Merhaba,
Uçak kazaları her zaman ilgi çeker ve sıcak gündem olur. Bu gündem sebebi ile konuşulanlar, yazılıp çizilenler çok sayıda insanı geçici / kalıcı olarak uçak yolculuğundan soğutur. Diğer ulaşım alternatiflerine göre çok daha güvenli olduğu kesin sayısal veriler ile net bir şekilde belli olmasına rağmen niçin otobüs, tren veya gemi fobisi olmuyor da uçak fobisi oluyor sorusuna cevap veren değişik yaklaşımlar var. Gerçekleştirdiğimiz uçuş fobisi eğitimleri sırasında bu konu da benim de gözlemlerim oldu. Uçak fobisi, farklı girdileri olmakla beraber beynin uçak kazası olursa kurtulma şansım yok diye şartlanması ile çok ilgili diye düşünüyorum.
Uçak kazalarının bir kısmında maalesef kurtulan olmuyor oysa diğer kazalarda genelde birkaç yaralı ve ölü oluyor yolcuların çoğu hayatta kalıyor.İnsan beyni/mantığı yaradılış özelliği olarak hayatta kalmaya programlanmış olduğundan hayatta kalma şansının olmadığını düşündüğü ve uçak kazası olması durumunda hayatta kalmak için çözüm üretemediği için ( otobüs vb kaza durumunda insanların kendilerince çözüm / kurtuluş düşünceleri olduğunu fakat uçak için çaresizlik olduğunu gözledim) uçak kazaları farklı korku etkilerine sebep oluyor.
**
Daha önce de farklı platformlarda benim de çok sayıda diğer yazar ve ilgilinin de belirttiği üzere uçak kazalarının genelde ana nedeni uçağın bizatihi kendisi değil uçak dışı diğer nedenlerden oluşuyor. Bu yaklaşıma örnek olması açısından Malezya Havayollarının yaşadığı son olaylar bir örnek. Yakın tarihte (akıbeti tam olarak belirlenemeyen / belirtilmeyen) okyanus üzerinde kaybolduğu söylenen Kuala Lumpur –Pekin seferini gerçekleştiren B777 ve Amsterdam –Kuala Lumpur uçuşu sırasında Ukrayna üzerinde füze ile düşürüldüğü belirtilen başka bir B777. Malezya Havayollarına ait B 777’nin kayboldu mu ? düştü mü ? tartışmaları henüz bitmemişken aynı havayolunun aynı tip uçağının Ukrayna’da füze ile düşürülmesi hem uçak kazaları hem de Malezya Havayolları ile ilgili spekülasyonları artırdı.
Komplo teorilerini görmezden gelelim diyeceğim fakat 4 ay içinde iki sıra dışı uçak düşmesi / kaybolmasının; aynı ülke ,aynı havayolu, aynı tip uçak olması ve bu kadar kısa süre içinde gerçekleşmesi normal değil. Paranoyak olmayalım fakat bu işten kimin ne fayda sağladığına da bakmak lazım. Malezya havayolunun borsa değeri diplerde dolaşıyor. Uçak kazası olduğu zaman ilk duyduğunda hangi ülkenin uçağı olduğuna bağlı olarak bir ön yargılı bakış olur örneğin küçük ve geri kalmış bir Afrika ülkesine ait sıradan bir havayoluna ait bir uçak düştüyse genelde akla gelenler ile gelişmiş bir Avrupa ülkesinin bilinen bir havayoluna ait uçak düşmesi farklı algılara yol açmaktadır. Aynı şekilde Malezya uçağı düştüğü zaman ilk duyulduğunda ne hissedilmiştir ? Afrika algısı mı yoksa Avrupa algısı mı ?
