Geçenlerde görüştüğüm bir THY çalışanına bu başlığı taşıyan bir yazı yazacağımı söylediğim zaman “Neden bu halde” yerine “Nasıl yozlaştırıldı” kelimelerini kullanmamın daha doğru olacağını söyledi. Malum yozlaşmak dilimizde oldukça fazla kullanılan kelimelerden birisidir. Yozlaşmanın lügat anlamı (TDK' ya göre) “ Özündeki iyi nitelikleri birtakım dış etkenlerle zamanla yitirmek, özünden uzaklaşmak, bozulmak ” şeklindedir. Evet, konusu teftiş Kurulu veya müfettiş çalışanlarla ilgili olsun veya olmasın hemen hemen her hafta bu iş grubunu konu eden bir yorum mutlak alıyorum. Konuyu yeniden değerlendirmeğe beni iten de bu. Esasen eski bir tarihte bu konu ile ilgili bir yazı yazmıştım. Daha doğrusu yazıyı yazan ben değildim. THY’ nin eski ve deneyimli (Sn. Bilal Yıldız ) Başmüfettişlerinden birinden ricada bulunmuş ve kendisini köşemde misafir etmiştim.
Bir zamanlar bir kamu şirketi olan THY nin 2006 yılında gerçekleştirilen son halka arzından sonra, kamu hisse payının yüzde 50 nin altına düştüğü ve THY nin artık özelleşmiş olduğu gerekçesiyle, mevcut “THY AO Teftiş Kurulu Yönetmeliği” Başbakanlık tarafından iptal edildi. Daha doğrusu, Resmi Gazete de yayınlanarak yürürlüğe girmiş olan yönetmelik, Başbakanlık tarafından çıkarılan bir cümlelik bir yönetmelikle yürürlükten kaldırıldı.
O dönemde THY de görev yapan Başmüfettiş ve Müfettişler tarafından, “THY AO Teftiş Kurulu Yönetmeliğinin Yürürlükten Kaldırılması / yürütülmesinin durdurulması ve iptali konusunda 03.05.2007 tarihinde dava açıldı. Hayli uzun süren bu dava sürecinde, “ yürütmenin durdurulması talebi ” ret edildiği için, davanın sonuçlanmasını beklemeye gerek görmeyen dönemin THY, iptal edilen Yönetmeliğin yerine yenisini hazırlayarak yürürlüğe koymuştu.
THY Yönetimi tarafınca hazırlanan Yönetmelikte, Müfettişlerin tarafsız ve bağımsız olarak görev yapmalarının teminatı olan “Müfettişlik güvencesi ” ortadan kaldırılmıştı.. THY Yönetimi davacı müfettişleri peyderpey görevden alarak (uzman kadrolarına tayin edilerek veya emekliliğe zorlayarak ) Teftiş Kurulundan uzaklaştırıldılar. Yerlerine, iptal edilen yönetmelikte yer alan, müfettişlik mesleğinin yeterlik şartlarını taşımayan, siyasi torpile sahip personel, sınavsız olarak Müfettiş Yardımcısı unvanıyla üniteye alınmıştı ve bir süre sonra da yine sınavsız olarak Müfettiş yapıldılar..( bu anlatımın dışında olanlar varsa tabii ki tenzih ediyorum)
Özetle; Müfettişlik mesleğinin gerektirdiği muhasebe, denetim, finans, hukuk, vb. yetkinlikleri haiz olmayan; meslekle ilgisi bulunmayan okullardan mezun kişilere, doğru dürüst bir hizmet içi eğitim bile verilmeden ve de tecrübe kıstası gözetilmeden, daha doğrusu Müfettiş olma yeterlilikleri objektif ve mesleki ölçüm kıstasları değerlendirilmeden, Müfettiş Yardımcısı / Müfettiş unvanı verilmiş oldu.
Böylece, teftiş hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin objektif kurallar yok edilerek, kamu yararı ile hissedarların haklarının korunması ilkesi ve hizmet gerekleriyle bağdaşmayan, her türlü olumsuz etki ve düşüncelere açık, teftiş görevinin keyfi olarak kullanılmasını olanak sağlayan bir ortam yaratıldı. Bu arada THY’ nin Sayıştay denetimine de tabi olmaması için gerekli işlemler doğal olarak yapıldı. THY özelleşmişti ya. Bir şirketin denetimden kaçmasını nasıl değerlendirmek gerekir? Bunu sizlere bırakıyorum.
