Hava- İş Genel Başkanı Tatlıbal, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, 27. dönem toplu iş sözleşmesi sürecimizi, THY AO’na talep taslağımızı göndererek başlattık. Sizlerin 2 senedir gösterdiğiniz büyük fedakârlık ve özverinin karşılıksız kalmaması adına sendikanın mevcut enflasyona ilave olarak %100 ücret artım isteğini Türk Hava Yollarına diyordu çalışanlara seslenişinde.
THY Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı ertesi gün Haber Türk televizyonunda katıldığı programda yaptığı açıklamada, ücret artışları konusunda 2022 başından önce mutabakat sağlamayı umduklarını ifade ederek, "Biz de onların hak ettiği iyileştirmenin bir an önce olması kanaatindeyiz. Bu müjdeyi sene sonu gelmeden verme niyetindeyiz. Vereceğimiz farklarla onları memnun ettirecek bir hamle yapacağız" dedi. Evet en azından görüşmeler yumuşak başladı diye düşünmüştük.
Ve de dün 23.12 2021 günü, THY ve Hava İş’in ana akçeli konudaki mutabakatı çalışanlara duyuruldu. İlk altı ay için yapılacak olan artım enflasyon + %60 /, 2 Altı ay için enflasyon+ %5 / 3 ve 4 6 aylar için ise enflasyon + 01. Ayrıca, Toplu İş Sözleşmesinin imza edildiği tarih itibariyle çalışanlara bir (1) brüt maaş imza parası ödenmesine, Vede TİS görüşmelerinden bağımsız olmak kaydı ile tarafların hüsnüniyet göstergesi olarak; fedakârlık gösteren tüm çalışanların 8 Ocak 2022’de alacakları maaşlara ek olarak bir (1) brüt maaş prim ödeneceği ifade edildi.
Hem Hava-iş, hem de THY Yönetimine ana akçeli konudaki bu açıklamanın öne alınmış olmasından ötürü teşekkür etmemiz gerektiğini düşünüyorum. THY geçmişinde ilk kez bir TIS’ in bugün için en önemli kısmının hafta sonu günlerini saymazsak 3 gün içinde sonuçlandığını gördük. Bakın %’ ler den bahsetmiyorum. Konum, duyurunun öne alınması. Bu da Hem THY YK Başkanının hem de Sendika Genel Başkanının ilk adımı atmaları sırasındaki ifadelerinin samimi olduğunu gösteriyor Peşin hükümle düşünmemek, karar vermemek gerek. Sn. Aycı’ tarafından aynı süratini iştirakler ve bağlı kuruluş çalışanları için de göstermesini diliyor ve bekliyoruz.
EVET HEPİMİZ GEREK SENDİKA BAŞKANI VE GEREKSE THY’NİN TEPESİNDEKİLER İÇİN ÇOK ŞEY YAZDIK VE SÖYLEDİK. EVET KÖTÜ DEDİK. İYİ DEĞİL. HATTA ÇOK KÖTÜ DE DEDİK. ANCAK, HER OLAYI KENDİNE ÖZEL AYRI KOMPARTIMANLARDA İRDELEMEK GEREKİR. BU İNSANLARIN YAPTIĞI HER ŞEY KÖTÜ DEĞİL YA. BÖYLE DÜŞÜNMEYE ÇALIŞIP SONRASINA BAKMAYI DENESENİZ?
