THY’de ve iştiraklerinde beklenti yüksek. Özellikle TGS çalışanları “Senden başka sesimizi duyuracak kimse yok” diyerek arkası kesilmez mesajlar gönderiyor. Ne olacak bu geçimsizliğin sonu?
Öyle bir süreçten geçiyoruz ki, ne anlam verebilirsin ne de adaletin zerre miskaline inanabilirsin. Şirazeden çıkmış bir sistemin girdabında sektörümüzün sesi olmanın mücadelesini veriyoruz. Bu yolda asla pes etmeyeceğimizi, kimseye karşı diz çökmeyeceğimizi, gerekirse hapis yatacağımızı, her türlü cezaya katlanacağımızı yedi düvelin bilmesini bir kez daha haykırıyorum.
Bu hafta yine can acıtıcı, adalet terazisinin kimin elinde olduğuna dair bir konuyu işleyeceğim. Yine “Gücün adaleti mi, adaletin gücü mü” sorusunu bir kez daha kendinize soracaksınız. Bana göre bir kumpas katliamı göreceksiniz yazıda!
Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Bolat’ı Atatürk Havalimanı'nda gördük. THY ve iştiraklerinde çalışanlarına yönelik bir nevi motivasyon sağlayıcı TK FEST adını verdikleri bir buluşma organizasyonu gerçekleşmiş. Biliyoruz ki bu bir gelenek haline geldi THY’de.
Zaman daraldı. Sabredenler kazanacak demiştik. Süreç hızla ilerlerken, zaman da akıp gitti. Bu ayın içinde size hukuksal bilgiler vereceğim. Ama biraz daha sabır. Yine iki üç konuya değineceğim.
Birkaç konuya birden değineceğim. THY Teknik’teki zam konusu, İstanbul Airshow ve Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün önlenemez başarısızlığı. Baştan sorayım; arkadaşlar bu sektör ile ne zorunuz var? Dünya sivil havacılığında en kötü günlerimizi yaşatıyorsunuz!
Bir kez daha anladınız değil mi? Biz olmasaydık sesinizi duyan olmazdı. Kabin memurlarına son zamanlarda şiddete varan sözlü saldırıları Airporthaber gündeme getirdi ve dolayısıyla Türkiye gündemine de gelmiş oldu. Biz yazana kadar ne THY’den ne de trollerden ses çıkmamıştı.
Evet, yıkılmaz denen kalelerin nasıl bir günde yerle bir edildiğini bir kez daha gördük. Aşılmaz denen surların nasıl yıkıldığını da gördük. Hüseyin Keskin DHMİ Genel Müdürü olduğu sıralarda kendisine birkaç uyarıda bulunmuştum. Dinlemedi. Sonuç; uyarımın akıbetine uğradı.
Bu köşeye ikinci kez konuk oluyorsunuz Sayın İbrahim Hünkar Han Çelikhatipoğlu. Tekrar hoş geldin. İlk konuda şirketteki aidiyetten bahsetmiştiniz, ayrık otları olduğunu bahisle çalışanları sınıflandırmıştınız. Ve bende bunu eleştirmiştim. İkinci konumuz adalet! Sizde adalet var mı?
Türk Hava Yolları iyice üçüncü dünya ülkelerinin sistemine döndü. Şirket kârda mı zararda mı bilen yok. Yönetim ne açıklarsa kamuoyu onu biliyor. 2023 yılı yönetim kurulu kararına göre temettü dağıtılmayacak. Çalışanlara soracak olursanız onlar da bir beklenti içinde! Haydi buyurun cenaze namazına…
İzliyorum sadece. Havacılığın ne kadar sahiplenileceğine veya trol zübüklere ne kadar itibar edileceğine bakıyorum. Sağdan, soldan sürekli ve ardı kesilmez bir şekilde mesajlar alıyorum. Aiporthaber’in olmazsa olmaz olduğundan bahisle, neden olaylara müdahil olmadığım sorgulanıyor.
Farkında mısınız ortalık sessiz ve herkes kendi dümeninde. 31 Mayıs itibari ile Airporthaber’in ana köküne konulan hukuksuz dinamitten sonra susacağımızı, hakkımızı aramayacağımızı sananlar, adli tatili de fırsat bilerek kendi rahatlığı içinde keyif sürüyor. Biz geliyoruz, biz farklı konseptlerle geliyoruz ve biz sonuna dek mücadeleyi havacılar için geliyoruz.
Yılan hikayesi sona erdi. Bakan eskitmesi, bitmeyen ihaleleri ve tartışmalı coğrafi konumu ile Adana Havalimanı eski adıyla Şakirpaşa Havalimanı tarih oldu ve Çukurova Havalimanı hizmete girdi. Hayırlı olsun. Çok şey konuşulabilir ama ilk uyarımız Adana Havalimanı kesinlikle açık kalmalı.
