Almanlar, 2.Dünya savaşında vurulan uçakları inceleyerek en çok isabet alan yerlerine göre zırh geliştirmişler. Görüldüğü gibi motor kısmında hiç mermi izi yok, bu sebeple motora zırh koymamışlar. Buraya kadar çok güzel ve sistematik bir çalışma değil mi? Sadece göz ardı ettikleri bir nokta olmuş, savaştan dönebilen uçaklar üzerinde bu inceleme yapıldığından esas öldürücü yarayı alan motor hasarlı uçaklar hiç üsse dönememiş, yani yöntem güzel ama algoritmanın yanlış kurulması zırhların yanlış yerlere konulması sonucunu getirmiş, esas korunması gereken motor olduğu halde.
İşte rasyonel düşüncenin önemi buradadır. Akılcı düşünceden uzak yetişen toplumların doğruya ulaşma şansları onca çaba ve uğraşlarına rağmen hep başarısız olacaktır. Nerede hata yaptıklarını anlayamadıkları için suçu hep dış mihraklarda bulacaklardır.
Ortadoğu coğrafyası bunun güzel bir örneğidir.
Bahadır Eği
*
Türk insanının bazı hasletleri vardır. Bu hasletleri kullanırken gördük, yaşadık, bildik ve çoğunlukla da pratik zeka konusunda övündük.
1960’lı yıllarda “aklı”nı kullanan Almanya iş gücüne ihtiyaç duymaya başladı.
Türkiye “zeka”sını kullanıp okuma yazması olmayan vatandaşlarını Almanya’ya işçi olarak gönderdi.
“Akıl”lı ülkeler can kaybını önlemek için araçlarına “emniyet kemeri” takarken
“zeki” Türk, emniyet kemeri yerine “Emniyet kemeri tokası” geliştirdi.!
“Akıl”, sabır ve sürdürülebilir stratejiler ister.
“Zekâ” ise daha pratiktir; hemen zengin olmayı telkin eder.
Çin’in Konfüçyüs’çü Üstün Zekâ,
Alman Bakış Açısına Göre Üstün Zekâ,
Tayland Kültüründe Üstün Zekâ,
Navaho Kızılderililerine Göre Üstün Zekâ,
Tagalog Konuşan Filipinlilere Göre Üstün Zekâ,
Avustralya Aborjinlerine Göre Üstün Zekâ,
Japon Kültüründe Üstün Zekâ,
Türk Kültürü ve Üstün Zekâ…
Şu yukarıda sıralananlar için yapılmış çeşitli araştırma, yazılmış kitap ve üniversite tezleri bulabilirsiniz. Ancak, TBMM, 5 Nisan 2012’de üstün yetenekli çocukların keşfi, eğitimleriyle ilgili sorunların tespiti ve ülkemizin gelişimine katkı sağlayacak etkin istihdamlarının sağlanması amacıyla bir meclis araştırma komisyonunun kurulmasına karar vermiştir.
Neden bu kadar geç olduğunu sormayın. Bizler pratik zeka sahibiyizdir de ondan. İster yokluktan, ister tembellikten, isten fakirlikten, en çok da başkasından beslendiğimiz için, pratik zekamız bizler için sadece övünç kaynağı olmuştur. Kullanım yeri açısından, bir başkasının yanlış ya da eksiğini gidermek için yaptıklarımız göğüs kabartıcıdır ama şu meşhur atasözünü de unutmayalım;
Başımıza icat çıkarma.!
Öyle ya, şimdi bir şey icat edeceksin, başında yeti ve yeteneksiz şefin, müdürün, genel müdürün, başkanın vs.. var. Hepsi de kendilerine bir pay çıkarmak isteyecekler. Ancak patron “Ne kadar para getirir bu?” sorusuna vereceğin cevap seni ve ülkeyi kurtaracakken “şu kadar para da yatırım ve ARGE için lazım” diyerek bir çuval inciri berbat etmenle sonlanacaktır. Başka bir atasözü;
Para isteme benden, buz gibi soğurum senden.
Tıpkı yurtdışında THY istasyon müdürü iken, üstlerime danışmadan çağdaş bir yöntem uygulayıp, bu özel uygulamanın o şehirde yarattığı övgüleri Başkonsolos’un da duyması sonucu THY Genel Müdürlüğü’ne bu uygulamanın başarısından dolayı beni öven bir teşekkür mektubu yazıncaya kadar. Apar topar İstanbul’a çağrılıp “Ben senin bölge müdürünüm, bana sormadan nasıl yaparsın” azarını takiben bir sene de terfiden men cezası almıştım. Bu olay nedeniyle ilk fırsatta THY’den istifa ederek ayrılmamın bir hafta sonrası yine o müdürün tüm THY yurtdışı müdürlüklerine, “bundan böyle her istasyon bu sistemi uygulayacaktır” diye talimat verdiğini de söylemeliyim.
Bizde “her başarı cezalandırılır” ilkesi.
CNN Türk haber spikeri Hakan Çelik’in, 3. Havalimanı açılışında “Kuşlara demeliyiz ki siz artık buradan uçmayın, kuşların da bunu kavramaları gerekir” veciz temennisi var. Burada akıl’dan değil, zeka’dan bahsetmekteyiz.
Akıl; düşünme, kavrama ve anlama yetisine denir.
Zeka; düşünme, kavrama ve anlama yetisinden sonuç çıkarmaya denir.
Önce düşünecek; (siz düşünmeyin, düşünen kafalara zararlı bilgiler üşüşür)
Sonra kavrayacak; (iyice düşünmek) Kamer Suresi 17, Muhammed 24, Yunus 3, vs.
Sonra anlayacak; Zamanın en kısa süresine “an” denir. Sonra saniye, sonra dakika gelir. Bu nedenle bazıları hemen “an”lar, bazıları “dakika”lar, bazıları da “saat”ler. Bazen de jeton hiç düşmez. Sallasanız bile.!
Tüm bunlar tam anlamıyla yerine getirildikten sonra “zeka” devreye girecek.
Girecek de tüm bu açıklamalara rağmen “Emniyet Kemeri Tokası”nı hangi kalıba oturtacağıma bir türlü karar veremiyorum. Akıl mı, zeka işi mi?
Geldiğimiz duruma bakarak “Yunus 100” gerçekleşmiş gibime geliyor..!
Kalın sağlıcakla…
Yorumlar