Rakip bir havayoluna göre Afrika ve Ortadoğu pazarı için bizim tarih- kültür- coğrafya kaynaklı avantajlı bir konumumuz var. Bu konum sayesinde son yıllarda ülkemiz sivil havacılığı - özellikle THY- hızla büyüdü. Hatlardan topla – istanbul’dan dağıt yöntemi ile özellikle transit yolcu sayısında ciddi artışlar oldu. Madalyonun arka yüzü çevrildiğinde ise şartlar bambaşka olabiliyor maalesef. Verimli toprakların genelde volkanik bölgelerde olması gibi avantajlar gizli –açık , uzak-yakın dezavantajlar da içeriyor. (Başarıyı sahiplenirken kerameti kendimizden menkul görmeyip dış etkenleri- avantajları belirtirsek dezavantajlar olduğunda mazeret beyan etmemiz çelişki olmaz) Sonuçta kaçırılan pilotlarımız pilot olduğu için değil, THY personeli olduğu için değil siyasi arka plan nedeni ile kaçırıldı.
Bu köşelerde siyasi yazı yazmıyoruz ayrıca şahsen benim için siyasi yazı yetkinlik alanım dışına çıkmak olur. Konuyu havacılık dışında ele alan uzmanlardan alıntı yaparak kendi alanımızı aydınlatmaya çalışalım. Uzmanlara göre ; Olay basit bir kaçırma hadisesi değil. Pilotları kaçırmayı üstlenen grubun ( İmam Rıza’yı ziyaret edenler örgütü ) Hizbullah örgütü etkisinde olduğu söyleniyor. Hizbullah örgütünün ise - bilinenin aksine – İslamiyet,din diyanet ile ilgili idealleri olmadığını maksatlarının bu bölgede İran’ın “Şii” nüfuzunu artırmak olduğu belirtiliyor. Bu durumda kaçırılma konusu, Suriye-Mısır gibi büyük politik olaylar ile ilişkili bir hal alıyor. Bir dönem asala örgütünün dış işleri personeline düzenlediği suikastlere benzer bir durum. ( Mısır darbesine hem İsrail hem İran aynı şekilde destek veriyor bu benim için RJ’nin hidrolik sisteminden daha karışık )
Sonuçta tüm bunlar iki vatandaşımızın / pilotumuzun halen özgür olmadığı ve ailelerinin yaşadığı travma gerçeğini değiştirmiyor en kısa sürede özgür kalmalarını tüm kalbimle diliyorum.
**
Lübnan’da yaşanan pilot kaçırma olayını protesto etmek prensip olarak doğru bir karar olabilir fakat bu protestoyu son anda uçuştan vazgeçerek yapan THY kaptanının yaptığını doğru bulmuyorum. Protesto hakkınızı bu şekilde kullanamazsınız. Uçuşun size planlanması ile başlayan tebliği ile devam eden sizin uçuşa gelmeniz uçağı teslim almanız ile artık normal şartlarda aksamaması gereken bu sürecin uygun bir yerinde uçmayacağım diyebilirdiniz hatta talpa-pilvak örgütlü bir şekilde bunu devam ettirip Beyrut uçuşlarının kaptan protestoları nedeniyle iptalini sağlayabilirdiniz. O zaman ben dahil çok sayıda destekçiniz olurdu böyle değil de uçuşun son anında kokpitten yolculara yapılan anons ile “ kaçırılma olayını protesto ediyorum uçuşa devam etmeyeceğim” deyip uçağı terk etmenin yolcuların ve şirketin mağduriyeti dışında kime ne faydası oldu ?
**
Sıcak gündem öncesi uçağa yolcu kabulü yetkisinin harekat koordinatörüne devri konusu… Türk Hava Yolları , son derece yerinde bir kararla , pilotları gereksiz yoran ve asıl işlerinden uzaklaştıran bir dizi bürokratik işlerden birinin yükünü pilotlardan alarak uçağa yolcu alım kararını harekat koordinatörüne devretti. Proje deneme maksatlı olarak bazı uçuşlarda başlamış oldu gidişata göre yeniden değerlendirilip tüm uçuşlarda geçerli olacak şekilde uygulama genişletilecek. Pilotların elinden yetki alındı gibi yaklaşmak konuya yanlış açıdan bakmak olur. Burada alınan bir yetki değil gereksiz bir işten kurtarma var. Son tahlilde kaptanın uçağa yolcu kabul etmeme hakkı saklı zaten. Burada olan sadece işin prosedür kısmı ve uçuş hazırlık süresini gereksiz uzatmamak ayrıca gereksiz iş yükü azalan uçuş ekibi ile uçuş emniyetini artırmak, her konuya ben bakayım her işle ilgileneyim yaklaşımı doğru değil uçuş ekibi mümkün olduğunca sadece kendi asıl işi ile uğraşmalı gereksiz işlerden arındırılmalı.
**
Yazının başlığında da yazdığım üzere pilotluk hakikaten zor zanaat , dünyanın her yerine her türlü uçuş / saat / tarih / meteoroloji / siyasi şartlar altında uçuş kolay değil. Daha önce de detaylı yazdığım üzere pek çok negatif sağlık şartları , sosyal hayat sorunları filan bir yana kaçırılma gibi riskli meydanlarda saldırı gibi pek çok uç riskleri olan uçuş ekiplerimize başarılar diliyorum.
Saygılarımla.
Erdal GÜLMEZ
NOT: Mısır’da yaşanan zulmü lanetlemek istiyorum. Sanıyorum bu siyasi değil insani olarak kabul edilmelidir. Kötülüğü yapan kim olursa olsun hangi dinden , milletten olursa olursa olsun fark etmez, zalim zalimdir lanetlenmelidir. Anlaşılan o ki kabil-firavunun nesli devam ediyor.
Yorumlar