Ömrüm boyunca adaletsizlik, yolsuzluk, kayırmacılık gibi toplumun kabul etmediği gerçeklerle mücadele eden biri olarak, geçen hafta yaşanan olaylardan sonra biraz ferahladım. Demek ki korkunun hüküm sürdüğü bir iklimin tam ortasında yaşarken, bize yapılanın bir hiç olduğu kanaatine vardım.
Bu başlığın anlamını yazının sonuna doğru bulacaksınız. Önceliğimiz, havacılığımızın ve sektörün içinde yaşanan sıkışıklığın, açmazın nasıl bir çıkış yolu ile rahatlayacağını anlatmak olacak. Geçen hafta medyaya yansıyan ve benim de kısmen doğrulattığım iki bakan arasında yaşanan turizm kavgasını anlatmak olacak.
Rötar kabusu devam ederken, sorumluların üzerine sorumluluk almaması rötarlardan daha can sıkıcı. Hizmet sektöründe olduğunu unutan sorumlular, sessizce kenara çekilip yükü havalimanında çalışan garibanlara, uçakta çalışan kabin personeline bırakmış gibi görünüyor. Hatalar zincirinin bedelini onlar ödemek zorunda değil.
THY Basın Müşaviri Yahya Üstün’ü, kendisi ile ilgili bilgilerin internet sitelerinden, instagram, facebook ve benzeri bilumum sosyal medya hesaplarından, X (Twitter) gibi güçlü platformlarından sildirten karara karşı “bravo” demekten öteye gidemiyorum. Mahkemeleri de alkışlıyorum.
Son günlerde uçuş noktalarının neredeyse tamamından rötar görüntüleri ile karşılaşıyoruz. Özellikle AJET adıyla kurulan THY firmasından gelen bu görüntülere hava trafik kontrolörlerinin sessiz eylemlerinin de etken olduğu ifade ediliyor.
İzliyorum, okuyorum ve gördüklerime ses çıkartmayanlara hayret ediyorum. AJET adı altında kurulan Anadolujet firmasının yolculara yaşattıklarını kimsenin dillendirmemesini üzülerek takip ediyorum. Dilsiz olmuşlar, görmez olmuşlar…
Bize haksız ve hukuksuz yere verilen engelleme kararının ardından tam 24 gün geçti. Bu uğurda her türlü hukuki mücadeleyi vereceğimi ve verdiğimi cümle alemin bilmesini, özellikle THY Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Bolat’ın şahsileştirdiği bu davranışı dünyanın her türlü platformunda dile getireceğimi kendisinin de bilmesini isterim.
Değerli havacılık sektörüm, kıymetli okurlarım ve havacılık sektörünün çilekeş emektarları. Oldum olası haksızlığın karşısında, emektarın yanında olan bir yayın anlayışı ile sizlerin sesi olmaya gayret ediyoruz. Bu manada sizin sesiniz olmaktan verilen her türlü hukuksuz kararlara rağmen bir gıdım geri adım atmayacağız.
Airporthaber, gücünü okurundan alan, havacılık sektöründen alan, bir gün dahi gücün yanında, patronajın yanında olmadan çalışanın yanında olup gücünü onlardan alan harika bir yayın organı. Kim ne derse desin, kim ne üfürürse üfürsün bu güç hep korkutucu, hep güç odaklarının korkulu rüyası oldu.
Belli ki kamuoyundan kaçıyorlar ve belli ki kendi istedikleri gibi yalaka sorular değildi. Ve köpürtülmüş cevapların verileceği sorular olmayınca kaçmanın yolu “Yazılı Cevap Vereceğiz” oldu. Zabıtlara geçmediğiniz şeylere de cevap vereceğinizi düşünmüyorum. Yalansa “Yalan” deyin!
Ortalık sus pus olmuş. Olup bitenlerle ilgili ağızlara kilit vurulmuş. Sebepsiz işten kovulanların feryatları/figanları umursanmaz olmuş, duyulmaz olmuş, sorun ne sorumlu kim belli değil. Tam bir metazori işler silsilesi ile ekmeksiz, aşsız bırakılmış insanlar. Peki, ne olacak, kim hesap soracak, kim hesap verecek?
Türk Hava Yolları’nda bir operasyon yapılıyor. Ama operasyonu kim kime ve neden yapıyor bilinmiyor. Ahmet Bolat ve şürekası yönetimde kalmak için bir mağduriyet yaratma peşinde mi açıkçası şüpheliyim. Akıl almaz bir yöntemle insanlar işlerinden edilip evlere ateş düşürdüler.