Değerli okurlarım, geçen haftaki yazım oldukça fazla okundu ve yorumlandı. Teşekkür ederim.
Başlık “THY de Astronomik Yönetici Maaşları” olmakla birlikte, yazıda THY’nin tepe yöneticilerinin fahiş oranlarda artırılan maaşlarının yansıra, büyük meblağlara ulaşan kâr payı, ekstra ikramiye vb. ödemeler ile başkan ve üstü tepe yöneticilerine verilen huzur haklarını da kısmen anlatmıştım.
Ancak, gelen yorumlardan, huzur hakları konusunun, bazı okurlar tarafından hiç anlaşılamadığını fark ettim. Hatta bu konuyu da yazmam gerektiğini ifade eden yorumlarla bile karşılaştım. Ayrıca, THY’nin bu yıl açıkladığı kârı gerekçe göstererek, fahiş artış yapılan maaşları batılı ücret standartlarıyla kıyaslayıp, makul göstermeye çalışan çok sayıda, absürd trol yorumu da okudum. Ancak nedense, söz konusu maaşları alanlardan en küçük bir açıklama gelmedi.
Vaki nedenlerle bu haftaki yazımda, THY ve yan şirketlerindeki huzur hakkı ücretlerini ve bu konunun yeterince iyi bilinmeyen/anlaşılamayan yönlerini anlatmaya karar verdim. Kusuruma bakmazsanız, yazı her zamankinden biraz daha uzun olacak. Çünkü, 20 yıllık istismarcı zihniyeti ifşa edeceğim.
Konuya THY’nin yıllardır tartışılan ilginç statüsünü açıklayarak başlayalım. Böylece THY’yi Lufthansa vb. yabancı özel şirketlerle karşılaştıranlar da aradaki farkı, belki idrak ederler.
THY eskiden KİT (Kamu İktisadi Teşekkülü) statüsünde yönetilen kamuya ait bir anonim şirketti. Anonim şirket özelliği hala devam etmekle birlikte, 2006’deki son halka arzla birlikte hisselerinin yarısından çoğu (yaklaşık yüzde 51) halka arz edilmiş olduğu için, bilinçli olarak kamuoyunda özelleştirilmiş olduğu algısı yaratıldı. Ama şirket, siyasi iktidardan bağımsız bir yönetime devredilmedi. Çünkü, yüzbinlerce küçük yatırımcının bir araya gelip, THY yönetimini yüzde 49 hissenin sahibi olan kamudan, daha doğrusu kamu erkini kullanan mevcut siyasi iktidardan devir alması mümkün değildi.
Böylece, benim HİT (Hükümet İktisadi Teşekkülü) dediğim ucube bir statüye kavuşturulan THY’nin, hükümetin atadığı siyasi torpilli kişilerce yönetilmesine devam edildi. Planlı ve maksatlı olarak oluşturulan bu oldu-bitti durumunda THY, yıllardır kamu yönetiminden, kamu denetiminden ve en önemlisi Meclis (TBMM) denetiminden kaçırılmakta. Azınlık hissesiyle şirketi istediği gibi yönetenler iş hesap vermeye, denetlenmeye gelince, THY' nin özel bir şirket olduğu aldatmacasına sığınmaktadır.
Bu satırları okuyan bazıları, “THY başarılı mı? Kar ediyor mu? Biz ona bakarız. Bu detayların ne önemi var?” diyebilirler. THY’nin bazı bilanço dönemlerinde kar ediyor olmasını, herkes gibi ben de alkışladım. Her zaman alkışlarım. Ancak yöneticileri, hatta tüm kadrosu, yıllardır nepotist bir anlayışla seçilip atandıkları ve bu kişilerin işgal ettikleri postlar eski tabirle “arpalığa” dönüşmüş olduğu için, yapılan bu tarz düz mantık yürütmelere katılamıyorum. Çünkü, THY’nin emanet edildiği kişiler, artık hiçbir etik kaygı duymaksızın geçen haftaki yazıda detayları açıklanan imtiyazlı hak ve ücretleri, kendileri için belirleyerek, yetkilerini istismar etmeye başladılar. Kedinin boynuna asılan ciğer misali.
Yıllar önce, KİT statüsündeki THY’nin Genel Müdürü Yusuf Bolayırlı, sehven almış olduğu ikinci huzur hakkını geri ödemek zorunda kalmıştı. Kurala göre bir kişinin sadece bir tane KİT yönetim kurulunda görev alması, daha doğrusu ikincisinde görev alsa bile, bir tanesinden huzur hakkı alması mümkündü. Hatırladığım kadarıyla 2002 öncesi dönemin THY AO Genel Müdürü Yusuf Bolayırlı, THY’deki yönetim kurulu üyeliğine ilave olarak, alt şirket olan Sun Ekspres’de de yönetim kurulundaydı. Bu şirketteki görev süresi boyunca, sehven almış olduğu huzur hakkı ücretlerini, toplam 4.000 TL civarındaydı) (Yeni TL karşılığını yazdım) sonradan faizi ile hesaplayıp; 4 katlık (16.000 TL cıvarında) bir meblağ olarak, kendisinden geri almışlardı.
