“Türk Hava Yolları (THY) Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı, " Pandemi döneminde birçok havayolu negatif FAVÖK gelir elde ederken THY, hem pozitif FAVÖK gelir elde ederek hem de bu geliri kademe kademe artırarak rakiplerinden olumlu ayrışmayı başardı. 2020'nin son çeyreğinde 3. Çeyrek performansını da geçerek son çeyrekte 112 milyon dolar da faaliyet karı elde etmeyi başararak seneyi kapattı “ şeklinde bir açıklama yaptı ve bu açıklama sitemizde de yer aldı.
Pek alışkın olunan ve THY tarafından en azından son dönemlerde yapılmış olan benzeri tür bir açıklama yapılmamış olmasına rağmen ( Mevcutsa ben atlamışım diyerek özür dilemeye amadeyim ) YK Başkanının beyanatlarında ifade ettikleri THY ile ilgili hususların doğru olduğunu düşünüyor / temenni ediyorum. Evet, FAVÖK şirketin sektörün diğer kuruluşlarına göre durumunu orta koyan bir değerlendirmedir.
Ancak THY çalışanlarından küçük bir bölümü bu açıklama içerisinde geçen “ Son çeyrekte 112 milyon dolar da faaliyet karı elde etmeyi başararak seneyi kapattık” şeklindeki sözlerine takıldılar. Bu günkü şartlar altında verilen bu bilginin şirket karı olduğunu düşünebilmek pek de akıllı işi değilse de öyle düşündüler. Böyle mi düşündürülmek istendi? Bilemem. Ama zannetmem. İlker Aycı’nın söylediği hatalı değil. Onu yanlış anlayanlar bazı okurlar.
Sonuç olarak FD/FAVÖK şirketin esas faaliyetlerinden elde ettiği kar ile şirketi satın alan / alacak olan sermayedarın şirketi ne kadar zamanda amorti edebileceğini hesaplar. Bu oran diğer piyasa çarpanı oranlarına göre daha hassas ve daha doğru karar vermede öne çıkmaktadır. Bu nedenle de analistler tarafından indirgenmiş nakit akımları ile beraber kullanılan bir yöntem olarak öne çıkmaktadır. Bu oran kullanılırken aynı sektördeki diğer şirketlerin ortalama FD/FAVÖK oranlarına bakılarak, şirketin kendi geçmiş FD/FAVÖK oranına bakılarak geleceğe yönelik yansıtımlarda hesaplama yoluna gidilir (https://www.fiyatneder.com/?pnum=126&pt=FD%2FFAV%C3%96K)
Şirket değerleme, birleşme, satın alma, borçlu şirketlerin karşılaştırılması gibi birçok konuda en sık kullanılan piyasa çarpanlarından bir tanesi de firma değeri / FAVÖK oranıdır. FAVÖK hesaplamasını yapan kişiler firmayı daha karlı göstermek amacıyla hesaplamalarda çok şeffaf olmayabilirler. https://www.kolaybi.com/blog/favok-nedir-nasil-yorumlanir )
Bu bilginin, bültenleştirilmesi pek usulden olmamasına rağmen buna engel bir durum da mevcut değil. Tabii ki bunun takdiri Sn. İlker Aycı Beyin. O da takdirini bu yönde kullanmış. Erenlere karışılmaz?
BİZİM 737 MAX’LAR NE DURUMDA?
Hatırlardadır, 29 Ekim 2018 tarihinde Endonezya’da bir Boeing B-737 Max uçağı düşmüş ve 189 kişinin hayatını kaybetmesine yol açmıştı. Bu kazadan yaklaşık 4 ay sonra 10 Mart 2019’da yine bir B-737 Max uçağı bu kez Etiyopya’da düşmüş, bu kazada da 157 kişi hayatını kaybetmişti. Bu kazaların ardından bu uçak tipini kullanan havayolları, belirtilen uçaklarını uçuştan almıştı ve ülkeler bu uçaklara hava sahalarını kapatmıştı. . Bundan sonra ki gelişmeler malum.
