Yöneticilerimize nasıl güvenebiliriz dersiniz? Buna ihtiyacımız var ama maalesef bu sanki olanaksız gibi.
Haydi çok şeyi bir kenara bırakıp eskiye dönelim. Çalıştığınız şirkette çalışanların büyük bir kısmının benimsemediği tepe yönetici değişir ve yerine sektörde pek kimsenin tanımadığı (atayanlar dışında) bir zat atanır.
THY insanları tedirgindir. Ve de atanan şahsın çalışanlara seslenişine pek hoş olmayan yorumlarla cevap verdiler. Kendimi tutamayıp bu konuda çalışanlara hitaben onları sakinleştirmek ve aklı selim’ e davet etmek amacı ile 4 Mayıs 2015 günü bu konuda Airporthaber için yazdığım yazının linki aşağıda. Hatırlamak isteyenler bakabilir. (https://www.airporthaber.com/kose-yazilari/ilker-ayci-bu-ayni-donemin-bir-bayrak-değişimidir .html). Aşağıdaki metinden de anlayacağınız üzere Sn. Aycı’nın bu seslenişinde THY çalışanlarının son yıllarda hasret duyduğu yönetim uygulamaları ve yönetici davranışları yer alıyordu.
EVET, THY YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞINA ATANAN SN. İLKER AYCI ŞÖYLE SÖYLEMİŞTİ.
“Bu şirketi şunun veya bunun adamı diye ikiye bölemeyiz. Bu şirket bir ve bütün olmak zorunda. Tüm yönetim kurulu, icra kurulundaki arkadaşlarımız, bütün çalışanlarımız… Bir ve beraber olmak zorundayız. Egolarımızı nefsimizi, şahsi düşünce ve kanaatlerimizi bir kenara bırakacağız. Objektif olalım, adaletli, gerçek olalım ve ayağı yere basalım. Büyük rüyalarımız olabilir.
Derhal insan kaynakları ve bilgi işlem departmanları birlikte çalışarak bir hesap açacaklar. Çözülmediğini düşündüğünüz şu ana kadarki şahit olduğunuz bildiğiniz, sorunları, hatta cevabını ve çözümlerinizi de bize e-posta atın. O hesabı size vereceğiz. O e-posta adresine atın sorunlarınızı. Bakalım şirket çalışanları şirket sorunlarına ne kadar vakıf. Mesai arkadaşlarım küçük büyük sorunların çözümü için ne kadar gayretliler? Samimiyiz. Sizler de samimisiniz. Bize yazmaktan, adınızı bilmemizden çekinmeyin. Açık kapı politikası uygulayarak ayın belli günü ve saatinde buluşmalar ayarlayacağız. Randevu ile geleceksiniz sizi dinleyeceğim. Kısıtlı süre olduğu için önceden mailini atın sonra konuşalım. Biz sizi dinleyeceğiz. Çözülmesini istediğiniz sorunları, ben olsam şöyle yapardım dediğiniz konuları bekliyorum.
Bir ve beraberiz. Şunun ya da bunun şirketi yok. Yönetim kurumlu başkanının icra kurulu başkanının genel müdürün adamı diye bir şey yok. Bu eskiden vardı diye söylemiyorum. Falancı yönetim kuruluna yakın, falancı hissedara yakın yok. Birlikteyiz. Beraberiz.
Katılımcı, açık, net, şeffaf, adaletli bir yönetim ama çok çalışan bir yönetim olacağız. Çok çalışan az konuşan az dedikodu yapan, dedikoduyu silip atan… Orada burada konuşma, gel burada konuş. Orda burada derdini anlatacak kimse arama. Gel yönetim kurulu başkanına konuş. Gel müdürüne, başkanına, genel müdürüne, yardımcısına anlat. Ama çözümü içerde arayalım, çözüm dışarıda değil. Beraber konuşarak samimi şekilde çözelim. Düşüncelerinizi sıkıntılarınızı anlamak ve paylaşmak istiyoruz. Yeni dönemde inşallah Allah yar ve yardımcımız olsun. Kazasız belasız birlikte başarıları rabbim nasip etsin. Yolunuz bahtınız semamız açık olsun. Yeni projelerde, yeni açılışlarda, sektörü bile hayrete düşüren önemli başarılarda sizle beraber olma temennisi ve duasıyla Allah'a emanet olun “
BU GÜZEL NİYETLERLE İŞE BAŞLAYAN BİR YÖNETİCİYE GÜVENİLMEZ Mİ?