Daha sonra THY Yönetim Kurulunda önce üye, sonra başkan olarak görev yapan Candan Karlıtekin’in, “huzur hakkı ücreti” konusundaki hassasiyeti, takdire şayandı. Bir arkadaşım vasıtasıyla tanışmış olduğum Candan Karlıtekin, 2002 seçiminden sonra THY ye yönetim kurulu üyesi olarak gelmeden önce beni aramış ve kendisi ile yaptığımız görüşmede: “Biliyorsun, ben yıllarca üst düzey yöneticilik yaptım. Artık ortağı ve yöneticisi olduğum bir şirketim var. Bu nedenle, THY’yi düşünmüyorum ama, Abdurrahman’a (THY ye Genel Müdür ve YKB olarak atanmış olan Abdurrahman Gündoğdu’yu kastediyordu) yardımcı olmak için Yönetim Kurulu Üyesi olarak geleceğim. Sordum, soruşturdum, THY de yönetim Kurulu üyeleri, (yeni rakamla, 500 TL) gibi önemsiz bir huzur hakkı ücreti alıyormuş. Kimse bu yüzden vıdı vıdı etmez diye düşünüyorum” demişti. Bu paranın o tarihteki dolar karşılığının, 300 USD cıvarında olduğunu belirtelim ki; trol mügalatasına maruz kalmayalım.
THY Yönetim Kurulu Üyeliği Huzur Hakkı Ücretinin Son 17 Yıldaki Astronomik Artışı:
Ben bu görüşmeden yıllar sonra, yani THY’deki işimden atıldıktan sonra, THY Genel Kurullarına küçük hissedar sıfatıyla katılmaya başladım. Bazı konuların yanı sıra “THY’deki yönetim kurulu üyelikleri ile bu kişilere ödenen huzur hakkı ücreti” konusunu da yakından takip edip; divan başkanlığına yazılı sorular, şerhler sundum. İnanmayan THY Yatırımcı sayfasından, genel kurul tutanaklarına bakabilir.
Bilgi ve görgüme dayanarak zaman içinde kimlerin THY ve yan şirketlerine yönetim kurulu üyesi olarak atandığını ilginç örneklerle sizlere anlatacağım. Ama öncesinde, Candan beyin “Kimse vıdı vıdı etmez.” dediği 500 TL lik huzur hakkının zaman içinde nasıl ve hangi ilginç argümanlarla astronomik artış trendine sokulduğunu açıklayayım.
Dönemin THY Genel Müdürü Yusuf Bolayırlı’dan, “bir tanesini fazla almışsın!” denilerek geri alınan huzur hakkı ücreti, 2006’dan önce, YPK’nın (Yüksek Planlama Kurulu) kamu KİT yönetim kurulu üyeleri için her yıl belirlediği tarifeye göre ödeniyordu.
THY güya özelleştirildikten sonra, bu sembolik ücretler yeterli gelmemiş olacak ki; önce YPK’nın belirlediği ücretlerin katlarıyla hesaplama yapmaya başladılar. Bildiğim kadarıyla en son “5 katıydı”. Daha sonra, personelin 12 maaşa ilave olarak yılda 4 ikramiye alıyor olmasından aldıkları ilhamla, yılda 12 adet huzur hakkına, ikramiye farklarını da eklediler. Yani huzur hakkı ücretini maaş gibi görmeye başladılar. Diğer yandan, ilgili yılın “genel kurul karar tutanağına” yazdıkları “gelir vergisi şirket tarafından ödenerek” ibaresiyle de aldıkları maaşı, pardon huzur hakkını brütten-nete dönüştürdüler.
Korona salgını sonrasındaki ilk genel kurulda, Varlık Fonu temsilcisinin teklifiyle! huzur hakkını,1 Ocak 2022’den itibaren (25.000 TL) olarak belirleyip; personel ücretlerine gelecek zamlara endekslediler. Ancak, bu kararda, “TİS zammı” yerine, “personel ücretlerine yapılacak zam” ifadesini tercih ettikleri için, aradan geçen süre zarfında bu baz ücretin, hangi personelin ücreti esas alınarak 5 kere (6 ayda bir) zamlandığını ve güncel rakamın ne olduğunu bilmiyoruz.
Geçen seneki genel kurulda sorduk söylemediler. Üstelik geçen seneki kararda, “Genel Müdüre yapılan kâr payı vb. ilave ödemeler de huzur hakkının hesaplanmasında dikkate alınır” ifadesiyle bir takviye daha yaptılar.
