Zor iş. Her dengeyi gözeteceksin, herkesi memnun edeceksin. Değişik kanallardan kümelenmiş güç odaklarını dengede tutacaksın. Ve üstüne üstlük THY’de başarı sağlayacaksın. Kendi otomasyonu üzerinde yürüyen bir sistemi değil sen ben cephesinin komutanı olacaksın. Zor ki ne zor!
Bu hafta birkaç konuya temas edeceğim. Bunlardan en önemlisi THY’nin ikram firması Turkish DOCO’nun çalışanlarını ücretsiz izine çıkartması. Diğeri, büyük umutlarla kurulan Havacılık Çalışanları Sendikası (Hava-Sen) ve son olarak TEİ’ye yönelik birkaç kelam.
Aslında THY’de rutin bir genel kurul yapıldı. Rutin harici tek değişiklik icra komitesinin üç yerine 5’e çıkartılmış olmasıdır. Bu değişikliğin ne anlama geldiğini yorumlamak çok basit. Lakin şimdi bu denklemi anlatmak THY’ye zarar vereceği gibi, sezon öncesi polemik yaratmak da doğru değil.
Hepsi kabul, hepsi belirli açıklamalar ile makul görülebilir. Evet, Covid var buna bağlı olarak pandemi var. Havacılık zorda, şirketler batma noktasında. Bunların hepsine evet. Ama evet diyemeyeceğimiz belirsizliklere ne olacak?
Havacılık sanayimizin gelişmesi bir ülkenin gelişmişliğinin göstergesidir. Havacılığımızın endüstriyel anlamda gelişmesi için kurulan TEİ, havacılık adına önemli işlere imza atıyor ve atmaya da devam edecektir diye düşünüyorum. Ancak, öyle iddialara var ki insan “Acaba” diye düşünmeden edemiyor.
Bir kargo uçağı Atatürk Havalimanı’ndan kalkıyor ve sonra 10-15 dakika içinde İstanbul Havalimanı’na iniş yapıyor. Uçakları radardan takip edenler için “acaba arıza mı var” merakı uyanıyor. Arıza yok ama arızalı bir anlayış var.
Türk Hava Yolları yeni dönemde ne yapacak derken, gelen bilgiler atılacak adımlar konusunda işaret veriyor. Avrupa’da çok sayıda şirketin zor durumda olması, THY’nin bir şekilde mevcudu koruması ve KÇÖ yardımıyla tutunması gelecekte önemli avantajları beraberinde getireceğe benziyor.
Kuruldu kurulalı ilk kez bir işe yarayacak diyebilirim. Tuncay Doğaner zamanı hariç bu sivil toplum örgütünün bir işe yaradığını düşünmüyorum. Ancak pandemi döneminde ilk kez kararlı bir istemin içine girdiler ki bu kaçınılmaz idi ve umarım ilgililer bu talebi olumlu yanıtlayacaklar.
Ben bile beklemiyordum. Son bir yıldır, hatta iki yıldır topal ördek misali yürüyen havacılık sektörünün sürpriz çıkışı TGS’den geldi. Kimsenin mazeret uydurmaya, yan gelip yatmaya sözü kalmadı. Tüm soruların cevabı tek kalemde verilmiş oldu. Pandemik dönemde bu çıkış motivasyon sağlamış olmalı.
Meğer ne kadar zormuş baharı beklemek ve meğer ne kadar da zormuş uçakları havada görmemek. Alışılmışları yaşayıp alışılmadıklarını görünce adapte olamıyor insan. Sen 30 yılı aralıksız hareketli yaşa, oradan oraya havacılık hadiselerine koşarken bir yıldır monoton bir havacılık sektörü izle.
Gerçekten de tam bu başlığa uygun süreçteyiz. Kim ne yapacak, bu süreç nereye evrilecek, kimler pandemi sürecinde hangi sorunlarla boğuşuyor ve kimsenin kimseden haberi olmadığı bir dönemi hep birlikte yaşıyoruz.
Ne yazalım bilemedim. Biraz gelecek okumaya çalışalım. İyi niyet beyanında bulunalım. Havacılığımızın içinde bulunduğu açmazın nasıl şekilleneceğine kafa yoralım. 2021 yılında bizleri neler bekliyor onunla meşgul olalım.