Ben çalışanlara durun, adam göreve yeni başladı. Hemen karşı olmayın. Bekleyin. Eğer dediklerini yapmaz ise o zaman hep birlikte karşı oluruz demiştim. Onlar ise biz bu insana güvenmeyiz diye kesip atıyorlardı. Kim haklı çıktı? Maalesef çalışanlar haklı çıktı. Hem de fazlası ile. Ve ben de hep birlikte karşı oluruz sözümün kendime düşen
Bölümünü vesilelerle yerine getiriyorum. Bu kadar uzun bir süre sonra bu yazı neden mi? Görseller bunu size anlatır zannederim.
İLKER AYCI BEY SESLENİŞİNDE SÖYLEDİKLERİNİN HANGİSİNİ YAPTI.
THY’ nin dışında olmam nedeni ile bu konuları 46 kişiye e posta ile duyurup konu ile ilgili görüşlerini sordum. Ve de onlardan aldığım cevapları birleştirerek aşağıdaki paragrafı oluşturdum. Aslında beş altı senedir THY ile ilgili yazılarıma gelen yorumlardan çıkarımımı da aşağıdaki paragrafa ilave edebileceğim açık ve normal olmasına rağmen bunu yapmadım. Ancak bu cevapların tümüne katılıyorum.
Şirketin bölünmüşlüğü devam etti mi? Evet, artarak devam etti. Egolarımızı nefsimizi, şahsi düşünce ve kanaatlerini bir kenara bıraktılar mı? Hayır. Objektif ve adaletli oldular mı? Kesinlikle olmadılar. Sorunların kendilerine e pota ile iletilmesini istemişlerdi. Bunu yaptılar mı? Bunu bilemiyorum. Ama bu insana güvenemeyen çalışan, ona adı ve sanı ile e posta atıp şikayetçi olduğu konuyu ve kendine göre çözüm önerilerini bildirir mi? Zannetmem. Personel ayırımcılığı devam etti mi? Evet tüm hızı ile devam etti? Açık, net, şeffaf adaletli bir yönetin gördük mü? Maalesef, görmedik. Adaletli davranışları özledik.
Şirkette her şeyi gizli olduğu, çalışanlarla paylaşılmadığı bir birliktelik yaşıyoruz. Çok çalışacağız. Evet çok çalıştı.
Başbakanı apron görevlisi kıyafeti ile karşılayıp, biz işte böyle çalışıyoruz dediği aklımızda.39 kişi tüm bağlı kuruluşların ve iştiraklerin Yönetim Kurulu Başkanı olması çok çalıştığını göstermiyor mu?
Yönetim Kurulu Başkanı ile görüşmeğe giden derdini anlatan kimse oldu mu? İnsanlar güvenemediler ki gitsinler. Bu arada bu görüşmelerin yapılacağı günler belirlenip personele duyuruldu mu? Randevu sistemi oluşturuldu mu? Bunu da bilmiyoruz. Bunlar yapılmış olsa bile güvenilmeyen bir yöneticiye gidip dert anlatmanın riskini göze almadılar diye çalışanları suçlamak çok yersiz. Ancak temas kurduğum kimselerin görüşme takviminden ve randevu sisteminden haberleri olmamış.
Eski dönemlerde bu günlerde yaşandığı üzere işten çıkartılan bir personelin arkasından hiç kimsenin sevindiğini yönetime alkış tuttuğunu görmedim. Detaya girmeden ifade etmek gerekirse o zamanlarda çalışanlar birbirine düşman değildi. Bazılarının işe kabulleri nedeni ile bu zata teşekkür ve şükran borcu olduğunu biliniyor. Bu teşekkür ve borç ödemesini kurum için çalışarak yapmak mutlak daha iyi olurdu. Şu anda THY’ de yaşayanların inanması zor ama, biz birlikte çalıştığımız arkadaşlarımızın siyasi görüşlerini bile bilmezdik. Sormak da hiç aklımıza gelmezdi. Bu günkü manzara kanaatimce çalışanların fazlası ile politize olmalarından kaynaklanıyor. Bizden ve sizden ayırımı.
O toz kondurtmadığın insanlar için, toz zerresi kadar değerinin olmadığını anlamak ne kadar acı gelir insana.
Evet, bu durumu kimsenin yaşamasını istemem. Zor iştir. Ama bu durumu yaşayan çoğu kimse de bunu hak ederek yaşamıştır. Her halde çok yalnız ve kullanılmış olduğunu hisseder insan. Ve de düşünürlerin ifade ettiği üzere “İnsanın en büyük düşmanı yine kendisidir” Gelin kendinize de aynı çatı altında nefes aldığınız çalışanlara düşman gözü ile bakmaktan vazgeçin. Kusuruma bakmayın nasihat gibi oldu ama, kim bilir belki bir gün bu yaklaşım işinize yarayabilir.
Yorumlar Tüm Yorumlar (18)