Geçen yıl, 08.09.1999 tarihi ve öncesinde, sistemine giren ve yeterli prim günü olan, kamuoyunda Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) olarak adlandırılan sigortalıların, yaş koşulu olmaksızın emekli olmalarına imkân sağlanmıştı.
Bunu yapanlar, o zaman vermiş oldukları seçim rüşveti için son günlerde, kandırılmış olduklarını söyleyerek, muhalefeti suçlamaya başladılar yine. Yani hep aynı terane. Kandırılmaya doyamadılar bir türlü.Tam bir tutarsızlık itirafı olan bu açıklamaların ciddiye alınacak tarafı yok elbette. Zaten yazı konumuz da bu değil. Yine bu tutarsız zihniyetin mağdur ettiği bir grup EYT li var ve bu kişiler, hak ettikleri/istedikleri halde emekli olamıyorlar. Yazımızın konusu, bu kişilere yaşatılan mağduriyet.
Normal uygulamada, EYT kapsamında, 03.03.2023 tarihinden itibaren, çalıştıkları işyeri tarafından “işten ayrılış bildirgesi” verilmesinden sonra emekli edilenlerden bazıları, ertesi gün işverenlik tarafından SGK ya verilen “sigortalı işe giriş bildirgesi” ile aynı iş yerinde, sanki işten ayrılmamış gibi çalışmaya devam ettiler.
Böylece, hem EYT düzenlemesinden faydalanarak emekli olup; emekli maaşı almaya başladılar ve hem de ücret/statü kaybına uğramaksızın işlerine devam edebildiler. Bu bazı işverenlerinin çalışanlarına sağladığı bir imtiyaz mıydı? Hayır değildi. Kanuni haklarını kullandılar. Ancak, her işveren konuya böyle yaklaşmadı. Bazı işverenler, “emekli olursan, burada çalışamaya devam edemezsin” dayatması ile hak sahibi çalışanlarının, emekli olmasına engel oldular.
Çalışanın sosyal güvenlik kurumuna prim ödeyerek emeklilik imkanına kavuşmasının ve bu hakkını kullanmak istemesinin çalıştığı işyeri tarafından engellenmesi kanuna aykırı bir oldu bitti durumuydu. Başka bir ifadeyle, daha doğrusu ilgili prosedüre göre: emeklilik şartları sağlayanlardan, E devlet üzerinden SGK Müdürlüğüne bizzat başvurarak ya da taahhütlü posta yoluyla başvurusunu yaparak talep edenlerin, emeklilik işleminin otomatik olarak tamamlanmış olması gerekiyordu.
Yani yukarıda belirtilen ve SGK nın kendi iç prosedürlerinde düzenlenen bildirgelerin hak sahiplerinin önüne bir bariyer olarak konulması doğru değildi. Emeklilik hakkı kazanıp; işine devam ederken bu hakkını kullanmak isteyenlerin, “emekli olamazsın! Olursan burada çalışamazsın” dayatmasına maruz kalmaları doğal olarak, dava konusu oldu ve verilen son Yargıtay Kararıyla bu dayatmanın önüne set çekildi.
Bu kararla, prosedürel bir engel olmadığı ortaya çıktı. Ama bazı işverenlerin tutumunda, Yargıtay Kararına rağmen düzelme olmadı. Bunların hangi iş yerleri olduğunu tek tek sayamam. Ama siz bazılarını tahmin edersiniz. Bunlar huylu huyundan vazgeçmez misali, işten atma tehdidiyle emekli olmak isteyen personeli şimdilik durduruyorlar. Çalışırken emekli olma hakkını kullanmak isteyen personeli bu şekilde engellemeye devam ediyorlar.
Tam bu noktada, ne yani! hem çalışmaya devam edip hem de emekli maaşı mı alacaklar? diye soranlar, hatta itiraz edenler olabilir. Ancak, bu sorunun muhatabı takdir edersiniz ki; kandırıldıklarını söyleyen takiyecilerdir. Başka hiç kimse değil.
Diğer yandan mağdur edilen hak sahipleri haklı olarak, maaşı verecek olan SGK olduğuna göre, söz konusu şirketler personelin hakkını kullanmak istemesinden neden rahatsız oluyorlar, neden haksız, hukuksuz engeller çıkarıyorlar? Sorusunu sorabilirler.
Tecrübeme dayanarak bu soruya vereceğim iki yorum/cevap var. Birincisi emekli olan personel, daha sonra işten ayrılma seçeneğini her durumda kullanabilir ve bu ihtimal işvereni (kendilerini) mesai ve istihdam planlamalarında, zor durumda bırakabilir diye düşünüyor olabilirler.
İkinci ve benim daha fazla ihtimal verdiğim sebep ise, bu statüdeki personeli kendi planlamaları doğrultusunda, yani istedikleri zamanda işten çıkarmak ve böylece kendi yandaşlarına kadro açmak için emeklilik hakkını koz olarak kullanmak istemeleri olabilir. Şimdiye kadar yaptıkları gibi. Nitekim aldığımız duyuma göre, ekstra birkaç maaş vererek, emeklilik hakkını kullanmak isteyen personele işten ayrılma seçeneği sunacaklarmış.
“Bunu yıllardır, zaten yapıyorlar, ne alaka?” diyebilirsiniz. Ancak, bu defa durum farklı. Emekli maaşını çalışırken almak isteyen personelin önemli bir bölümü, “temininde güçlük çekilen personel” den oluşuyor. Bu personelin şimdilik işten ayrılmalarını istemedikleri için, yapacakları teklifle akılları sıra, bir yandan “biz sizin emekli olmanıza engel olmuyoruz” mesajı verirken; diğer yandan “bizim önerdiğimiz zamanda ve yöntem dışında emekli olursanız, sizi işten atarız.” tehdidini yinelemiş olacaklar.
Diğer yandan, 22 yıldır birçok konuda kandırılmalarına rağmen, her konuyu olduğu gibi “sosyal güvenlik sistemini” de düzeltmeye doyamayanların! yeni bir düzenleme planladıkları, 2025 yılından itibaren emekli olanların maaşlarını, şimdiye kıyasla yüzde 30 daha düşürmeyi planladıkları söylentileri ayyuka çıktı bile.
Ayrıca, bilindiği üzere, işçilerin kıdem tazminatına el koyma planlarını son yıllardaki çalışmalarla zaten somutlaştırmışlardı. Ancak, peş peşe gelen iki seçim nedeniyle ertelemek zorunda kalmışlardı. Bunu da tekrar gündeme getirebilirler.
Bu ihtimalleri dikkate alınca, çalışanların hak kaybına uğramamak endişesiyle emeklilik hakkını kullanma konusunda daha ısrarlı ve kararlı olacağı, kuvvetle muhtemel görünüyor. Çünkü emekli maaşı almayı hak kazanmış olanlar, SGK ya müracaat etmedikleri her ay, zaten kayıptalar.
Yorumlar Tüm Yorumlar (17)