O güne kadar hiç görülmediği üzere; Teftiş Kurulunun direk olarak bağlandığı Yönetim Kurulu Üyesinin ( Sn. Hamdi Topçu ) belli bir amaca yönelik olarak hazırladığı bu maksatlı yapıya bir şekilde dâhil olan görevlilerin daha düzgün bir çalışma yapmalarının beklenmesi mümkün mü? Evet, kendilerine uygun olan bir ekibi oluşturularak görev başına getirilmesi için mevcut Müfettiş / Başmüfettişlerin sistemden dışlanması yeterli değildi. Yönetmeliğin de değiştirilmesi şarttı. Zira Sn. Topçu’nun yeni Müfettiş ve Müfettiş Yardımcısı adayları o dönemde yürürlükte olan yönetmeliğin öngördüğü şartlarına genelde haiz değillerdi. Özellikle zamanında yaşayıp görenler bunu daha iyi bilir ve hatırlarlar.
Sizlere Bilal Yıldız beyin görüşlerini havi eski yazının linkini sunuyor kendilerine tekrar teşekkür ediyorum. (https://www.airporthaber.com/kose-yazilari/bir-sirket-denetimden-neden-kacirilir-ki.html) Belki konuyu daha detaylı okumak isteyenler olabilir.
Aklıma geldi. Google’ a Teftiş Kurulları yazın ve bakın kaç şirketin Teftiş Kurullarının yönetmeliği yer alıyor. O sayfalarda. Acaba Türk Hava Yollarının yönetmeliği onlara hiç benzemiyor mu? Çok mu farklı? Ondan mı yer almıyor acaba? Neden dersiniz?
İNSANLARIN DAMAK TADI AYNIYMIŞ. YOĞURT ONLARA DA EKŞİ GELİRMİŞ MEĞER.
THY çalışanları ya güvensizlikten ya da yönetimlerinin gazabından korktukları için benimle görüşmekten çekinirlerdi. Öyle ya. İki satır notu bile VPN’ le yazıyorlardı sonuçta. Yorumlar kapsamında kaç kişiyi davet ettimse de kabul etmediler.
Bilal Bey Ekşimiş dememi takiben çok değil ama beni bulan insanlar oldu. Üçü ile bir cafe’ de buluştuk. Dikkatimi çeken o ki, bu gün bu saate kadar bana “ yanlışsınız Bilal Bey öyle değil “ diyen bir Allah’ın kulu çıkmadı. İlker Beyle ilgili yazdığım zaman bayağı bir saldırıya uğruyordum hâlbuki?
Yanlış anlamadımsa insanlar İlker Beye, Sn. Ekşi’yi pasifize ettiği için Kendisi ile oynanmasına müsaade eden Yönetim Kurulu üyesi / Genel Müdüre bütün sinirleri. Kendisini koruyamayan bir insan çalışanlarını nasıl koruyabilir ki diyorlar ve hepsi Ekşi Beyin tweetlerini konu ediyorlar. Hepsi deyince zannetmeyin ki onlarca kişi. Görüştüklerim topu topu dört kişiydi. Biri ile ertesi gün görüştük. İsimlerini afişe etmemden korkmayan, yüzünde maske bulunmayan ( ifademden covit den ötürü maske takmıyorlar diye anlamayın ltf ) , karnından konuşmayan dört kişi. Birine işten çıkartma olursa ve sen de listede olursan ne yapacaksın diye sordum. Cevabı güzeldi. Yoksa yazdıklarınız doğru değil mi? Bizimkiler değerlendirmeyi ifade ettiğiniz kıstasa göre yaparlarsa benim için kişisel
Tehlike olmaz. Evet, bende şirkete torpille girdim. Hem de iyi bir torpille. Sağ ve sıhhatte. Buna rağmen yine de üzülüyorum ve de birçok şeyi tasvip etmiyorum. İnanmayacaksınız ama yaşadığımız bir şeyleri babama anlattımsa da bir türlü inandıramadım. Babam bile inanmadı sözü yazdıklarımı doğruluyordu sanki. Bunları söylediler havadan sudan az bir şey eskilerden konuştuk. Ama bu gün yaşadıklarını anlatmadılar, olandan bitenden tek kelime bile konu etmediler. Yazılarımı kritik etmek ve de tanışmak için gelmişlerdi sanki. Yine de memnun oldum
Bilal Ekşi Bey ile ilgili ilk yazıyı 31 Ekim 2016 tarihinde yazmıştım. İkincisini ise 13 Şubat 2017’ de. İlk yazıdan bu yana Aradan tam beş sene, beş ay, 14 gün geçmiş. Mayanın ekşidiğini bu ara gördüm. Yazdıklarımı sizler için tekrarlamayacağım. İsterseniz linklere siz bakın. ( https://www.airporthaber.com/kose-yazilari/eksi-maya-ile-yogurt-calinmaz.html_https://www.airporthaber.com/kose-yazilari/sn-ilker-ayci-ve-bilal-eksi-beylere-dusmanligim.html ) Hele bir okuyun. Eğer bu döneklikse, 5 senede bir dönen fırıldak sayılmaz. Şayet halen kendileri buradalarsa ve de benim ömrüm varsa beş sene sonra, önce yoğurdun tadına bakar sonra bir daha yazarım.
KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİ SONLANDI. İLK ADIM TÜRK HAVA YOLLARI & DOCO’ DAN.
Evet, sonlandı Kısa Çalışma ödeneği. Aslında uzatılmasını bekliyordu herkes. Demek ki devlet baba hakikaten sıkışık. Daha doğrusu maddi bakımdan çıkmazda. Öyle olmasa uzatırlardı mutlak. 17 Mayısta da İşten çıkartma yasağı sona erecek. Daha 42 gün var. Allah çalışanların yardımcısı olsun. Şu Pandemi sonlansa da insanlar rahatlasa diyorduk. Bu gün öğrendik. Pandemi’ de Avrupa’da birinci, dünyada dördüncüymüşüz. Bu durumda bu konuda ki beklentilerimizin de ileri tarihlere zorunlu olarak erteleyeceğiz.
Evet, şimdi ne olacak? Öncelikle belirtmek gerekir ki bu durumda çalışanların ücretsiz izne çıkartılmasını yadırgamamak gerek. Televizyonda küçük esnafın yanında çalışanlar bile “ iş yok “ patron ne yapsın bu durumda oda mağdur bizde diyor. Evet, herkes mağdur bu durumda.
Devletin daha az ödeme ile daha fazla insana ihtiyaçlarını görmese bile katkı sağlamak peşinde olduğunu söylemek doğru olur mu bilmem. Her ne ise. Bir senedir kısa çalışma ödeneği uygulaması devam ediyor ve bu süre içinde yaklaşık 3.7 milyondan fazla çalışana, aşağı yukarı 27.7 milyar lira ödendi.( Rakamlar gazete haberlerinden alınmıştır ) Ne bu ödemeden faydalanan çalışan miktarı ne de ödeme yapılan miktar az değil.
Evet, iki gün önce bir haber okudum. Çoğunluk görmüştür. Kısa çalışma ödeneği uygulamasının sonlandırılmasından iki veya üç gün sonra THY DO&CO’ nun birçok çalışanını ücretsiz izne çıkarttığını söylüyordu.
Dikkatimi çeken husus çalışanlarımızın arkasındayız sözünü en çok kullanan THY’ nin ortak olduğu bir kuruluşun bu konuda ilk adımı atmasıydı. THY’nin tepesi bu sözü söylerken belki de bağlı kuruluşların, ortaklıkların ve iştiraklerin çalışanlarını kastetmemişti demek tabii ki doğru değil. Evet, yolcu miktarının düşme yüzdesine uygun miktarda çalışanı ücretsiz izne çıkarttı diye ne THY ne de Do&CO için söylenecek fazla bir şey yok. Beklenen oluyor hepsi bu. Daha neler yaşanacak belli de değil. İnşallah işsizlik miktarı ifade edilen boyutlara çıkmaz. Hoş bunun için de sanki bir mucize olması gerekir gibi. İlk adımı Salgından beklemek gerekir. İnşallah gerilerse ve de tabii bizler yasaklara riayet edersek. Sonrası da devlete kalıyor hali ile. Allah herkese kolaylıklar versin.
Gelelim Türk Hava Yollarımıza. Yolcu durumu malum. Operasyonun kaç uçakla yürütüldüğünü net olarak bilmiyorum / belki de genelde bilinmiyor. Yerde yatan kaç uçak var? FAVÖK hesabı bu durumda önem arz etmiyor. Bu durumda Türk Hava Yolları penceresinden konuya bakışın bizim sitedeki kafe işletmecisinin bakışından farklı değil. 2020 Ocak ayında 6 personel ile çalışıyordu. Şimdi 3 + 1. Bir olarak ifade edilen de patron. Zaten % 50 kapasite ile çalışma izni var. Cironun durumunu ise kasa zaten ortaya koyuyor. Ne yapacak bu durumda. Malum. O ne yapıyorsa Türk Hava Yolları da aynını yapacak. Herkes kabul ediyor ki, hiçbir ticari kuruluş, üretimini veya hizmetini yürütmek için gereken den fazla insan çalıştırmaz ve onlara ödeme yapmaz / yapamaz. İnşallah Aycı Bey çalışanlarımızın arkasında duracağız derken gücümüz yettiğince veya benzeri iki kelime ilave etmişti söylevine. Bundan ötürü de kimse onu suçlayamaz. Elinden geldiğince, bütçesi elverdiğince söylediğini yapmak için uğraşacağına inanıyorum. Aklı başında hiçbir yönetici çalışanları işten çıkartmaktan mutlu olmaz.
Yorumlar Tüm Yorumlar (59)