Geçen hafta İlker beyin 16 şirkette Yönetim Kurulunda görev ifa ettiğine ilişkin bir yazı yazdım. Konum moda olan kaç yerden maaş alıyor değildi. Ben işin başka tarafı ile meşguldüm. Bir insan bu kadar işi nasıl yapabilirdi? Tabii değişik yorumlar geldi. Herkes parayla meşguldü. Alıyor, almıyor. Gelelim hikâyemize.
BİR HİSSEDAR TOPLANTIDA YAPTIĞI KONUŞMAYI KAYDETTİRMİŞ: Sektörden tanıdığımız biri THY Genel Kurulunda bir konuşma yapmış ve bunu görsel bant kaydına özel olarak aldırmıştı. Ve de bunu bir sitede yayınladı. Önemli bir şeydi Türk Hava Yolları Genel Kurul toplantısında konuşma yapmak. Her ne ise birkaç gün sonra toplantı tutanağı geldi./ yayınlandı. Videoda seyrettiğin / dinlediğim hususların büyük bir kısmını tutanakta göremedim. Bu da genel kurulda konuşulanların her zaman toplantı
KURUL BAŞKANLIĞINA THY YÖNETİM KURULU BAŞKANIN ADAY GÖSTERİLMESİ DOĞRU MU? Yapılan tüm toplantılarda Genel Kurula THY’ nin bağlı olduğu kurum temsilcilerince sunulan teklif ve büyük hisse sahibi tarafın oyları ile THY Yönetim Kurulu Başkanı Genel Kurul Toplantı Başkanlığına seçiliyor. Bunun kanuna aykırı bir tarafı tabii ki yok. Ancak bunun kesinlikle etik olmadığı ortada. Zira ne bizim ticaret kanunun da ne de THY Ana sözleşmesinde Genel Kurul toplantısında Başkanlık görevinin THY kanadının tepesine verileceğine dair bir hüküm bulunmuyor. Hatta hissedar olmayan bir görevli bile Genel Kurul toplantısında Başkanlık görevini üstlenebilir. Düşünün ki Genel Kurul katılımcılarından ibra bekleyen ve göreve yeniden seçilme beklentisi olan ( Bu cümleyi yazmak bile bana komik geldi ) bir şahıs o toplantının Başkanlığını yürütüyor. Olmaz ya o Başkanın THY’ deki ana görevi ile ilgili olarak bir de ibra edilmediğini düşünün. Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı, Başkanlık görevini yürüttüğü Genel Kurul toplantısında ibra edilmedi. Ekte sizlere bu konu ile ilgili çok ciddi bir makalenin linkini sunuyorum. https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/214028 Eskiden tutanakların ana şablonu (THY Hukuk Müşavirliği tarafından hazırlanır ve elde mevcut kayırlardan toplantıdaki konuşmalar ( özet olarak) hazırlanmış olan şablona geçirilerek, kontrolleri sağlanırdı. Sonrasında toplantı katılımcısı olan hissedarlar ve Hükümet Komiseri tarafından imzalanan tutanak ve diğer vesaikin bir kopyası Türk Hava Yolları ilgili ünitesinde muhafaza edilmek üzere şirkete teslim edilirdi. Tabii Genel Kurulun kaydedilen sesli ve görsel kayıtları ile birlikte. Şimdi düşünün Genel Kurul toplantısına Başkan olarak seçilen zat başka biri olsaydı, aşağıdaki anlatımda ifade edilen hususlar yaşanır mıydı?
Şimdide muhtemelen aynı işlemler yapılıyordur. Ancak şirketin ilgili ünitesinde muhafaza edilip edilmediğini bilemiyorum. Var mı? Yok mu? Verir misiniz? Vermez misiniz? Yoksa veremez misiniz?