Sonuç olarak, sadece TİS zamlarını esas alarak hesaplama yaparsak, 01 Ocak 2022 de belirlenmiş olan 25.000 TL baz rakamın, 6 ayda bir uygulanan zamlarla 2024 de, aylık net 100.000 lirayı (yaklaşık 3.000 USD) aşmış olduğunu söylemek mümkün. (Dolar bazında yaklaşık 10 kat artmış!) Ben, yine de24 Mayıs’da yapılacağı açıklanan olağan genel kurulda, “takviyeli güncel rakamın” ne kadar olduğunu Bay Bolat’a soracağım. Öğrenebilirsem, size de söylerim
Diğer yandan, ben THY’nin bütün yan şirketlerinde, ne kadar huzur hakkı ücreti ödendiği bilgisine de ulaşamadım. Zahmet buyurup açıklarlarsa, hep birlikte öğreniriz. Hissedar ve vatandaş olarak bu ücretleri bilmeye hakkımız var. Bu postların birkaç tanesi dışında, THY üst düzey personeli arasında adeta ganimet paylaşır gibi paylaşılmış olmasının sebep ve gerekçelerini de bilmeye hakkımız var.
Son 20 yılda, THY ve yan şirketlerinin yönetim/denetim kurullarından kimler geldi, kimler geçti?
İlginç örneklere geçmeden önce, söz konusu postlar için “arpalık” ifadesini kullanmamın gerekçesini açıklayayım. Birincisi bu kurullara, hissedar seçimiyle gibi görünmekle birlikte, siyasi erk sahibinin talimatları doğrultusunda atama yapılıyor. İkincisi birazdan anlatacağım üzere kişi odaklı tercihleri dayatma uğruna, SPK ilkeleri ve diğer kurallar ihlal ediliyor. Üçüncüsü de bu üyelikler çoğunlukla, THY de görev yapan üst düzey personel arasında adeta birer, ikişer, üçer adet ve daha fazla sayıda paylaşılıyor. Dolgun maaşlarına ilave olarak bu postlardan da elbette büyük gelir elde ediyorlar, bu şanslı kişiler.
Şimdi ilginç örneklere gelelim. Tamamı siyasi çok fazla örnek var. Ama ben özellikle kurallara aykırı 3 örneği seçtim, dikkatinize sunmak için. Örneğin; Eski SPK başkanlarından Turan EROL, bir anonim şirket olan THY’yi sermaye piyasası kuralları yönünden denetleyip, taleplerini onaylayan kurumun başı olduğu halde, eşzamanlı olarak denetim kurulu ve sonrasında yönetim kurulu üyesi olmuştu, THY de.
İkinci örnek, Sayın Binali Yıldırım’ın Erzincanlı hemşerisi Orhan Birdal. THY’yi sivil havacılık mevzuatı yönünden SHGM adına denetleyen bir kurum olan DHMİ’nin uzun yıllar Genel Müdürlüğünü yapan Orhan Birdal, eş zamanlı olarak ve birkaç dönem THY de yönetim ve denetim kurulu üyeliği koltuklarını işgal etti. DHMİ’deki Genel Müdür maaşının yanı sıra, yıllarca huzur hakkı ücreti aldı.
Katıldığım bir Genel Kurulda üçüncü örneğe, küçük hissedar olarak red oyu vermiş ve gerekçeli muhalefet şerhimi toplantı tutanağına ekletmiştim. Zira, THY’nin kamu payının (%49) sahibi olan Varlık Fonu ile İletişim Başkanlığının aynı kuruma (Cumhurbaşkanlığı) bağlı olması nedeniyle, İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un eşi Fatmanur Altun’un, THY Bağımsız Yönetim Kurulu Üyeliğine seçilmesinin, “SPK Kurumsal Yönetim İlkeleri”ne uymadığını belirterek, keyfiyeti kayda geçirmiştim.
Bu şerhime karşın, dönemin THY Yönetim Kurulu Başkanı, (ve aynı zamanda divan başkanı!) İlker Aycı, Sayın Fatmanur Altun’un çok ilgili ve çalışkan bir üye olduğu yönünde bir açıklama yapmıştı.
Netice itibarıyla bu kişilerin, konumları ve siyasi/bürokratik kimlikleri dikkate alınmaksızın, THY Yönetim Kurulu üyeliği postlarına atanmış olmalarındaki kural dışılık ile bu tercihlerin altında yatan siyasal etikten yoksun, istismarcı zihniyeti takdirinize bırakıyorum. Yıllardır kamuoyundan gelen yoğun eleştiri, kınama ve itirazlara rağmen, bu kişilerin THY’deki yönetim kurulu üyeliği postlarına ısrarla talip olmalarının, oturmalarının nedenini ise sizlere anlatmama gerek yok sanırım.
