Bir süredir sessizliğe gömülen Hava-İş Sendikası Sabiha Gökçen Havalimanı’nda ortaya çıktı. Taktiğin belli olduğu söyleniyor. Türk Havayolları’nda kan kaybeden hatta varlığı ile yokluğu belli bile olmayan Hava-İş Sendikası Başkanı Atilay Ayçin’in seçim kaybetme korkusu ile sendikaya yeni üye kazandırma peşinde olduğu ifade ediliyor.
Önce Sabiha Gökçen Havalimanı’ndaki sendikanın çalışmalarından bahsedeyim. Son zamanlarda Hava-İş yöneticileri Sabiha Gökçen’i mesken tutmuş durumdalar. Yaptıkları üyelerle hemen bel altı çalışmalar hızlandı. Henüz herhangi bir sendikal çoğunluk elde edilememesine rağmen mevcut üyelerle işi yavaşlatma eylemleri düzenleniyor sessiz sedasız.
Bu yasal mı değil mi? Bana göre değil. Şimdi sendikalı işçilerin ne yaptığını yazayım, sizler karar verin yapılanlarla ilgili.
Şimdi Sabiha Gökçen’de şoförler, pushback sürücüleri kısacası yer hizmetlerinde çalışanların ki bunlara kalifiye olmayan personel diyebiliriz. Bunların bir kısmı sendikalı. Bunlara eğitim düzeyi düşük personel de diyebilirsiniz. Operasyondakiler sendikalı değil. Dolayısı ile operasyon ayağında sorun yok.
Sendikaların kaos ortamından nemalandıkları düşünülürse, bu kalifiye olmayan personeli kışkırtmak, onlara sendikanın istediği gibi hareket etme içgüdüsü yükleyebilirsiniz.
Sabiha Gökçen Havalimanı’nda da öyle oluyor. Bu sendikalı personelin yaptıkları artık dayanılmaz hale geliyor. Bir pilot arkadaşımdan duyduklarım inanılmaz şeyler içeriyor.
Sabah saatlerinde gerçekleşen eylemler yolcuları da canından bezdirdiği gibi pilotları da çıldırtacak duruma geliyor. Şoförler yolcuları uçağa götürmüyor ya da geç götürüyor. Uçak havalimanına iniyor, yolcuları indiriyor, yeni yolcuları uçağa alıyor. Ama bir türlü kalkamıyor. Sebep? Uçağın bagajını indirecek olan sendikalı işçiler hala bagajları indirmemiş. Yeni bagajları yüklememiş. Uçak yolcularını almış, bu kez bagajlarda yüklenmiş kapı kapanacak merdivenleri çekecek şoför ortalarda yok. Uçak yolcularını almış merdivenler de çekilmiş kapı kapanmış bu kez pushback aracının şoförü yok ortalarda. Bunlar “ekonomi düşmanları” diyorum ben.
Neymiş efendim sendikalı olanlar zam istiyorlarmış… Zammı sen tek başına isteyemezsin ki. Eğer çalışanların çoğunluğu sendikalı ise o zaman sendika oturur senin adına ister.
Çok daha vahimi var. Sendikalı olanlarla sendikalı olmayanlar arasında çekişme yaşanıyor. Hatta öğrendiğim kadarıyla kanlı olaylara bile gebe bir durum söz konusu. Servis şoförleri çalışan personeli evlerine götürmemek için direniyorlarmış. Bir çalışanın bu ortamda sendikalılarla sendikalı olmayanlar arasında çıkan kavgada bıçaklandığı da iddia ediliyor.
Bunun adı sendikacılıksa olmaz olsun öyle sendikacılık. Kendi çıkarın için bir başkasının canını yakacaksan lanet olsun öyle hak aramaya.
Yakında Sabiha Gökçen’de köklü değişiklik olabilir. Yolcuların rahatlığı için, uçakların zamanında kalkış yapmaları için radikal önlemler alınabilir. Aslında bu süreçte Sabiha Gökçen Havalimanı yöneticilerinin sendikal bilgisi olan bir danışmana da ihtiyacı olabilir. Elbet düşündükleri şeyler vardır. Bizde uyaralım dedik.
Yukarıda bahsettiğim gibi Hava-İş Sendikası’nın seçim süreci yaklaşıyor. Atilay Ayçin koltuğunu korumak için sendikaya yeni üye kazandırmak zorunda. Aksi taktirde THY kanadında hareketlilik göze çarpıyor. THY çalışanları sendikalı olsa da olmasa da zam alıyor. Dolayısıyla sendikanın bir hükmü yok gibi. Sendikalı olanlara sözüm yok. Sakın ha yanlış anlaşılmasın. Adam gibi sendikaya adam gibi sendika çalışanlarına her zaman “evet” derim.
Ama sendikalı ile sendikalılar arasında yaşanacak kavgaya "hayır" derim. Sendikalıların ve sendikanın sendikalı olmayanlar üzerinde korku salmasına da “hayır” derim.
Yakında TGS kuruluyor. Bakalım sendika buraya da el atacak mı? Yoksa sendikanın el atmasına izin verilmeyecek mi? Yaşarsak hep beraber göreceğiz.
Kalın sağlıcakla…
Yorumlar Tüm Yorumlar (19)