Geçen haftanın gündemlerinden biri rekabet kurulunun PGS’nin THY şikayeti ile ilgili kararı idi.
Esas itibariyle kamu’ya ait ticari bir havayolu yok gibi gözüküyor fakat işin aslı böyle değil her ne kadar THY’nin % 50’den fazlası kamuya ait olmasa da 7 kişilik yönetim kurulunun 5’i kamu tarafından atanıyor. Sonuç olarak THY kamu tarafından yönetiliyor fakat özel hukuk hükümlerine tabii ve idari hukuk olarak da kamu alanı değil. THY hem ana şirketi olan anonim ortaklık hem de TGS’den Aydın Uçuş Okulu A.Ş’ye kadar çok sayıda iştiraki ile sektörün % 50’den fazlasına hakim durumda.
**
Bu kadar hakim bir gücün özel sektöre bakışı çok önemli, eğer bu bakış negatif ise maça 1-0 mağlup başlıyorsunuz demektir. Bakış negatif mi değil mi bilenler biliyor hatta orman içinde fidan örneği ile aktarılan çarpıcı anekdotlar var. İşin bu tarafını bir yana bırakıp somut olana bakalım. Son günlerde tekrar gündeme gelen THY –PGS rekabeti ve rekabet kurulu kararı konusunu ve bu alanın perde arkasını biraz daha detaylı yazmak istiyorum.
**
Konuyu net anlamak için öncelikle rekabet kurumu’na kısaca değinmek lazım bu kurum ve kararları hakkında yanlış / eksik bilgiye dayalı yorumları son zamanda daha çok görmeye başladık.
-Rekabet kurumu özerk bir kurum olarak faaliyet gösterir.
-Karar organı olan rekabet kurulu 7 üyeden oluşur.
-Üyelerin tamamını ve başkan , başkan yardımcısını ilgili kurumlar tarafından gösterilen adaylar içinden bakanlar kurulu atar.
- Kurulun kararına esas teşkil etmemekle beraber ön çalışmayı raportörler hazırlayarak kurula sunar.
-Rekabet kurumu üç konuda yetkilidir ( satıcıların anlaşarak birlikte yüksek fiyat uygulaması , bir satıcının hakim durumunu kötüye kullanması , birleşme ve devir almaların rekabeti bozmasının engellenmesi )
- Kurul kararlarına karşı önce idari mahkeme sonrasında danıştay’da temyiz mümkündür.
**
PGS tarafından THY aleyhine yapılan şikayette özet olarak ; THY’nin hakim konumunu kullanarak ;PGS’nin yeni pazarlara girmesine mani olmaya çalıştığı ve mevcut PGS hatlarında ise PGS faaliyetlerini zorlaştırmak için THY’nin kasıtlı uygulamaları olduğu belirtilmektedir.
Rekabet kurumu raportörlerinin hazırladığı dosya içeriğine göre ;
- THY hakim konumunu menfi yönde kullanmakta ve maliyet altı yıkıcı fiyat politikası uygulamaktadır.
- THY yönetim kurulunda DHMİ genel müdürü ve/ veya benzeri konumda ki kişiler görev yapmamalıdır.
- THY yöneticileri arasındaki bazı yazışmalar ;
1- “ ……. Bey ; bildiğiniz gibi BRU-ESB seferleri 15 mayıs’tan itibaren AJET verilmiştir. IST-BRU gelip yatıya kalacak 4 seferimizi yaz döneminde hem Pegasus’u kesmek hemde IST aktarmalı Anadolu’ya gidecek yolcularımızı oraya aktarmak için BRU-SAW-BRU olarak değerlendirmek istiyoruz..”
2- “ ….Bey;
PGS Kasım 2010 sonrası koltuklarını vergiler dahil (…..) Euro’ya şimdiden satışa sunmuştur. Geçen yıl aynı konuda ön tedbir alınmadığı için fazla miktarda yolcu kaybedildiğini hatırlatır, aynı durumun tekrarlanmaması için karşı tedbir alınması hususunda bilgi ve görüşlerinizi arz ederim. İlgili havayolu bu kampanyayı geçen sene Eylül ayında başlatmış ((…..) Euro’ya (…..) bilet) ve bizim ileri rezervasyonlarımıza oldukça ciddi darbe vurmuştu.Yüksek sezonda bizim fiyatlarımızı yüksek tutmamız sayesinde ciddi kazançlar elde eden ve kış sezonunda yaptıkları yukarıdaki gibi kampanyalarla cesaret toplayan bu firmaların daha fazla güçlenmemeleri için özellikle 1 veya 2 yaz sezonunda düşük fiyat politikası izlememiz (DUS’ta konuştuğumuz gibi gerekirse hiç kâr yapmayarak) hususundaki teklifimizi yenilemek isterim….”
