THY’li 211’ lerin gasp edilen pass hakkını vermemelerini yönetmeliklerin arkasına saklanarak savunan THY yönetimine ve özellikle hukukçularına küçük bir hediyedir bu Yargıtay kararı. Umarım ki anlarlar ve saygıdeğer hukukçuları bu Yargıtay kararını ve öncesini hatırlarlar. Dikkat: Aynı durumdaki tüm eski çalışanlarımızı kapsıyor.
MR: BEYİN VE KALP MANYETİK REZONANS GÖRÜNTÜLEME ( ? ) RAPORU.
Yapılması gereken işleri ertelemek ve de bunu sürekli bir davranış biçimi haline getirmek bir hastalıktır. Bizi hedeflerimizden alı koyar, yarınımızı baskı altına alır bir adım öte kendimize olan saygımızı yitirmemize neden olur. Ertelemenin ana nedenlerinden biri alışkanlıklardır. Birçoğumuz değişimin zorluklarını kabullenmek yerine belirli kalıplara bağlanıp bunları devam ettirme eğiliminde değil miyiz? Örneğin:. Evinin pencerelerine kış panjurlarını takmaya üşenen bir adamı düşünelim. Gerekli olduğunu bildiği halde panjurlarını garajdan çıkarıp takmayı sürekli erteler. Yakıt faturası gelip dayandığında fena halde sarsılır. Üstelik şimdi o işi karlı ve buzlu bir havada yapmak zorundadır. Bu ertelemenin sonucunun kişiyi ve ailesini rahatsız edici unsurlar taşıdığı açıktır. Tabii ki bu konuda verilmesi mümkün olan her örneğin sonuçları bu kadar masum olmayacaktır. Genellikle ertelenen konulara dikkat edersek bunların çoğunun çözümlenmesinin zor ve muhtemel sonuçlarının sevimsiz olduğunu görürüz.
RAPOR: İş yerlerinde özellikle üst yönetici pozisyonundaki çalışanlar, belirli fobilere sahip olup açıklıkla tarif edilebilen, anlatılan belirli durumların yarattığı endişe ve kaygıdan sürekli olarak mustariptirler. Ve de mevcut bu duyguların kökeninde başta iç kamuoyu olmak üzere o durumun gerçekleşmesinden veya gerçekleşmemesinden hoşnut olmayacak kişi veya grupların tepkilerini düşünmekten kaynaklanan kuşku ve endişeler vardır. Yöneticinin, sürekli olarak gündemde tutulan ve dolayısı ile herkes tarafından açıklıkla bilinen konunun gereğinin yapılması veya yapılmaması durumlarında karşılaşılması muhtemel sonuçları düşünmesi, ruhsal yapısında mevcut olan kaygı, kuşku ve endişenin kısa bir sürede korku boyutuna dönüşmesine sebebiyet verir. İki ucu ( pis ) değnek derler ya. İşte o hesap. Bu noktadan sonra yöneticinin o konuya müspet veya menfi bir katkısının olacağı düşünülemez O yönetici bu durumda kendisine kuvvetli bir dayanak arayacaktır. Örneğin bir üst kurul veya siyasi bir makam tarafından verilecek uygulama talimatı gibi.
PROF.DR ACAR BALTAŞ: USTA’DAN İKİ PARAGRAF
İşgücünü azaltmak zorunda kalan şirketin eski çalışanlarına karşı tavrı da o şirketin kamuoyu önündeki kimliğini yakından etkiler. İşe son verme kararının çalışana bildirilme üslubundan çalışan haklarının yerine getirilmesine, eski çalışanın geçiş döneminde desteklenmesine kadar çeşitli kurumsal davranışlar, şirketin toplum önündeki itibar kazanmasına ya da kaybetmesine neden olur. Nitekim, kriz sonrasında ülkemizde bazı şirketlerde yaşandığı duyulan olumsuz işten çıkarma uygulamalarının uzun süre kulaktan kulağa dolaşması bu şirketler için önemli bir itibar kaybına neden olmuştur. İşe son verme sürecinde kullanılan ifadelerden başlayarak, her aşamada gösterilen davranışlar, işten ayrılan kişinin olduğu kadar onun etki alanında yer alan kişilerin de gelecekte şirkete karşı nasıl davranacağını belirlemektedir. Konuları erteleme davranışının altında olumsuz ruh hali yatar. Erteleme davranışı çoğunlukla düşünüldüğü gibi zamanı yönetmek konusunda beceriksizlik olmayıp, duygu yönetimi sorunudur. Kısa dönemdeki olumsuz duygudan kaçınmak için başvurulan bir yoldur. Bunun sebebi yapılması gereken iş konusunda kendine güvenmemesi veya sınırlarını zorladığı için zor gelmesidir. Böylece işin biraz sonraya ertelenmesi ve kişinin kendisine daha kolay veya zevkli gelen bir konuya yönelmesi rahatlatıcı etki yapar. Hiç şüphesiz görev var olamaya devam ettiği için kişinin karşısına artan stres, kaygı, kendini suçlama ve özsaygıda azalmaya sebep olarak çıkar. Ancak işi kısa bir süreliğine ertelemenin kişiye yaşattığı rahatlama duygusu, erteleme davranışının ödülü olur. Zaman içinde kronik erteleme davranışına sahip olanlar, sadece verimlerindeki düşüklük nedeniyle değil aynı zamanda kronik stres, düşük yaşam doyumu, depresyon ve kaygı belirtilerini de içine alan akıl ve ruh sağlığı sorunlarının yan sıra hipertansiyon ve kalp damar hastalıkları gibi beden sağlığı belirtileri de gösterirler.
