21 Ekim 2024, Pazartesi
Servet BAŞOL
Servet BAŞOL [email protected]

Bir Koltuk Hikayesi


 
18 Mart 1906’da Trajan Vuia, ilk uçuş denemesini Paris’de yaptı. Araba-Uçak (Vuia-1), yerden 1 m kadar yükselerek 12 m yol aldıktan sonra motorun susması sonucu indi. Bu uçuşun özelliği, harici yardım alarak değil (Hızlanma Rayları, Mancınık, İtme, vs.) kendi gücü ile Havadan Ağır ve Yönetilebilen (autonomous) ilk uçuş olmasıdır. Uçağa monte ettiği koltuk ise görüldüğü gibi hasırdan yapılma pilot koltuğudur.
 


28 Mart 1908’de Leon Delagrange – İlk yolculu uçuş. Leon Delagrange, Tekkanatlı Voisin modeli uçağına yolcu olarak Henry Farman’ı alarak ilk yolculu uçuşu Issy-les-Moulieaux’de gerçekleştirdi. Koltuk yine hafif olsun diye hasırdan yapılmaydı.
 


1912'de İgor Skorsky, Russo-Baltic Wagon Works'ün (RBVZ) tasarımcısı ve baş mühendisi olarak Russkii Vitiaz (Rus şövalyesi) diye adlandırılan dünyanın ilk dört motorlu uçağının tasarım ve yapımında yer aldı. 27 May 1913’te üretilen S-21 yolcu uçağı tipinde yolcular kabinde gezebiliyorlardı. Bu uçak aynı zamanda dünyada tuvaleti olan ilk uçaktı.
 


Elbette bu uçakta da deri koltuklar vardı.

 
20'lerde Uçak koltuğu, zemine tutturulmuş hasır sandalyelerden oluşan bir koleksiyondan ibaret olarak mütevazı bir başlangıç yaptı.
30'larda bu hasır sandalyeler onları biraz daha konforlu hale getirmek için deri ve dolgu ile kaplandı. Derinin, pistlerin toprak ve genellikle çok tozlu ve isli olduğu için silinmesi kolay olduğundan popüler olduğu kısa sürede fark edildi.
 


1930'larda alüminyum borulu koltuklar, kalın emniyet kemerleri, daha kalın dolgular ve kadife kılıflar geldi.
1939'dan 40'ların sonuna kadar, havayolları uçmayı lüks bir deneyim haline getirme hırsına sahipti. Koltuklar gece uçuşları için yatağa dönüştürülebiliyordu ve emniyet kemerleri bugün gördüğümüz tokalı kumaş kemerlere daha yakın bir şekilde idi. Dekoratif detaylar uçağın iç mekanını bir oturma odası gibi hissettiriyordu. Bu uçakların hepsi pervaneli idi.
Bazı koltuklar pervanelerden gelen titreşimi en aza indirmek için amortisörlere monte edilmişti. Koltuklar temel olarak uçmayı göze alabilen seçkinler için tasarlanmıştı.
II. Dünya Savaşı'ndan sonra artık yemekler, kucağınıza bir yastık koyularak ve tepsi yastığın üzerine yerleştirilerek servis ediliyordu. O zamanlar tepsi masaları yoktu. Koltuklar rahat, koltuk aralıkları19 inç genişliğinde ve 2+3 kişilikti.
 


50'lerin sonlarında turist sınıfının tanıtılmasıyla birlikte yan yana altı koltuklu oturma düzeni geldi.
1970'te B747 hizmete girdiğinde, dokuz yan yana koltuk; üçlü, dörtlü ve çift sıra koltuklar içeriyordu. Bazı havayolları yan yana 10 koltuklu koltuklar kullanıyordu ve bacak mesafesi dardı. İlk uçakların çoğu 34 veya 33 inçlik aralıkla tanıtılmış olsa da çok kısa sürede 32 inçlik aralığa geçtiler. Aynı zamanda, kapaklı, üstten depolama bölmeleri de görülmeye başlandı.
 


Çoklu sistem, görevli çağırma ve okuma ışığı aktivasyonu mevcuttu. Kol dayanağına takılan pnömatik tüplerle dinlediğiniz filmlerin sesinin kontrolünü sağlayan bir sistem vardı.
B747'de ayrıca birinci sınıf yolcular için bir üst salon da bulunuyordu.
 