HAZİRUN’ DAN YETKİ ALMAMIŞ BİR TOPLANTI BAŞKANININ HİSSEDARLARI TEMSİLEN TOPLANTI TUTANAĞI İMZALAMA YETKİSİ VAR MI? Normalde, Genel Kurula iştirak eden hissedarların Toplantı tutanağının divan heyetince imzalanma yetkisini alınacak bir kararla divan heyetine vermiş olması gerekir. Bunun esas olmasına rağmen hissedarlara gönderilen toplantı davet yazısında yer alan toplantı gündeminde böyle bir konu ile ilgili bir madde bulunmuyor. Hali ile toplantı tutanağında da böyle bir yetkilendirmenin yapılmış olduğu kayda geçmiş değil. Dolayısı ile ekteki toplantı tutanağında devlet kurumunu temsilen toplantıda görevlendirilen Bakanlık temsilcisinin imzası olmasa durum iyice kötü. Bu çıkış noktasından hareketle İlker Beyin ve muhtemelen İlker Bey tarafından önerilen toplantı yazmanı olarak belirlenmiş olan zatın tutanakta bulunan imzalarının geçerli olmadığı ortada. Bu konuda İlker beyde, yazman olan beyefendi de yetkisizdir. Bunu düşünmemiş olmak ise Ticaret Bakanlığı İstanbul İl Ticaret Müdürlüğünün resmi yazı ile görevlendirdiği Bakanlık temsilcilerinin bir görev hatası / ihmali olarak yorumlanabilir. Ancak şekil şartı yerine getirilmemiş önemli değil diye düşünülemez.
Evet, Genel Kurul Toplantısı Başkanlığına kimin getirileceğine ilişkin teklif Genel Kurulda oylanmış ve kabul edilmiştir. Tabii ki bunda sorun yok. Başkan seçilmek başka bir konu, iştirakçileri temsilen imza yetkisi almak / kullanmak ise bambaşka bir konudur. Bilmem yanılıyormuyum? Hukukçular yanılmadığımı söylüyor.
Eskiden bu iş nasıl mı yapılıyordu? Eski tarihli toplantıların davetiye ve tutanakları incelendiği takdirde böyle bir maddenin / kararın varlığı davet belgesinde yazılı olan toplantı gündeminde ve de toplantı tutanağında görülebilecektir. Görülmese bile bu konuda eskiden hata yapılmış olması bu gün de aynı hatanın sürdürülmesini ve mazur görülmesini gerektirmez. Bu da ayrı bir konu.
16 ŞİRKET İÇİN DE YK ÜYESİ BULUNMAYAN VE DOLAYISI İLE HUZUR HAKKI ÖDEMEYEN KURULUŞLAR VAR. İlker beyin 16-17 şirketten huzur hakkı ödemesi aldığını haber yapanlar önce konuyu tam öğrenmelidirler. Pratt&Whitney THY Teknik Uçak Motoru Bakım Merkezi Ltd. Şti. Türk Hava Yollarının iştirakleri arasında Yönetim Kurulu Başkan ve üyelerine huzur hakkı ödemesi yapmIyor. Zira organisazyonunda Yönetim Kurulu yok. Limited şirketlerde Müdürler kurulu var. Ve de İlker Bey bu şirketin tepelerinde bir yere Bilal Ekşi Beyi THY’ yi temsilen atadı.? Neden mi? Bahis konusu şirketin iştigal konusu ile Bilal Ekşi beyin kariyeri uyumlu ve de İlker bey, THY Genel Müdürünün bilgi ve tecrübesi ile Yönetim konusundaki maharetine (?) çok saygı duyar ve de bunu her fırsatta gösterir (?) Bu saydıklarım sizlerce de yeterli bir neden değil mi? Kimse bu görevlendirmede başka nedenler aramasın Lütfen.
