İzliyorum sadece. Havacılığın ne kadar sahiplenileceğine veya trol zübüklere ne kadar itibar edileceğine bakıyorum. Sağdan, soldan sürekli ve ardı kesilmez bir şekilde mesajlar alıyorum. Aiporthaber’in olmazsa olmaz olduğundan bahisle, neden olaylara müdahil olmadığım sorgulanıyor.
Haksızlığın nirvanasını gören biri olarak trolden beslenen ve trolü besleyen bir havacılığın nasıl evirileceğine bakıyorum. Sorgusuz bir toplumun nasıl sindirildiğine şahitlik etmek yerine, toplumu harekete geçirecek, kendini savunacak ve hukuksuzluğa karşı hakkını savunan bir cesaret aşılamasının elzem olduğunu biliyorum.
Bir yanda günümüzün trol yani paralı sözcüleri ki bu sözcülere yalanı gerçek gibi, hayal ürününü olmuş diye sunan tipler.
Üç/beş kuruşu önüne attığınızda kulunuz, köleniz olacak kişiler.
Bu yönde onursuz olmak yerine işini edebiyle yapan arkadaşlarımı bir kez daha kutluyorum.
Geçen hafta sizlere bir ipucu vermiştim. Havacılık tutkumuz, sevdamız asla yerini birileri gibi esir alınarak trollüğe bırakmayacak ve havacılık çalışanlarımızla birlikte zorlu süreçleri birlikte atlatacağız.
Havacılığı asla yalnız bırakmayacağız. Yepyeni gelişimden, yeni bir projeden bahsetmiştim. Kendimi övmek gibi olmasın ama şu havacılık sektörüne verdiğim hizmeti, getirdiğim yenilikleri bir başkası getirmiş olsaydı inanın ellerinden öpmek isterdim.
Mesela, TV’lerde ilk havacılık pogramı VIP’yi yapan benim.
Mesela, ilk havacılık haber portalını açan benim.
Mesela, havacılık temalı AirportTV’yi açan benim.
Mesela, 2000 yılında dünya sivil havacılık günü bilinmezken 7 Aralık Dünya Sivil Havacılık Gününü organize eden benim.
Daha nicelerini sayarım. Dünyada 187 uluslar arası gazete ve TV’lere manşet olan yine benim.
Örneği var mı diye sorsanız, hayır cevabından ötesini bulamazsınız.
Ve yine ben Airporthaber’in yanında başka bir mecrayı sizin adınıza geliştiriyorum. Size hizmet etmek benim için bir onur meselesi.
Sanmayın ki bu sektör sahipsiz kalır. Kaç bakan geçti hatırlamam, kaç genel müdür geçti sayısını bilemem ama Airporthaber tarzı hep yaşayacak.
THY’de çalışan ve korku düzeninin altında ezilen arkadaşlarımızın daha gür sesi, DHMİ’de çalışan ve baskıcı düzenin esiri haline gelmiş memurun da sesi biz olacağız.
Neresinden bakarsanız bakın bu sevda bitmeyecek. Nereyi satın alırsanız alın bizi asla satın alamayacaksınız.
Zamanın THY Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı, rahmetli Sedat Şekerci’nin adının verildiği eğitim merkezinde “seni kuru ekmeğe muhtaç edeceğim” tehdidinde bulunmuştu.
Ben de ona “Biz bu yola kara lahana yemeyi göze alarak çıktık” demiştim. Bu etkisiz gazetecilerden, yancı gazetecilerden biri de yanımızdaydı.
Havalimanından bulgur/pirinç, sıvıyağ/bilumum gıdaları evine taşıyan gazeteciler gibi olmadık biz.
Biz mesleği olması gerektiği gibi yaptık. Doğrusu da buydu.
Varsın birileri kanına dokunan eylemlerle sizi kandırdığını sansın.
Orijinal biziz….
Yorumlar Tüm Yorumlar (13)