THY’ de tasfiye konusu Havasen’ in duyurusu ile gündeme geldi. Temenni ederim ki yanlış bir duyum olsun. Ama ya değilse? Havasen duyurusundaki konulara dokunmadan önce bu hususun doğru olması halinde, söz konusu resmin renkleri abaca neye dönüşecek Tabii ki siyah beyaz.
Hatırlarsanız Sn. Aycı Pandemi’ nin başında THY’ nin o an için en önemli konusunun başında çalışanların korunmasının geldiğini ifade etmişlerdi. Aslında yaptığı tüm konuşmalarda da açıklıkla vurguladı. Ve de Sn. Aycı her fırsatta çalışanlara teşekkür ederek bu sözünü tekrarladı. “ Personele sahip çıkmak önceliğimizdir “ Daha öncesine gidersek Sn. Aycı Cüneyt Özdemir ile yaptığı görüşmede kendisinden pek duymaya alışık olmadığımız şeyler söylemişti. “THY'nin önemsediği en önemli konu 2020 ve 2021 yılının ne kadar kâr getirdiği değil. Gücümüz yettiğince istihdamı korumaktır. Çalışanları korumak çok önemli diyerek sözlerine devamla Sendika ve personel ile birlikte çalıştıklarını belirten Aycı, Yetişmiş insan kaynağımız var. Onlar için dayanacağız. Bizim için en önemli konu, öncelikle yolcumuzun, sonra çalışanın ve en sonra da şirketimizin sağlığı ( ? ) sıralamasını yapmıştı. Şirketin sağlığından önce personelin, çalışanların sağlığının daha önemli olduğunu ifade etmişti. Şimdi oturup THY’ nın gücünü tartışmanın zamanı değil.
PROTOKOLDAKİ MADDELER MAKAMA ANLATILIRKEN, MEVCUT EKSİKLİKLER AÇIK AÇIK BELİRTİLDİ Mİ?
Evet, Hava- İş Sendikası ile THY anlaştı ve de buna ilişkin bir protokol imzalandı. Toplantıya iştirak eden Sn. Cumhurbaşkanımızın bu protokolü eline alıp okuduğunu zannetmiyorum. Sözleşme metni ya toplantıdan önce kendisine okunmuş ya da şifahi olarak özetlenmiştir. Bu konuda Sn. Cumhurbaşkanına bilgi sunan herhalde Hava-İş Başkanı değildir. Mutlak THY cenahının en tepe noktası yapmıştır bu bilgilendirmeyi. Acaba Sn. Cumhurbaşkanına, protokolün uygulanma süreci boyunca çalışanların işten çıkartılmasının ve de protokolün tarafı olan personelin ücretsiz izne çıkartılmayacağı hususlarına ilişkin maddelerin dokümanda bulunmadığı kendilerine ifade edildi mi? Mutlak ifade edilmemiştir. Acaba makama bunun tersi söylenmiş olabilir mi? Öyle bir yalan söyleyebileceklerini zannetmiyorum. KÇÖ uygulanma şartlarına işten çıkartılma yasağı maddesinin konulmasını ben mi sağladım? Bu uygulamaların amacı neydi? İstihdamı korumak. Sn. Cumhurbaşkanının öncülük ettiği KÇÖ uygulamasının en önemli iki hususunu THY çalışanlarından esirgemesi sizlerce normal mi? Bu bana ilk günden beri ters geliyor
Evet, THY Sendika ile imzalanan protokol sonlanmadan tensikat yapma yolunu seçerse: protokole “ bu süreçte işten kimsenin çıkartılmayacağına ilişkin maddenin konulmamasının o dönemde ifade edildiği üzere sehven yapılmış olmadığı ve çalışanlara YALAN söylenmiş olduğu net bir şekilde ortaya çıkmış olacaktır. Yanılıyor muyum? Bunun önde gelen sorumlusu çalışanlarının hak ve hukukunu korumakla görevli olan sendikadır. Pandemi sürecindeki her türlü basın görüşmesinde öncelikli hedefinin