İLKER BEY BU KONUDA MODAYI TAKİP ETMİYORMUŞ. İlker Beyin THY ile birlikte 15-16 şirketinde Yönetim Kurulu Başkanı ve Yönetim Kurulu üyesi olduğuna ilişkin haberler yayınlanınca İnternette paylaşılan ilk bilgi Sn. Başkanın THY ve TGS dışında hiçbir kuruluştan huzur hakkı ödemesi almadığına ilişkindi. Daha sonra ise Türk Hava Yollarının basın sözcüsü İlker beyin görev yaptığı bu kuruluşlardan yalnız Türk Hava Yollarından ödeme aldığı şeklinde beyanat verdi. Şu an için elimizde net olan tek bilgi bu. Bana kalırsa basın sözcüsünün ilk söylemesi gereken şey, haberlerde belirtilen şirketlerin / iştiraklerin hepsinde yönetim Kurulu bulunmadığı olmalıydı. Bunu söyleseydi haberi daha çıkış noktasında ezmiş olurdu. Her ne ise, Sn. sözcünün açıklamasına göre Sn. Aycı bu konudaki modayı takip etmiyorlarmış. Tabii ki İlker Bey bu konuda bir açıklama yapmadı. Zira bu haber sanal medya çıkışlıydı ve koskoca Yönetim Kurulu Başkanı bunlarla muhatap olacak değildi herhalde. Ben de bu konuyu benzer bir şekilde GÖREV YAPTIĞI TÜM KURULUŞLARDAN HUZUR HAKKI alıyordu / almıyordu demeden, kişisel bir görüş eklemeden köşeme aldım. Ve de yazıda da bu konuda eldeki tek beyana itibar edilmesi gerektiğini söyledim. Tabii fazla olmamakla birlikte yorumlar gelmeye başladı.
PEK AKILLI SAYILAMAYACAK BİRİNİN YORUMU: Akılsız dostun olacağına akıllı düşmanın ( tabii ki düşman kelimesi bana uygun değil) olsun sözünü doğrulamak istercesine bir okur tüm zekâsını kullanarak “Ne biçim yazı başlığı altında, böyle aptal yazılar yazma. Adamlar bilgi de vermiş. Daha ne. Amacın başka tabii. Seni bu şirkete alan.” şeklinde bir yorum gönderdi?
VE DE O HİSSEDARIN MUHALEFETİ, Bunu takiben tanıdığım / tanıdığınız yine sektörden bir arkadaşımız ise gönderdiği yorumunda ( İsmi toplantıda hazır bulunan hissedarlar listesinde kayıtlı ) 2018 yılı Genel Kurul Toplantısında Divan Başkanı ve THY Yönetim Kurulu Başkanı’na “ Bu kadar şirkette YK Başkanlığı yapıyorsunuz? Bu kuruluşlardan huzur hakkı ödemesi alıyor musunuz” diye sorduğunu ve aldığı cevabın düşündüğümüz gibi olmadığını, Sn. Başkanın kendisini / sualini “ elbette alıyorum “ diye cevapladığını yazdı. Evet, o tarihlerde bu konu kamuoyunun bu denli dikkatini çekmemiş ve söylentiler bu günkü kadar tırmanmamış ve yazılı ve sözlü basına konu olmamıştı. Buna rağmen Sn. Başkana yöneltilen bu sual ve kendilerinin verdiği cevap toplantı tutanağında yer almamış. Tıpkı yazının başında bahsettiğim örnekteki gibi.
BU ÖDEMELERİN YAPILIP YAPILMADIĞI NASIL VE NEREDE GÖRÜLÜR. Evet, İlker Beyin söz konusu kuruluşlardan huzur hakkı ödemesi alıp almadığı İştiraklerin mali tablolarında görünür. Bu ödemeler uyanıklık edilip personel giderleri içine sıkıştırılmış ise tabii ki kayda rastlayamazsınız ama muavin defterde bu kayıt mutlak çıplak olarak mevcuttur. Ancak THY büyük şirket. hesap,kitap her şey bilgisayar ortamında. Dolayısı ile Muavin defter falan yok tabiiki. Yanlış anlamayın lütfen bu defteri kullanmanın kanuni bir zorunluluğu yok. Ama bu doğru ise başka bir deyişle beyefendiye huzur hakkı ödeniyorsa bunu belgelemenin bir yolu vardır tabii ki. Şayet ödeme elden verilmiyorsa / alınmıyorsa. Bu da mümkün değil. Hani derler ya Demokrasilerde çare tükenmez..
