İstanbul Havalimanı işletmecisi İGA’nın Ceo’su Kadri Samsunlu büyük bir reklam kampanyası ile havalimanına gelen yolcuları bilgilendirme amaçlı ask me “bana sor” adlı bir hizmet başlatmıştı. Aynı hizmeti TGS de başlatmıştı. Ancak gel gör ki hepsinin işine son verilecek, veriliyor.
Kaçıncı can acıtma bilmiyorum ama maalesef ülkemiz böyle.
Önce TGS’den başlayalım. TGS, THY’nin yarı ortaklı yer işletme şirketi. Gençleri istihdam etme konusunda önemli bir iş alanı. Bunun yanında ağırlıklı olarak torpillilere iş alanının açıldığı bir işletme diyebiliriz.
Torpilsizlerin ise kıyıda köşede boğaz tokluğuna, aman işim olsun, evime ekmek götüreyim, okulumun taksitini ödeyeyim diyerek tüm zorluklara rağmen çalıştığı bir iş alanı.
Özellikle havacılık okuyan gençlerin “havalimanında olsun da ne tür iş olursa olsun” diyerek kabul ettikleri bir projeden bahsedeceğim.
İstanbul Havalimanı açıldığı vakit yolcuların zorluk çekmemesi için yürütülen bir proje hayata geçirilmişti. Projenin adı Ask Me yani sorun bana.
Bu projeyi aynı zamanda İGA, İstanbul Havalimanı işletmesi de uygulamaya başlamıştı. Her iki şirketin de amacı aynı idi.
Ama Ask Me çalışanları için artık sona yaklaşıldı. İki şirket arasında bir tık farklılık var. TGS kadroya alma vaadi ile Ask Me olarak kullandığı gençleri kapının önüne koymaya başladı. Yaklaşık elli çalışan gençten mesaj aldım. “sesimizi ancak siz duyurabilirsiniz” diyerek başlayan mesajların içeriği; “Biz bütün sınavları geçmemize rağmen kapı önüne konuluyoruz, ama torpilli olanlar, 40-45 yaşındaki milletvekili, bakan, bürokrat tanıdıkları olanlar kadroya alınıyor” şeklinde.
Bu doğru mu değil mi bilemem ama bu kadar genç feryat ediyor ise gerçeklik payının yüksek olduğu kanaatindeyim.
Oysa bu gençlere söz verilmişti. “Mezun olanlarınız kadroya alınacaksınız” denilmişti. Ne değişti bilinmez ama aklıma gelen ilk şey “Yolcular terminali öğrendi, sizden istediğimizi aldık hadi bakın yolunuza” denilecek gibi kapı önüne konuldular.
Bu durumda kimi etkisiz, yetkisiz genel müdür Bilal Ekşi’ye mektup yazdı, kimi torpil aramaya koyuldu. Günün sonunda adamı olan işte kalacak adamı olmayan, deyim yerinde ise kodaman birinin desteğini bulamazsa yollar ayrılacak ve gençler kaderi ile baş başa kalarak yeni iş alanları arayacak.
Yazık ama değil mi?
Aynı durum İGA’da da geçerli.
Şöyle bir göz attım da İGA’nın “Ask Me” projesi medyada o kadar yer almış ki say say bitmez. NTV’den en küçük yayın organına kadar haber olmuş.
Kadri Samsunlu’nun kasıla kasıla, göğsünü gere gere anlattığı proje maalesef gençlerin sokağa terk edildiği bir şekilde sonlandırılıyor. Bekliyorum ki, Ask Me projesinin sona erdiğine dair bir basın bülteni yazılsın. Gençlerin sokaklara gönderildiği, işsiz bırakıldığı anlatılsın o basın bülteninde. Ama nerede o medeni cesaret. Umut tacirlerinin “sözleşmeli proje” zırvaları ne gençlerin karnını doyurur ne de beni ikna edebilir. Sonuca bakıyorum ben. İGA’da yüzlerce kişi TGS’de benim bildiğim elli kişi kapı önüne konuldu.
Dornier yalanı nasıl da patladı.
Bir sosyal medya mesajımda yazmıştım “Nerede o milli dediğiniz, seçim malzemesi yaptığınız Dornier uçakları” demiştim.
Demiştim de Almanya kendi öz be öz malını kendisi yapmaya başladı. Bize de yerli uçak diye yutturulan 2011 yılının yalanları kaldı.
Herkesi balık hafızası olarak görenler halen unutmadık bilesiniz.
Bizi de bu eleştirilerimizden dolayı tu kaka görenler utansın. Tabi utanacak, arlanacak yüzleri ve onurları var ise…
Yorumlar Tüm Yorumlar (176)