Evet, asgari ücret Asgari ücret çalışma hayatındaki pek çok ödemeler için temel gösterge niteliğinde olduğunu söylemiştik. Bunu iki hafta önce yazdığım zaman bulutlarda gezen Bulut isimli bir okurumuz “sen bu işten hiç anlamıyorsun. Bari sus” diye bir e-posta göndermişti. Hava-İş’in yaptığı ilk duyuruya yorum yazan bir THY mensubu mealen şöyle diyordu. Evet önerinizden (%100’ den) dönmeyin, hiç indirime gitmeyin. Herkes gücümüzü görsün Vb. Bu çalışan hangi gücünden bahsediyordu dersiniz? Ülkenin durumundan, ülkemizde sendikal faaliyetlerin ne denli kısıtlı olduğundan bihaber olan bu okur gibi düşünenlerin THY’ de fazla olmamasını dilemekten başka yapacak bir şey yok. Sendikacılık, tabiatı gereği içinde muhaliflik, mücadelecilik bulunduran bir kavram. Malum Sendikaların TIS Görüşmelerindeki en büyük silahı ise grev. O da sektörümüz için mümkün değil. Sonuç nereye gider? Oturun okuyun. Mevzuata bakın. Öyle bir kudretiniz olsa ve de Türk Hava Yollarına Hava İş’in %100’lük teklifini aynen kabul ettirseniz. Sonuçta ne olur? Bunu kestirebilmek bu yorumu yazan çalışan için bile zor olmamalı. Bu arada yorumların arasında bir ton saçmalık var. Sendikaya renk yakıştırması yapanlar mı istersiniz?
Bıkıp usanmadan pilotlara sataşan kompleksli yaratıklar mı? Vb. Daha ilk artımlı ücreti almadan birbirimizle uğraşmaya başladık gibi. Eh, huylu huyundan vazgeçmezmiş. %70 veya %90 hiç fark etmez.
Evet, ülkemiz zor durumda. Pandemi yakamızı bırakmıyor. Uzantısı olaylar da. Ekonomik durum malum. Bu ortamda yapacağımız şey işimize sahip olmak ve de çalışmak. Sevmediği bir işi olup da başarıya ulaşmış bir insan tanıyor musunuz, ben tanımıyorum. Başarının sırlarından birisi de yaptığınız işle, sevdiğiniz şeyler arasında sıkı bir ilişki kurmak. Evet sizde bunu yapın. Yukarıda anlatılan tutum sizi bir yere götürmez Birbirinize düşman olmaktan vazgeçin. Düşmanlık yapmaktan da. % için bir şey söylemiyorum. Olabilecek olan buydu. İmkanlar bu kadarına müsaade etti herhalde. Yoksa taraflar bu defa daha fazla bir artım uygulamakta tereddüt etmezlerdi.
ALLAH TÜRK MİLLETİNİ BÜYÜK FELAKETLERDEN KORUSUN. BİRBİRİMİZE DAHA NE KÖTÜLÜKLER YAPARIZ KİM BİLİR?
İNSANLIK AHLAKİ ÇÖKÜŞTE Mİ Malum Pandemi, dolar falan derken hayat iyiden iyiye pahalandı. Dayanılmaz boyutlara ulaştı, geçim zorlaştı. Çarşı, Pazar, market bu alışveriş mekanlarını köşeme getirmek istemiyorum. Peki neden böyle başladım yazıma. Biz insanların, hayatı olduğundan da fazla pahalılaştırdığını vurgulamak için. Evet, Pahalılık var. Var ama bunu daha berbat hale getirende bizleriz. İnsanlık ahlaki bir çöküş mü yaşıyor diye düşünmeden edemiyorum. Asgari ücrete zam yapıldı. Önümüzdeki günlerde diğerlerine de yapılacak. Ancak biz bu denli kötü olduktan sonra % bilmem kaç artım ne ifade eder ki?
TÜM KABAHATİ YETKİLİLERE YÜKLEMEK KOLAY. Nereye yetişsinler ki: Uygulama nasıl sonlandı bilemiyorum. Bir ara trafikte fahri denetçiler vardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan marketleri denetleneceğini söylemişlerdi. Görünüm pek faydalı bir çalışma olmadığı yönünde. Acaba halkın içinden, partisi purtisi olmayan fahri Market denetçileri mi ihdas etmek gerekir? Doğru adamlar seçilebilirse neden olmasın.
