Merhaba,
Geçen haftanın sıcak gündemlerinden biri de THY tarafından işten çıkarılan kabin memurları haberi idi. Konunun dikkat çeken bir tarafı işten çıkarmalar iken diğer tarafı ise gerekçe olarak öne sürülen alınan raporların usulsüz olduğu iddiası idi. Münferit işten çıkarmalar söz konusu olsa açıklama yapmaya gerek olmayabilir fakat çok sayıda personelin işten çıkarılması durumunda ; işveren , sendika , STK ( burada TASSA ) ‘dan aydınlatıcı bir bilgi bekliyorsunuz bu olmayınca herkes kendi kanallarından aldığı bilgiyi doğru bilgi olarak görebiliyor.
Bu tip işten çıkarmalara birkaç açıdan bakmak gerekiyor. İlk akla gelen genelde işten çıkarılanların kanuni hakları oluyor bu konuya da değineceğiz fakat benim daha çok üzerinde durmak istediğim uçuş emniyeti tarafı. İşveren olarak çok sayıda kabin memurunu usulsüz rapor iddiası ile işten atarsanız ve aydınlatıcı bilgi sunmazsanız sonuç ne olur ? Ortalıkta şehir efsaneleri hikayeler dolaşır ve gerçekten rahatsız olan , hasta olan kabin memurları da bu halde bile rapor almaktan çekinir , kendisini uçuşa katılmak zorunda hisseder. Az sayıda istisnası olsa bile çok sayıda çalışan benzer durumda rapor almaktan çekinecek ve uçuş görevi için uygun olmadığı halde rapor almayacak demektir. Peki bu durumun doğal sonucu ne olur ?
Cevap : Uçuş emniyeti zaafiyeti yaşanır. Maalesef burada yine devreye bazı havacılık kültüründen uzak tiplerin klasik söylemi gündeme gelir “ .... ne zamandır böyle yapıyoruz hiç bir şey olmadı... “ İşte tam da zurnanın zırt dediği yer burasıdır. Tüm havacılık uçuş emniyeti ve kalite sistemlerinin mücadele de en çok zorlandığı ve yenemediği bu – bir şey olmaz, sefer aksamasın - anlayışıdır. -Uçaklarda emniyet için öyle sistemler vardır ki bugüne kadar hiç kullanılmamış belki hiç kullanılmayacaktır fakat uçuş emniyetini artıran unsur olarak bulunmaktadır. RAT / Airbus Ram Air Turbine veya BAE 146 hydraulic stand by generator gibi. Emin olun bu tipler uçak imal etse stand by sistemlerin çoğunu gerek yok diye yapmazlar -
. **
Uçuş emniyeti için yapılan tüm eğitimler, harcamalar, geliştirmeler sonunda sadece bir kişinin hayatının kurtulacağını bilsek yapılan tüm bu çalışmalara değer mi ?..........
Hayatı kurtarılan kişi sizin yakınınız olsa cevabınız değişir miydi ?
Havacılık uçuş emniyeti ile ilgili personelin ; işine inanmış, konuyu özümsemiş ve hayat tarzları ile işlerinin tutarlı olması beklenir aksi takdirde inanmadan yapılan işler, eğitimler, denetlemeler, Nasrettin Hoca’nın ‘’dostlar alışverişte görsün’’ kıssasına benzer.
Nasrettin Hocanın türbe kapısında kilit olmasına rağmen türbenin her tarafı açıktır, hemen herkesin aklına lahana turşusu ve perhiz atasözümüz gelir. Unutmamak gerekir ki Nasrettin Hocanın esprilerindeki en son maksat insanları güldürmektir.
Nasrettin Hocanın türbesindeki çelişkiyi uçuş emniyet konusuna bağlamak istiyorum, uçuş emniyetini bütün olarak düşünmek ve zincirde zayıf halka bırakmamak gerekiyor yoksa kapı kilitli pencereler açığa benzer bir durum olur… Uçaklarda kabin memurlarının ilk ve en önemli görevi uçuş emniyetini temin etmektir. Hiç ikram olmayan bir uçuş bile olsa uçakta kabin memuru bulunmak zorundadır. Kabin memurlarının uçuş emniyeti ile ilgili görevlerinin hepsini bu yazıda değerlendirmek mümkün değil bu yazıda sadece acil durumlarda ki yolcuların tahliyesi konusunu yazacağım.
Yolcuların acil durumlarda genel olarak 90 saniye içinde tahliyesi öngörülmüş olup bunu için zeminde bulunan “path light” ların faal olmamasının “no go item / uçuşa engel arıza “ olmasından tutun kaza ihtimaline karşı gözlerin tahliye anında karanlık ortama uyumu için take-off sırasında kabin ışıklarının karartılmasına kadar pek çok ayrıntı vardır.