AYNI HİSSEDARIN 2020 YILINDAKİ TOPLANTIDA MUHALEFET ŞERHLERİ TUTANAKTA NASIL YER ALDI? 2020 yılında hissedar bıkmadan aynı suali bir kez daha yönlendiriyor. Ve de huzur hakkı ödemesi ile ilgili olanda dahil 4 adet muhalefet şerhini elektronik ortamda Toplantı Başkanlığına gönderiyor. Bu şerhlerden 3’ ü toplantı tutanağında yer alıyor ve de 1. şerh’e tutanakta yer verilmiyor. Sistem bunu otomatik olarak yapıyor demeyin lütfen. Zabıtta yer verilen 3 şerhin hepsi kimse okuyamasın formatına ( ? ) dönüştürülerek yazılmış. Lütfen ektedeki nota bakın. 14 sayfalık bir toplantı tutanağı. 13 sayfası ayrı bir yazı karakteri ve puntosu ile yazılmış 14 ncü sayfa ise kimse okumasın formatında. Bulanıklaştırılmış, küçültülmüş. Vede bu hissedarın tutanakta yer verilmeyen muhalefet şerhi ise muhtemeldir ki aksi bir tesadüf olarak İlker beye yöneltilen sual konusundadır.Tabii başka bir konu da olabilir. ( TIKLAYINIZ. TOPLANTI TUTANAĞI ) Toplantı tutanağının sayfa 13 ek 4 sayfasındaki yazıyı ( punto, karekter, bulanıklaştırma ve harflerin kaydırılması ) tutanağın diğer sayfaları ile karşılaştırın. Tatmin olmazsanız o saydadaki muhalefet şerhlerini % 200 büyültün. Okumanın yine mümkün olmayacağını göreceksiniz. Ben denedim ama isterseniz Google amcadaki taranmış PDF yazıları düzeltme vb.. programları siz de deneyebilirsiniz.
İLKER AYCI BEY HIRSINI YENEMEDİ, VE BUNU UNUTMAYALIM DİYEREK NE YAPILACAĞINI ADETA BİR ŞEKİLDE ORTAYA KOYDU: Evet Sn. Aycı bu durumda hırsına mağlup olmuş ve kişisel görüşüme göre çok hatalı profesyonellikle bağdaşmayan aşağıdaki açıklamayı yapmış.Bu açıklama basında da yer aldı.
Sn. Aycı; bu açıklamasında 'Tüm hissederların oy kullanma konusunda özgürlüğü ve hakkı vardır. Ancak bu süreçte Cumhurbaşkanımızın dün başlattığı milli seferlerbelik kampanyası şeklinde başlatılan insiyatifin aynı doğrultuda yönetim kurulu üyelerinin bu çabasını anlamaktan yoksun bu zihniyeti genel kurul huzunda kınıyorum' dedi. Bu ilgisiz alakası kötü niyetli şirketimize duyduğu hıncı ve hesaplaşmasını her genel kurulda bitiremeyen bu algı yoksunluğunu kınıyorum. Dünya havacılığı zor günler geçiriyor. Şirketimiz 87 yıllık tarihinde en zor mücadelesini yaşıyor. Bunu anlamayan bu arkadaşımızı ve kullandığı oy biçimini huzurlarınızda kınıyorum ve genel kurulumuzun da huzurunda bunu kayıt düşüyorum. Bunu unutmayalım diyorum' dedi.