FIRSATÇILAR İŞ BAŞINDA. 17 Aralık günü evden un istediler. Gittim anlı, şanlı marketlerden birine. Her gün sizin için en ucuzu biz satıyoruz reklamı veren bir bilmem kaç şubeli bir markete. Unların bulunduğu rafa, birçok marka unun yan yana dizili durduğu rafa baktım. Kullandığımız markayı aldım. Kasada 1 kg unun fiyatının 18,5 TL olduğunu öğrendim. Ve de ödedim. Maalesef fişi kasada unuttum. Evde beni bir sürpriz bekliyordu. Unu nereden ve kaça aldığımı sordular. Söyledim. Güldüler. Daha sonra dolapların birinden yarısı kullanılmış, aynı marka bir un paketi çıkarttılar. Dün evimize en yakın bakkaldan (Onun da adı market. Deniz Market) almışlar. Bu defa fiyatını ben sordum. 12,5 veya 13 TL dediler. Üşenmedim gittim Denize ve (x) marka un sordum. Verdiler. Ne kadar bu diye sordum. 12,5 TL. ödedim. Yandaki kebapçıya gittim. Unu kaça aldıklarını sordum. Arkadaşım sizin aldığınız bu unu kalite olarak bizimki ile kıyaslamak mümkün değil. Piyasanın en iyi unudur diye başladı söze. Ve de onun alış fiyatı ile benim büyük marketten aldığım fiyat arasında inanmayacaksınız ama tam 15 TL fark vardı. Aradaki marj bir kg un için kabul edilebilir değildi. Her ne ise iki gün sonra yine gittim aynı markete. Aynı un 15,.50 TL’ ye düşmüştü. Marketin yöneticisi ile görüştüm. Söz konusu unun 18 TL üzerinde bir fiyatla satılmadığını ve yanıldığımı söyledi. Hasta olmam nedeni ile uğraşamadım. Buna rağmen başka bir gıda maddesine yöneldim. Ve de 18 Aralık günü fiyatların değiştirildiğine ilişkin belgeyi kimseye haber vermeden raftan aldım.
İLK ALIŞVERİŞİN FİŞİNİ BULAMADIMSA DA BU ÜRÜNÜN BÜYÜK MARKETDEKİ SATIŞ FİYATINI HERKESİN BULMASI MÜMKÜN. Ayrıca bu büyük marketteki fiyatların 16 ARALIK GÜNÜ DEĞİŞTİRİLDİĞİNE İLİŞKİN Satış fiyat kartını yine kaybetmeyeyim diye eşme verdim. Konumuz: Yoğurt. SEK marka 1,200 gr yoğurt. Bu ürünün Martı Markete giriş fiyatı 16,60 TL (KDV Dahil) Tavsiye edilen satış fiyatı 19, 95 TL. (önerilen Kar: 19,95- 16,60= 3.350 TL) Bizim Martı Market bu yoğurdu ne kadara mı satıyor? 19,95 yerine satış fiyatı 20,00 TL. Evet gelelim Büyük markete. Yüzlerce şubede satmak için alım yapıyor. Malum para malı satarken değil alış esnasında kazanılırmış ya. Bizim Martı Marketin bu üründen 1 koli almasına karşı büyük market yüzlerce (Türkiye çapında belki bine yakın) koli alıyor. Herhalde büyük marketin yoğurdu alış fiyatı bizim bakkalınkinden yüzde on, on beş daha ucuzdur. Ve de alım hiç küçümsenmeyecek bir vadeye bağlı olarak yapılıyor. Garibim Martı Market malı alırken anında ödemeyi yapıyor. Ve de farz edelim ki bu üründen ve firmanın diğer ürünlerinden yüzlerce koli alan büyük market bizim bakkalın alış fiyatından yüzde 15 daha ucuza alıyor olsun bu yoğurdu. Bu yoğurdun büyük marketteki satış fiyatı 26,90 TL (26,90 – 14.11 = 12.790) kar yüzde kaç oluyor. Siz hesaplayın. İsterseniz malın alımını bizim küçük marketle aynı kabul edin bir de öyle hesaplayın. Aldatmacalı indirimlerle, aldatmacalı reklamlarla insanları kandırıp, bu tür uygulamalarla varlığını sürdüren bu tür işyerlerinden uzak durmak gerek.
