Teftiş konulu yazı serimizin sonuncusunda, bozulan teftiş-denetim sisteminin yeniden yapılandırılması gerektiğini ve bunun mevcut iktidar değiştikten ya da mutlak gücü kırıldıktan sonra mümkün olabileceğini belirtmiştik. Bu beklentiye göre önerimi açıklamadan önce, konuya bakış açımı izah etmek istiyorum. Üstünlerin hukukunun değil, hukukun üstünlüğünün ve kurumsallaşmanın esas alındığı ülkelerden biri olan Amerika’da son yıllarda yapılan tartışmaların bize bu konuda iyi ve yol gösterici bir örnek oluşturduğunu düşünüyorum. Bu yüzden sizinle paylaşmak istiyorum.
Teftiş sistemimizin ıslah edilmesine örnek ülke uygulaması: ABD Teftiş Sistemi.
Teftiş sistemimizi, başlangıçta kaldırmaya çalışan, bunu beceremeyince tahrip eden zihniyetin, bize riyakarca örnek gösterdiği risk ve performans odaklı denetim anlayışının hâkim olduğu Anglo-Sakson ülkelerinden biri olan ABD’deki son gelişmeler ve bu çerçevede teftiş-denetim sisteminde yapılan değişiklikler, ülkemiz için emsal teşkil etmektedir.
ABD gibi İleri demokrasi kültürüne sahip olan ve hukukun üstünlüğünü kabul eden ülkelerde ilerleme, sistemi geliştirerek olmaktadır. Bizdeki gibi tercüme düzenlemelerle mevcut sistemi iptal ederek ya da yozlaştırarak değil. Çünkü, son yıllarda patlayan ülke çapındaki usulsüzlük ve yolsuzluklar neticesinde açığa çıkan teftiş ve denetim sorunlarına ilişkin eleştiriler, sistemi geliştirmek için fırsat olarak kullanılmıştır.
ABD’ deki mevcut “Genel Müfettişlik Sistemi” iç denetim sisteminin yolsuzlukla mücadelede yetersizliğinin anlaşılması üzerine 1978 yılında, “Genel Müfettişlik Yasası” ile kurulmuştur. Başlangıçta bu kurum, sınırlı sayıda bakanlık ve federal kurum ve kuruluşlarda oluşturulmuş iken, zaman içerisinde yaygınlaşmıştır.
Aslında, ABD’deki bu Genel “Müfettişlik Sistemi” de 1990’ lı yıllarda yoğun bir şekilde eleştirilmiştir. Bu eleştirilerden bazıları şu şekilde dile getirilmiştir:
Tanıdık geldi. Değil mi?
Eleştiriler öyle noktalara varmıştır ki; Genel Hizmetler Ajansı üst yöneticisi, kurum genel müfettişini teröriste benzeterek eyaletlerde yürütülen denetim faaliyetlerini engellemek istemiştir. Hukuk İşleri Ajansı Genel Müfettişi, kurum yöneticileri tarafından yapılan lüks harcamaları gündeme getirmesi üzerine, görevden alınmakla tehdit edilmiştir. Demek ki; bizde olduğu gibi ABD’ de de müfettiş ve teftiş düşmanlığı varmış.
ABD bu eleştiri hatta saldırılar karşısında ne yapmıştır?
Bu sorunun cevabı çok önemli. ABD' nde eleştiriler, sistemi geliştirmek için fırsat olarak kullanılıp; 2008 yılında yapılan yasal değişikle sistemi kaldırmak yerine, Genel Müfettişlik müessesinin daha da güçlendirilmesi yolu tercih edilmiştir. Çünkü, demokratik hukuk devletlerinde, ortaya çıkan aksaklıkları, yapılan eleştirileri dikkate alarak sistemin yozlaştırılması değil, geliştirilmesi yolunun tercih edilmesi en rasyonel yaklaşım şeklidir.
Halbuki, demokrasiyi sadece yandaşları için hak gören, hukuk tanımaz 20 yıllık iktidar zihniyetinin tutumu ise, aslında biraz da maksatlı olarak kendileri tarafından uydurulan eleştirileri bahane ederek, başlangıçta belirttiğimiz şekilde teftiş kurullarını kaldırmak, sözde iç denetim hizmetlerine dönüştürerek, etkisizleştirmek olmuştur.
Biz de teftiş birimlerini kaldırmak veya etkisiz iç denetim birimlerine dönüştürerek etkisizleştirmek yerine, toplumumuzun bünyesini, gelişmiş ülke uygulamalarını ve uluslararası kuruluşların çağdaş kriterlerini de dikkate alarak, sistemin bozulan, tahrip edilen yönlerini ıslah edip; etkin ve verimli işleyen bir denetim sistemine dönüştürmek, özetle ayağa kaldırmak zorundayız.
Son Değerlendirme ve Bozulan Teftiş- Denetim Sisteminin Islahına Dair Önerim:
Değerli okurlarım, yolsuzlukları önlemenin en etkili ve en kestirme yolu onları açığa çıkarmaktır. Bu gerçekten hareketle, serinin bu son yazısında, naçizane son bir değerlendirme yapıp sitemin ıslahına dönük çözüm önerilerimi paylaşmak istiyorum. Umarım bu gayretim ilgili herkeste ve her kurumda makes bulur ve sunulan öneriler gerekli ve yeterli içeriğe kavuşturularak olgunlaştırılır.
Bu kapsamda, öncelikle aşağıdaki 3 temel konuda genel mutabakat sağlanmalıdır.