çalışanları korumak olduğunu gerine gerine ifade eden Sn. Aycı’ da müteselsilen sorumludur. Bu ihmal kime hizmet eder, kime yarar diye sorarsanız, tabii ki işverene. Evet, Sendikanın bu iki hususu dikkate almamasını ihmal olarak yorumlamak mümkün değil. Bunun hesabı sorulmalı mı? Evet. Mutlak. Bunu kim yapacak diye sorarsanız? Bu günkü sendika Yönetimini iş başına oyları ile getiren çalışanlar sendika seçiminde bu suali oyları ile sormalıdırlar. Peki, İlker Beye kim hesap soracak? O da belli. Eğer bu durum çağrılı olduğu toplantıda kendisinden saklanmış ise Cumhurbaşkanımız bunun hesabını soracaktır. Şu anda İlker beyin her türlü sorununu gününde Makama anlatabilecek ve makamı ikna edebilecek en büyük dayanak olarak bilinen Berat Bey’ de eskisi gibi etkin olmadığına göre Sn. Cumhurbaşkanının bu kadar yoğun konular içerisinde hafızasını zorlayarak o toplantıyı hatırlaması bizleri rahatlatacaktır. Bunlar benin kişisel düşüncelerimdir. Hesap sormak bir tarafa Sn. Cumhurbaşkanımızın. Sn. Aycı’ya teessüf etmesi bile yeterlidir.
İSTİHDAMINI KORUYAN BİR EKONOMİ YURT DIŞI ETKİLERLE OLUŞAN ŞOKLARA KARŞI DAHA DAYANIKLI OLUR. (01 Mart 2021. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan )
Evet; Türk Hava Yolları halka açık bir özel şirketse de devletin ve hükumetin Havayolumuz üzerinde etkili olduğu bilinen bir gerçek. Ve de Devletin de Hükumetin de başında Sn. Recep Tayyip Erdoğan var.
Şimdi düşünün, Sendika ile yapacağı protokole Devletin en tepesini davet eden Türk Hava Yolları yapacağı kapsamlı tensikatı ona sormadan yapabilir mi? Mümkün mü böyle bir şey. Bana göre hayır. Mantık böyle çalışıyor. Peki, Sn. RTE dün gece ( 01.Mart
2021) Pandemi yasaklamaları konusundaki açıklamalarından önce Ekonomik duruma değinirken ne söyledi? Dinlediniz mi? “ İstihdamını Koruyan Bir Ekonomi Yurt Dışı Etkenlerle Oluşan Şoklara Karşı Daha Dayanıklı Olur.” Şu anda her ne kadar gündemde değişik konular yer alıyorsa da, kim ne derse desin ülkenin en önemli gündem maddesi Ekonomi. Ve de bu konuda THY çalışanlarının sigortası Sn. Cumhurbaşkanıdır. Devlet kendi uygulamasında yer alan çok önemli esasların avantajını Türk Hava Yolları çalışanlarından neden esirgemeyecektir kanaatindeyim? Daha doğrusu Sn. Cumhurbaşkanı THY’ ye atadığı tepe yöneticinin Sendika ile birlikte yaptığı vahim hatayı düzeltmiş olacaktır. Temenni ederim ki yanlış düşünüyor olmayayım.
BU SİGORTANIN SONLANMA TARİHİ NORMAL OLARAK PROTOKOLÜN BİTİŞ TARİHİNE KADAR OLACAKTIR
Tabii ki bu sigortanın süresi protokolün geçerlilik tarihinin sonuna kadardır. Dün normalleşmeye bir adım atıldı. Restoran ve kafelere % 50 kapasite ile çalışma izni verildi. Bu gün televizyon haberlerinde bu konuda çalışan insanların patronlarına işten insan çıkaracak mısınız şeklinde yöneltilen suali “başka ne yapabiliriz ki” diye cevapladıklarını dinledik. Tüm sektörlerde bu sıkıntının yaşanacağı ortada. Şu an için diğer sektör çalışanları adına isteyebileceğimiz tek şeyin KÇÖ uygulamasının uzatılmasından öte değil.
