Ağalara, paşalara, siyasilere, şovmenlere, müsteşarlara, valilere, genel müdürlere, belediye başkanlarına hizmet için kurulan havalimanı VIP salonları geçen hafta olaylı bir gün yaşadı. Eski Maliye Bakanımız Kemal Unakıtan'ın eşi Ahsen hanımın Lefkoşe yerine Ankara uçağına binmesi ve sonrasında yaşanan gelişmeler hayli düşündürücü.
Eski filmlerde gördüğümüz bu sahneyi canlandırdım gözümde. Ahbe Ahsen hanım hiç mi sormazsın, hiç mi bakmazsın, hiç anons dinlemezsin hiç mi sağına soluna bakmazsın sen.
Bu olay üzerine VIP salonları ile ilgili birkaç söz söylemek gerektiğini düşündüm.
Her ne kadar havalimanı terminallerimizin bazıları özel sektör tarafından işletilse bile VIP salonları Devlet Hava Meydanları İşletmesi sorumluluğunda. VIP salonları da devlet erkanına hizmet verdiğine göre bu durum normal bir işleyiş olarak görülebilir. Normal olmasına normal ama siyasilerin yol geçen hanı gibi kullandıkları bu alanlar sadece siyasilere değil siyasilerin veya VIP salonlarını kullanma hakkı olanların beraberindekilere de hizmet vermek zorunda kalıyor. Idısı-dıdısı herkes VIP salonlarından faydalanarak orada çalışan gerek DHMİ personeli olsun gerekse THY personeli olsun herkese posta koyabiliyorlar.
Yine VIP Salonlarında üç tane protokol müdürü var. Bunlar polis, DHMİ ve THY olarak üç ayrı kurumdan oluşur. Bu müdürlerin altında da bir dolu insan çalışır. VIP'de çalışanların çoğu da oraya zamk gibi yapışıverirler. Bakanlar, başbakanlar, Cumhurbaşkanları, valiler, müsteşarlar, belediye başkanları değişirler onlar hiç değişmezler. Ne zamana kadar taa ki emekli olana kadar. Bir çoğu da emekli olmamak için direnirler. Bir zamanlar Abdurrahman Yılmaz isimli ve benimde çok sevdiğim bir Polis Protokol Müdürü vardı. Yıllarca Atatürk Havalimanı'nda görev yapmıştı. Aslına bakarsanız uzun süre VIP'de görev yapılmasının hem artıları hemde eksileri var. Devlet adamlarını tanımaları açısından süreklilik iyi. Bu sayede olası aksilikler başlamadan önlenmiş olabilir. Bu durum artı olarak görülebilir. Ancak sürekli devlet adamlarına hizmet eden VIP salonu çalışanlarının kendi leyhlerine nüfus kullanabilecekleri de eksi olarak görülmelidir. Keza bunun örnekleri vardır ve VIP salonlarında çalışanlar için yoğun dedikodu dolaşır her daim.
Yanılmıyorsam 2004 yılında Devlet Bakanı Cemil Çiçek, VIP salonlarının kapatılacağını sadece CIP salonlarının hizmet vereceğini beyan etmişti.Bu beyan Halis Toprak'ın VIP salonunu kullanmasından sonra yapılan eleştirilere cevap olarak kullanılmıştı. Ama sadece beyan olarak kalakaldı.
Bana göre VIP salonlarında kesin ve kat'i kurallar uygulanmalı. Şimdi bir milletvekilini ele alalım. Vekil olmuş ama yanında halasından tut, amcasına kadar VIP salonundan geçebiliyor. Bir Genel Müdür düşünün yanında özel kalem müdüründen şube müdürüne kadar herkes kullanabiliyor. Dolayısyla VIP salonlarındaki bu keşmekeşlik sürekli devam ediyor. Çözüm isteniyorsa hemen bulunabilir. Yok istenmiyorsa o zaman ne haliniz varsa görün.
Gelelim Ahsen hanıma. Az önce yazdığım gibi "Ne haliniz varsa gördünüz" Ahsen hanım yanlış uçağa binmiş. Binmiş binmesine de sonra ne olmuş. Ankara'ya inmiş önüne geleni fırçalamış. Üstüne üstlük THY Genel Müdürü Temel Kotil'i de fırçalamış. Fırçalamış diyorum çünkü medyaya öyle yansıdı. THY cenahından da aksine bir açıklama gelmedi.
Sanırım Ahsen hanım Temel Kotil'i kendi memuru sandı. Yada THY çalışanlarını kendi hizmetkarı sandı. Bu yüzden de hesap sormaya kalktı. Ahsen hanımın hesap sormaya hakkı yok ama bence havacılık kültürünü öğrenmeye hakkı var.
En kısa süre içerisinde havacılıkla ilgili bilinmesi gerekli bilgileri içeren bir kitapçık hediye edilmeli Ahsen Hanıma. Böylece hangi uçağa bindiğini öğrenme fırsatı bulur.
Yorumlar