Merhaba, nadiren de olsa uçak iniş takımlarında saklanarak uçmaya çalışan kişiler olduğunu basından okumuş veya görmüşsünüzdür. Bu haberlerden hiçbiri geçen hafta Afganistan’da şahit olduğumuz olay kadar üzücü ve etkili olmamıştı. Afganistan’da kargo uçağının pistten yükseldiği tırmanış sırasında uçağın iniş takımları veya dış gövdeye tutunmuş iki kardeşin uçaktan düşerek öldüğünü tüm dünya nefesini tutarak ve büyük üzüntü ile izledi.
Özel donanım ile veya gösteri uçuşları için yapılanları hariç tutarsak bir uçağın kabin basıncı olmayan iniş takımı veya başka tutunma alanlarında uçanların hayatta kalması mümkün değildir. Hatta güçlendirerek tekrar yazayım kesinlikle mümkün değildir. Bunun temel sebebi de atmosfer şartlarıdır. Uçak yerde iken saklanabilecek alan olarak görülen yerlerin uçak havalanıp iniş takımlarını toplayınca tamamen dolduğunu görebilirsiniz. Yani uçağın iniş takımları veya benzer yerlerde yetişkin bir insanın sığabileceği fiziki boşluk yoktur. Ayrıca uçağın uçuşu nedeniyle uçak hızına eşit ve uçuş yönüne ters yönde saatte 900 km civarında karşıdan gelecek rüzgar kuvveti nedeniyle uçağa tutunmaya devam etmek mümkün olmayacaktır.
Yazının başlığında ki sorunun cevabı net ve bu kadar kısa. İsteyen okurlar için biraz daha detaylı bakalım. Bir insanın yaşaması için en öncelikli ihtiyacı solunumdur. Solunum için de basıncı , sıcaklığı ve oksijen oranı yeterli hava gereklidir. Günlük hayatımızda özel bir efor sarfetmeden ideal atmosfer basıncı sayesinde rahatlıkla nefes alabiliyoruz. Şu anda mevcut olandan daha yüksek atmosfer basıncı olsaydı vücudumuza zarar verirdi daha düşük atmosfer basıncı olsaydı o zaman da nefes alamazdık. Yaşamak için deniz seviyesinden başlayarak 2000 metreye kadar olan yükseklik uygun olup 4500 metreye kadar yüksek rakımlarda da yaşamak mümkün olsa da istisnai olduğunu bilmemiz gerekiyor. 4500 metre üstünde ki irtifalarda ise günlük hayat şartları ile uzun süre yaşanması mümkün değil. (Bolivya La Paz Havalimanı 4.061 m)
Solunumu anlamak için atmosfer yapısına bakmak gerekiyor. Dünyamızı çevreleyen ve atmosfer olarak adlandırdığımız hava kütlesi yaklaşık 100 km kalınlığında olup 7 katmandan oluşuyor. İçeriğinde neler var ? % 78: azot (nitrojen) , % 21: oksijen , % 1: Karbondioksit, Radon, Metan , Su buharı, toz , vb. çok sayıda farklı bileşen bulunuyor. Bu hava kütlesi bir ağırlığa ve dolayısıyla bir basınca sahiptir. Atmosferimizi farklı yoğunlukta üst üste konulmuş 7 tuğla olarak düşünürsek en çok yükü en altta bulunan tuğla taşıyacaktır yani en yüksek basınç en alttaki tuğla da yani deniz seviyesinde olacaktır. Hava basıncı deniz seviyesinden atmosferde yukarılara doğru çıktıkça düşer dolayısıyla basınç düşmesine bağlı olarak sıcaklık ve yoğunluk ta düşecektir.
En yüksek basınç en alt noktada olacağı için deniz seviyesi hava basıncının en yüksek olduğu yerlerdir ve 14.7 psi basınç vardır. (1 inç = 2.54 cm yani inç kare = 6,45 cm kare / inç kareye yapılan basınç 14.7 pound / 1 pound 453 gram olduğu için = 6,65 kg ) (Maden tünelleri gibi deniz seviyesinden daha aşağı noktalarda basınç ve sıcaklık deniz seviyesinden daha yüksektir )
Uçaklar bir çeşit hava HAVA AKVARYUMUDUR :
Yolcu uçaklarının uçuş irtifası olan ortalama 35000 feet (11482 metre ) insanların yaşaması için uygun değildir. Bu yükseklikte havanın basıncı, sıcaklığı ve oksijen miktarı insanların yaşaması için olması gerekten çok uzaktır. Sıcaklık -50 °C civarındadır. Soğuk havadan etkilenmemek için özel kıyafetler giyilerek soğuk havanın öldürücü etkisinden kurtulunsa bile düşük hava basıncı nedeniyle nefes almak mümkün olmayacaktır. Deniz seviyesinden 4500 metre kadar yüksekliğe kadar atmosfer basıncı nefes almamız için gerekli olan sürücü basıncı sağlar ve bizler pek farkında olmadan rahat rahat nefes alırız daha yüksek irtifalarda ise örneğin Everest dağında nefes alabilmek için özel teçhizat gerekir. İrtifa yükseldikçe hem sürücü basınç düşer hemde oksijen miktarı azalır haliyle soğuktan koruyan kıyafetler giyseniz bile normal uçuş irtifasında hava basıncı nefes almaya yetmez ayrıca içindeki oksijen miktarı hayatta kalacak seviyede değildir. Yani uçağın dışında , kabin basıncı olmayan alanlarda hayatta kalmak mümkün değildir.
Afganistan’da şahit olduğumuz uçak iniş takımında veya dış gövdeye tutanarak uçmaya çalışanların ölümü, hava sıcaklığının / basıncının düşüklüğü veya oksijen azlığı nedeniyle bile olmadı. Uçağın kalkışı sırasında tutunmaya çalışılan yüzeyde veya yerde durabilmek için hava akışının oluşturduğu etkiye karşı koymak için insanüstü bir kas gücü gerekir bu olayda daha hava şartları nedeniyle ölüm gerçekleşmeden insanlar uçağa tutunma güçleri bitince maalesef düşerek öldüler.
Uçağın kabin içi ile dışını bu kadar farklı yapan nedir?
Balıkların yaşayabilmesi için su akvaryumu ne ise yüksek irtifada insanların yaşayabilmesi için uçak kabini de odur. Uçak içinde yaşayabilmemiz için dış ortamdan bağımsız bir çeşit hava akvaryumu diyebileceğimiz suni şartlar oluşturulmaktadır. Benzer bir durum denizaltılar için de geçerlidir. Denizaltında da insanları derinliklerde deniz suyunun yüksek basıncından koruyan ve rahatlıkla nefes alıp yaşamalarını sağlayan suni bir ortam oluşturulmuştur.
Hiçkimsenin uçaktan düşmeyi göze almasının gerekmediği , herkesin kendi yurdunda mutlu huzurlu olduğu zamanlar diliyorum.
Saygılarımla
Erdal GÜLMEZ
Yorumlar