İki koldan aynı anda ve aynı istikamette uçakların inişini görünce hoşumuza gitmiyor değil. Keyif alıyoruz. Ama gel gör ki şikayetlerin ardı arkası kesilmiyor. Önce “waste” diye anlaşılan oysa orijinalinde “vaste” olan yaklaşma chart’larındaki noktadan rahatsızlık duyan pilotlardan bahsetmek istiyorum.
Biliyorsunuz Atatürk Havalimanı taşındıktan sonra yeni uçuş planları oluşturuldu. İstanbul Havalimanı yaklaşma planındaki chart’ta “vaste” ibaresi yazan bir nokta var. Atatürk Havalimanı civarında bulunan bu nokta pilotları rahatsız etmiş durumda. “Vaste” Felemenkçe’de sabit anlamına geliyor.
Ancak bu durum pilotlar arasında farklı anlamlara çekiliyor. İngilizcede çöp, atık anlamına gelen “waste” sözcüğüyle benzeşmesi nedeniyle bilinçli olarak seçilmiş bir sözcük olarak değerlendiriliyor.
Tabi niyet okuyamayacağımıza göre sadece pilotların duygularına tercüman olmak bizim adımıza yeterli.
Özellikle THY pilotlarının duyguları bu yönde. Diyorlar ki, bilinçli olarak Atatürk Havalimanı’nı çöp olarak gösterilmek istenmiş. Oysa bu noktanın adı “Ata” olabilirdi. Burada bir kelimeyi tartışma konusu yapmak yerine pilotların istemlerini yerine getirip yorumu size bırakıyorum.
Ve gelelim İstanbul Havalimanı şikayetlerine…
Yazının başında da söyledim gösteri uçağı gibi yan yana iki uçağın aynı anda iniş yapıyor olması hoşumuza gidiyor. Alışık olmadığımız bir durum. Hatta Türkiye’de hiç görmediğimiz bir görüntü.
Bu açıdan baktığınızda çok şık görüntü. Evet; öyle iniş gerçekleşiyor ama devamı tam bir keşmekeş. Ben demiyorum, aynen pilotların ağzından aktarıyorum.
Dedim ya pilotların ağzından aktarıyorum diye.
İşte sıra sıra söylüyorum size.
“Mühim olan ATC operatörlerinin acemiliği” diyor pilot arkadaş. “Çok yakıt harcıyoruz çok, daha yerde meydanı tanımayan ground operatörleri var. Yazık bu kadar boşa harcanan yakıta. 20 bin feet’e kadar dört tane frekans değiştirip üç defa gaz kesip açıyoruz. Bir yanlışlık var. Simülasyon yapılmamış” deyip sıralıyor pilotlar.
Yerde taksi talimatları verilirken bir X noktasına kadar “serbestsiniz” deyip talimat veriliyor sonrada hold short X diyor siz o noktaya gelince durup bekliyorsunuz. Sonra size başka frekans veriyor ve siz yeni frekansta temas kurup “holding short X” deyince o frekanstaki ATC personeli başka bir noktaya kadar taksi verip yine “hold short of Y” diyor. Siz yine durdurduğunuz uçağı tekrar gaz açıp taksiye başlayıp yeni noktaya varınca tekrar duruyorsunuz. Bu dur kalklar hem kalkış hem de iniş sonrasında en az 3-4 defa tekrarlanıyor ve her seferinde boş yere gaz açıp gaz kesiyor ve fren yapıyorsunuz.
Grand frekansındaki trafik kontrolü yapan personel sizi kendi bölgesini kat ederken takip edip bir sonraki noktaya yaklaşırken, diğer frekansa geçirip sizi durdurmadan frekans vermediği için boş yere hem yakıt sarfiyatı hem de zaman kaybı yaşanıyor.
Aynı durum kalkış sonrası içinde geçerli SID de size bir irtifa veriliyor ve siz o irtifaya gelince düz uçuşa geçip bekliyorsunuz, bu arada uçak kalkış takatinden gaz kesip bekliyor, gelen giden hiç trafik yok. Biraz sonra yeni frekans veriliyor siz o frekansa geçip temas kurunca yeni frekanstaki personel size yeni bir irtifa verip tırmandırıyor ve aynı periyot yani gaz aç tırman, düz uçuşa geç gaz kes bekle yeni frekans versinler, yeni frekansta temas kur tekrar irtifa versinler tırmanışa geç şeklinde devam ediyor. Genel havacılık prensipleri olan uçakların enerji kaybına ve gereksiz yere yakıt harcamasına engel olmak için ve bu gaz açıp kesmelerle yolcu konforunu bozan ( Motor sesi değişiklikleri ve tırmanış için burun kaldır, sonra düz uçuş için indir v.s ) kesik kesik hareketler yerine Continuous Climbe Ve continuous descent prensipleri maalesef kullanılmıyor. Bu durum tüm diğer ülkelerde ATC lerce takip edilen en hassas konu, çünkü çok ciddi enerji kaybı yakıt sarfiyatı denktir.
İşte böyle serzenişler var. Yakıt konusundaki eleştirilere katılmamak hainlik olur. Bunun bir standardı olmalı ve en kısa zamanda bu standartlar sağlanmalı.
Biz ne Katar, ne Arabistan ne de diğer Arap ülkeleri gibi toprağın altından petrol fışkıran ülkelerden biri değiliz. O sebeple her türlü tasarrufu yapmak için en ince detayına kadar hesap yapmalıyız.
Aksi halde hem şirketlerimiz hem de ülkemiz büyük zarar görür ve bu zararı telafi etmek için de yine yolcuya yükleniriz. Bu durumda da havacılık geleceği parlak diyemeyiz.
Saygılarımla…
Yorumlar Tüm Yorumlar (97)