Ben emekliyim. Beni meşgul edecek, zaman ayıracağım her şey günümü renkli kılar. İş edinsem, muhitimde, yukarıdaki örneğin birçok benzerini bulabileceğime eminim. Evet pahalılık var yaşam ve mücadele etmek zor ama bunu daha da zorlaştıran ve de çirkinleştiren bizleriz.
Bugün sabah haberlerinde Cumhurbaşkanımızın piyasada fahiş denilebilecek fiyatlarla satış yapan kuruluşların denetleneceğini ve aksi davranışlardan şiddetle cazalandırılacağını söylediler. Vede haberlerin devamında denetimlrin başladığını dinledik / izledik. Ümidimizi muhafaza ediyoruz. İiyi netice alınır inşallah
Devlet denetleyecek, cezalandırılacak ve piyasa normale dönecek. Neden bunu bekliyoruz ki? NEDEN HERŞEYİ DEVLETTEN BEKLİYORUZ Kİ? EVET BİZ İNSANLARDAKİ AHLAKİ ÇÖKÜŞ YAŞAMIMIZI DAHA DA ZORLAŞTIRIYOR. ALLAH MİLLETİMİZİ BÜYÜK FELAKETLERDEN KORUSUN. BU TÜR KÖTÜ OLAYLARIN VUKUUNDA İNSANLARIMIZIN BİRBİRLERİNE NELER YAPABİLECEKLERİNİ DÜŞÜNMEK İSTEMİYORUM. Evet, başarılması en zor işlerin başında gelir insan olmak.
Hayatta ZOR işler, KOLAY işler var, Bunları ayıran insan olmak ise kolay değil. Bilgiçlik taslamak, konuşmak kolay, az ve öz konuşup susan olmak zor. Akıl vermek ve iş bozmak kolay, bozuğu onaran insan olmak zor. Niyet etmek, işe başlamak kolay, bir işi bitiren insan olmak zor. Almak kolay, benlik, bencillik kolay, alan insan değil, veren olmak zor. Merak kolay, olay seyretmek kolay, bakan insan değil, gören insan olmak zor. Kazanmak, servet edinmek ve zenginlik kolaydır, ancak vicdanlı, namuslu bir patron veya vicdanlı ve namuslu bir çalışan olmak zordur. Açları kandırmak, onları azdırmak kolaydır, açları doyuran insan olmak ise zor. Yemin etmek, insanlara söz vermek kolaydır, verdiği sözde duran insan olmak zor. Seçilmek, yükselmek, baş olmak kolaydır, sahtekâr baskıyı kıran bir kişilik olmak ise zor. Hile, yalan, riya ile kalleşlik yapmak kolaydır ama doğru ve içten insan olmak zor. Kan akıtmak, can acıtmak kolaydır ama acıyan yarayı saran insan olmak ise hayli zor. İnsanın nefsine uyması ve hırslanması kolaydır, nefsini ve hırsını yenen bir kişilik olması ise zor. İnsanın yuva kurması ve evlenmesi kolay, yuvada huzura eren bir insan olması ise zordur. Doğmak, yaşamak ve yaşlanmak olağan ve kolaydır, insanca yaşamak, yaşlanmak ve iyi bir insan olmak ise zor.
Teşekkürler Sn. Doktor Köksal Kahraman. Yukarıdaki paragraf için sağ olunuz. Bu yol gösterimine en çok ihtiyaç duyduğumuz zor bir dönemi yaşıyoruz. Evet; insanlık o kadar ilerledi ve uzaklaştı ki bizim görüş menzilimizden çıktı ve , ufukta kayboldu. Artık insanlık denen mefhumun varlığını hiç hissedemiyoruz.
Yorumlar Tüm Yorumlar (29)