1. Öncelikle, denetimin yeniden yapılandırmasında, kritik nokta; teftiş, denetim, kontrol, iç denetim, dış denetim gibi kavramlara yüklenen fonksiyonların doğru ve tutarlı olmasıdır. Ancak bu şekilde, kurumsal organizasyonların ve görev tanımlarının doğru yapılması ve bu görevlerin kesinlikle birbirine karıştırılmaması mümkün olabilir.
2. Gelişen ve değişen koşullarda, teftiş sisteminin, elbette performans denetimini de gerçekleştirebilir bir yapıda olması şarttır. Ancak, performans denetimi, düzenlilik ve yerindelik denetiminin bir alternatifi olarak dayatılmamalıdır. Bu ikisi birlikte icra edildiğinde, bir anlam ifade eder. Aksi takdirde ikisi de şimdi olduğu gibi eksik ve yetersiz kalır.
3. Ayrıca, gerek denetim elemanlarınca düzenlenen raporların yazılması ve uygulanması aşamalarında yapılan idari baskı ve tehditlerin engellenmesi ve gerekse görevini gereği gibi yapmayan, tarafsızlığını yitiren veya görevini kötüye kullanan denetim elemanları nedeniyle ortaya çıkan sorun ve şikayetlerin giderilmesi noktasında, "müfettiş güvencesi" ni de içeren somut ve yeterli yasal alt yapının oluşturulması gerekmektedir.
Bu genel kabuller çerçevesinde, üç temel yapı öneriyorum:
Teftiş Kurulları ile yeni oluşturulan iç denetim kurullarının yapacakları iş ve işlemlere ilişkin fonksiyonel analizin yapılarak, bu kurulların bundan sonra üstlenecekleri görev, yetki ve sorumlulukların ayırt edilmesi ve iyi tanımlanması gerekir. Bu yapıldıktan sonra, kamu teftiş ve denetim sistemindeki mevcut 3 lü yapı ıslah edilerek ayağa kaldırılabilir. Bunun için:
a. Teftiş sistemine sadece fonksiyonel değil, aynı zamanda organik bir bağımsızlık (ya da özerklik) kazandıracak örgütsel bir üst yapı oluşturulmalı. Ancak böyle bir yapı içinde yolsuzlukların, güvence verilmiş ehliyetli ve liyakatli Müfettişlerce kanunilik ve yerindelik yönünden incelenmesi ve soruşturulması sağlanabilir.
b. İDDK yapılanmasındaki iç denetçilik sisteminin mevcut sorunları halledilerek bu kurum nispeten daha bağımsız bir yapıya kavuşturulmalıdır. Ayrıca, bu kuruma bağlı iç denetim kurullarının, bünyesinde yer aldıkları kurum ve kuruluşlarındaki “kalite güvence birimleri” ile birleştirilip; “İç Denetim ve Kalite Güvence Kurulları" na dönüştürülerek, risk odaklı performans denetimi yapmaları sağlanmalıdır.
c. Yeterli olmamakla birlikte Sayıştay'ın, mevcut yasası çerçevesinde, TBMM adına görev yapan, mali işlemleri ve tabloları denetleyen, yargı fonksiyonu ağır basan bir kurum olarak, daha etkin bir personel, organizasyon ve çalışma yapısına kavuşturulması gerekmektedir.
İlk maddedeki “Teftiş Sistemi” açısından öneriyi daha da somutlaştıracak olursak;
Amerika'daki Genel Müfettişlik Kurumu gerek isim ve gerekse yapılanma olarak bu konuda iyi bir örnek olabilir.
Ülkedeki bütün kamu teftiş kurullarının bağlı olacağı bir üst yapı olarak görev yapacak olan bu kurum, kendi idari ve mali özerkliğine sahip olmakla birlikte, hiyerarşik yapılanmada, en üst kamu yöneticisine doğrudan bağlı olacaktır.
Bir tür Teftiş Başkanları Kurulu gibi görev yapacak olan bu kurum;
Görevler üstlenebilir.
Hizmet ifa ettikleri kurum ya da kuruluşun Teftiş Kurulunun personeli olarak "Genel Müfettiş" unvanı ile görev yapacak olan kişilerin atanmaları ve görevden alınmaları da Genel Müfettişlik Kurumunun onayı ile gerçekleştirilecektir. Böylece gerçek manada Müfettişlik Güvencesi sağlanmış olacaktır.
Keza, Genel Müfettişlerin politik düşünceleri hesaba katılmaksızın, kişisel dürüstlükleri ve liyakatleri dikkate alınarak, mutlaka muhasebe, denetim, finansal analiz, hukuk ve kamu idaresi vb alanlarında asgari formasyona sahip olmaları da gözetilerek işe alınma ve terfilerinde bu kriterler esas alınacaktır.
Böylece yeniden organize edilecek ve güçlendirilecek teftiş ve denetim kadrolarıyla, yolsuzluklar, konu bazlı ve genel teftiş uygulamalarıyla, süratle incelenip soruşturulmalı; Kamunun kayıplarının tazmini ve sorumlularının tecziyesi için idari, adli ve yasal tedbirler süratle alınmalıdır.
Teftiş konusunda 5 bölümden oluşan tefrikaya bu son yazımızla son verirken, meslektaşı olmakla onur duyduğumuz, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün denetime verdiği önemi anlatan kısa bir makalenin linkini de bu vesileyle istifadenize sunuyorum.
http://denetde.org.tr/safak-basa-teftis-ve-denetime-ataturkun-verdigi-onem/
Yorumlar Tüm Yorumlar (15)