Türk Hava Yolları 01 Ocak 2021 tarihinden itibaren koltukları ücretli hale getirdi. Bunun anlamı şu artık THY düşük maliyetli şirketler arasına girecek. Yani Low Cost mantığı ile çalışacak. Artık Pegasus ne ise THY de o olacak. Yakında su, kek, çay para ile olursa şaşmayın.
Felaket yılını geride bırakıyoruz ama felaketin getirdiği yıkım, onarılması yıllar alacak ekonomik tablo ve yüzleşmek zorunda kalacağımız gerçekler. Yıl bitince yeni yıl ile birlikte yeni umutlar taşırız. Bu kez öyle olur mu bilmem ama bildiklerim felaket ile bir süre daha yaşayacağımız gerçeğidir.
Öyle bir süreç ki, öyle bir dönem ki, kimin ne yaptığına değil kim nasıl bu süreç sonunda nereye evrilecek, kim hayatta kalacak, kim hayata veda edecek, hangi şirket batacak, hangisi çıkacak tahmin etmek zor, yorum yapmak imkansız.
Bir haftadır felsefemi değiştirecek olaylar yaşıyorum. Dinleyin ve siz de ona göre davranın, hayatınızı şekillendirin. Covid 19’u gerçek manada ciddiye alın. Bırakın öldürmeyi, manevi olarak, psikolojik olarak tamamen bitiyorsunuz.
Pandemi dönemi ülkeyi zor durumda bıraktı. Sağlık sistemi başta olmak üzere aklınıza gelecek her organizasyon sıkıntı içinde. Havacılık bunların en önemlilerinden biri. Ama pandemi harici etkenler de bu zor durumda olmanın payını artırıyor.
Geçen hafta dikkatimi çeken en önemli olay Malezyalı bir kaptanın sokakta açtığı bir stand ile satış yapmaya başlaması oldu. Ne yalan söyleyeyim DO&CO şirketinde çalışan birkaç fly chef aynı düşünceyi paylaştı benimle. Hiç garip gelmedi. Aksine girişimcilik ruhlarına hayran kaldım.
Bana diyorlar ki “bütün dünyada havayolu şirketleri zarar ediyor, kapanıyor, işçi çıkartılıyor, iflaslar yaşanıyor, THY’nin de 5 milyar 203 milyon TL zarar etmesi normal”. Ben de diyorum ki akılsız kafanın taban çeker yorgunluğunu. Bu gidişle THY “Bir varmış bir yokmuş” hikayesine dönecek.
Türk Hava Yolları çalışanları arasında bir fısıltı, bir söylenti aldı başını gidiyor. Nereden nasıl çıktı, kim, hangi yönetici ağzından böyle bir söz kaçırdı bilinmez ama yüzde 50’lilik, yüzde 35’lik kesintilerden sonra şimdide tüm çalışanlardan yüzde 10 kesinti yapılacağı ifade ediliyor. Kıyamet kopar.
Geçen haftanın bombası üzerine yorum yapma durumu hasıl oldu. İki önemli konu ve ikisi de belli çevrelerce yönlendirilen, planlanan hadisedir. Kanaatimi yazıyorum. Sabiha Gökçen Havalimanı’nın DHMİ’ye devredilmesi konusunun arkasından İGA çıkarsa şaşmayın.
Farkında mısınız bilmiyorum ama Türk Sivil Havacılığı sadece THY’den ibaretmiş gibi davranılıyor. Varsa yoksa THY. Kurtarılmak istenen THY, para kaynağı sağlanılmak istenen THY. Diğerleri sahipsiz. Batsalar da, çıksalar da kimsenin umurunda değil.
Yapma Hamdi bey. Biz sizi “Var mısın yok musun” yarışmasının gizemli banka müdürü sanıyorduk. Bi ara da fırıncılık falan yapmıştınız. Neyinize gerek THY ile ilgili açıklama yapmak. Varlık Fonu falan sizin bilebileceğiniz şeyler değil. Hem THY güçlüdür, başında da güçlü bir irade var!
Evet, neresinden bakarsak bakalım çöküş hızlandı. Ne yapılırsa yapılsın önüne geçilemiyor, çare bulunamıyor. Bir yandan pandemi sürecinin ikinci dalgası gelecek endişesi, diğer yandan şirketleri kurtarma çabası. En önemlisi de çalışanların her geçen gün daha da zorlaşan geçim derdi.