**
IATP fuarı nedeniyle Malezya Havayollarının ünitelerini ziyaret etme ve gözlem / görüşme imkanım olmuştu. Ülke olarak Malezya ve Havayolu olarak Malezya havayolu en iyiler arasında olmasa bile kesinlikle ortalamanın altında kalmaz. Başkent Kuala Lumpur’un modern şehir görüntüsü ve yaşantısı yanısıra şehrin altında yer alan ve dünya da çok az örneği olan mühendislik harikası su /sel tahliye sistemi var. Benzer şekilde dünyanın sayılı binalarından olan Petronas kuleleri de Kuala Lumpur’da yer alıyor. Malezya halkının sıcak ve demokrat yaklaşımını araştırdığımda geçmişte yaşadıkları kavgaların pahalı da olsa pozitif tecrübeye sebep olduğunu gördüm. Eğitim ve milli gelir seviyelerinin bizden daha iyi olduğunu görmek te beni şaşırtmıştı. Malezya havayollarının personel kalitesi ile teknik ve eğitim alt yapısı da aynı şekilde bende çok olumlu izlenimler bırakmıştı. ( Malezya Havayolları 2013 yılı Asya Kıtası en iyi havayolu ödülüne sahip ) yazının ana temasından uzaklaşmamak adına Malezya izlenimleri için bu kadar ile yetineyim. Sonuç olarak uçak kazası algısı olarak Malezya Afrika’dan çok daha fazla Avrupa algısına yakışır diyebilirim.
**
Uçak kazası denildiğinde ilk akla gelen uçakların teknik arızalar yaşaması ve bu teknik sorunlar nedeniyle uçakların düşmesi şeklindedir. Kaza literatürü incelendiğinde görülecektir ki teknik nedenlerle uçakların düşmesi uçak kaza sebepleri içinde en alt sıralarda yer almaktadır. Teknik kaynaklı bir kaza bile olsa hemen tamamında yine bir insan faktörü kaynaklı hata ile teknik sorunun başladığı görülmektedir. Uçak teknik yapısı için niçin bu kadar iddialı olunduğunun anlaşılması için uçak sitemlerinden sadece bir örnek yazayım - teknik kökenli okurların affına sığınarak – Uçak elektrik sisteminin enerjisiz kalarak uçağın düşmesi ihtimalini ele alalım.
2 motorlu bir ticari uçağın her bir motorunda mekanik hareketi motordan alarak elektrik üreten jeneratörler ( IDG-VFG ) vardır bu jenaratörlerden biri arıza yapabilir mi? evet bu mümkün arıza yapabilir fakat bu durumda diğer jenaratör yeterlidir peki o da arıza yaparsa ne olacak ? aynı anda iki jenaratör arızası örneği pek olmasa da iki jenaratör de aynı anda arıza yaptı diyelim bu durumda uçakta bulunan alternate jenaratör ( uçak tipine göre , rüzgar-hidrolik güç kaynaklı olabilir ) veya uçuş moduna göre APU ( auxilary power unit ) jenaratörü uçuşun devamı için gerekli elektriği üretecektir. Gördüğünüz üzere birbirinden bağımsız 4 jenaratörün her biri diğer 3 arızalı olsa bile uçuş için gerekli minumum seviyede elektrik enerjisini temin edecektir. Bunların hepsinden başka son bir emniyet daha vardır bu da uçak elektrik bataryalarıdır. Bataryalar, uçağın haberleşme, seyrüsefer sistemleri gibi hayati ihtiyaçlarını uçuşun sürdürülmesini temin edecek kadar besleyecek kapasitededir.
Böyle bir durumda yemekleri ısıttığımız fırınların ve kabin aydınlatması gibi konforların tamamen devre dışı olduğunu da yazalım. Görüldüğü gibi kolay kolay uçağı enerjisiz bırakıp düşürmek mümkün değil.Kaza sebepleri ile ilgili anlatmaya çalıştığım bilgileri somutlaştırmak ve on yıllar bazında göstermek için aşağıdaki tabloyu sunuyorum. ( master tablo http://www.planecrashinfo.com/cause.htm ‘dan alınmıştır)
ÖLÜMCÜL UÇAK KAZALARI ( TEMEL SEBEPLER % OLARAK )
Saygılarımla.
Erdal GÜLMEZ
Yorumlar