Ülkemizde dönemsel olarak bazı gündemler ön plana çıkar, bunlardan bir tanesi de “yerli uçak projesi” olarak adlandırılan konudur. Son olarak yaşadığımız seçim süreci içerisinde Alman DORNIER uçaklarının temel alınarak yerli bir uçak yapılacak proje sıcak gündem yapılınca kamuoyu bunun bir siyasi yaklaşım mı yoksa ülkemiz ticari hayatını geliştirecek reel ticari bir proje mi olduğu noktasında karar vermekte zorlandı. Maalesef her zaman olduğu gibi yine bir grup gözü kapalı “evet” bir grup ta gözü kapalı “hayır” dedi.
**
Öncelikle ben şahsi düşüncemi çok kısa yazayım; Türkiye katma değeri yüksek alanlara yönelmelidir. Bunlardan biri belki birincisi havacılık olabilir fakat ben yıllardır vakit kaybettiğimizi ve doğru yerden başlamadığımızı düşünüyorum. Doğru yer neresi derseniz havacılıktan önce farklı bir yerden örnek vermek istiyorum. Hatırlarsanız bir kaç ay önce İzmit körfezi geçiş asma köprüsünün yapımında yaşanan halat kopması neticesinde tüm yerli çelik halatların kullanımı durdurulmuş bunun yerine ithal çelik halatlar kullanılmaya başlanmıştı. Asma köprü yapmak istiyorsak önce çelik kablo yapmayı öğreneceğiz. Basit gözüküyor olabilir fakat gerçek bu.
Aynı şey havacılık içinde geçerli onlarca yıllardır gündemimiz toplama uçak yapmak fakat halen özellikli bir malzeme üretemiyorsak ve halen uçak sistemlerini yöneten yazılımlar konusunda çok mesafe kat edememişsek durup düşünmek gerekiyor. Bir yandan montaj-toplama işlerini yaparken keşke diğer yandan da uçak yapmanın temel iki bileşenine (metalurji ve havacılık yazılımı) yatırım yapsaydık.
Bugün 100 gramlık ağırlığı olan bir adet HPT blade’i sıfırdan üretmeyi toplama uçak montajı projesinden çok daha önemli gördüğümü belirtmeliyim. Bu üretim bize metalurjinin , tasarımın , malzeme biliminin , mühendisliğin havacılığa uygulanmasını ve bizim olmasını sağlar. Aynı şekilde üreteceğimiz bir FFS uçak üretmenin çok önemli bir adımı olurdu.
Ticari konularda kamu doğrudan işin içinde olmamalı (varacağımız yer Sümer ayakkabıları olabilir ) Kamunun görevi özel sektörün önünü açacak çalışmalar yapmak ve alt yapıyı oluşturacak çalışmalar olmalı. Bu manada teşvikleri cazip hale getirip uçak üretimini kar edilecek bir sektör olarak konumlandıra- bilirseniz zaten özel sektör kapınızda kuyruk olur. Bütün bunlara rağmen özel sektör bu işe yaklaşmıyorsa orada asla ticari bir imkan yok demektir (kar-zarar konusunda özel sektöre güvenebilirsiniz)
**
Şimdi de konuyla ilgili gündeme gelen bazı sorulara bakalım istiyorum,
1-Ülkemiz serbest piyasa ekonomisi kurallarının geçerli olduğu ve tüm iç-dış ticari hayatın bu teminata dayalı yürüdüğü bir ekonomik sistem uygulanmak- tadır. Şu ana kadar tüm beyanlar yapılacak uçağın 30-35 yolcu kapasiteli bir sivil uçak olacağı şeklindedir. Haliyle bu uçağın pazarı sivil havacılık sektörü ve müşterisi sivil şirketler olacaktır. Bu şartlar altında ticari bir iş olan sivil uçak üretilip pazarlanması konusu ile Savunma sanayinin ( Kamu ) ilgisi nasıl kurulmuştur ? Özel gibi gözükse de kamu adına üretilen bir uçağı özel sektör firması uygun bulmayarak satın almayıp örneğin hazır ekibi var diyerek ATR alsa sonuç ne olur ?
(Burada ki çekinceye kısmen katılmakla beraber , Eski THY TEKNİK AŞ Genel Müdürü olan ve şimdi SSM olan Prof. Dr. İsmail Demir Bey’in projeye çok katkısı olacağına hiç şüphem yok / THY döneminde birlikte çalıştığımız için tanıma imkanı olmuştu )
2-Proje değerlendirmesi yapılırken 4 modelin değerlendirildiği belirtiliyor, bunlardan birinin CASA uçakları olduğu kuvvetle muhtemel. CASA uçaklarının ülkemizde üretildiği , halen çok sayıda CASA uçağının hem ülkemizde hem tüm dünyada uçmakta olduğu , CASA uçaklarının hem sivil hem askeri versiyonlarının başarılı bir şekilde uçtuğu , CASA uçaklarının yetişmiş pilot ve teknik ekip açısından ülkemiz açısından çok daha avantajlı olduğu, DORNIER yerine CASA tercihin bize en az yıllar kazandıracağı ortada iken tercih edilmemesinin sebepleri kamuoyuna izah edilmeli.