SAVUNMA ÜÇ HUSUSU İÇERMELİDİR. DOĞRULUK, ŞEFFAFLIK VE ZEKÂ. SAVUNMAYA GEÇMEDEN İYİ DÜŞÜNMEK GEREK.
Evet, 28 Şubat Pazar günü Havasen bir duyuru yayımladı. Ve de Türk Hava Yolları uçak süratine yakışır bir şekilde 01 Mart Pazartesi günü bunu cevapladı. Başlıkta “Böyle Bir Dönemde THY’ye Yük Olmayız" diyordu Sn. Aycı. Evet, belki de THY’ ye yük olmayıp istifa edeceğini mi duyuruyor diyerek gülümsedim kendi kendime. Oysaki YK Başkanı Havasen’ in duyurusunu cevaplıyordu. Daha doğrusu duyuruda geçen bir konuyu. 340’ ın üzerinde araç kiralama konusunu. Bu konu ile ilgili detaylara şu anda girmemek gerek. Ve de işin detayı şartnamelerde kayıtlı. Sn. Aycı’nın açıklamasında dikkatimi çeken husus ise THY’ nin bu konuda iştiraki olan kuruluşlar adına da ihaleye çıkmış olması. Neden ki? Hani 10 ton patates alırsak kilosu falan meblağdan alırız. Oysa aynı satıcıdan 50 ton patates alırsak fiyat şuna düşer? Hani sürümden kazanmak derler ya. Bilmem ki patates alımı gibi araç kiralamanın hesabı da bu mantığa göre mi çalışır?
Bildiğim tek şey Türk Hava Yollarının bu ihaleyi açık bir şekilde organize etmesinin gerekliliği.
HAVA SEN DUYURUSUNDA DİLE GETİRİLEN EN ÖNEMLİ KONU THY’ NİN ARAÇ İHALESİ MİYDİ?
Gelelim esas konumuza. THY bu konuyu araç kiralama konusunu cevapladı veya Sn. Aycı’nın incileri dökülmesin, THY kamuoyunu bilgilendirdi diyelim. Peki; Havasen duyurusunda çalışanlar açısından araç kiralama konusundan çok daha önemli hatta hayati hususlar yer almıyor mu? THY’ nin bu konudaki tutumu insanları başka düşüncelere itmez mi? O konular için sükût ikrardan gelir mi diyelim veya öylemi düşünelim. Savunma üç hususu içermelidir. Doğruluk, şeffaflık ve zekâ. Madem namuslu ve şeffaf bir ihale yapılarak duyurudaki konulardan birinde bu hükümler yerine getiriliyor o zaman açıklamaya ne gerek var ki. İhale sonlanınca nasıl olsa görülürdü. Bu açıklamayı yapıp bunun içinden çıkartılacak diğer suallere muhatap olmanın âlemi var mı? Haydi, şimdi de onları da cevaplayın. Evet, şimdi geri kalanları da cevaplayın. PERSONELDEN GEÇMİŞ KONULAR İLE İLGİLİ SAVUNMA TALEP ETMEYE BAŞLADINIZ MI? BİR TENSİKAT HAZIRLIĞI YAPIYOR MUSUNUZ? PROTOKOLE İŞTEN ADAM ÇIKARTILMAYACAK VE PERSONEL ÜCRETSİZ İZNE ÇIKARTILMAYACAK HUSUSLARININ KONULMAMASI SENDİKA İLE ARANIZAKİ SÖZLÜ PROTOKOLLE Mİ KARAR ALTINA ALINDI. VE DE CUMHURBAŞKANIMIZA PROTOKOLDE BU HUSUSLARA YER VERİLMEDİĞİ İFADE EDİLDİ Mİ?