20 ay yerde yattıktan sonra detaylı araştırma ve incelemeden sonra yeniden sertifikalandırılan Boeing 737 MAX, ABD’de ilk ticari uçuşunu 2020 Aralık ayının son haftasında yaptı. American Airlines, 29 Aralık Salı günü 718 uçuş numarasıyla Miami Uluslararası Havaalanı’ndan New York LaGuardia Havalimanına uçtu. Takiben diğeHavayolları da bu uçaklarını uçurmaya başladılar. Bir kısmının ise konu ile ilgili olarak yaptıkları çalışma devam ediyor.
Uçmaya başladıktan sonra bu tip uçaklarda haliyle değişik arızalar meydana geldi. Teknik konulara hâkim biri olmadığım için bu arızaların hangileri olağan hangileri değil tabii ki fikir yürütemem. Bildiğim bir şey var ki bu konu ile ilgili tüm haberlerin ilk paragrafı veya ikinci paragrafı “Sistem arızası yüzünden 346 kişinin hayatını kaybetmesine sebep olan Boeing 737 MAX 8 uçaklarının sözü ile başlıyor.” İnsanların bunu unutması istenmiyor diyeceğim ama bende gazetecilik eğitimi gördüm. Haberin daha dikkat çekici hale getirilmesi için ( doğru olmak şartı ile ) bu argümanıın haberde kullanılması tabii ki hatalı bir yaklaşım değil. Sonuçta herkes kendi işini yapıyor.
Tabii ki beni en çok kendi şirketimiz, Türk Hava Yolları’nın ne yaptığı ilgilendiriyor. Bir sitede “ Genel Müdür Sn. Bilal Ekşi’nin bu konudaki sözlerini okumuştum. Yanılmıyorsan Ocak 2021 ayının ilk yarısı içindeydi. Sn. Ekşi 737 MAX görüşmelerinin devam ettiğini, THY tarafından sipariş edilmiş bulunan uçak sayısının azaltılması ile teslim tarihlerinin ertelenmesi ve de yerde yatmakta olan uçakların teknik bakımları ve bu bakımların giderlerinin karşılanması konusundaki görüşmeleri sürdürüyoruz.” demişlerdi.
THY’nin Boeing tesislerinde 12 adet Max’ i bulunuyor. Bizde park edilmiş olanlarda bir o bir kadar. Evet, THY 13 Mart 2019 tarihi itibarı ile Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nün (SHGM) talebi doğrultusunda, filosunda bulunan 12 adet Boeing 737 Max tipi uçaklarını yere indirme kararı aldığını Sn. Genel Müdür açıklamıştı. 31 Aralık 2019’ da ise "Ortaklığımız yere indirilen ve teslimatları yapılamayan Boeing 737 Max uçaklarıyla ilgili maruz kaldığı kayıplarının belli bir kısmının Boeing tarafından tazmin edilmesi konusunda Boeing ile anlaştı." diyordu THY’ den yapılan açıklama. Boeing’ den yapılan tahsilatın miktarı ise basında değişik şekilde yer aldı. 225 Milyon Dolar’da diyen oldu, bu meblağı sütunlarına 150 milyon dolar olarak geçenler de. Evet, THY Kayıpların belli bir kısmı yer alıyordu açıklamada. Diğer yarısı ile ilgili pazarlık ne zaman sonlanacak? Ocak 2021’ de yapılan açıklamanın üzerinden bir sene 2 ay geçti. THY’ nin söz konusu uçakları yere indirmesinin de üzerinden geçen zaman ise iki sene.
Ocak 2021’ de yapılan açıklamayı bir kez daha okuyun. Yerde yatan uçakların teknik bakımları ve de bu bakımların giderlerinin karşılanması konusunda görüşmelere devam ediliyor diyordu Sn. Genel Müdür. İlk yapılan ve Boeing tarafından ödemesi gerçekleştirilen anlaşmada bu konuların karara bağlanmış olması gerekirdi diye düşünmek konuya hatalı bir yaklaşım mı olur? Zannetmiyorum.