Yazdığı seslenişte “ Bunu unutmayalım diyorum” sözünün gereği bir şekilde gerçekleşti. Birileri bunu unutmadı, hatırladı ki aynı hissedar 2021 yılı Genel Kurul toplantısına girebilmek için yaptığı iki denemede de başarılı olamadı. Bilgisayar sistemine kimler tarafından kurulduğı bilinmeyen duvarı aşması ve toplantıya girmesi mümkün olmadı. Başka bir deyişle toplantıya iştiraki engellendi. Kim unutmadı, kim unutturmadı, kim hatırlattı onu ben tabii ki bilemem. Bildiğim bir tek şey varki İlker bey ne yapılması gerektiğini yazdığı notda üstü kapalı da olsa ifade etmişti. Neticeten hissedar, toplantı başkanının bir anlamda yönlendirmesi ile bir şekilde cezalandırılmıştı. Daha önce böyle bir olay yaşadınız mı? Hiç gördünüz, duydunuz mu bilemem?
BU HİSSEDAR NE YAPARSA BENZERİ BİR OLUŞUM YAŞAMAZ?: Bu hissedar yüksek tahsil yapmış. Ama bir Halkla İlişkiler Uzmanı değil. Bu şahıs 2022 yılı toplantısından bir hafta önce Ticaret Bakanlığının ilgili ünitesine yazılı olarak ve evrak alındı kayıt numarası talebi ile bizzat müracaat etse ve bu hikayeyi kısa ve öz olarak yazdığı başvuruyu teslim etse. Ayrıca bu müracaatın Genel Kurul toplantısı öncesi bir gazetede de yayıınlanmasını da sağlasa. Ve de daha sonra, Genel Kurul günü bilgisayar üzerinden toplantıya girme girişiminde bulunsa olur değil mi? Buna engel yok. Refüze edildiği Genel Kurul Toplantısından tek farkla bu müracaatı yapmadan önce yanında bir, iki adet gazeteci, bir bilgisayar uzmanı ve hissedarın Genel Kurula giriş için yaptığı işlemi ve sonucunu doğrulayacak veya hatalı bulup bunu resmi dokümanına yazacak bir noter bulundursa, acaba toplantıya yine kabul edilmez mi? Yine duvara toslatırlar mı kendisini. Hele hele aynı loksayondan, aynı anda başka bir hissedarında toplantıya giriş başvurusu yapmasını sağlarsa ballı börek. Toplantıya kabul edildikten sonra mühalefet şerhleri geçen defa yapıldığı üzere zabıta “ kimse okuyamasın formatında” geçilebilir mi? Ve de toplantıya iştirak eden bakanlık temsilcileri toplantı zaptının okunamayan muhalefet şerhlerinin bulunduğı sayfanın uygunluğunu attıkları paraflar ile tasdik ederler mi? Hiç zannetmem.
Bir ağabeyimiz uygulaması pek yaygın olmamasına rağmen ( Kendisi 72 yaşında ama örneğini bir kez görmüş ) bu tür toplantılarda hissedarın talebi üzerine, nedeni hususunda belgelerle ikna edilmeleri halinde gözlemci olarak bir Asliye Ticaret Mahkemesi Hakiminin toplantıya iştiraki için talepte bulunabileceğini söylemişti. Kulağımda kalmış.
Her ne ise bu tür toplantılarda yapılma ihtimali olan uygunsuzlukları değişik bir PR uygulaması ile kesinlikle önleyecek başka, kısa bir yöntem daha var. Oda bana kalsın şimdilik. Eğer isterse 2022’ de ki THY Genel Kurulu on beş gün önce bu hissedara satarım fikrimi.
TÜM BUNALARA DEĞER Mİ? Farz edinki İlker bey bu şirketlerin tümünden huzur hakkı ödemesi alıyor. Bunu alan bir çok kişi çıktı ortaya. Gazeteler yazdı, haberlerde söylendi, İki gün konuşuldu ve sonlandı konu. Alsa ne olur, almasa ne olur? Kanunda alamaz diye bir madde de yok. Kaldı ki THY Özel şirket statüsünde ya. Ama İlker Bey, tutumu ve yazdığı baştan sona hatalı açıklama notu ile ve de adamın muhalefet şerhlerini okunamaz hale getirtip alay eder gibi yayınlatarak birde altına paraf atması konuyu o kadar tırmandırmış ki olup bitenin / olacakların bu hissedar tarafından takibini vazgeçilmez hale getirmiş? Değermiydi bilemem. Bana göre değmezdi.. Benim bu kadar yazmama da, o hissedarın bu denli sinirlenmesine de.