KANUN NE Kİ? ŞARTNAMEYE BİR MADDE KOYARIZ OLUR BİTER.
Malum, Kamu ve mahalli idarelerde üst düzey yönetici, genel müdür ve daire başkanlarının araçlarında "çakar lamba" kullanması 1 Kasım 2019’ dan itibaren yasaklandı. Geçiş üstünlüğüne sahip oldukları açıkça belli olan ambulans, itfaiye ve kolluk araçları ile güvenlik ve risk-tehdit değerlendirmesi kapsamında yayınlanan usul ve esasların ekinde bildirilen "devletin en üst protokolünde bulunan makamlara tahsis edilen araçlar ve bu makamların korumasından sorumlu koruma araçları çakar şeklinde tabir edilen ışıklı uyarı sistemlerini kullanabilecek. Bu araçlar dışında hiçbir araçta çakar olarak tabir edilen sesli uyarı işaretleri kesinlikle kullanılmayacak. Mevzuat böyle diyor.
Türk Hava Yollarının 374 araç için açtığı ihalede ise bir madde var. Ne diyor? “Türk Hava Yolları uygun gördüğü araçlara çakar lamba monte etme hakkına sahip olacak ve yüklenici firma buna müdahale edemeyecektir.” Kanun ne ki? Yönetim kanuna ters
olan bu uygulamayı resmi şartnamelerine koymakta sakınca görmemiş. Herhalde Çakarlı lambayı THY’ nin güvenlikçileri istemiştir. (?) Hepimiz çakarın kimin arabasına takılacağını düşünebiliyoruz. Güler misin? Ağlar mısın? Kanuna ters bir hususu şartnameye koymak. Bana komik geldi. Şartnameyi düzenleyenin, onaylayanın eline sağlık. Güldürdü bizi
YAPILAN BİR SAVUNMA DEĞİLDİR.
İlker beyin açıklamasına yapılan bir savunma değil, bilgilendirmedir diyenler olacaktır mutlak. Bunu külahıma anlatmalıdırlar. Bunun adı iyi düşünülmeden yapılan bir savunmadır.
BİZ ATMADIK, ÇALIŞAN KENDİSİ İSTİFA ETTİ.
Aslında THY personel atmıyor. Çağırıyor ve koridordan geçerken falan yöneticiye omuzunda çarpmıştın savunma ver diyor. Daha sonra iyi polis personele” en iyisi sen istifa et, yoksa bunlar seni falan maddeden atar ve de sosyal hakların ödenmez veya seneler sonra zor ödenir” .diyor ve de personel istifa yolunu seçiyor. Sorsan biz kimseyi atmadık. O istifa etti. Adet bilmiyorum ama savunması alınanların isimlerinin açıklanması, THY’ den uzaklaşmalarını çabuklaştırmaktan başka bir işe yaramaz.
BU TENSİKATTA DIŞLANACAKLARIN LİSTESİNİ YAPMAK, 211’LERİ LİSTELEMEK, ONAYLAMAK VE THY’ DEN ATMAK KADAR KOLAY DEĞİL.
Evet, şu anda THY’ de görev yapanların sizce %’ de kaçı son 18 senede işe girdiler. 2004 öncesi girişli kaç çalışanı var THY’ nin. Evet; beyler tensikata tabi tutulacak olanların seçilmesi hayli zor. Çalışanlar demiyor muydu? Torpilsiz şirkete girmek mümkün değil diye. Bu konuda 1000 adet yorum bulabilirim. Evet, özetle siz aksini söylemediğiniz sürece çalışanların hepsine yakını sizin döneminizde işe girenler.