Bu tahliye için temel görev kabin memurlarına ait olup yolcuların emniyetli bir şekilde ve en kısa sürede uçaktan tahliyesini sağlamaları gerekir. Uçuş emniyeti ile ilgili hayati görevleri olan kabin memurları rapor almaktan korkar hale getirilmemelidir. Rapor konusunu istismar edenler olabilir bunları da ilgili meslek grubu derneği ve sendikaları gibi gruplarla görüşüp akıllarda soru işareti bırakmadan işten çıkarmak veya kademeli cezalar vermek mümkün olabilir. Sonuçta doğru dürüst çalışan bir kabin memuru hasta ise rapor almaktan korkmamalıdır. Aksi takdirde uçuş emniyeti açısından zayıf halka oluşacak ve temel emniyet kuralı bozulmuş olacaktır.
**
Biraz da uçuş personeli iş akdi feshi durumunda hukuki haklara bakalım; İşçi işveren ilişkilerini düzenleyen temel kanun 4857 sayılı iş kanunu olup bu kanun tüm iş hayatını kapsamaz.4857 madde 4’de kapsam dışı alanlar belirtilmiştir bu alanlardan bir tanesi de uçuş personelidir. İş kanunu kapsamında olmayan işlerden denizcilik alanı gibi özel istihdam alanları kanunları olmasına rağmen iş kanunu kapsamında olmayan uçuş personeli için özel bir havacılık iş kanunu yoktur. Bu nedenle yasal boşluk mevzuat içinde önemli yeri olan borçlar kanunu hükümleri uygulanarak doldurulmaktadır. Bazı işyerlerinde uçuş personeli TİS ( toplu iş sözleşmesi) kapsamında olduğu için (havayolu olarak şu an sadece THY’de TİS uygulanmaktadır) iş kanunun sağlamış olduğu hakları hatta bazen daha fazlasını TİS ile elde etmeleri söz konusu olmaktadır. Günümüzde uygulanan borçlar kanunu ise bazı durumlar için çalışan lehine TİS’den daha iyi olanaklar sunmaktadır. (TİS olmayan havayolları uçuş personeli için borçlar kanunu uygulanmaktadır)
Borçlar kanununda aşağıda belirtilen haklar emredici hüküm olup işçi aleyhine sözleşme yapılamaz yapılsa bile geçersiz olur.
İhbar tazminatı hakkı ( md 430,431,432 )
“Taraflardan her biri, on yıldan uzun süreli hizmet sözleşmesini on yıl geçtikten sonra, altı aylık fesih bildirim süresine uyarak feshedebilir. Fesih, ancak bu süreyi izleyen aybaşında hüküm ifade eder.
Hizmet sözleşmesi; bildirimin diğer tarafa ulaşmasından başlayarak, hizmet süresi bir yıla kadar sürmüş olan işçi için iki hafta sonra; bir yıldan beş yıla kadar sürmüş işçi için dört hafta ve beş yıldan fazla sürmüş işçi için altı hafta sonra sona erer. Bu süreler kısaltılamaz; ancak sözleşmeyle artırılabilir.
İşveren, fesih bildirim süresine ait ücreti peşin vermek suretiyle hizmet sözleşmesini feshedebilir.Fesih bildirim sürelerinin, her iki taraf için de aynı olması zorunludur; sözleşmede farklı süreler öngörülmüşse, her iki tarafa da en uzun olan fesih bildirim süresi uygulanır.”
Feshe karşı koruma hakkı ( md 433 ) “… Hizmet sözleşmesinin fesih hakkının kötüye kullanılarak sona erdirildiği durumlarda işveren, işçiye fesih bildirim süresine ait ücretin üç katı tutarında tazminat ödemekle yükümlüdür…”
Bu madde ile bir çeşit kıdem tazminatı benzer hak sağlanmakla beraber 10 yıldan çok kıdemi olanlar için ciddi bir miktarlar söz konusu.
ÖRNEK : 10 yıldan daha fazla kıdemi olan bir uçuş personeli haksız olarak işten çıkarılırsa işverenden 18 aylık ücreti tutarında tazminat alabilir.
(1 yıldan az kıdemi olan : 6 haftalık ücretini,1-5 yıl arası kıdemi olanlar : 24 hafta)
Haklı sebebe dayanmayan fesih ( md 438 ) “ İşveren, haklı sebep olmaksızın hizmet sözleşmesini derhâl feshederse işçi, belirsiz süreli sözleşmelerde, fesih bildirim süresine; belirli süreli sözleşmelerde ise, sözleşme süresine uyulmaması durumunda, bu sürelere uyulmuş olsaydı kazanabileceği miktarı, tazminat olarak isteyebilir…… Hâkim, bütün durum ve koşulları göz önünde tutarak, ayrıca miktarını serbestçe belirleyeceği bir tazminatın işçiye ödenmesine karar verebilir; ancak belirlenecek tazminat miktarı, işçinin altı aylık ücretinden fazla olamaz.”
**
Önemi nedeni ile tekrar da olsa müsaadenizle yazının sonunda yineleyeceğim; Doğru dürüst çalışan bir kabin memuru hasta ise rapor almaktan korkmamalıdır. Aksi takdirde uçuş emniyeti açısından zayıf halka oluşacak ve temel emniyet kuralı bozulmuş olacaktır. Kötü niyetli olanları ayıklamak için gayret sarf etmek yerine işin kolayına kaçıp yaş kuru her şeyi yakmak doğru çözüm değildir.
Saygılarımla.
Erdal GÜLMEZ
Yorumlar Tüm Yorumlar (22)