Ardından başta TASSA Başkanı İzzet levi olmak üzere toplam 30 kabin memurunun THY yönetmeliklerine göre kilo sınırını aşmalarından dolayı ücretsiz izine gönderilmeleri dikkatleri Kabin Hizmetleri Başkanlığı'na çevirmişti.
Şimdi ise çok daha fazla tartışılacak bir konu gündemde. Türk Hava Yolları Kabin Hizmetleri Başkanlığı rapor alan hosteslerin peşine düştü. Bir nevi sürek avı başlattı. Rapor alan 17 kabin memurunun evine habersiz şok baskın yapıldığı iddia ediliyor.
Rapor alan kabin memurlarının bazılarının evine doktor gönderildiği bazılarının ise görevli gönderilerek kontrol edildiği söyleniyor. Gerekçesi geçmiş yıllara dayanan tecrübe olabilir.
Türk Hava Yolları Kabin Hizmetleri Başkanı Nilüfer Alataş zamanında alınan raporları kontrol amaçlı bir takip başlatılmıştı. Rapor alan hosteslerden birinin pas bilet alarak Bodrum'a gittiği belirlenmişti. Nilüfer Alataş'ın uçakla Bodrum'a giderek hostesi suçüstü yaptığı biliniyor.
Kurallara göre raporlu olan personelin il dışına çıkması yasak.Bu kural hemen hemen tüm şirketlerde geçerli. İl dışına çıkmak isteyenlerin ayrıca şirketten izin almaları gerekiyor.
Türk Hava Yolları'nın şirket çıkarlarını düşünmesi kadar doğal bir şey yok. Sahte rapor alan personel de olabilir. Bütün bunların takibini de Kabin Hizmetleri Başkanlığı yapmak zorunda.
Yukarıda da belirttiğim gibi Nilüfer Alataş döneminde bu tür bir olay vukuu buldu ise bu dönemde de olması muhtemeldir.
Evine baskın yapılan hosteslerden bazılarının yeniden doktora gönderildiği bu hosteslerden bir kaçının raporunun sahte olduğu iddiaları var. Rapor alan hosteslerden şüphe ediliyorsa takip edilmeli ama habersiz evlerine baskın yapılması ne kadar etik tartışmak gerekir.
Kabin Hizmetleri Başkanı Emine Lim bir kez daha hedef haline gelecek. Gerek Semra Dereli olayında ve gerekse kilo sorunu olan kabin memurları hakkında aldığı kararlarla çok eleştirilen Emine Lim bu kez yine eleştirilecek.
Emine Lim kabin personeli için disiplin mi getirmeye çalışıyor yoksa şirket kurallarını mı uyguluyor bilinmez ama bilinen tek şey şu. Bulunduğu makam her zaman elektrikli sandalye gibi. Bu tür makamlarda oturanlar ne yaparsa yapsın eleştirilir.
Örneğin kilo konusunda bazı kişiler "kuralları uyguladı" doğru derken ben dahil bazıları ise "kalifiye personelin yer hizmetlerinde görevlendirilmesi ve burada kilolarından kurtulmaları şansı verilmeliydi" görüşünü savunduk.
Rapor konusunda ise" takip yapılmalı" diyorum. Ancak evlere baskın yapılmalı mı? Bu şekilde hayır... Bu tür davranışlar çalışanlar arasında hoş karşılanmaz. En azından gerçek anlamda rapor alan personelin şirkete karşı güveni sarsılır. Kısacası kurunun yanında yaşın yanmasına müsaade edilmemeli. Bu konuda dengeyi kuracak olan da Emine Lim'dir.
Bu arada yeri gelmişken duyurmuş olayım. Türk Hava Yolları'nın kilo konusunda yeni bir yönetmelik çalışması yaptığı bilgisine ulaştım. Yeni yönetmeliğe göre kilo konusunda daha esnek davranılacak.
Raporlu kabin memurlarının evlerine yapılan baskınlarla ilgili THY nasıl bir açıklama yapacak. Açıkçası bende merakla bekleyeceğim.
Yorumlar Tüm Yorumlar (50)