Konunun bir başka ilginç yönü erteleme davranışının evrimsel geçmişimizle bağlantısının olmasıdır. Bunun nedeni insan doğasının fabrika ayarlarının öncelikle kısa dönemli ihtiyaçlarını, uzun dönemli ihtiyaçlarının önüne koymasıdır. Bazı psikologların günümüzde yaygın olarak kullandığı “şimdi ve burada” yaklaşımı bu konu için de geçerlidir. Bu yaklaşım açısından kişi “gelecekteki kendini” bir yabancı olarak değerlendirir ve sıkıntı veren işi, başkasının işi olarak görür. Çünkü bu sırada kişinin karşısındaki görev beynin tehlike merkezinde tehdit olarak algılanmaktadır.”
YÖNETİCİLERİN MAĞDUR ETTİĞİ ÇALIŞANLAR: SİZLER İÇİN İLM-İ SİYASET:
Vaktiyle tahsil için Anadolu’dan kalkıp İstanbul’a gelen bir delikanlı meşhur bir medreseye kaydını yaptırmış. Çalışkanlığı, zekâ ve kararlılığı ile eğitimini tamamlamış ve halkı hurafelerden temizlemek için memleketine dönmeğe karar vermiş. Veda edip okuldan ayrılmak üzereyken hocası “ ey oğul burada kaldığın sürece çok çalıştın, derslerini iyi belledin, ama bizim isteyenlere verdiğimiz bir ders daha var. Hayatta çok gerekli oluyor. İstersen bir dönem daha kalıp o dersin inceliklerini de alabilirsin” der. Genç memleketini çok özlediğini, gidip bir an önce göreve başlamak istediğini söyler. Ve medresen ayrılır. Genç yoldayken bir yerde Cuma namazını eda etmek ister. Namazda esnasında hutbeyi okuyan ve namazı kıldıran hocanın ne denli cahil olduğunu düşünür.
Namaz bitince cemaate seslenir “ Ey cemaat, arkasında namaz kıldığımız bu hoca konusunun cahilidir. Namazımız geçersizdir. Zira tüm ayetler yanlış okunmuş ve namazı hatalı kıldırmıştır. İmam efendi hiç tanımadığı bu gencin sözlerini kaldıramaz ve o da cemaate seslenir. “Bakın size bahsettiğim fitneci melunlardan biri daha. Allahını seven bu fitneciye bir tokat vursun.” Tabii cemaat ayaklanmış ve gence tekme tokat girişmiş.
Genç adam kaçarken, tüm söylediklerim doğruydu, nerede hata yaptım acaba diye düşünürmüş. Ve Hocasının kendisine söyledikleri aklına gelmiş ve İlm -i siyaset dersini almak üzere tekrar İstanbul’a dönmüş.
Bir dönem de bu dersi alıp ilmim inceliklerini iyice öğrendikten sonra tekrar memleketine doğru yola koyulmuş. Yolda Cumayı beklemiş ve aynı camiye gitmiş. Evet aynı camii ve aynı hoca. Hoca yine her şeyi birbirine karıştırarak namazı kıldırmış. Namazın sonunda bizim genç tekrar ayağa kalkmış. Yaptığı konuşma “ Muhterem Cemaat, bu hocanızın kıymetini bilin. Böyle derin bilgili hoca sayısı çok az dünyada, ya bir ya iki kaldılar. Sizlere sesleniyorum,.İçinizden her kim ki bu evliya mertebesindeki bu hoca efendinin sakalından bir tel kopartırsa günahları bağışlanır, İki tel kopartırsa ona mahşerde sorgu sual yoktur, Üç tel kopartan ise doğrudan cennete gider.” Evet,bütün cemaat bu sözlerin ardından hoca efendinin açını, sakalını kopartmak üzere koşturur. Yüzü gözü kan içindedir muhterem hocanın. O sırada siyaset ilmini de öğrenmiş olan delikanlı memleketin yolunu tutmuştur bile. ( hayatınızı değiştirecek öyküler-Hakan Büyükdere)
Evet, çoğumuz bizi zaman zaman zorluğa ve mutsuzluğa sürükleyen zorlu bir hayat yaşıyoruz. Bizi mutsuz edenler bize nasıl davrandılar, İnsanca ve dürüstlükle mi? Hayır. Öyle mi mukabele edelim. Hayır. İçimden gelmeyerek bize yakışmaz diyorum. Onlara İlm-i siyasete uygun davranmanın bir sakıncası olmasa gerek. Ben sizin / sizlerin hesabına bunu kendime yakıştırıyorum. Düşünün ki bizi bu duruma düşürenlerin sakallarırtılmış, Yüzleri kıpkırmızı olmuş. Müstahaktırlar. Her ne ise sakalı olmayanlar için de başka şeyler düşünmek gerek.
Bu türün yüzünün utançtan kızarmasını beklemek büyük hata olur. Umarım Bay Hakan Büyükdere bu anlatım sizlere bir şeyler söyleyebilmiştir. Sizde sakalı ve bıyığı mecazi anlamda yolunmaya müstahak çok kişi var.
Yorumlar Tüm Yorumlar (46)