Merhaba,
Ülkemizin son günlerde yaşadığı yüksek döviz kurları etkisi havacılık dahil tüm sektörleri derinden etkiliyor. Bazı sektörler için dolaylı etki söz konusu fakat havacılık doğrudan etkilenenlerden. Havacılık o kadar dövizle iç içe ki , hazine ve maliye bakanının dövizle kiralamaya kısıtlama getireceğiz açıklamasını yaptığı ve nerdeyse tüm yetkililerin döviz ile işlem yerine TL bazlı işlemleri teşvik ettiği bu günlerde SHGM yer hizmetleri yönetmeliği revizyonu yayınında dövize ( USD/ Dolar ) endeksli zorunlulukları duyurdu / duyurmak zorunda kaldı. Yönetmelik revizyonundan önce de sermaye zorunlulukları döviz endeksli idi fakat son yaşanan kur olayları ve yetkilerinin döviz üzerinden işlem yapılmasına karşı tepkileri ortada iken revizyonlu yayında da dolar endeksli rakamların yer alması tercih değil zorunluluk olduğunu gösteriyor.
29 Ağustos 2018 Salı Resmî Gazete Sayı : 30519
d) (Değişik:RG-28/8/2018-30519) A Grubu çalışma ruhsatına sahip yer hizmetleri
kuruluşlarının ödenmiş sermayeleri 3.000.000 ABD doları karşılığı, C grubu çalışma
ruhsatına sahip yer hizmetleri kuruluşlarından ruhsatlarının kapsamında kargo ve posta hizmeti bulunmayanların ödenmiş sermayeleri 200.000 ABD doları karşılığı, C grubu çalışma ruhsatına sahip yer hizmetleri kuruluşlarından ruhsatlarının kapsamında kargo ve posta hizmeti bulunanların ödenmiş sermayeleri ise 500.000 ABD doları karşılığı Türk Lirasından aşağı olamaz. Türk Lirası sermayenin ABD doları karşılığı, sermaye taksitlerinin ödenmiş olduğu günlerdeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz satış kuru esas alınarak hesaplanır.
f) (Değişik:RG-28/8/2018-30519) Havalimanı işletmecisine ödeyecekleri hizmet yapabilme hakkı karşılıkları ve yapacakları hizmet sözleşmesinden doğabilecek yükümlülükleri için A grubu çalışma ruhsatı alacak kurum ve kuruluşlar 1.000.000 ABD doları, B ve C grubu çalışma ruhsatı alacak kurum ve kuruluşlar 100.000 ABD doları, ruhsatlarının kapsamında kargo ve posta hizmeti de bulunacak şekilde C grubu çalışma ruhsatı alacak kurum ve kuruluşlar ise 250.000 ABD doları, muhtevası ve şekli havalimanı işletmecisi tarafından belirlenecek kati ve süresiz banka teminat mektubunu havalimanı işletmecisine vermek zorundadırlar. Ancak Türk hava taşıyıcılarına yurt dışında benzer yer hizmetlerini yapma hakkı sağlayan veya sağlamayı taahhüt eden ülke taşıyıcılarından söz konusu teminat mektubu karşılıklılık esasları gözetilerek istenir.