Eğer bu işe niyetli ise derin bir düşünce alacak Bay Aycı’yı. “ Bu Çetini atsak falandan, Metini göndersek filandan torpilli. Erdemin desen arkası halen sağlam. Mesut’un torpili halen hayata mı? Değilse Mesut’ u da kayda alın. Bizim partiden ayrılan siyasilerden torpilli olanları liste başı yapın, gitsinler ağabeyleri gibi. Halit’in torpili o senelerde MKYK’ da idi. Gözden düştü ve unutuldu ise yazın onu da listeye. Topçu ve o dönemdeki tepe yöneticilerden torpilli olanların hemen çizin üstlerini. Aman benimkilere şimdilik dokunmayın.” Vb. Tabii seçim bu şekilde yapılmayacaktır. İstihdam ünitesinde bunun bir listesi vardır. Bu denli yoğun çalışanı olan bir şirkette kimin kimden torpilli olduğunun hatırlanması mümkün mü? Bilgisayar ne güne duruyor?
Ne yapsın Sn. Aycı. İşi zor. Bu listeyi onaylamak için mangal gibi yürek ister. Bunu hazırlamak, onaylamak ve uygulamak 211’lerin listesini hazırlamaya benzemez. Ahmet o listede ne arıyor, onu çıkar, yerine başka birini yaz. Bu çalışmada bunu diyemezler. Aşağısı sakal ise yukarısı bıyık.
BAZEN OLAYLARDAKİ GELİŞMELER YETKİLİLERİN YERİNE KARAR VERİR VE BU KARARA KİMSE SES ÇIKARTAMAZ.
Yukarıda da ifade ettiğim üzere Cumhurbaşkanımızın bu desteği ilanihaye sürecek bir değildir. Hiçbir şirket ihtiyacından fazla olan istihdamı barındırmaz bir adım öte barındıramaz. Hele hele bu durumda. . Şayet bu konu Türk Hava Yolları ile Hava-İş’in protokolünün sonlandığı tarihte gündeme gelmiş olsaydı hiç birimizin söyleyeceği bir şey olamazdı. Evet; bazen olayların gelişmesi, gidişatı kararları bir anlamda yöneticilerin yerine verir. Bu konuda da Pandemi’ nin gidişatı ve sektörün iş hacminin durumu karar verecektir.
BÖYLE BİR DÖNEMDE THY’ YE YÜK OLMAYIZ:
Evet, Sn. Aycı verdiği beyanatlarda Türk Hava Yollarının Pandemi sürecinde giderlerinden % 53 tasarruf ettiğini, tasarrufun hangi konulardan sağlandığını ifade etmeden bir iki kez açıkladı. Giderlerin % 53’ ü tabii ki büyük bir rakam. Biz boyumuza uygun daha küçük rakamlara bakalım.
Bazı nifakçılar Türk Hava Yollarında halen tekrarlıyorum halen Bankamatik çalışanının / çalışanlarının bulunduğunu söylüyorlar. İki senedir işe uğramadan maaş alan / alanlar var diyorlar. Üstelik altlarındaki THY’ nın aracı ile dolaşırlarmış. Sizin gibi Pandemi döneminde giderlerden yaptığınız % 53 tasarrufla temayüz eden biri olmanıza rağmen bu tür şeyler uydurmaları insanı üzüyor.
Tıpkı araç ihalesinde olduğu gibi, bu konu ile ilgili bir açıklama yapsanız “ ve yok böyle bir şey “ deseniz de bu nifakçıların ağzı kapansa.
Sahi, siz bu kıymetli sanal çalışan / çalışanlarınız için de sigorta pirimi ödemiyorsunuzdur değil mi? Bu dönemde THY’ ye şahsen yük olmayacağınız bir tarafa, kimsenin ağırlığını da THY’ nin omuzlarına yüklemeyeceğinize biz eminiz. Bu konuda da bilgilendirmenizi bekliyor olacağız.