Bu arada Boeing ile ilgili bir haber yer aldı medyada. Boeing Şubat 2021 ayında 82 yeni sipariş aldı. Siparişlerin içinde United Airlines için 25 adet B737MAX, Singapur Airlines için 11 adet B777X, 2 adet 787-10, 1 adet 747-8 ve ABD Hava Kuvvetleri için 27 adet KC-46 Tanker uçağı var. Ancak, bunların dışında önceden verilmiş 50 sipariş iptal edildi. Aynı zamanda 18 adet B737MAX, 1 adet B777, 1 adet B737, ABD Hava Kuvvetleri için 1 adet KC-46 Tanker ve ABD Deniz Kuvvetleri için 1 adet P-8A Poseidon olmak üzere 22 uçağı da bu süreçte teslim etti.
Malum Boeing 737 Max uçaklarının diğer ülke hava sahalarında uçuş yapabilmesi için söz konusu ülkelerin sivil havacılık otoritelerinin de izin vermesi şart. Ayrıca filolarında bu uçak tipi bulunan havayollarının FAA AD talimatlarını yerine getirmesi gerekiyor. Zorunlu test uçuşları dışında bazı havayollarının bir süre yolcusuz test uçuşları yapacağını okuyoruz, bu yaklaşım için sevindiğimi belirtmeliyim diyordu Erdal Gülmez arkadaşımız. Herhalde Sivil havacılık otoritesi kuruluşların bu izni vermeden önce bir takım testler, deneme uçuşları vb. yapmaktadırlar. Ben bizim Otoritenin bu tür bir çalışmaya başladığını duymadım. Ne SHGM ne de THY Yönetimi bu konuda bir açıklama, bilgilendirme yapmadı. Evet, şu andaki operasyon için mevcut uçak adetleri yeterli hatta fazla bile. Yine de bu işi fazla ertelememek gerek. Kamuoyunun bu uçakların varlığına alışması / alıştırılması gerekmez mi?
FASTFOOD ÜZERİNDEN ESKİ BİR YAŞANMIŞ. BOEİNG’LE PAZARLIK BİTİRİLMİŞ OLMALIMIYDI?
Yeni kurulmakta olan bir Fastfood zincirinin satın alma görevlisi alımına ihtiyaç duyulan malzemelerin tümünün Pazar durumunu bir süre tetkik etti. Görülen oydu ki, Türkiye’de Fastfood zincirlerinin birçoğu gazlı meşrubat konusunda ki tercihlerini ( A ) şirketinden yana kullanıyorlardı. ( B ) şirketinin müşteri potansiyeli rahatsızlık verici düzeyde düşmüştü. Açılmak üzere olan zincirlerden bir tanesi ( C ) bu konudaki tercihini henüz yapmamıştı. Nedense bekliyordu. Bu şirket dışındakilerin tümü ( A ) şirketi ile anlaşma yapmış / yapıyorlardı. Yeni ( C ) Fastfood zinciri, ( B ) şirketinin yetkilileri için konunun ürününü iyi bir fiyata satmak dan ziyade müşterileri arasında bir zincirin bulunmasının daha önemli olduğunu düşünüyorlardı. Çünkü yaptığı Pazar araştırmasında bu konuda üretim yapan firmanın bir zincir kuruluşunu müşterilerinin arasında bulundurması büyük bir saygınlık kaynağı ve o ülkede varlığını
Sürdürmesi ve pazar payını artırmak için yeniden mücadeleye girişebilmesi konusunda elzem olduğunu görmüştü. Ve de ( C ) firması ( X ) alışveriş merkezindeki son zincir kuruluşunda ( B ) şirketinden ayrılıp ( A ) şirketine geçeceği günü bekledi. O gün makineler sökülürken yeni kurulan Fastfood zincirin konu ile ilgili insanları da ( X ) alış veriş merkezinde yapılan cihaz söküm işlemini gözlemliyorlardı. Ve de piyasaya yeni girecek olan ( C ) Fastfood zinciri anlaşmayı o alışveriş merkezinde ( B ) firmasının moral açısından en zor durumda olduğu anda yapmayı tercih etmişti. Evet, Bir zinciri bünyede tutmak onlar açısından da çok çok önemliydi. Ancak bu şekilde piyasayı yeniden zorlayabilirlerdi. Sonuç; ( C ) Fastfood zinciri ( B ) gazlı meşrubat firması ürününü şişe suya yakın bir fiyatla aldı. Bu nasıl mı oldu? ( C ) kuruluşu stratejik pazarlığı doğru planlamış ve de zamanlamasını doğru yapmış ve morallerinin en bozuk olduğu anda yaptığı atakla alımı sonuçlandırmıştı. Üstelik bu işi planlayan, yapan anlatılan konuda uzman biri de değilmiş.