THY Yönetim Kurulu Başkanı Bay Bolat’ın kaç şirketin yönetim kurulunda postu var?
Geçen haftaki yazıda açıkladığım üzere, bu şirketlerin yönetim kurullarına atanan THY personelini, KAP ta yer alan “Şirket Genel Bilgi Formu” nda görmek mümkün. Kalanını da bu şirketlerin ticari sicil kayıtlarından tek tek çıkardım. Yazıyı daha fazla uzatmamak için bu bölümü özet geçeceğim.
Ama önce kısa bir anekdot anlatayım. Bir genel kurul toplantısında Divan Başkanı ve THY YKB İlker Aycı’ya, “Adeta Kanuni Sultan Süleyman gibisiniz. THY dahil, 8-9 şirkette YK Başkanlığı yapıyorsunuz? Bu postların hepsinden ayrı ayrı huzur hakkı ücreti alıyor musunuz?” Diye sormuştum. Cevap tek kelimeydi: Elbette. Bu diyalog tutanağa yazılmadı tabi. Daha sonra araştırdığımda, Yönetim Kurulu Başkanlarının çift huzur hakkı ücreti aldığını da öğrenmiş ve kendi saflığıma hayret etmiştim.
Şimdi gelelim LinkedIn deki sayfasında, “şirketimizdeki en çok maaş alanlar listesinde Genel Müdür 200. Sırada ben 8028. Sıradayım” açıklaması yapan mevcut THY Yönetim Kurulu Başkanı Bay Bolat’a. Bay Bolat halihazırda, THY dahil, toplam 10 şirketin Yönetim Kurulunda başkan/başkanvekili postlarında oturuyor. (THY AO, SUN EXPRESS, THY DO&CO, THY TEKNİK AŞ, TGS, AJET, THY OPET, TFS AKARYAKIT, WE WORLD EXPRESS ve THY TEKNOLOJİ AŞ.)
Yukarıda ana şirket THY’nin huzur hakkı ücretinin nasıl belirlendiğini anlatmış, ama güncel rakamı kesin olarak bilmediğimizi ifade etmiştim. THY’nin bağlı ortaklık ve iştirak olarak toplam 18 alt şirketi ve bu şirketlerin çoğunda yönetim kurulları var. Yabancı ortaklı olan bu şirketlerden birinde Yönetim Kurulu Başkanı huzur hakkı ücretini, Ticari Sicil Gazetesi kaynaklı incelememizde tespit edebildik. ( SUN EXPRESS de 4.750 EUR,)
Netice itibarıyla kendisine, bu şirketlerin tamamında ne kadar huzur hakkı ücreti ödeniyor bilmiyoruz. Daha doğrusu, Bay Bolat’ın bu 10 şirketten toplam ne kadar huzur hakkı ücreti aldığını bir Allah biliyor, bir de kendisi. Aldığı parada gözümüz yok elbette. Ama hissedar ve vatandaş olarak, kalem kalem tutarlarını bilmek hakkımız. Şeffaflık gereği tabi. Kendisinden doğru ve güncel bir açıklama bekliyoruz.
Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcıları ve bazı Başkanların THY ve yan şirketlerinin yönetim kurullarındaki postlarının, adet olarak çetelesini arz edip, yazımızı sonlandıralım.
Genel Müdür Bilal Ekşi 3 şirketten huzur hakkı ücreti alıyor. Genel Müdür Yardımcılarından, Murat Şeker 3, Abdulkerim Çay 3, Mehmet Kadayıfçılar 1, Ali Türk 1, Ahmet Olmuştur 1, Levent Konukçu 5, Kerem Kızıltunç 2 şirketten huzur hakkı ücreti alıyor. Astronomik maaşlarına ilave olarak.
Başkanlardan Berkant Kolcu 3, Emir Ali Göze, Bilal TEK ve Deniz Demiroğlu 2 şer şirketten; diğerleri (Metin Gülşen, Serdar Gürbüz, Okan Baş, Ayşegül Denli, Zekeriya Demir, Mahmut Yayla, Adnan Karaismailoğlu, Ahmet Harun Baştürk, Arif Ali Gezmişoğlu, Atilla Coşkun, Selahattin Eyüp Özbay, Kerem Sarp, Burak Bekman) 1 er şirketten huzur hakkı ücreti alıyorlar. Son olarak, Cemil Çiçek’in kızı İclal Çiçek ile THY’nin meşhur Yahya Üstün’ü de 1 er şirketten huzur hakkı ücreti alıyor.
Kamuoyu bu mesai arkadaşlarınızın da dolgun maaşlarının yanı sıra ne kadar huzur hakkı ücreti aldıklarını bilmek istiyor, Bay Bolat.
Yorumlar Tüm Yorumlar (52)