THY’ DEN ESKİ BİR YAŞANMIŞ:
Bana bunu anlatan sekreter arkadaşım hayatta ve konuyu doğrulayacağından şüphem yok. O günlerde yine sendikal bir gerilim yaşanmaktaymış şirkette. Çalışanlar Teknik ünitenin önünde gruplanmış kavşaktan İstasyon çalışanlarını da alarak Genel Müdürlüğün önün yürüyerek bahçe parmaklıklarının önünde toplanmış ve hepsi bir ağızdan Yönetim İstifa diye bağırıyorlarmış. Bunu makam odasından izleyen tepe yönetici çabuk bir fotoğraf makinesi getirin ve bu çalışanların resimlerini çekin buyurmuş.
Anlatan sekreter arkadaşın patronu hemen ofisi aramış ve makineyi istemiş. Tepe Yöneticinin isteği ile yerine getirilmiş ve sekreter arkadaşımıza bu filmi hemen, bizzat falan fotoğrafçıya götürün ve bastırın talimatı vermiş. Ertesi sabah ünite patronu olan
Yönetici resimleri almak üzere fotoğrafçıya bizzat gitmiş. Dönüşte şirketin tepe yöneticisine “ Efendim üzgünüm film olduğu gibi yanmış. Elimizde basılı hiç fotoğraf yok diyerek yanık simsiyah filmi göstermiş” ve özür dilemiş. Ofise dönünce Sekreter patronuna neden böyle davrandınız. Film yanmamıştı. Sağlamdı diye sormuş? Cevap sen fark edemedin. Demir parmaklıkların en ön sırasında iktidarın ortağı olan falan partinin mensubu olup istihdam edilmeleri ricası ile şirkete gönderilen ve işe alınan grubun üyeleri duruyorlardı. Onların atılmasının resimleyin diye emir veren yöneticinin kendi partisine ilaveten iktidar ortağı parti ile de
Arasının açılmasına sebebiyet vereceği kuşkusuzdu. Bu bir tarafa böyle bir nedenle, uygulamayı yüksek sesle protesto ettiler diye insanların işten atılmasına gerek var mı? Şeklinde bir sualle cevaplamış sekreterini..
Yaşamda sonsuza kadar süren hiçbir şey yok. Zenginlik, makam vb. Bu gün karar verme gücüne sahip olan şirketin tepesi: Emek verdiği üstleri onu harcadığında hazret de değişecek. Belki, yine de yaptığım yanlışlar için pişman değilim, tek pişmanlığın yanlış insanlar için yaptığım doğrular diyecek Yine de tüm günahlarını ödeyecek ve sonradan o da değişecek.
THY YAŞANMIŞINDAN ÇIKARTILACAK SONUÇ:
ÇALIŞANLARIN YAŞAMLARINDA ROL OYNAYAN İNSANLAR DEĞİŞTİĞİ ZAMAN, ZİHNİYET VE DAVRANIŞLARI DA HALİ İLE DEĞİŞİR. İNSANLAR ASLINDA SİZE VE DÜŞÜNCELERİNİZE SADIK DEĞİLDİR. ONLAR YANLIZ SİZİN KANALINIZLA KARŞILANAN İHTİYAÇLARINA SADIKTIR. BUNU KENDİLERİ BİLE FARK ETMEYEBİLİR. İHTİYAÇLARI VEYA ONLARI KARŞILAN İNSANLAR DEĞİŞTİĞİNDE SADAKATLERİ DE DEĞİŞECEKTİR. BU SİZİ ÜZMESİN. EMİNİM ŞİMDİ BAZI ARKADAŞLARIMIZ BİZ BÖYLE DEĞİLİZ, YAZAR SAÇMALAMIŞ DİYORDUR. TABİİ ŞU ANDA ÖYLE DEĞİLLERDİR. DÜŞÜNEMEZLER. BU DURUMU DAHA YAŞAMADILAR Kİ? TEMENNİ EDERİM Kİ YAŞAMASINLAR.
Bilmem anlatabildim mi? Evet, üzerinde alıcı adresi bulunmayan bir mektup. Kime gider, kim alır bilmem? Benzeri bir defa değil, birkaç kez yaşanmış ve görülmüştür.
Yorumlar Tüm Yorumlar (38)