Uçak konusu konuşurken gazlı meşrubat örneği anlatmak? Evet, düşününce insana ters geliyor. Ancak şunu dikkate almak gerek. Pazarlamanın esaslarından olan, fırsat ve tehditlerin belirlenmesi, kullanıcı gurubunun durumu, psikolojik konumlandırılması ve zamanlamaya ilişkin stratejik unsurlar genelde ürüne göre değişmez. Anlatılan bir ilim değil. Pazarlama okumuş olmanız gerekmez. Internet’ ten bile bulabilirsiniz bu esasları. Düşünebilmek yeterli.
Her ne ise. Umarım ki bu örnek pazarlıkta diğer pazarlama stratejileri yanında zamanlamanın ne kadar önemli olduğunu anlatmıştır. Tabii anlamak isteyene. FAVÖK karını işletmenin bilanço karı olduğunu düşünüp, işte şirket kar etti. Şimdi maaş kısıntıları kaldırılsın ve de maaşlara zam uygulansın diyenlere bu anlatım da uygun olmayacağı mutlak.
MADAM HAYGANUŞUN KOCASI AGOP ÖLMÜŞ.
Evet, bir takım yöneticilerin rengi göreve atandıktan sonra ortaya çıkar. Rahmetli annem, yöneticilik keman çalmaya benzer. Ders almak yeterli değil. İnsanın doğuştan içinde olması gerek derdi. Yöneticilik de işte böyle bir şey. Seçkin bir makama atanmak, tepelere tırmanmak tabii ki güzel. Değişik imkânlar, farklı çevrelere yakınlık imkânı sunar insanlara. Bu nedenlerle bazı insanlar, görevde yükselmeğe ve yönetici olmaya heves eder. Bunun için uğraşır ve mücadele eder. Ve de bu mücadeleyi kazananlar da küçümsenmeyecek kadar fazladır. Hele hele tepelerde onların adına mücadele edecek yetkili ve etkili birileri varsa ve arkalarında duruyorsa.
Hayganuş çok üzgün. Sevgili kocasının mezarının başında oturmuş ağıt yakıyor. Komşuları, arkadaşları da elleri önlerinde bu dramatik anı saygı içinde sessizce izliyorlar. Hayganuş'un kocası Agop'a yaktığı ağıt herkesin gözlerini yaşartıyor:
Ah Agop Efendi ah... Sen ne güzel, ne âlim adam idin. Fransızca bilir idin. İngilizce ve Almancayı fevkalade konuşur idin. Sen edebiyattan, fizikten, kimyadan, riyaziyeden çok iyi anlar idin. Şiir bilem yazar idin.
İzleyenler suskunluk içinde bekliyorlar, ama ölçüyü kaçıran Hayganuş'un Agop'a sıraladığı övgüler bir türlü bitmek bilmiyor.
Artık biri dayanamıyor ve patlıyor:
‘‘Yahu Madam Hayganuş, amma da büyüttün ha!.. Agop'u hepimiz tanır idik. Rahmetli hiç de dediğin gibi bir adam değil idi. Mesela, Fransızca filan bilmez idi. Şiir de yazmaz idi. Az biraz okuması, yazması var idi. Hepisi o kadar...''
Madam Hayganuş, komşusunun bu sözlerini duyunca hemen ağlamasını kesmiş ve başını kaldırarak gururlu bir sesle şöyle yanıt vermiş:
‘‘Olsun... Heves eder idi ya.
Allah şirketlerimizi “ heves etmek ” dışında özelliği olmayan yöneticilerden korusun.
( * ) Giriş metni alıntıdır.
Yorumlar Tüm Yorumlar (16)