, uçak garsonu bir başka ifade ile uçak muavini olarak görülen kabin memurluğunun ne denli saygı duyulması gereken bir iş dalı olduğunu itiraf edeyim ki ben bile yeni anladım.
Kabin memurluğu için önemli bir yapıtı hayata geçirmek için yaptığımız araştırmalar sonrasında bu alanda çalışan arkadaşlarımızın nasıl bir eğitim sürecinden geçtiklerine şahit oldum. Çoğu zaman, kibirli, burnu havalarda uçucular olarak gördüğümüz kabin memurlarının ne tür eğitim aldıklarını gördükten sonra onlara saygım kat be kat arttı.
Tam bu araştırmalarımıza denk gelen bir vak’a ile karşılaştık geçtiğimiz hafta. Türk Havayolları’nın kabin amirlerinden Barış Yorulmaz, eşi ile birlikte tatile gittiği Hırvatistan’da gözaltına alınmıştı. Her olayda olduğu gibi Haberin Tek Kaynağı Airport Haber bu olayı da okuyucuları ile özel logosuyla paylaşan ilk haber kaynağı oldu.
Barış Yorulmaz’ın nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu meslektaşlarından öğrenerek tanımış olduk. Ancak, havacılık sektörünün içindeki kangren olmuş sorun bu haberle bir kez daha depreşmiş oldu. Barış’ın başına gelen talihsiz olayı yorumcuların nerelere çektiklerini AirportHaber’in yorum sayfalarında tiksinerek okudum.
Bu yorumları buraya yazmaya benim terbiyem el vermiyor. Ama o saçma sapan yorumları yazan, bilgisayar arkasına saklanmış kişiliksiz yorumcuları da kınıyorum, ayıplıyorum, aşağılık birer mahlûk olarak görüyorum.
AirportHaber’e ulaşan görüntülerden izlediğim kadarıyla, Hırvatistan’da bir döviz büfesinde gerçekleşen hırsızlık olayında talihsizliğin böylesi denilecek olayda Barış Yorulmaz’ın şansızlığı o an orada bulunmaktan başka bir şey değil.
Tırnakçı diye tabir edilen bir şerefsizin döviz büfesinde çaldığı paranın çalındığı sırada aynı karede bulunmasından dolayı gözaltına alınan Barış Yorulmaz için devlet kurumlarının ne gibi bir girişimde bulunduğunu açıkçası merak ediyorum. Milli Havayolumuz Türk Havayolları’nın bir personelinin haksız bir yere gözaltında tutulmasına neden müdahale edilmez anlamış değilim. Arkadaşlarımdan aldığım bilgiye göre Zagreb Büyükelçimiz “Biz bu tür konularla ilgilenmiyoruz” demiş. Sormak isterim “Siz neyle ilgileniyorsunuz”
Bir Alman, bir İtalyan, bir İsrailli, bir Amerikalının başına Türkiye’de böyle bir durum gelse ilgili devletlerin büyükelçileri ayağa kalkmaz mı? Hatta dışişleri bakanları hemen devreye girmez mi? Hepinizin “Girer” dediğini duyar gibiyim. Dahasını da ben söyleyeyim. Böyle bir olay karşısında yabancılar film bile çekerler.
Türk Havayolları kabin amiri Barış Yorulmaz’ın Hırvatistan’da gözaltına alınması ve günlerdir ifadesinin bile alınamaması insan hakları açısından bakıldığında ne denli bir dış politikamız olduğunun göstergesi diye düşünüyorum.
Burada Türkiye Kabin Memurları Derneği için bir paragraf açmak isterim. Yaşanan bu talihsiz olaydan sonra Barış Yorulmaz için her türlü çabayı sarf eden ve suçsuzluğunun kanıtlanması için her türlü doneyi toplayan ve avukat tutan TASSA yönetimini kutlamak isterim. Türk Havayolları’nın da konuyla ilgilendiğini biliyorum. Eminim en kısa süre içerisinde Barış Yorulmaz serbest kalacak ve evlilik yıldönümü için tatile gittiği Hırvatistan’da kabusa dönen günlerini hiçbir zaman unutmayacak.
“Açılım, açılım” diye tutturan ve eli kanlı teröristlere af çıkarmaya çalışanların kendi vatandaşlarına gösterdikleri ilgiyi bir kez daha gözden geçirmesini dilerim.
Açılıp, saçılırken öz benliğinden uzak kalanlara duyurulur.
Barış Yorulmaz’ı bir an önce aramızda görmek dileğiyle…
Hoşçakalın...
Yorumlar