Hala aklım ermiyor ve hala sessizliğe anlam veremiyorum. Sanki SHGM olup bitenleri kısacası Muhsin Yazıcıoğlu kazası ile ilgili tutuklamaları kabullenmiş veya konunun ciddyetini kavrayamamış gibi duruyor.
SHGM Son olarak Maldivler’le bir Hava Ulaştırma Anlaşması yaptığını ve AB’nin “AB ETS” uygulamasının kaldırılması için Mısır’da yayınlanan bir dekarasyonu imzaladığını açıklamıştı ama her ne hikmetse bu konuya ilişkin herhangi bir yönetici açıklama yapmıyor. Sanırsınız ki tutuklananlar SHGM personeli değil de tapu müdürlüğü personeli.
"Kaostan Beslenen Asalaklar" yazıma SHGM ip'li bir arkadaş "Hayırdır Silivri'nin havacılık ekolünden misin" yazmış. Bizim ekolomüz geçmişimizle sabittir.
Ama anlaşılan bu arkadaşın ekolü taaaaa uzaklara gidiyor. Ne demek istediğim anlaşıldı sanırım. Bu yorum son zamanlarda SHGM'de tarikatçılar olduğu yönündeki sağda solda fısıltı halindeki konuşmaların ciddi olduğu kanısı uyandırdı bende. Ama tarikat kötü bir şey değil. Eğer öğrenme, bilgi edinme ve bu bilgileri iyi yönde kullanma niyetinde ise sorun yok.
Tarikat demişken şunu da paylaşmak isterim bilinçli okurlarımla. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü çalışanı Şıh Mehmet Sevdim için "Fettullahçı" yaftası asılmıştı. İşte böyle yakıştırmaların bol olduğu bir sektörün içindeyiz biz. Düşmeye başladığın anda elinden tutan olmaz, aksine seni itekleyen çok olur. Mehmet Sevdim’in terör örgütü üyesi suçuyla tutuklanmasını ailesine ve hısım akrabasına nasıl anlatacağını ben de merak ediyorum.
Böyle şeyler oluyor bu sektörde maalesef. Gelen yorumlara baktığımda, "Oh oldu, bundan sonra telefonlarımıza çıkmamazlık etmezler. Lisansımız artık imzadan geç çıkmaz. İşletme Ruhsatlarımız zamanında verilir" diye yürekleri eriyenleri görmek ne kadar üzücü, insanların kötü günleri üzerinden nemalanmaya çalışmak ne kadar ahlaki. Oysa kimse kendi eksikliğini söylemez, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'ne farklı patronlarına farklı konuşan ne yöneticiler, SHGM ile polis hırsız kovalamacılığı oynayarak havacılık yapan ne havacılar gördük biz. Telefonda muhabbet edecek kadar vakti olmadığını bilmezler SHGM çalışanlarının.
Şimdi tutuklanan SHGM çalışanları açısından irdeleyelim konuyu.
Feridun Seren, Kerem Mumcuoğlu, Şıh Mehmet Sevdim, Muhsin Yazıcıoğlu kazasının kaza kırım ekibi olarak yetkli makamlar tarafından atandılar.
Peki bu görevi onlar mı istedi? "Bu kazayı biz mi soruşturalım" dediler. Hayır, hayır. Aksine bu görev onlara tevdi edildi. Bu arkadaşlar bu görevi yaptıkları için değil bu görevi kabul etmemeleri halinde suç işlemiş olmazlar mıydı?
Bilgi ve tecrübeleri ölçüsünde kaza kırım raporu hazırladılar. Yetkili makamlar ve mahkemeler bu raporu beğenmiyorsa, eksik veya yeterince doyurucu bulmuyorsa yeni bir heyet oluşturabilir veya istedikleri bilir kişi heyetini belirleyerek yeni raporlar hazırlatabilirler. Nitekim Devlet Denetleme Kurulu da yeni bir heyet oluşturarak konuyu bir kez daha araştırmıştı.
Son zamanlarda bu konuda oluşturulan kamu oyu baskısını oluşturanlara baktığımızda havacılık konusunda hiç bir bilgi ve tecrübelerinin olmadığı anlaşılmaktadır. Ben dahil bu konuda konuşan herkesin söyledikleri birer yorumdan ibarettir. Kim "Ben bu konuda en iyiyim" diyorsa bilin ki sadece bilgiçlik taslıyordur.
Medyada hala bu konu üzerinde reyting yarışı devam ediyor. Son tartışma Kanaltürk Televizyonu'nda Tarık Toros'un programında yapıldı. Ama yine konunun ehli olan, havacılığın ucundan birazcık tutan bir kişi yoktu programda. Kim spekülatif bir şey söylemek istiyorsa o kişinin söylediklerinin gerçeklik payı olup olmadan gündeme alınıyor. Asıl tehlike burada.
Anlaşılır gibi değil, kaza yapan helikopterin enkazında gerekli güvenlik önlemlerinin alınması Mülki İdare amirinin görevi değil mi?. Kaza yapılan bölgenin Jandarma bölgesi olduğu da dikkate alındığında gerekli olan güvenlik önlemlerinin jandarma tarafından alınması gerkmez miydi? Tutuklanan bu üç arkadaşın jandarmaya emir verme yetkisi var mı? Bu emrin verilmemiş olmasından bu arkadaşlar nasıl sorumlu tutulur anlaşılır gibi değil. Gerisi teferruat.
Üç SHGM çalışanı tutuklandı. Şimdi bu kişilerin hakkını kim savunacak. SHGM hep susacak mı? Yoksa bu kişiler "Terör örgütü mensubu iddiası ile tutuklandılar, bizimle alakası yok mu" diyecekler. Bunu kabullenmek SHGM açısından tarihin en kara günü olur.
Bir başka nokta daha var. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Feridun Seren, Kerem Mumcuoğlu, Şıh Mehmet Sevdim için avukat görevlendirdi mi? Bu tutuklamaya neden ihtiraz dahi edilmiyor? Verilen görevi yaptıkları için tutuklanan bu arkadaşların avukat tutabilecek olanakları var mı? Olsa bile çoluğunun çocuğunun rızkı olan en az bir yıllık maaşlarını avukata vermeleri vicdani midir? Edindiğim bilgilere göre şu anda bu üç SHGM çalışanı sahipsiz. Bilal Ekşi zor bir sürecin içinde. Omzunda büyük bir yük var.
Eğer Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü bir an önce bu kişilere avukat sağlamaz ve tutuklanmalarına gerekli itirazları yapmazsa iddiaların tümünü kabullenmiş olacak. Yok eğer bu konuda sözleri varsa çıkıp ya konuşacaklar yada Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım kamuoyunu aydınlatacak.
Zamanın ilaç olduğunu düşünerek beklemekten başka bir çare yok. Malatya Cumhuriyet Savcılığı'nın soruşturmasını bir an önce tamamlayıp kamuoyunu tatmin edecek bir iddianame hazırlaması en büyük dileğimiz. Umuyoruz ki Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü çalışanları üzerindeki tüm iddialar birer iddiadan öteye gitmesin.
Umut var hep var olacak. Umudunuzu yitirmemeniz dileğiyle, iyi haftalar diliyorum.
Yorumlar Tüm Yorumlar (24)