3- “………. Bey;
Malumunuz bizim DUSIST RT10 vergilerimiz ortalama 125 € (30€ DU dâhil) iç hat bağlantısı eklenince (40 EUR ilave YR vergisi) 165 € sadece vergilerle bile Pegasusu 2 ye 3 e katlıyoruz. Bir de ücret geldiğinde (artı Add Onlar geldiğinde) cazibemiz Pegasus’a göre çok daha düşük kalıyor. Pegasus bitecek dayanamayacak denilirken, Almanya çıkışlı destinasyon sayısını arttırmakta, biz ise bu dönemlerde bolca sefer iptal etmekteyiz. (Neyse ki, Ajet’in ESB seferlerini alması ile en azından DUSESB yi artık iptal etmemize gerek kalmayacak diye düşünüyorum.)
Sadece reklam değeri olması açısından uygun görülen bir zaman diliminde (LF lerin en
düşük olduğu dönemler) (…..)-€ luk ücret ile çıkmak bence isabetli olacaktır. Bunu belirli bir koltuk sayısı ile sınırlamak elimizde. 2011 yaz için ise erken satış yapılmasını tekrardan önermekteyim. Erken alanlar ödüllendirilsin derim. Pegasusu biraz daha zor durumda bırakmış oluruz. Uzun vadeli stratejik karar vermezsek, gelecekte daha da sıkıntıya düşebiliriz, ya da ileride Anadolu Jet ile seferleri icra edeceğiz….”
4- “…..29.06.2010 tarihinde THY Genel Müdür Yardımcısı başkanlığında gerçekleştirilen Pazarlama ve Satış Koordinasyon Toplantısı’nda görüşülen ve soruşturma kapsamında değerlendirilebilecek gündem maddelerine aşağıda yer verilmiştir:
Görüşülen Konular/Alınan Kararlar | Termin | Sorumlu |
6. Bir low cost havayolu Şam’a uçuşlar başlatmıştır. ………. konu ile ilgili Sivil Havacılığa yazı yazacaktır. | Tamamlandı | ………… |
22. Lion noktasına low cost taşıyıcıların uyguladığı ücretin aynısı uygulanacaktır. | Belirtilmedi | …………….. |
5- ……..
**
Yukarda yazılanlara karşılık olarak THY tarafın savunması ise ;
-İstanbul Atatürk Havalimanı ile Sabiha Gökçen Havalimanı’nın birbirine ikame pazarlar
olmadığı.
-AHL ve SGH ikame pazarlar olmadığından, ilgili coğrafi pazarın “SGH’den icra edilen iç
ve dış hat seferleri” olduğu ve hâkim durumun tespitinde de SGH’deki pazar paylarının
dikkate alınması gerektiği.
-AHL’nin transit uçuşlar için merkez konumunda bir havalimanı olduğu; buna karşın
-SGH iniş ve kalkışlı transit uçuşların sayısının AHL’ye kıyasla çok düşük olduğu;
dolayısıyla transit yolcular açısından iki havalimanının birbirine ikame teşkil
etmeyeceği.
-Soruşturma Raporu’nda “yıkıcı fiyat” uygulamasının olup olmadığının incelenirken
sadece THY’nin ilgili hatlardaki toplam maliyet ve gelirlerinin analiz edildiği, birim
fiyatlar, sefer sayıları ve doluluk oranlarının göz ardı edildiği ve fiyat unsurunun gözden
kaçırıldığı.
-Hakkında soruşturma yürütülen tarafın bilet fiyatlarının sürekli olarak Pegasus’un bilet
fiyatlarının üstünde olduğu.
-Rakibin pazardan çıkması ve/veya çıkma riskinin bulunmasının söz konusu olmadığı.
Soruşturma Raporu’nda yanlış maliyet kalemlerinin dikkate alınarak değerlendirme
yapıldığı.
-Soruşturma Raporu’ndaki ihlal tespitine konu olan davranışların süresinin kısa olduğu.
-THY’nin hasat imkânının bulunmadığı.
-THY’nin tüm işlem ve eylemlerinin nesnel ve meşru ticari gerekçelere dayandığı.
-THY’ye işlenemez bir suç isnat edildiği.
-Yıkıcı Fiyat uygulamasının esaslı unsurlarından olan “niyet”in ortaya konması gerektiği.
**
Yukarıda özetlenen PGS şikayeti , rekabet kurumu raportörleri tespitleri ve THY savunmaları sonunda ; 7 kişilik rekabet kurulunun oy çokluğu ile THY lehine verdiği karar Ankara 11. İdare mahkemesi tarafından uygun bulunmamış ve yeniden karar tesis edilmesi talebiyle rekabet kurumuna gönderilmiştir. Mahkeme kararından sonra Rekabet kurumunun iki tercihi vardı ya mahkeme kararına uyup yeniden THY için soruşturma açmak ya da Danıştay’a temyiz başvurusunda bulunmak.Rekabet kurumu ilk şıkkı seçti ve THY aleyhine yeniden soruşturma kararı verdi,şimdi kurum raportörleri tekrar inceleme yapacak ve kurul yeni bir karar verecek sonucu hep beraber bekleyip göreceğiz.
Saygılarımla.
Erdal GÜLMEZ
Yorumlar