Ancak bazı konularda, bu işleri ben dizayn ederim, herkes de olur der ve ses çıkartmaz kabullenir diye düşünmemek gerek. İşte bu örnekteki gibi biri çıkar, olmaz der. Bunu görmek bazılarımıza güzel gelebilir. Bu gün muhatap olmadığın, kullandığı oyun biçimini ( ? ) kınadığın ve tüm hissedarlara unutulmaması uyarısında bulunulan vede 2021 yılı Genel Kurul toplantısına katılması engellenen insanı gün gelir muhatap almaya mecbur olursun. Burnu büyük insanlara bunu yaşatmak da fena olmaz. Haksızmıyım. Değerse bir tek bunlar için değer.
İnsanoğlu sevdiği, saydığı ve korktuğu birini korumak için çok şey yapar. Ama, verdiği destek kendisine bir sorumluluk yüklemeyecekse yapar bunu. Şayet kişisel sorumluluk yaratıyorsa üstü de olsa, korksa da başka birinin kendisini hiç ilgilendirmeyen maddi bir konusunun değişik yorumlanmasını sağlamak için kimse kendini ortaya atmaz.
Evet bunları yapanlar herhalde şirketin insanlarından biri veya bir kaçı. Kimdir, kimlerdir bilemem.Ama herhalde Türk Hava Yollarında Levazım Müdürlüğünde çalışan bir değildir bilgisayara duvar inşa eden. Bu da demektir ki yazıda yer alan Genel Kurul toplantısı sonrası yapılanları ( Gönderilen 4 muhalefet şerhinden yalnız birinin silinmesi ve diğer üçünün “kimse okuyamasın” formatına çevrilerek tutanakta yer verilmesi, Hissedarın 2021 yılı toplantısına girişine engel olunması, okunamayan şerhlerin yer aldığı zabıt sayfasının Bakanlık temsilcisi ve İlker bey tarafından alay edercesine paraflanması vb..) tekrarlayacak biri 2022’ de zor çıkar ortaya. Çıkarsa da kendisi bilir. Sahi toplantı tutanağının her sayfasında yer alan o parafların bir anlamı olmalı değil mi? Muhtemel bir farketmedik veya sehven olmuş beyanının mazeret teşkil etmeyecektir. Evet kimin yaptığı belli değil tabii ki. Önemli olan kimin yönlendirdiği.
Kişisel sorumluluklar netleştikten sonra bu anlatılanları bir kez daha yapacak kimseyi bulmak imkansıza yakındır. Hele İlker bey görevden ayrıldıktan ve korku kalkanı ortadan kalktıktan sonra hiçbir şey sormadan olanlar bir tarafa, olmayanları bile anlatmaya başlar bir kısmı. Evet, İnsan yapısı itibarı ile önce kendini düşünür? EN İYİLER BİLE BENCİL DÜŞÜNCELERDEN UZAK DEĞİLLERDİR demiş Victor Hugo. Güzel Cümleler. Bakalım bu sözler doğrumu?
2022 yılının 5. ayına daha çok var. Kim öle kim kala. Allah bilir. İlker Bey o tarihe kadar bulunduğu yerde mi, aynı görevde mi? O da belli değil. Bakarsınız bunlara hiç gerek kalmaz. Eğer varsa, bir bankadan bu işleme ilişkin hesap belgesi sızıverir. Veya şirketten / şirketlerden biri gevezelik eder. MALUM BİR SIRRI ANCAK ÜÇ KİŞİ SAKLAYABİLİRMİŞ. O DA İKİSİNİN VEFATINDAN SONRA. Oysaki bu konuda doğru her ne ise onu, doğruyu bilen çok kimse var. Allah hepsine / hepimize sağlıklı ömürler versin.
Yorumlar Tüm Yorumlar (70)