80'lerde, yolcuların göremediği ve bugün hala uçtuğumuz havayolu koltuklarının tasarımını yönlendiren önemli gelişmeler yaşandı. Yeni güvenlik düzenlemeleri, koltukların darbe anında 16 g'ye kadar kuvvete (yerçekimi kuvvetinin 16 katı) dayanmasını gerektiriyordu. Ayrıca, koltuk minderlerinde yangın önleyici bir katman ve yangın geciktirici kabin tekstillerinin kullanılmasına yol açan yeni yangın düzenlemeleri de vardı.
Günümüzün lüks business ve birinci sınıf oturma seçenekleri oldukça yenidir. 90'ların sonuna ve hatta 2000'lerin başına kadar, çoğu premium sınıf tipi koltuklar vardı. Yeni kompozitler, yataklar ve özel süitler oluşturmak için dönüştürülebilir koltukların etrafına kabuklar yerleştirilmesine olanak sağladı.
 


Ekonomi sınıfında, son on yılda koltuk arkalıklarına, elektrik prizlerine, elektronik cihazlarımıza sığabilen tepsi masalarına ve çok daha fazlasına monte edilen yeni uçak içi eğlence (IFE) sistemleri görüldü. Tasarımcılar hala iyileştirmeler üzerinde çalışıyorlar.
Recaro CL 4420 gibi bazı business class koltuklarında yerleşik masaj özelliği bulunur ve bunlar eğimli düz bir konuma yatırılabilen koltuklardır. Bu açılı bir şekilde düz yatan koltuklar, geleneksel uzanma koltuklarından daha fazla konfor sağlar, ancak tamamen yatay düz yataklı koltuklardan daha az konforludur.
2 Tem 1900 tarihinde uçanlar nasıl uçmuşlar onu da görelim. Bu, gondol’un yerleşim planı.
 


Yemek salonundan başlayalım.

 
Temiz ve bembeyaz masa örtüleri üzerinde porselen tabaklar ve kristal bardaklar,

 
Paslanmaz çelik çatal-bıçak takımı ve gümüş tepside seçkin garsonların servisi.

 
Yolcuların kendi kabinleri ve özel banyo adaları.

 
Tek bir sorun vardı, o da ısı kontrolünün olmayışı.

 
1936'da Atlantik aşırı ilk seferde Frankfurt-New Jersey 60 saatte, New Jersey-Frankfurt 50 saatte alındı. O senelerde balonla Atlantik aşırı 1.300 yolcu ve birkaç bin ton yük taşınmıştır.
Graf Zeppelin uçuşundan 100 sene sonra böylesi olmasa da artık hemen hemen bu özel hizmetin sunulduğuna şahit olabiliyoruz. Hele son dönem uzun mesafeli uçuşlarda.
 


Elbette artık salon tipi değil, özel tipte konfor sağlanıyor.

 
Bu tür uçuşlarda banyo konforu henüz yaygın değil ama mevcut.
“İtibardan tasarruf olmaz” sözü maalesef gerçek değil. Üstelik “israf” dinimizce hoş görünmezken. Yine de asıl nedenin “para” olduğunu düşününce, israfa kaçmadan düzenlenecek olan konforun, bu konforu isteyecek olan yolcuların bedelini karşılamayı değer bulup bulmayacakları da ayrı bir konu. Ekonomi kuralları kesindir. Arz/Talep gibi.
 


Zaman satın almanın da bir bedeli vardır. Her şey “değeri” ile ölçülür. Concord servise girdiğinde uçanların çoğu, paralı meraklılardı. Asıl kullanıcılar ise giderken değil ama dönerken avantajlılardı. Şimdi bile baktığınızda okyanus aşırı uçuşların kalkış saatleri Avrupa’ya dönüşlerde hep öğleden sonra binip Avrupa’ya sabah erken inmek, jet-lag etkileri nedeniyle size gününüzü de kaybettirmekte.

 
Sonuçta her tür seçenek mevcut. Gerisi sizin ne istediğinize kalmış. Bazen insan bu kadar çok seçenek karşısında şaşırıyor. Hele bir de uçacağınız yol ve şartları hakkında fikriniz yoksa. Yine de aktarmalı uçmanızı tavsiye ederim. Hele önceden yola çıkmak gibi bir imkanınız varsa. Aktarma yapacağınız yerleri de görmek ek bir zevk olurdu. Elbette günümüzün telaşı sizi ne kadar serbest bırakıyorsa. Yoksa uzun uçuşlar hep gün kaybına neden olmakta. Kuştüyü yastıklarda bile oturuyor olsanız, alışık olmadığınız bir süre boyunca oturuyor olmak, hiç de hoş olmayacaktır.
 
Uçan herkese iyi yolculuklar dileğiyle.
Bir Koltuk Hikayesi

Yorumlar

Bu haber için henüz yorum gönderilmedi.

Yorum Gönder

Kalan karakter 1000