(Sanırım CASA uçak üretimi hukuki hakları bize ait olmayacak diye düşünüldü fakat Dornier’in geçmişinde bulunan şirket devri ve iflas süreçleri de ilerde sorun olabilir)
İspanya ile CASA CN-235 uçaklarının Türkiye'de üretimi için yapılan anlaşma neticesinde 51 adet CN-235 uçağı montajı TAI sorumluluğu altında Kayseri 2.HİBMK desteği ile tamamlanmıştı. Halen 54 adet CN-235 TSK envanterinde uçmaktadır. Bu anlaşma çerçevesinde bir çok parçanın imalatı yapılmış ve özellikle kompozit kaplama parçaları imalatında çok iyi tecrübe kazanılmıştı. CN-235 in 60-70 yolcu kapasiteli uçağının versiyonları dünyanın değişik ülkelerinde uçmaktadır.
Endonezya aynı bizim şu an DORNIER ile yapmak istediğimiz gibi önce İspanyol CASA ile anlaşıp CN-235 montajı yaptı. Proje bitiminde CN-235 üzerinde bazı değişiklikler yaparak kendi adına ve kendi markaları ile üretim yaptı.Endonezya halen bu uçağı kendi ülkesinde askeri ve yolcu amaçlı olarak kullanmaktadır.(maalesef kimseye satamamışlar fakat en azından kendi ihtiyaçlarını karşılamışlar)
Türkiye benzer şekilde aynı uçağın hem de ciddi sayılacak oranda üretim desteği ile montajını yapmış ,uçuş ve bakım ekiplerini yetiştirmiş ve yıllardır bu operasyonu zaten yürütmektedir. Dornier ile varmak istediğimiz yeri iyi tespit etmek gerekiyor aksi takdirde zaten alınmış bir yolu tekrar etmiş olabiliriz.
3-DORNIER ‘den ticari bir başarı bekleniyorsa, Almanların hem de kendi markaları ile üstelik yıllar önce rekabet çok daha az iken başaramadığını bizim Türk markası ile nasıl başaracağımızı çok iyi etüd etmek gerekir.
(Grundig markasını Arçelik’in satın alıp kısmi başarı kazandığı bir örnek var fakat burada satın alan Arçelik zaten aynı grupta üretim ve ihracat yapan Beko markasına da sahipti)
4-Doğru yerden mi başlıyoruz ? Yani yerli uçak üretmek için optimum çözüm yıllardır üretilmeyen hatta yetkililerin tabiri ile bazı “ blue print” çizimlerin dijital bile olmadığı bir uçak mı olmalı ?
Optimum çözüm kolay değil sanırım burada Wright kardeşlerin modelini üretip sıfırdan başlayalım diyenlerden tutun Dorniercilere oradan 737 hayranlarına ve güncel model ( A 380 – B 787 ) yapalım diyenlere kadar çok geniş bir yelpaze oluşur.
5-Türk vatandaşlarına ait özel bir ABD şirketinin Dornier ile ilgili hakları satın alması ve bizim Dornier üretme kararımızın arasında geçen süreç nasıldır ?
Yani önce Dornier kararı verilmiş sonra ilgili firma satın alma mı yapmıştır ? yoksa firma satın almasını yapmış daha sonra firmanın kısmetine başlarına talih kuşu mu konmuştur ?
6-Bizim çıkmaya çalıştığımız yola çoktan çıkmış hatta tamamlamış ülkeler var. Bu ülkeler DORNIER ayarında uçak üreten ülkeler maalesef hiçbiri bir Boeing veya Airbus’ın ticari başarısını yakalayamadı.
Boeing’ten sonra bu çapta ticari uçak üretmek isteyen Airbus’a dikkat ederseniz Dornier ile başlamadı doğrudan başa başa rekabet edebilecek Airbus A 300 ile piyasaya çıktı ve bugün geldiği nokta ortada. Tabi uçak üretmeye karar verdiklerinde alt yapıyı oluşturmakla başladıklarını biliyoruz. Yoksa bugün karar verip yarın uçak üretecek bir dünya yok. Yola çıkarken başaranların nasıl başardığı yolda kalanların nerede hata yaptığını görmek bize de çok iyi örnek olacaktır.
Derlediğim bu sorularda kötü niyet olmadığına inanıyorum bu soruların çok objektif cevapları da olabilir. Kötüniyet aramak yerine niye güven sorunu var diye düşünmek ve ikna edici cevapları sunmak daha uygun olmaz mı? Ortalama bir vatandaşın kamu imkanları ile ilgili merakıdır bu konuda şeffaflık ilgilileri töhmetten kurtarır. Maksat kamu kaynaklarının en iyi şekilde kullanılması için ortak akıl ile düşünmek ,tartışmak , konuşmak en iyi çözümü birlikte üretip sonra bu çözümü birlikte uygulamaktır. İnsanlar inandıkları projelere destek olur. Dayatılan projelere ise kerhen evet deseler bile dört elle sarılmaz en azından hayır dua etmezler.( Subjektif bir konudur fakat ben duanın gücüne çok inandığımı belirtmeliyim)
**
Uçağımızı hatta uzay mekiğimizi göklerde görmek dileğiyle
Saygılarımla
Erdal Gülmez
Yorumlar Tüm Yorumlar (20)