Peki bu genelde döviz özelde dolar zorunluluğu neden kaynaklanıyor ? İşin finans analizi ve siyasi tarafı ne benim ne de sitenin uzmanlık alanı olmadığı için bu konuda detay yazacak değilim fakat bununla birlikte dünya ekonomisinin dolar üzerinden yürümesinin maalesef kolay değişmeyeceği görülüyor. Bunun gerekçesi ise 2. Dünya savaşı sonlarına kadar gidiyor. Bugün dünya siyasal ve ekonomik hayatına hakim olan hemen hemen tüm kurumların ( Birleşmiş Milletler , IMF , Dünya Bankası, Dünya Ticaret Birliği ..... ) 2. Dünya savaşının galiplerinin kurallarına göre kurulduğunu görüyoruz. Galiplerin en güçlüsü hatta diğerlerini Almanya karşısında mağlubiyetten kurtaran ABD’nin de aslan payını alması ve kendi para birimini dünya parası haline getirmesi şaşırtıcı değildi. Hakim güç ABD olsa da bir konsorsiyum olduğu için ticari kurumlar için kendi içinde tutarlı sayılabilecek “altın standardı” sistemi uygulanmıştı. Bu şekilde dünya ekonomisi, ülke paralarının altın karşılığına göre basılması nedeniyle görece dengeli idi ta ki 15 ağustos 1971 tarihinde ABD’nin kendi gücüne dayanarak ve tamamen tek taraflı olarak altın standardı sistemini terk edip altın karşılığı olmadan ( bir manada karşılıksız) dolar basacağını ilan etmesine kadar. Artık dünya ticareti büyük oranda dolar üzerinden yapılıyordu ve ülkelerin merkez bankaları rezervleri altın ve banknot olarak da dolar üzerinden tuttuğu için dolar açık ara belirleyici para birimi olarak günümüze kadar geldi. Bugün bile bizim merkez bankamız şu kadar milyar dolar rezervimiz var diyor. Yani herkes elindeki dövizi bozdursa da merkez bankaları dolar olarak tutmak zorunda kalıyor. Özetle, konu 2. Dünya savaşına kadar giden bir geçmişe sahip, somut ve ticari olup kısa sürede çözülecek gibi gözükmüyor. Bununla birlikte sadece bizim ülkemiz değil tüm dünyanın işbirliği yaparak dünya ticaretini bu gibi tekelleşen uygulamalardan kurtarması gerektiğine inanıyorum.
Havacılık sektörünün temel işletme giderlerinden olan personel ücretleri ve yakıt giderleri de döviz kurlarında ki artış nedeniyle sorun oluşturuyor. Firma bazında farklar olmakla beraber gelirleriniz TL giderleriniz döviz bazında olunca sorun olması kaçınılmaz. Yakıt ile ilgili bir takım uzun vadeli teknik finansal çözümler üretilmiş olsa da personel ücretlerindeki artış zorunluluğu -özellikle yurt dışında da çalışma imkanı da olan başta pilotlar olmak üzere kalifiye personeller - firmaları zorlayacak gibi. Maaşları artırmanın firmalar için bütçelerinde öngörülmeyen oranda finansman yükü oluşturmasının yanı sıra iş grupları arasındaki ücret dengesinin bozulması nedeniyle iş barışının etkilenmesi de söz konusu. Örneğin pilotları elde tutmak için yapacağınız bir ücret artışı ile belki pilotların istifasını engelleyebilirsiniz fakat bu durumda diğer çalışanlar ile pilotlar arasındaki ücret farkı katsayıları bozulmuş olacak. Hem toplamda daha çok para ödeyip hem de küskün çalışanlar olması firmalar için paranla rezil olmak tabirine karşı geliyor sanırım. Firmanın imkanı varsa tüm çalışanlarına zam yapması en hakkaniyetli yöntem olur tabii ki. Çözüm nedir diye bakılınca, her havayolu için farklı durumlar söz konusu olduğunu görüyoruz. Filo büyüklüğü-Personel Sayısı / Uçulan iç - dış hat oranı / Uçakların finansal temin yöntemleri / Pool anlaşmaları / Alliance zorunlulukları / Borsa’ya kote olup olmaması / Depo stok durumu / Hedge Anlaşmaları/ Mevcut kredi ödemeleri vb. Çok sayıda farklı parametre söz konusu. Burada ilgili kamu kuruluşlarının hem danışmanlık hem de fiili desteğinin gerekli olduğunu düşünüyorum. İstanbul 3. Havalimanı için hazine milyarlarca euro kredi rakamlarına yüklenici firmalar lehine garantör olabiliyorsa, özel havacılık sektörü için bu miktarların çok daha düşüğü için hazine garantili kredi çalışması veya eşdeğer yakıt sübvansiyonu–vergi istisnaları gibi çalışmalar da yapabilir demektir. Bu destek sektörü zor günlerden kurtaracaktır.
Saygılarımla.
Erdal Gülmez
Yorumlar